EKSİK
OLAN NE ? 
                                          -------------------------
 İstanbul’un merkez ilçelerinden , hafta sonu Silivri’ye
gelen birinin gözünden “Silivri’yi tarif et “ desek.  Silivri’yi nasıl tarif eder ?. 
Neleri öne çıkarır ?. 
Ne söyler ? 
Bu soruları Silivri’nin
yerlisine de sorabiliriz . 
Ama.
İsterseniz.
“Silivri “ denince aklınıza ne
geliyor sorusuna cevap arayalım.
Ve.
Şundan eminim ki …
İstanbul’un Merkez İlçelerinden
Silivri’yi gören biri ,  burasını  İstanbul’un bir ilçesinden ziyade , Trakya’nın
bir kasabası olarak tarif edecektir. 
Sonra …
O bizim aklımızda olan “Yoğurt
Kasabası “ demeden  “ Silivri bir sahil
kasabasıdır” ayni zamanda eğlence yerleri bol bir ilçedir,diyecektir.Oysa ,
eğlence yeri bol sayılmaz.
Ayrıca.
Denize kıyısı vardır. 
Kıyılarından rahatça denize
girilir.
Balıkçılık vardır. 
Balık  satış yerleri boldur.  
Lokantalarında ucuz balık yenir.
 
Diyecektir. 
Bundan eminim.
De.
Yeterli mi ?.
Çünkü.
Bütün bunlar .
 Yaz ayları için geçerli .
 Ki.
Yaz sezonu dediğimiz kaç ay ?.
Peki.
Geriye kalan aylar ne olacak ?.
 Ne yiyip , ne içeceğiz ?
İşte.
Ekmeğini burada kazanan,
yaşamını burada sürdürenlerin düşünmesi gereken 
bu .
Evet.
İstanbul’un bir ilçesisin .
Her dakika.
Ulaşım imkanın var. 
Marka olmuş  yoğurdun var.
Deniz,balık,doğal güzellik bol .
Ve.
Eksik bile olsa , gelenleri ve
kalanları ağırlama imkanın var. 
Peki.
O zaman da !.
İstanbul’un  ilçesinden biri olan   Silivri , neden sadece “yazlık bir yer olsun
“ neden hafta sonları veya (12) aylık gidilebilecek mekan olmasın ?
Eksik olan ne ?.                                          
                                           
        
                         TARİHİ MEKANLAR
                                           
---------------------------- 
Bir yerde okumuştum.
Orada yazar  “Eskiyi betonla kaplamak,cilalamak,restore
edeceğim diyerek bambaşka bir şekle sokmak .Yani, sürekli bir şeyi değiştirmek,
bir anlamda eskiyi unutturmanın bir yoludur. Habire yenilemek o  şeyin ruhunu yok etmektir.Avrupa
sokaklarında  neden hala bin yıllık
taşların döşeli olduğunu anlamak lazım.” 
diyordu. Bizim “çanak-çömlek diyen yöneticilerimize inat .
Neyse.
Bu arada, Rahmetli Dr.Cemal
Kozanoğlu’nu anmadan geçemeyeceğim.
 Silivri Merkez ve köylerine yönelik çalışmayı
ilk o başlatmıştı. O konuda bir kitap bastırdı. 
Ama, sanırım , en ciddi
çalışmayı , halen  Silivri Belediye
Başkanı olan  Özcan Işıklar başlattı...   
 
