DOĞA ÇEVRE SU ÇÖP KİMYASAL KÖMÜR FOSİL TOPRAK HAVA ATIK PİL EKOSİSTEM HURDA YAĞ MİKROP GÜNEŞENERJİ

27 Mart 2014 Perşembe

İğneada İçin Biraraya Geldiler (27.01.2014)













 
SİLİVRİ ÇEVRE DERNEĞİ <silivricevredernegi@gmail.com>

15-16 nisan 2014'te iğneada'daki toplantıya gidelim.
1 mesaj

adem akıncıoğlu <ademakincioglu@gmail.com>27 Mart 2014 00:44
Alıcı: silivri çevre derneği <silivricevredernegi@gmail.com>, ertuğrul akçaoğlu <ertugrula@gmail.com>, ali korsan <alikorsan@gmail.com>

İğneada İçin Biraraya Geldiler
(27.01.2014)

İğneada Beldesi ve Beğendik köyünde yapılması planlanan Termik Santrale karşı, 25 Ocak 2014 Cumartesi günü İğneada Resort Otel'de bir platform oluşturma toplantısı gerçekleştirildi.
İğneada Belediye Başkanı Tahir Işık önderliğinde gerçekleşen toplantıda Demirköy ve İğneada Çevre Platformu oluşturuldu.

Toplantıda İğneada, Demirköy ve çevresinin termik ve nükleer santral yapılmasına karşı korunması masaya yatırıldı.
Geçen yıl yapılan termik santral mitinginin ve protesto ateşinin konuya çok katkıda bulunduğunu ve gerekirse daha da geniş kapsamlı olarak bu organizasyonun tekrar yapılacağı planlandı. Işık yaptığı açıklamada derneklerin ve sivil toplum kuruluşlarının da katkılarını beklediklerini önemle vurguladı.
Toplantıya katılan Çevre Hukuk Derneğinden Av. Mukadder Özbaş ise yaptığı açıklamada; "Bu toplantı sadece danışma, dayanışma, fikir alışverişi ve platformu oluşturma açısından düzenlendi. Buluşmanın çok iyi geçtiğine inanıyorum. Daha 18 kadar toplantımız olacak. Çok iyi neticeler alacağız. Bundan sonraki toplantımızı 15-16 Nisan 2014 tarihinde gerçekleştireceğiz. Toplantıya olan katılım çok iyiydi, bundan sonrakilerde de aynısını umut ediyorum" dedi.
Toplantıya; İğneada Belediye Başkanı Tahir Işık, Demirköy Belediye Başkanı Muhlis Yavuz, İl Genel Meclis Başkanı Behçet Şen, İl Genel Meclis üyeleri Saffet Üresin, Selahattin Birkaya, Aydın Karakoç, İğneada Resort Otel Yönetim Kurulu Başkanı Emre Sağışman, Çevre Hukuk Derneği, Av. Mukadder Özbaş, Uzman Sebla Güngören, Uzman Demet Sezgin, Uzman Gökçen Ortaş, DAYKO İl Temsilcisi Göksal Çidem, mahalle köy muhtarları ve sivil toplum kuruluşları katılım gösterdiler.

 
 
*******************************
*******************************
 
bir başka haber/yazı:
 

TRAKYA HALKI ÖLÜYOR!

Ergene Nehri’nin doğduğu noktadan, denize döküldüğü noktaya kadarki 283 kilometre de yaşanan sorunlar.
TRAKYA HALKI ÖLÜYOR!

Hakan DEDEOĞLU

Doğduğu noktada, suyu içilebilir olan ve ergenlikdoğurganlık ve üretkenlik gibi anlamlara gelen Ergene’nin Tekirdağ itibarıyla zehirlemeye, yok etmeye başlaması çok önemlidir. Ülkemizin en kirli nehri olan Ergene ilk önce Trakya’nın, sonrada Türkiye’nin sorunudur. Bir zamanlar bereket saçan Ergene artık ölüm saçan bir hale dönüşmüştür.

Geçtiğimiz günlerde, HaberTürk TV’den İlknur Adalı, Ergene Nehri’ndeki sorunlarla ilgili olarak, Çorlu Sağlık Mahallesi’nden ve sonrasında Uzunköprü’den aktardıkları görüntülerle sorunları gündeme taşıdılar. 

