DOĞA ÇEVRE SU ÇÖP KİMYASAL KÖMÜR FOSİL TOPRAK HAVA ATIK PİL EKOSİSTEM HURDA YAĞ MİKROP GÜNEŞENERJİ

30 Mayıs 2014 Cuma

Muhallebi Kralı Kadir Topbaş'ın Mandaları Kula Dere'yi Batırdı!..





İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'ın, İstanbul'un dört bir yanına dağılmış olan muhallebi dükkanlarında kullanılmak için manda sütü üreten çiftliklerinden biri geçtiğimiz yıl Silivri'nin Büyük Sinekli Köyü'nde inşa edildi. Altıyüz baş civarında mandanın bakıldığı çiftliğin tüm atıkları son on gündür çiftliğin yakınından geçen Kula Dere'ye akıtılmakta ve dere kısa bir zamanda bataklığa dönmüş durumdadır.

Birçok köyün arazisinden, bostanların, mısır ve ayçiçek tarlalarının arasından geçerek Kınalı mevkiinde yer alan yazlıkların arasından Marmara Denizi'ne dökülen Kula Dere'yi daha önce Silivri Cezaevi'nin atıkları kirletiyordu. Uzun mücadelelerden sonra yetersiz arıtma tesisini büyüterek artık dereyi kirletmeyen Cezaevinin yerini şimdi Muhallebi Kralı Topbaş'ın mandaları aldı.

Büyük bir bölümü bataklığa dönmüş olan derede mandaların dışkıları suyun üzerinde yüzüyor ve başta balıklar olmak üzere tüm su canlıları ölmektedir
.

Silivri Belediyesi'ni, Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma Daire Başkanlığı'nı, İstanbul İl Çevre Müdürlüğü'nü, İSKİ'yi ve ilgili bakanlıkları göreve davet ediyoruz.

Sularımızı kirletmeyelim. Derelerimiz özgür aksın!..





Muhallebi Kralı Kadir Topbaş'ın Mandaları Kula Dereyi Batırdı

23 Mayıs 2014 Cuma

Devlet Silivri'yi De Satıyor! Taşı Toprağı Satılık İstanbul...





Devlet Silivri'yi De Satıyor! Taşı Toprağı Satılık İstanbul...


İçeriğe atla Gmail ürününü ekran okuyucularla birlikte kullanma Meet Chat 1.153 ileti dizisinden 657. BASIN AÇIKLAMASI YAPILACAK MI? adem akıncıoğlu
  23 May 2014 14:59 Alıcı: ali, ertuğrul, ben, nejat Taşı Toprağı Satılık İstanbul... Özelleştirme Yüksek Kurulu, İstanbul’daki 71 taşınmazı özelleştirecek. Yapılaşma yasağı olan dere yatakları, yol, dini tesis, arkeolojik alan gibi parsellerin olduğu taşınmazlara gelecek imar izniyle toplamda 2 bin dönüm arazi imara açılacak.

 8 Mayıs 2014’te Resmi Gazete’de yayımlanan Özelleştirme Yüksek Kurulu Kararı’na göre İstanbul’da 71 taşınmaz için özelleştirme kararı alındı. Özelleştirilen taşınmazlar arasında yapılaşma yasağı olan dere yatakları ile yol, dini tesis, belediye hizmet alanı gibi parseller var. Devlet 

Silivri'yi De Satıyor! Karara göre, Sarıyer Gümüşdere’de 590 bin 343 metrekarelik dere koruma, rekreasyon, dinlenme alanı, Rumelifeneri’nde 28 bin 450 metrekarelik askeri alan, Kartal Gümüşpınar’da 257 bin metrekarelik yeşil alan ve yol, Silivri

 Alibey Mahallesi’nde 56 bin 557 metrekarelik tarımsal üretim teknolojileri geliştirme parkı özelleştiriliyor. 
Çatalca Kaleiçi Mahallesi’nde 193 bin metrekarelik plansız alan, 197 bin 512 metrekarelik tarım alanı yapılaşmaya açılıyor, Eyüp Kemerburgaz’da 8 bin 473 metrekarelik tarım alanı özelleştiriliyor. Fatih Binbirdirek’te 12 parselde toplam 16 bin 800 metrekarelik arkeolojik alan da özelleştirme kapsamında. Rumelifeneri’nde 21 bin metrekarelik açık spor tesisi ve yol,
 Silivri Alipaşa Köyü’nde 30 bin metrekarelik yol, park, dini tesis alanı, Çatalca Kaleiçi Mahallesi’nde 75 bin metrekarelik tarım ve enerji nakil hattı koruma kuşağı da bu kapsamda özelleştirilecek. Fabrikanın her tarafı kapalı.Toz işgali altında.jpg görüntüleniyor.