                                            UYGUN 
KIYAFET
                                            
------------------------- 
Silivri Çevre Derneği’nin
kuruluş yıllarıydı. 
Derneğin kurucuları  “amacı “ üzerine tartışırken ilk akıllarına
gelen  “ Silivri’nin tarihi yerleri ve
tarihi  eserleri  “ oldu. Sonra , oradan yola çıkarak  “geleceği ve imajı “ üzerine çok tartışıldı.
Daha ileri giderek “ yazları Silivri’nin görünümünü içeren  belli kıyafetler “ üzerine epey kafa yoruldu.
Örneğin.
Yaz aylarında ağırlıklı
olarak  “Kaymakam dahil,Belediye Başkanı
dahil  herkes ,kısa pantolon örneği
gibi  denize uygun yazlık kıyafet giymeli,ona
teşvik edilmeli gibi.   
Neden olmasın !.
                                     OLABİLİR Mİ ?
                                            ---------------------    
Bölgeden en önemli haberlerden
biri ; Selim paşa Kavun  ve Bamya  Festivali iptal edildi haberiydi. Sonradan
“  eğlence kısmı iptal , ürün  değerlendirme 
kısmı yapılacak “  dendi. 
İkinci haber .
  Beli ki
, baskı var. 
B.Çekmece Belediye Başkanlığı
,  her yıl yaptıkları  Festival etkinliğini bu yıl da yapacaklarını
duyurmuş. 
Bence en doğrusunu  yapmış. 
Hoş.
Festival denince yalnızca “konser-
şarkı-türkü” anlaşılmamalı. 
Ondan önce.
Bana  “iptal “ sözcüğü  hoş gelmiyor.
 İptalin , gerekçesine bakıyorum . Hepimizin
malumu bilinen  şeyler.
Ve.
Ben  “teröristlerin  zaten istediği  bu “ diyenlerdenim. 
Ve.
“Silivri Yoğurt Festivali “ . İnşallah
 iptal furyasından o da nasibini almaz
.Şu ana kadar aldığım duyumlar “ konserlerin iptal edildiği  “yönünde …
 Ardından.
Değirmenköy Domates Festivali.
Kadıköy Karpuz Festivali  sırada daha
hangileri var hatırlamıyorum ama var.   
***
Tekrar “İptal “ konusuna  dönecek 
olursak !.
Doğru , bu günlerde
neredeyse  her gün “Şehit “  haberleri ile uyanıyoruz. 
Gayet tabii ki çok üzülüyoruz ve
sorumluları lanetliyoruz. 
Bu arada yetkililerimizi de ,
yeteri kadar tedbir almadıkları için ,uyarıyoruz. 
Bunların hepsini yapıyoruz, tamam
da …
Hayatta devam ediyor .
 Ve edecek . 
O nedenle moralimizi diri tutmak
zorundayız.
 Evet …
 
Ülke kötü yönetiliyor .
 Ülkemizde terör kol geziyor.
Da …
Festivaller iptal edilir,   eğlence yerleri kapatılırsa bu belalardan
kurtulacak mıyız ?  Her şey düzelecek mi  ?,  
Bilerek mi yapılıyor bilemiyorum
.
 Emniyet Müdürlüğünden “ bomba yüklü  şu kadar araç  vs. “ gibi mesaj sonrası yaşanan panik .
 Düşünebiliyor musunuz ?. 
“Kalabalık yerlere gitmeyin “
deniyor. 
Bu  demek , alışveriş merkezleri,tren
istasyonları,  eğlence merkezlerine,  otogarlara gitmeyin demek. Panik yaratan
bir  çağrı. 
Varsayalım ki, gitmediler.
O zamanda.
Ekonomi durur.
Hayat durur . 
Böyle bir şey olabilir mi ?. 
                                                BİR GÜZEL
ÇALIŞMA 
                                                 -------------------------------
Silivri Belediyesinin yapmış
olduğu en güzel hizmetlerden biri “ uygulamalı iyi tarım “ etkinlikleri.
En son ,arıcılık üzerine yapılan
 çalışmasına ait haberleri izledim. 
Düşünsenize …
Tarlalarımız bildim bileli
“ayçiçeği ve buğday “ ekiliyor. Getirisi belli , o nedenle ekim dikim azaldı
gibi. Ve, getirisi çok az olduğu için kişi tarlasını ekmekten ziyade satmayı
düşünür oldu...  
 Oysa.
Silivri Belediyesi’nin kendi
arazisi üzerinde Namık Kemal Üniversitesi ile yapmış olduğu çalışmada görüldüğü
gibi birim alandan  elde edilen ürünler, Buğday,arpa
ve gündöndüden kat be kat fazla gelir getirdiği 
ispatlanmış .
Ve.
Alıcısı da  garanti veriyormuş…
                                        
