5 Ağustos 2025 Salı

ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI TABİAT VARLIKLARINI KORUMA GENEL MÜDÜRLÜĞÜ



ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI

TABİAT VARLIKLARINI KORUMU GENEL MÜDÜRLÜĞÜ

Avrupa Yakası Tabiat Varlıklarını Koruma İşlerinden Sorumlu Şube

Müdürlüğüne;

İstanbul İli, Silivri İlçesi, Danamandıra Mahallesinde ikamet etmekteyim ve

memleketim burasıdır. Köyümüz konumu itibari ile bulunduğu alanlar sınırı

içerisinde, geçmişten bugüne birçok medeniyetin tarihi yapılarına ev sahipliği

yapmaktadır (Traklar, Roma, Bizans). Köyümüzün sınırları içerisinde bulunan

Trak medeniyetinin yerleşim merkezi ve yaşam alanı olan mağaralar ( Ayla

Pınarı Mağaraları ) bulunmakta ve bu mağaralar Prof. Şengül AYDINGÜN ve

çalışma ekibi tarafından ortaya çıkarılmıştır (2008). Hemen dibinde yeni bir taş

ocağı açılması ve dinamit atarak tahrip etmesi ile birlikte araştırmacı ekip

tarafından İstanbul Tabiat Varlıkları Kültür ve Koruma Varlıkları Müdürlüğüne,

müracatta bulunması ile akabinde bölgedeki yaşamın olduğu mağara, dini

merkez, ve etraftaki tümülüsler Arkeolojik Sit Alanı ilan edilerek, bu yaklaşık

4000 yıllık tarih alan taş ocağı olmaktan kurtarılmıştır.(2008)

Köyümüzün diğer en önemli tarihi yapıların olduğu alan ise İstanbul’ un yani o

zamanki adı ile Constantinople şehrinin kurulması ile imparatorluğun merkezi

olacak şehrin su ihtiyacını karşılamak için 4. Yüzyılda Danamandıra köyümüz ve

yakın konumdaki Pınarca köyü etrafındaki kaynakları iki ayrı kol olmak üzere

kanal, tünel, ve germeler vasıtası ile yaklaşık 220 km’lik hat ile Bozdoğan (

Valens) Su sistemi aracılığıyla Yerebatan Sarayı, Binbirdirek Sarnıcı gibi dönemin

İstanbul’unun önemli su depolama merkezlerine su temini sağlanmıştır.

Köyümüz ve etrafındaki su sistemi, 1996 yılında Prof. Kazım ÇEÇEN tarafından

ilk defa akademik olarak yüzeysel bir şekilde keşfedilmiş olup; o tarihten

bugüne sayısız yerli ve yabancı araştırmacı tarafından detaylı bir şekilde ortaya

çıkarılmış, en detaylı haritalandırma, belgeleme ve ölçümleri ise J. Crow, J.

Bardill, R. Bayliss, P. Bono, D. Krausmüller gibi alanında dünya çapında

araştırmacılar tarafından bilim dünyasına sunmuşlardır(2008). Yaptıkları

çalışmalar dünya çapında ses getirmiş ve onlarca atıf yapılmıştır. 4.yüzyılda

oluşturulan bu su temin sistemi İSTANBUL’ un en büyük sorunu olan su soruna

çözüme kavuşmuş, Roma imparatorluk başkenti daha fazla başkentte yaşayacak bu su temin sistemi İstanbul’a yeterli gelmemeye başlayınca yeni bir hat daha

kurulması için çalışmalar başlamış ve Vize (Bizye) Pazarlı köyüne kadar çoğu

ISTIRANCA bölgesi su kaynağını içerisine alan yeni bir su temin hattı

oluşturulmuştur. 4. Yüzyılda köyümüzün Mandıra Deresinin sağ kısmında kalana

(Kaynarca, Papu) su kaynaklarını toplayıp, kanal vasıtası ile aktarımı yapılırken;

5. Yüzyılda ise derenin sol konumunda (şimdiki köyün kuzey doğusu) kalan su

kaynaklarını Paşa, kaynakları su sistemine dahil edip yeni hat kurulmuştur.