17 Mayıs 2014 Cumartesi

YEŞİL VE SOL 2014 BAHAR BULUŞMASI PROGRAM


YEŞİL VE SOL 2014 BAHAR BULUŞMASI 17 – 19 MAYIS 2014 OCAKLAR MAHALLESİ / ERDEK / BALIKESİR 

2. DUYURU Yine Ocaklar’da düzenlediğimiz ilk buluşmanın üzerinden altı yıl geçti. Bu altı yıl içinde, ülkenin birçok yerinde, hali hazırda devam edenlerin yanı sıra, ekolojik yıkıma neden olacak birçok tehdide karşı yeni mücadeleler başladı. Gıda, ekoloji tartışmalarının merkezine oturdu. Daha fazla insan kentleri terk ederek, kırsal alanda yeni yaşam deneyimleri için harekete geçtiler. Ekoloji kökenli platformlar, devinimlerini kaybetse de varlığını sürdürdüler. Gerek ulusal çapta, gerekse yerel ölçekte birçok sivil toplum kuruluşu çalışmalarını devam ettirdi. 

Yeşil hareket içinden bir parti çıktı, başka bir partiyle birleşti, şimdi bir başkası ile birleşme eğiliminde. Ve Türkiye’de ortaya çıkışından yıllar sonra, yeşil hareket gezi direnişi ile ilk kez ülke çapında gündeme oturdu. Ancak ne yazık ki var olan dağınıklığı nedeniyle, kendisine yönelen toplumsal duyarlılığa yeterince güçlü bir yanıt veremedi. Tüm bunların yanı sıra ülkede yaşanan ekolojik krize demokrasi krizi de eklendi ve çarpık kurulmuş hukuk devleti, yaşanan sorunlara yanıt üretemez hale geldi. 