                                    YERELDE
PARTİLER 
                                        
----------------------------
Zaman,zaman uğradığım Silivri
CHP İlçe Binasında  gördüğüm,Kongre
takvimi start vermiş. İlk olarak üye listeleri askıya çıkmış. Öyle bir masa
üzerine sermişler. İsteyen ,inceleyebiliyor. 
İnceleme ne anlayalım  , derseniz. 
 O da şu.
“ üyeler “  kendilerinin listede olup olmadıklarına
bakıyorlar. 
Var veya yok .
İtirazlar yapılacak.
Sonra listeler kaldırılacak.
Sonrasında Mahalle,Mahalle delege
seçimleri yapılacak. 
O delegeler, İlçe Yönetimini
belirleyecek.Ve, ayni zamanda İl’e gidecek delegelerini de …
Silivri İlçe kongre safhası bu
kadar.
Sonra İl Kongresi v.s.
Her zaman  İlçe Başkanı adayları  Delege seçimleri öncesinde belli olurdu , bu
defa henüz belli, değil.Aldığım duyumlar “TEK “ liste üzerine.
*** 
Yeni atanacak AKP İlçe yönetimi
beklenenin aksine çok uzadı.
Nedeni üzerine değişik yorumlar
yapılıyor.
Durdukça da yapılacak.
Atama üzerine .
Barometre “Metin Karakaş ve
Hüseyin Turan Üzerine % 50 deniyor.
 
                                           GÖREV DAĞINIKLIĞI 
                                               
------------------------------
 
Gümüşyaka  Mahallesinde trafik kazası (3) yaralı.
Gümüşyaka sakinleri ellerinde pankartlarla yerel yönetimi  protesto için 
sokakta . 
 B.Kılıçlı Köyünde  direk devrilmiş günlerce orada duruyor. Eski
Köy yeni Mahalle ayakta.
 Bilmem hangi mahallede su patlağı var.
 Saatler geçmiş , hatta gün geçiyor , müdahale
dilemiyor. 
Ve,  tarlalar cayır ,cayır. Kendini bilmezler anız
yakıyor. 
Bunların her biri ayrı ,
ayrı  yönetim yerlerine bağlı, her biri o
yönetim yerlerinin ayrı birimlerine bağlı.Kimse kimsenin sorumluluk alanına
karışmaz. Karışması da doğru değil zaten. 
Eee …
O zaman da  devrilmiş olan o direk , patlamış su borusu,
yanan tarlalar , tutuşan bacalar,patlamış lağım boruları , günlerce ortada
kalıyor.
Ve.
Vatandaş , İBB’ye bağlanmadan
önce ki gibi zannedip ,zaman,zaman Silivri Belediyesini suçluyor. 
Demem.
Yetki ve sorumlulukların bu
kadar dağıtılması yanlış. 
 
                                          KÖY
MUHTARLIKLARI 
                                          
---------------------------------
Köy Tüzel Kişiliklerinin kime ne
zararı dokundu da iptal edildi.
Ne vardı ki ?
Ne oldu ?
Biliyorsunuz.
Köylerin tüzel kişilikleri
kalkınca Muhtarlıklar da , Mahalle Muhtarlığına dönüştü. Dolayısıyla, yasalar
önünde ,  Köylerimiz  artık tıpkı “Beyoğlu İlçesinin , bilmem ne
mahallesi gibi  muamele görecek.Bundan
böyle  Yasalar önünde
Sayalar,Damandra,Bekirli v.s. evinde ördek besleyemeyecek, koyun
,kuzu,tavuk,piliç vs. besleme hak getire. 
Yani.
Şikayet edilirse , Silivri
Belediye Zabıtası  besleyenlere ceza
kesmek zorunda . Yasalar böyle emrediyor. Yazılamıyor başka ama durum bu.
Ayrıca.
Bu gün Mahalle olmuş bu köylerin
muhtarlarının  başka bir sıkıntılarının
da olduğunu gözlüyorum. Köylüler seçtikleri muhtarlarını hala eskisi gibi
bütçesi olduğunu, dolayısıyla yetkili olduğunu zannediyor. Hatta, bırakın köylüleri
, dışarıdan gelenler bile  öyle görüyor. Muhtarı
görmeden gitmek olmaz deyip çayını içmek için doğru muhtarın odasına …
 Öyle ki.
Yakından tanıdığın bir muhtar “
kahveciye bir aylık bin  liraya
yakın   birikmiş  çay borcum var “  dedi.      
***
Demek istediğim.
“Senin Baban Muhtar mı ? “ devri
bitmiş .
 
                     KİRLETMEMEK GÜZEL  
                                   
---------------------------------
Silivri’de denize girmek
.Silivri’de yoğurt yemek .Silivri’de güneşin batışını izlemek . 
Hepsi çok güzel.
Güzel olmayanı
 Silivri’yi kirletmemek. 
Siz reklamlara bakmayın. 
                                GERİLİYORUZ  
                                                --------------------
Sahra sıcakları denilen sıcaktan
bunalmışım. 
Ve.
Bu gibi durumlarda  “ öğle saatlerinde dışarı çıkmayın”  uyarısının da  farkındayım.
Ama …
Dışarı çıkmak zorundayım.  
Nitekim çıkıyorum ve Doktorların  uyarısını dikkate alarak  başımı sokacak bir yer arıyorum. Bir
dostun  bürosuna kapağı  atıyorum. 
O saatlerde niye dışarı
çıktın,derseniz onu da açıklayabilirim. 
Her gün konakladığım yerde öğle
saatlerinde sulu  yemek yiyebileceğim
bir  mekan yok , o nedenle çarşıyı boyluyorum
. 
 Büroda ,dostumun  bir şey içer misin , sözüne  “ bir bardak su  “ diyorum. 
Böylece, Doktorların “ böyle
sıcaklarda en iyi içecek su “ demişti , böylece   o kurala uymuş oldum. Oh be !. 
Ne “var,ne yok” muhabbetinden
sonra , dostum “ istersen haberleri izleyelim “ diyerek televizyonu açtı. 
Görüşüne katıldım “İyi olur “ dedim.
Ama.
O ne  ?.
 Her saat başı , neredeyse tüm kanallarda olduğu
gibi karşımda  yine Cumhurbaşkanımız . Şaşırdım
sanmayın.
Beklemiyor değilim .
Ama .
Yüzünü görmekten de hoşlandığımı
söyleyemem . 
Bu sözleri söylemek bile inanın
içimi acıtıyor. 
Ve, şu kadarını söyleyeyim
,  bu güne kadar hiçbir Cumhurbaşkanı hakkında
böyle düşünmemiştim , inanın . En çok kızdığım anda bile ,hep,”ne olursa olsun
o makamda bulunan kişi benim Cumhurbaşkanım ,  ben  Cumhur isem, bu makamı işgal eden  yani,Cumhurun başı  olacaktır, ki, o insan da kim olursa olsun ,
bu ülkenin en tepesinde ki temsilcidir “ 
demişimdir. 
Dostumun mekanı olduğu için
söyleyemiyorum ama kanal değiştirmesini dört gözle bekliyorum. Çünkü, izlerken
geriliyorum. 
Nasıl gerilmeyeyim ki !.
 Kendisi (13) yıldır  bu ülkeyi yöneten bir partinin Genel Başkanı
bu sürenin neredeyse tamamından sorumlu biri, sorumluluk üstlenmesi  gereken biri. 
Bu gün hala Anayasa , Yasa ve
etik değerleri hiçe sayıp “üst akıl “ olarak yöneten biri.
 Bu gün şikayet ettiği ne varsa hepsinden
birinci derece sorumluluk sahibi ama 
üzerine aldığı yok. Hiç çekinmeden ,   gayet rahat bir biçimde başkalarını  suçluyor. 
***
 Efendim.
“O halkın oyu ile gelmişmiş, o
nedenle kendinden önceki Cumhurbaşkanlarına benzemiyormuş.”
İyi de .
Anayasa ve Yasalar , ondan
önceki Cumhurbaşkanları  gibi davranmasını
emrediyor. 
Yani. 
Her vatandaşın uyduğu o Anayasa
ve Yasalara , en başta Cumhurbaşkanı uyacak, diyor .
Neyse.
Dostumun çayını içemeden müsaade
istiyorum.
 