Trakya’nın atardamarı olan Ergene’nin kirlilikle beraber toplardamara dönüşmüş hali, bölge insanının içinde bulunduğu durumu özetlemektedir. Topraktaki verimlilik yok edilmekle birlikte insanlarımız hızla ölmektedir. Bu, intiharın bir başka biçimidir. 

Sanayileşmeyle birlikte Çerkezköy’den, Trakya’ya giren kirlilik Çorlu’ya, Muratlı’ya, Lüleburgaz’a doğru yayılmıştır. Yıllarca iş-aş konusunun yanlış anlaşıldığı artık açıktır. İstihdam yaratmak adına başlatılmış gibi gösterilen süreç, Trakya halkını yok eden bir şekle dönüşmüştür. Bugün yaşananlar ne yazık ki “ İstanbul’un taşı toprağı altın” diyen zihniyetin neden olduğu sorunların uzantılarıdır. Öncelikle İstanbul’u yok edenler, gelinen noktada Trakya’yı bitirme yarışı içindedir.

Maalesef bugün ülkemizde en kolay şey ölmek! En yakınımdakinden, tanımadığım yurttaşa kadar karşılaşılan sorunlar o kadar fazla ki insanlarımız çaresizlik içinde oradan oraya koşturuyorlar. Bu, bir gün Ali İsmail bir diğer gün Berkin oluyor. Kanser hastaları ise ölümden kaçmak için mücadelelerine her yeni günden, adeta yeniden başlıyorlar. Hastalıklarına çare bulabilmek için, Edirne’de Trakya Üniversitesi, İstanbul’da ise Çapa ve Cerrahpaşa’da hastalıklarına çare arıyorlar. Parası ve imkanı olan mücadelesine devam ederken, parası ve desteği olmayanlar ne yazık ki mücadeleyi bırakmak zorunda kalıyorlar. Sanıyorum bu yaşananları “kader” diyerek kabullenemeyiz. Tüm bu yaşananların sebebi açık: Genel ve yerel iktidarların sorumsuz tavrı ve çoğunluğun sessiz kalışı…

Bugüne kadar onlarca kez televizyonlarda ve yazılı basında yaşananları anlatmaya çalıştık. Arkadaşlarımla birlikte, 19 yılı TEMA Vakfı’nda olmak üzere 25 yıldır gönüllülükle mücadele ediyoruz. Konu, siyaset üstü olup insanımızın geleceği açısından çok önemlidir. “Ben gelirsem en iyisini yaparım” hamasi siyaseti ne yazık ki bölgeyi bu hale getirmiştir. Çözüm bulmak için dürüst ve samimi olmak gerek şarttır. Yeter şart ise bunun için belli bir bilgi birikimi ve kapasitenin bulunmasıdır. 

Trakya’daki kirlilik 40 yıllık bir geçmişe dayanmaktadır. Trakya’da 1970’li yıllarda başlayan kirlilik, İktidarlar değişse de yanlış uygulamalar sonucunda bu noktaya ulaşmıştır. Bu şekilde devam ederse sonuç daha da kötüye gidecektir. Trakya Üniversitesi’nde binlerce insanımıza kanser konusunda hizmet verilmekte olduğu bilinmektedir. Sağlık Bakanı Edirneli olduğundan, kendisinden beklentimiz açıktır. Bu konuda gerekli yatırımların hızla gerçekleştirilmesi gerekmektedir. İnsan yaşamında hiçbir konu sağlıktan daha önemli değildir.

Trakya’nın topraklarını, sularını talan edenler, kirletenler ne yazık ki bizlerle birlikte değiller. Kirlettiği bu topraklarda oturmayanların bölge insanının sorunlarını algılama şansı olamaz! Bu yüzden bizim yaşadıklarımızı yaşamıyor ve bizleri kesinlikle anlamıyorlar. Ancak şu bilinmelidir ki un temelli ürünler, pirinç ya da diğer birçok ürün açısından hepimiz aynı gemideyiz. Bununla yüzleşme zamanı gelmedi mi?   Geldi de geçiyor bile! Gerçeklerden kaçarak kurtulamayız. Ertelemek de çözüm olamaz. Trakya’da yaşananlar insanımızın kaderi olmamalıdır. Siyaset erkin kucağında değil, halkın menfaatlerinin peşinde olmalıdır.

 

haberin kaynağı: