DOĞA ÇEVRE SU ÇÖP KİMYASAL KÖMÜR FOSİL TOPRAK HAVA ATIK PİL EKOSİSTEM HURDA YAĞ MİKROP GÜNEŞENERJİ

1 Ağustos 2015 Cumartesi

EKSİK OLAN NE ?

        

                                         

                                                                                                                                      

                                                                                           HAFTALIK                                                   ---------------

                                   EKSİK OLAN NE ?

                                          -------------------------

 İstanbul’un merkez ilçelerinden , hafta sonu Silivri’ye gelen birinin gözünden “Silivri’yi tarif et “ desek.  Silivri’yi nasıl tarif eder ?.

Neleri öne çıkarır ?.

Ne söyler ?

Bu soruları Silivri’nin yerlisine de sorabiliriz .

Ama.

İsterseniz.

“Silivri “ denince aklınıza ne geliyor sorusuna cevap arayalım.

Ve.

Şundan eminim ki …

İstanbul’un Merkez İlçelerinden Silivri’yi gören biri ,  burasını  İstanbul’un bir ilçesinden ziyade , Trakya’nın bir kasabası olarak tarif edecektir.

Sonra …

O bizim aklımızda olan “Yoğurt Kasabası “ demeden  “ Silivri bir sahil kasabasıdır” ayni zamanda eğlence yerleri bol bir ilçedir,diyecektir.Oysa , eğlence yeri bol sayılmaz.

Ayrıca.

Denize kıyısı vardır.

Kıyılarından rahatça denize girilir.

Balıkçılık vardır.

Balık  satış yerleri boldur. 

Lokantalarında ucuz balık yenir.  

Diyecektir.

Bundan eminim.

De.

Yeterli mi ?.

Çünkü.

Bütün bunlar .

 Yaz ayları için geçerli .

 Ki.

Yaz sezonu dediğimiz kaç ay ?.

Peki.

Geriye kalan aylar ne olacak ?.

 Ne yiyip , ne içeceğiz ?

İşte.

Ekmeğini burada kazanan, yaşamını burada sürdürenlerin düşünmesi gereken  bu .

Evet.

İstanbul’un bir ilçesisin .

Her dakika.

Ulaşım imkanın var.

Marka olmuş  yoğurdun var.

Deniz,balık,doğal güzellik bol .

Ve.

Eksik bile olsa , gelenleri ve kalanları ağırlama imkanın var.

Peki.

O zaman da !.

İstanbul’un  ilçesinden biri olan   Silivri , neden sadece “yazlık bir yer olsun “ neden hafta sonları veya (12) aylık gidilebilecek mekan olmasın ?

Eksik olan ne ?.                                         

                                           

                                  TARİHİ MEKANLAR

                                            ----------------------------

Bir yerde okumuştum.

Orada yazar  “Eskiyi betonla kaplamak,cilalamak,restore edeceğim diyerek bambaşka bir şekle sokmak .Yani, sürekli bir şeyi değiştirmek, bir anlamda eskiyi unutturmanın bir yoludur. Habire yenilemek o  şeyin ruhunu yok etmektir.Avrupa sokaklarında  neden hala bin yıllık taşların döşeli olduğunu anlamak lazım.”  diyordu. Bizim “çanak-çömlek diyen yöneticilerimize inat .

Neyse.

Bu arada, Rahmetli Dr.Cemal Kozanoğlu’nu anmadan geçemeyeceğim.

 Silivri Merkez ve köylerine yönelik çalışmayı ilk o başlatmıştı. O konuda bir kitap bastırdı.

Ama, sanırım , en ciddi çalışmayı , halen  Silivri Belediye Başkanı olan  Özcan Işıklar başlattı...   

 

                                            UYGUN  KIYAFET

                                             -------------------------

Silivri Çevre Derneği’nin kuruluş yıllarıydı.

Derneğin kurucuları  “amacı “ üzerine tartışırken ilk akıllarına gelen  “ Silivri’nin tarihi yerleri ve tarihi  eserleri  “ oldu. Sonra , oradan yola çıkarak  “geleceği ve imajı “ üzerine çok tartışıldı. Daha ileri giderek “ yazları Silivri’nin görünümünü içeren  belli kıyafetler “ üzerine epey kafa yoruldu.

Örneğin.

Yaz aylarında ağırlıklı olarak  “Kaymakam dahil,Belediye Başkanı dahil  herkes ,kısa pantolon örneği gibi  denize uygun yazlık kıyafet giymeli,ona teşvik edilmeli gibi.  

Neden olmasın !.

                                     OLABİLİR Mİ ?

                                            ---------------------   

Bölgeden en önemli haberlerden biri ; Selim paşa Kavun  ve Bamya  Festivali iptal edildi haberiydi. Sonradan “  eğlence kısmı iptal , ürün  değerlendirme  kısmı yapılacak “  dendi.

İkinci haber .

  Beli ki , baskı var.

B.Çekmece Belediye Başkanlığı ,  her yıl yaptıkları  Festival etkinliğini bu yıl da yapacaklarını duyurmuş.

Bence en doğrusunu  yapmış.

Hoş.

Festival denince yalnızca “konser- şarkı-türkü” anlaşılmamalı.

Ondan önce.

Bana  “iptal “ sözcüğü  hoş gelmiyor.