***
Sahildeyim ...
Ve, çayımı yudumluyorum. 
Burada da .
Televizyon açık . 
O ne !.
Kulağıma biraz önceki  ses geliyor. 
Yine.
 HDP yetkili ve sorumlularına verip
veriştiriyor. 
Ağız dolusu ,bu güne kadar
yapılan “çözüm “ görüşmelerini istismar ettiklerini söylüyor.Ve,hepimizin
gözüyle gördüğü , kulağıyla işittiği o Dolmabahçe mutabakatını “ yok öyle bir
şey “ diyerek kabul etmiyor. 
Ve .
Hızını alamıyor.
“Barış süreci “çözüm süreci  “ 
adına ne dersek diyelim “ benim eserim “ diye başlayıp “ bu süreç için “
“baldıran “ laflarını  unutup ,sorunun
1990’lı yıllarda kullanılan yöntemlerle çözüleceğinin vurgusunu yapıyor.
Gerçekten şaşırıyorum.   
Evet.
Çılgınlık.
Hatta.
“Evlere şenlik “ bir durum …
 
     
                          SADECE ÜZGÜNÜM 
                                           
-------------------
Haftanın bir başka günü.
Evdeki televizyonun Haber
kanalları açık.
 Cumhurbaşkanımızın  , Çin Halk Cumhuriyeti’ne giderken , söylediklerini
veriyor.
Yurdu terk etmeden önce , ayaküstü
, sanki , HDP Milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması emrini
veriyor . Hemen 1990’lı yıllar gözümün önüne geliyor. O milletvekillerinin
Meclisten alınıp, polislerin “kafasını bastırarak “  arabaya sıkıştırmaları ve hapishaneye
götürülüşlerini unutabilir miyim ?.
Ayrıca …
Cumhurbaşkanımızın ,  Başbakana ve bakanlara  yapmış olduğu bu konuşması bana (12) Eylül
Cuntasının en tepesindeki Kenan Evren’in darbe günlerinde yapmış olduğu
konuşmayı hatırlattı. Tıpkı onun  gibi
konuşuyor . Yanılıyor muyum acaba !. Ne dersiniz ?
***
Gel gör ki.
Seçim yeni yapıldı .
 İşine geldiğinde yere göğe koyamadığı
sandıkların henüz tozları silinmedi.
Bu şu demek.
Cumhurbaşkanımızın , zaman,zaman
kutsadığı  Milli irade yeni  tecelli 
etti. 
Ve…
 Ortada taptaze  sonuçlar var  
Ve, hedefindeki HDP’nin Mecliste
(80) Milletvekili  var.  
Düşünebiliyor musunuz …
 Bu laflar 
Cumhurbaşkanımızın  ağzından
çıkıyor.
 Ayni Cumhurbaşkanı bu gün  “ terör örgütü uzantısı “ diye suçladığı o
parti aracılığı ile 
“ terör örgütü “ile  görüşüyordu. Ama,heyetler aracılığı ,ama  Devletin Görevlileri aracılığı ile
sonuçta  görüşüyordu.
***
Cumhurbaşkanımız yine döktürmüş.
Bu defa Malezya’dan ...     
“Tek derdimiz İslam,İslam,İslam
“ 
“Müslüman olduğunu
söyleyen,fakat farklı mezhepten olduğu için ülkemde terör mücadelesinde
ateistleri dahi savunanlar var.Bunlara karşı uyanık olmalıyız.”
 Cumhurbaşkanımızın en yeni sözleri bunlar .
Düşünebiliyor musunuz ?
Hukuk Devleti olduğumuzu kabul
etmişiz, Laik bir devlet olduğumuzu kabul etmişiz, Demokrasi  demişiz , hedefimiz muasır medeniyet demişiz
de, bir Cumhurbaşkanının  söylediklerine
bakar mısınız ? 
Bu laflar , bırakın çağdaş bir
ülkenin Cumhurbaşkanını ,  Irak
Cumhurbaşkanının ,hatta  , Ürdün Kralının
ağzından çıkmaz . Onlar  bile böyle laf
etmezler . İnanın.   
Yalnızca.
Üzgünüm …
 
 
                                                                        
                           01/08/2015
                                                                                                
AHMET YÜCEGÖK