Görseldeki sağ kol 4. Yüzyıl, sol kol 5.yüzyılda yapılan kanaldır. (R. Bayliss)

Köyümüzden çıkan 5. Yüzyıl hattım PAŞA su kaynağı, kanallar ile Ballı germe su

kemeri hattına aktarılmıştır. PAŞA su kaynağını aktaran 1700 yıllık kanal TAŞ

OCAĞI tehdidi altındadır. PAŞA su kaynağının 600 metre ilerisinde, kanalın

geçtiği güzergahta AKSANTAŞ TAŞ OCAĞI mevcuttur. Bu taş ocağı tarihi kanal

için büyük tehlike yaratmaktadır. 200 dönüm alana yayılmış ve yayılacak yeri

kalmadığı için, faliyetleri yavaşlayan taş ocağı, Tarihi su kanalı hattının geçtiği

bölgede YENİ TAŞ OCAĞI ALANI açılması için hazırlık yapıldığı bilgisi orman şefi

tarafından köylüye bildirilmiştir. Eğer bu taş ocağı ve büyümeye çalıştığı alan

kabul edilir ise tarihi kanal DOLGU malzemesi olarak kullanılacak!!!

İvedi şekilde gerekli incelemenin ve Arkeolojik Sit Alanı uygulanmak zorundadır.

Bugüne kadar yapılmış onlarca bilimsel makale ve deliller, bu su kanalının

varlığını doğrulamakta ve hem saha çalışmaları sonucu hem de gelişmiş uydu

ölçüm teknolojileri kullanılarak, bu işin uzmanları vasıtasıyla yapılan saha

araştırmaları sonucu oluşan verilerde; AKSANTAŞ TAŞ OCAĞI’NIN10-15 metre

dibinden, ocağın genişleyeceği yeni 60 dönümlük alan ise kanal GÜZEGAHINDA

kalıyor. Yeni genişleme alanı için yapılacak ÇED raporu sürecinde, Tabiat

Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğünün ÇED onayı verdiğini buranın yerlisi ve

tarih meraklısı olarak hüzünle öğrendim. YAPTIĞINIZ HATAYI LÜTFEN DÜZELTİN.

TARİHİ BU ALAN TAŞ OCAKLARINA HEBA EDİLECEK BİR YER DEĞİL. Tarihi

yönünün üstüne bu taş ocağı yaklaşık 60 dönüm yani 6 hektarlık ormanlık alanın

yok edileceğini ve hemen dibinden geçen ve günümüzde İstanbul’un en büyük

su kaynaklarından biri olan TERKOS ( Durusu ) Barajını besleyen çok önemli bir

kaynak olan MANDIRA deresini de tehdit etmektedir. Ocağın hemen dibinde

olması ve eğimin aşırı fazla olması sebebiyle; Dinamit patlamalarında Dere

kolunu tıkayıp, büyük bir kirliliğe neden olabilir. Süreç çok hızlı ilerliyor, Orman

işletme, O bölgedeki Ağaçları traş kesim için köyden çalışacak işçi arıyor. Lütfen

ivedi şekilde incelemeyi yapıp, süreci durdurun, BOŞUNA AĞAÇLAR VE DOĞA

KATLEDİLMESİN, TARİHİ KANALIMIZ OLDUĞU ALAN; taş, toz ve uçurum

olacağına belki ileride ülkemizin öğrencilerinin ve arkeoloji alanındaki

uzmanlarımızın büyük bir araştırma sahası olacak. Roma Dönemindeki tüm su

temin sistemlerini toplasanız, yine de 4. Ve 5.yüzyılda İstanbul için yapılan

hattın toplamı kadar olmuyor. Dünyanın en büyük antik dönem su kanalının

önemli bir hattını CAHİLLİĞİMİZE KURBAN VERMEYELİM

Basın Danışmanı:UMUT ER 

Silivri Çevre Derneği:Ali Korsan