2014 Bahar Buluşmasında tüm bu süreçleri, süreçlerin özneleriyle birlikte değerlendirmeye çalışacağız. Amacımız, yeşil hareketin toparlanma sürecine girebilmesi için, somut olarak yapılması gerekenleri ve nasıl yapılabileceğini tartışmaktır. Bu tartışmayı Ocaklar’a özgü yaşama dokunan uygulamalar eşliğinde gerçekleştireceğiz. Aşağıda program ve ayrıntılarını görebileceğiniz buluşmaya katılım için, kayıt formunu ve diğer formları ekte bulabilirsiniz. Görüşmek üzere, Kadir DADAN & Ender EREN, Yeşil ve Sol Çalışma Grubu 0530 403 13 66 & 0542 582 06 72 - bilgi@yesilvesol.org YEŞİL VE SOL 2014 BAHAR BULUŞMASI PROGRAM 16 MAYIS 2014 CUMA 21.00 – 22.00 HOŞGELDİN & TANIŞMA HOTEL SARE 17 MAYIS 2014 CUMARTESİ 10.30 – 19.00 TEORİK TARTIŞMA HOTEL SARE & BAĞBAHÇE 10.30 – 10.45 AÇILIŞ KONUŞMASI 10.45 – 12.30 KONFERANS – AHMET SOYSAL – GEZİ DİRENİŞİ VE DEMOKRASİ 12.30 – 13.30 ARA 13.30 – 15.30 TÜRKİYE’DE YEŞİL POLİTİKANIN ÇEYREK YÜZYILINDAN SATIRBAŞLARI 15.30 – 15.45 ARA 15.45 – 17.15 YEREL SEÇİM DENEYİMLERİ 17.15 – 17.30 ARA 17.30 – 19.00 CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ 21.30 – 23.30 YILDIZLARA YOLCULUK & AYIN DOĞUŞU KLEPSE SIRTI & BAĞBAHÇE 18 MAYIS 2014 PAZAR 09.00 – 12.00 TOPRAKLA TEMAS BAĞBAHÇE 12.30 – 14.00 YEŞİL EKONOMİ ÇİFTÇINAR AİLE ÇAY BAHÇESİ ÜRETİCİ VE TAKAS PAZARI 14.30 – 17.00 GÖRÜŞ ALIŞ VERİŞİ HOTEL SARE & BAĞBAHÇE 14.30 – 17.00 BİRLİKTE HAREKET ETMEK İÇİN YEŞİL POLİTİKANIN OLASI ZEMİNLERİ 17.30 – 19.30 MUTFAK HOTEL SARE GİRİT, POMAK, BOŞNAK, SELANİK, KAPIDAĞ VE KATILIMCILARIN YÖRELERİNİN YEMEKLERİ 19.30 – 23.00 GÜNEŞİN SOFRASI HOTEL SARE 19 MAYIS 2014 PAZARTESİ 10.30 – 13.00 HALK SANATLARI ile ELELE / RENKLE TASARIMLAR – FATMA MERAL HORNE HOTEL SARE 14.00 – 15.00 ORTAK ARŞİV ÇALIŞMASI HOTEL SARE 15.00 – 16.30 BULUŞMA KARAR ÖNERİLERİ HOTEL SARE 16.30 – 17.00 KAPANIŞ KUMSAL PROGRAM AYRINTILARI Sevgili Dostlar, Geçen yıllardakilerden farklı olarak, bu yılki buluşmamızı, ekolojik yaşama yönelik deneyimlerle zenginleştirmeye çalışacağız. Amacımız, politikanın yaşamla olan iç içe geçmişliğinin farkına varmak, söylemlerimizin yaşamımızdaki izdüşümlerini ortaya çıkarmak ve görünür, hissedilir ve tekrarlanabilir bir izlek oluşturmaya çalışmaktır. Hemen işin başında size öneriyorum ki, eğer Cuma akşamı Ocaklar’da olursanız, yol yorgunluğu hissetmeden programı doya doya yaşayabilirsiniz. Size düşünsel ve uygulama olarak dolu dolu bir program sunuyoruz, bu fırsatı kaçırmayın. Programımızı, mümkün olan en yüksek oranda açık alanda, doğa içerisinde gerçekleştirmek niyetindeyiz. Hava muhalefeti nedeniyle oluşabilecek durumlara karşın olası seçenekleri sizlerle birlikte değerlendireceğiz. Cumartesi teorik ağırlıklı bir gün olacak. Ekoloji ve devrim kavramlarını birlikte irdeleyen felsefe yazarı Ahmet Soysal, Gezi direnişine bakışını demokrasi bağlamında ele alacak. Daha sonra, yıl içerisinde Karaburun ve Bozcaada’da sürecek serinin ilk ayağı olarak, çeyrek yüzyılını devirdiğimiz Türkiye’deki Yeşil politikanın satırbaşlarına tanıklıklarla değineceğiz. Son bölümde yerel seçimlerdeki bağımsız deneyimleri ve yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimlerini de tartışacağız. Cumartesi gecesini, yerküreye olan bağımlılığımızı daha iyi anlayabilmek için ,ormanın içinde, saz ve ney eşliğinde yıldızları ve ayın doğuşunu seyrederek bitireceğiz. Pazar gününe doğanın içinde başlayacağız. Teorik olarak savunduğumuz gibi toprakla teması yaşamak için, üç yıldır tarımsal faaliyetler yürüttüğümüz Bağbahçe’de olacağız. Ölçek sorununun, makineleşme düzeyinin ve elbette emek ve mülkiyet sorunlarının örneklerini göreceğiz. Elimiz toprağa değecek ve hepimizin dikili bir fidanı ve fideleri olacak. Pazar günü öğleden sonra, değişik coğrafyalarda üretenler olarak bir araya gelişimizi bir fırsata dönüştürecek ve yeşil ekonominin örnekleri olarak üretici ve takas pazarı kuracağız. Takas’ta kitap ve malzemeler de yer alacak. Bu amaçla tüm katılımcıların gelirken takasa girecek kullanılmayan malzemelerini yanlarında getirmelerini arzuluyoruz. Peşi sıra, “bireyler ve örgütlü yapılar olarak birlikte hareket edeceğimiz zemini nasıl inşa edeceğiz?” sorusuna yanıt arayacağız. Daha sonra mutfağa girip, yine yanımızda getirdiğimiz ya da takas sırasında temin ettiğimiz malzemeler eşliğinde yemeklerimizi hazırlayacağız. Güneşin Sofrasını birlikte kurup, birlikte kaldıracağız. Müzik ve dans bize eşlik edecek. Üçüncü gün olan pazartesi sabahı, Fatma Meral Horne, sanat ve tasarım üzerine yılların birikiminin oluşturduğu bilgelik içeren bir sunum yapacak ve hafta içinde Kapıdağ çocuklarının ve kadınlarının katılacağı atölyelerin çerçevesine tanıklı edeceğiz. Daha sonra ortak arşiv oluşturma çalışması yapacağız. Buluşma öncesinde dağıtılacak ve “Hangi kaynakları gözden geçirmeliyiz? Bunlara erişimi nasıl sağlayacağız?” sorularına yanıt arayacağımız formlardan çıkan sonuçları beraberce yorumlayacağız. Son olarak yine buluşma başında dağıtılacak formlarla biçimlenen ve buluşmaya katılanların düşüncelerini ortaklaştırmaya çalışan karar önerilerini ele alacağız. Buluşmamızı her zaman olduğu gibi Ocaklar kumsalında çekeceğimiz hatıra fotoğrafı ile sonlandıracağız. AHMET SOYSAL Ahmet Soysal (d. 1957, İstanbul), felsefe yazarıdır. İstanbul Saint-Joseph Fransız Lisesi'nde ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü'nde eğitim gördü. Herhangi bir üniversiteye bağlı olmadan çalışmaktadır. Metinlerini Türkçe ve Fransızca yazar. 1976'ya kadar Paris, Brüksel, Beyrut ve yeniden Brüksel'de yaşadı. 1976'dan beri İstanbul'dadır. İlk felsefe yazısını, dört arkadaşıyla birlikte kurduğu Beyaz dergisinin 1. sayısında yayınladı (Spinoza, Kurumlar ve Özgürlük, 1982). 1983 yılında Fazıl Hüsnü Dağlarca ile tanışan Soysal, şairin üstüne denemeler yazdı, şairin eserlerinden Fransızcaya çeviriler yaptı, onun yayın işlerinin sorumluluğunu üstlendi. Ahmet Soysal, 1995'e kadar 20 sayısı çıkan Beyaz dergisinde kendi yazılarının yanı sıra Fransızcadan çevirdiği felsefe ve şiir metinleri yayınladı. 1992-1996 arasında Paris'te Ecole Normale Supérieure'de Alter fenomenoloji dergisi çevresinde düzenlenen seminerlerde konuşmalar yaptı. 1994'ten beri İstanbul Fransız Kültür Merkezi'nde Fransa Dışişleri Bakanlığı'nın Yayına ve Çeviriye Destek programını yönetmektedir. Soysal Türkçe kitaplarında ve Fransızca makalelerinde ağırlıklı olarak zaman, vücut ve "kendilik" temalarını işlemektedir "Kendilik, "ben" sözcüğünden ya da "kavramından" önce, öznenin vücuduyla, ya da vücut olarak özneyle, ilgili bir niteliktir, daha doğrusu ona içkindir. Vücutsal birey (ya da vücut olarak özne), "kendi"dir; ancak "kendi" olarak vücutsal bireydir: ve bu "kendi" belirlenimi dilden öncedir ve her çeşit dili (daha doğrusu, dilin her çeşit öznel kullanımını) taşır. Başka deyişle, vücutsal bireyin "kendi" olabilmesi için dile ve kurumlara ihtiyacı yoktur; o, özü itibarıyla "kendi"dir, "kendilik" olarak vücutsal bireydir." Ölüm Yazı Vücut, 2004, s. 28). Ego sorusu, çalışmalarında merkezî bir yer tutmakla birlikte, öznelerarasılık, başkalık, toplum gibi konulara da açılmaktadır ("Eğer birlikte-oluş, transendental nitelikliyse, bu birlikte-oluş'un üç temel boyutu olarak görünen başkası-ile-ihtiyaç ilişkisi (ki aynı zamanda nesneler-ile-ihtiyaç ilişkisi'dir), başkası-ile-arzu ilişkisi, başkası-ile-dilsel iletişim de, değişken bir iç içeliği kapsayarak, indirgenmez bir nitelik taşımaktadır." Birlikte ve Başka, 1999, s. 15). Birey ile toplumu, vücut temelli fenomenolojik bakış açısında bir arada düşünen Ahmet Soysal'ın yaklaşımında siyasi bir açılım vardır. Bu açılımda, öne çıkardığı kavramlardan biri "konum" kavramıdır: "Yer'in, insan öznelerinin "karşı karşıya" ve "bir araya" gelmesiyle oluşan belirlenimine konum (position) diyebiliriz. (...) Konum, sadece yer'le ilgili değil, yine temel olarak zaman'la da ilgilidir. Konum, zamansal'dır. Konum'un bir oluş'u (devenir) vardır. (...) Konum, başka konumlara "değmektedir" ya da onlarla bağlantılıdır, hatta iç içe'dir. Bu çoğul-konumluluk, bütünler ve bütünlerin toplamı olarak ele alındığında (...) konum, en genel anlamıyla, Tarih'in bir şimdiki-zamanı'nın somutluğu demektir. (Buna göre de, Tarih genel anlamıyla konumsallıktır.)" (Devrim Düşüncesi, s.29) Soysal'ın çalışmalarında, düşünce tarihinde ve çağdaş felsefede değişik biçimlerde süregelen kimi karşıtlıkları ya da ayrımları diyalektik yaklaşımdan bağımsız olan özel yollarla aşma çabası göze çarpmaktadır. Buna göre, Soysal'ın öne sürdüğü "konum" kavramı, ego/toplumsal, yer/zaman ikiliklerini, onları oluşturan terimlerden her birine aynı önceliği tanıyarak bağlantı ya da birlik durumunda ele almak zorunluluğunu dile getirmektedir. İtkisel Mantık (2012) kitabında, Soysal, itki ve mantık kavramlarını genişleterek, "jenealojik" bir bakış açısıyla, ve en yeni bilimsel çalışmalara göndererek, temel gördüğü üç itki tipini ele almaktadır: kozmolojik itki, biyolojik itki, dilsel itki. Çalışma, üç itki tipinin birliği sorusuyla birlikte bir ontolojik düşünceye, ve buradan da yenilenmiş bir ego düşüncesine açılmaktadır. "Ekranego" ya da "ego'sal eşik" kavramlarıyla, artık bedenselin de berisinde bir ego söz konusu olmaktadır. Buna göre, kendiliğin içkin yaşamı, gücül ve genel bir içkinlik düzlemine "kaydolan" bir yaşamdır. Burada iki "aynı'lık" kipi bağ oluşturmaktadır: eşiğin aynı'sı ile gücülün aynı'sı. Öznenin olumsal ve sonlu yaşamı, bu iki aynı'lık "arasında" meydana gelen bir süreçtir. Ahmet Soysal'ın felsefe tarihine değinen çalışmaları da vardır (bkz. Birlikte ve Başka I ve II). Edebiyat ve sanatla ilgili çalışmalarında felsefi yaklaşımını korumakta, söz konusu alanların temel sorunsallarını, uç anlatımlarını ele almaktadır. Çağdaş şiir ile çağdaş görsel sanatlar bu tür yazılarının önde gelen odakları olsa da hat sanatı, klasik ve çağdaş Batı müziği de ele aldığı konular arasındadır. Ruh Sorusu (2013) kitabında, Ahmet Soysal, bir yandan (kitabın ilk bölümü), Ruh (pneuma), Nefs (psükhe), Akıl (nous) kavramlarının yaşamsal deneyimde ayrılmasını ve kesişmesini, diğer yandan (kitabın ikinci bölümü), bu kavramların (öncelikle Ruh kavramının) üç tektanrıcı gelenekte ve felsefe tarihinde ortaya çıkışını ele almakta.