ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI
TABİAT VARLIKLARINI KORUMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
Avrupa Yakası Tabiat Varlıklarını Koruma İşlerinden Sorumlu Şube
Müdürlüğüne;
İstanbul İli, Silivri İlçesi, Danamandıra Mahallesinde ikamet etmekteyim ve
memleketim burasıdır. Köyümüz konumu itibari ile bulunduğu alanlar sınırı
içerisinde, geçmişten bugüne birçok medeniyetin tarihi yapılarına ev sahipliği
yapmaktadır (Traklar, Roma, Bizans). Köyümüzün sınırları içerisinde bulunan
Trak medeniyetinin yerleşim merkezi ve yaşam alanı olan mağaralar ( Ayla
Pınarı Mağaraları ) bulunmakta ve bu mağaralar Prof. Şengül AYDINGÜN ve
çalışma ekibi tarafından ortaya çıkarılmıştır (2008). Hemen dibinde yeni bir taş
ocağı açılması ve dinamit atarak tahrip etmesi ile birlikte araştırmacı ekip
tarafından İstanbul Tabiat Varlıkları Kültür ve Koruma Varlıkları Müdürlüğüne,
müracatta bulunması ile akabinde bölgedeki yaşamın olduğu mağara, dini
merkez, ve etraftaki tümülüsler Arkeolojik Sit Alanı ilan edilerek, bu yaklaşık
4000 yıllık tarih alan taş ocağı olmaktan kurtarılmıştır.(2008)
Köyümüzün diğer en önemli tarihi yapıların olduğu alan ise İstanbul’ un yani o
zamanki adı ile Constantinople şehrinin kurulması ile imparatorluğun merkezi
olacak şehrin su ihtiyacını karşılamak için 4. Yüzyılda Danamandıra köyümüz ve
yakın konumdaki Pınarca köyü etrafındaki kaynakları iki ayrı kol olmak üzere
kanal, tünel, ve germeler vasıtası ile yaklaşık 220 km’lik hat ile Bozdoğan (
Valens) Su sistemi aracılığıyla Yerebatan Sarayı, Binbirdirek Sarnıcı gibi dönemin
İstanbul’unun önemli su depolama merkezlerine su temini sağlanmıştır.
Köyümüz ve etrafındaki su sistemi, 1996 yılında Prof. Kazım ÇEÇEN tarafından
ilk defa akademik olarak yüzeysel bir şekilde keşfedilmiş olup; o tarihten
bugüne sayısız yerli ve yabancı araştırmacı tarafından detaylı bir şekilde ortaya
çıkarılmış, en detaylı haritalandırma, belgeleme ve ölçümleri ise J. Crow, J.
Bardill, R. Bayliss, P. Bono, D. Krausmüller gibi alanında dünya çapında
araştırmacılar tarafından bilim dünyasına sunmuşlardır(2008). Yaptıkları
çalışmalar dünya çapında ses getirmiş ve onlarca atıf yapılmıştır. 4.yüzyılda
oluşturulan bu su temin sistemi İSTANBUL’ un en büyük sorunu olan su soruna
çözüme kavuşmuş, Roma imparatorluk başkenti daha fazla başkentte yaşayacak bu su temin sistemi İstanbul’a yeterli gelmemeye başlayınca yeni bir hat daha
kurulması için çalışmalar başlamış ve Vize (Bizye) Pazarlı köyüne kadar çoğu
ISTIRANCA bölgesi su kaynağını içerisine alan yeni bir su temin hattı
oluşturulmuştur. 4. Yüzyılda köyümüzün Mandıra Deresinin sağ kısmında kalana
(Kaynarca, Papu) su kaynaklarını toplayıp, kanal vasıtası ile aktarımı yapılırken;
5. Yüzyılda ise derenin sol konumunda (şimdiki köyün kuzey doğusu) kalan su
kaynaklarını Paşa, kaynakları su sistemine dahil edip yeni hat kurulmuştur.
Görseldeki sağ kol 4. Yüzyıl, sol kol 5.yüzyılda yapılan kanaldır. (R. Bayliss)
Köyümüzden çıkan 5. Yüzyıl hattım PAŞA su kaynağı, kanallar ile Ballı germe su
kemeri hattına aktarılmıştır. PAŞA su kaynağını aktaran 1700 yıllık kanal TAŞ
OCAĞI tehdidi altındadır. PAŞA su kaynağının 600 metre ilerisinde, kanalın
geçtiği güzergahta AKSANTAŞ TAŞ OCAĞI mevcuttur. Bu taş ocağı tarihi kanal
için büyük tehlike yaratmaktadır. 200 dönüm alana yayılmış ve yayılacak yeri
kalmadığı için, faliyetleri yavaşlayan taş ocağı, Tarihi su kanalı hattının geçtiği
bölgede YENİ TAŞ OCAĞI ALANI açılması için hazırlık yapıldığı bilgisi orman şefi
tarafından köylüye bildirilmiştir. Eğer bu taş ocağı ve büyümeye çalıştığı alan
kabul edilir ise tarihi kanal DOLGU malzemesi olarak kullanılacak!!!
İvedi şekilde gerekli incelemenin ve Arkeolojik Sit Alanı uygulanmak zorundadır.
Bugüne kadar yapılmış onlarca bilimsel makale ve deliller, bu su kanalının
varlığını doğrulamakta ve hem saha çalışmaları sonucu hem de gelişmiş uydu
ölçüm teknolojileri kullanılarak, bu işin uzmanları vasıtasıyla yapılan saha
araştırmaları sonucu oluşan verilerde; AKSANTAŞ TAŞ OCAĞI’NIN10-15 metre
dibinden, ocağın genişleyeceği yeni 60 dönümlük alan ise kanal GÜZEGAHINDA
kalıyor. Yeni genişleme alanı için yapılacak ÇED raporu sürecinde, Tabiat
Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğünün ÇED onayı verdiğini buranın yerlisi ve
tarih meraklısı olarak hüzünle öğrendim. YAPTIĞINIZ HATAYI LÜTFEN DÜZELTİN.
TARİHİ BU ALAN TAŞ OCAKLARINA HEBA EDİLECEK BİR YER DEĞİL. Tarihi
yönünün üstüne bu taş ocağı yaklaşık 60 dönüm yani 6 hektarlık ormanlık alanın
yok edileceğini ve hemen dibinden geçen ve günümüzde İstanbul’un en büyük
su kaynaklarından biri olan TERKOS ( Durusu ) Barajını besleyen çok önemli bir
kaynak olan MANDIRA deresini de tehdit etmektedir. Ocağın hemen dibinde
olması ve eğimin aşırı fazla olması sebebiyle; Dinamit patlamalarında Dere
kolunu tıkayıp, büyük bir kirliliğe neden olabilir. Süreç çok hızlı ilerliyor, Orman
işletme, O bölgedeki Ağaçları traş kesim için köyden çalışacak işçi arıyor. Lütfen
ivedi şekilde incelemeyi yapıp, süreci durdurun, BOŞUNA AĞAÇLAR VE DOĞA
KATLEDİLMESİN, TARİHİ KANALIMIZ OLDUĞU ALAN; taş, toz ve uçurum
olacağına belki ileride ülkemizin öğrencilerinin ve arkeoloji alanındaki
uzmanlarımızın büyük bir araştırma sahası olacak. Roma Dönemindeki tüm su
temin sistemlerini toplasanız, yine de 4. Ve 5.yüzyılda İstanbul için yapılan
hattın toplamı kadar olmuyor. Dünyanın en büyük antik dönem su kanalının
önemli bir hattını CAHİLLİĞİMİZE KURBAN VERMEYELİM
Basın Danışmanı:UMUT ER
Silivri Çevre Derneği:Ali Korsan