 İptalin , gerekçesine bakıyorum . Hepimizin malumu bilinen  şeyler.

Ve.

Ben  “teröristlerin  zaten istediği  bu “ diyenlerdenim.

Ve.

“Silivri Yoğurt Festivali “ . İnşallah  iptal furyasından o da nasibini almaz .Şu ana kadar aldığım duyumlar “ konserlerin iptal edildiği  “yönünde …

 Ardından.

Değirmenköy Domates Festivali. Kadıköy Karpuz Festivali  sırada daha hangileri var hatırlamıyorum ama var.   

***

Tekrar “İptal “ konusuna  dönecek  olursak !.

Doğru , bu günlerde neredeyse  her gün “Şehit “  haberleri ile uyanıyoruz.

Gayet tabii ki çok üzülüyoruz ve sorumluları lanetliyoruz.

Bu arada yetkililerimizi de , yeteri kadar tedbir almadıkları için ,uyarıyoruz.

Bunların hepsini yapıyoruz, tamam da …

Hayatta devam ediyor .

 Ve edecek .

O nedenle moralimizi diri tutmak zorundayız.

 Evet …

  Ülke kötü yönetiliyor .

 Ülkemizde terör kol geziyor.

Da …

Festivaller iptal edilir,   eğlence yerleri kapatılırsa bu belalardan kurtulacak mıyız ?  Her şey düzelecek mi  ?, 

Bilerek mi yapılıyor bilemiyorum .

 Emniyet Müdürlüğünden “ bomba yüklü  şu kadar araç  vs. “ gibi mesaj sonrası yaşanan panik .

 Düşünebiliyor musunuz ?.

“Kalabalık yerlere gitmeyin “ deniyor.

Bu  demek , alışveriş merkezleri,tren istasyonları,  eğlence merkezlerine,  otogarlara gitmeyin demek. Panik yaratan bir  çağrı.

Varsayalım ki, gitmediler.

O zamanda.

Ekonomi durur.

Hayat durur .

Böyle bir şey olabilir mi ?.

                                                BİR GÜZEL ÇALIŞMA

                                                 -------------------------------

Silivri Belediyesinin yapmış olduğu en güzel hizmetlerden biri “ uygulamalı iyi tarım “ etkinlikleri.

En son ,arıcılık üzerine yapılan  çalışmasına ait haberleri izledim.

Düşünsenize …

Tarlalarımız bildim bileli “ayçiçeği ve buğday “ ekiliyor. Getirisi belli , o nedenle ekim dikim azaldı gibi. Ve, getirisi çok az olduğu için kişi tarlasını ekmekten ziyade satmayı düşünür oldu... 

 Oysa.

Silivri Belediyesi’nin kendi arazisi üzerinde Namık Kemal Üniversitesi ile yapmış olduğu çalışmada görüldüğü gibi birim alandan  elde edilen ürünler, Buğday,arpa ve gündöndüden kat be kat fazla gelir getirdiği  ispatlanmış .

Ve.

Alıcısı da  garanti veriyormuş…

                                       

                                    YERELDE PARTİLER

                                         ----------------------------

Zaman,zaman uğradığım Silivri CHP İlçe Binasında  gördüğüm,Kongre takvimi start vermiş. İlk olarak üye listeleri askıya çıkmış. Öyle bir masa üzerine sermişler. İsteyen ,inceleyebiliyor.

İnceleme ne anlayalım  , derseniz.

 O da şu.

“ üyeler “  kendilerinin listede olup olmadıklarına bakıyorlar.

Var veya yok .

İtirazlar yapılacak.

Sonra listeler kaldırılacak.

Sonrasında Mahalle,Mahalle delege seçimleri yapılacak.

O delegeler, İlçe Yönetimini belirleyecek.Ve, ayni zamanda İl’e gidecek delegelerini de …

Silivri İlçe kongre safhası bu kadar.

Sonra İl Kongresi v.s.

Her zaman  İlçe Başkanı adayları  Delege seçimleri öncesinde belli olurdu , bu defa henüz belli, değil.Aldığım duyumlar “TEK “ liste üzerine.

***

Yeni atanacak AKP İlçe yönetimi beklenenin aksine çok uzadı.

Nedeni üzerine değişik yorumlar yapılıyor.

Durdukça da yapılacak.

Atama üzerine .

Barometre “Metin Karakaş ve Hüseyin Turan Üzerine % 50 deniyor.

 

                                           GÖREV DAĞINIKLIĞI

                                                ------------------------------

 

Gümüşyaka  Mahallesinde trafik kazası (3) yaralı. Gümüşyaka sakinleri ellerinde pankartlarla yerel yönetimi  protesto için  sokakta .

 B.Kılıçlı Köyünde  direk devrilmiş günlerce orada duruyor. Eski Köy yeni Mahalle ayakta.

 Bilmem hangi mahallede su patlağı var.

 Saatler geçmiş , hatta gün geçiyor , müdahale dilemiyor.

Ve,  tarlalar cayır ,cayır. Kendini bilmezler anız yakıyor.

Bunların her biri ayrı , ayrı  yönetim yerlerine bağlı, her biri o yönetim yerlerinin ayrı birimlerine bağlı.Kimse kimsenin sorumluluk alanına karışmaz. Karışması da doğru değil zaten.

Eee …

O zaman da  devrilmiş olan o direk , patlamış su borusu, yanan tarlalar , tutuşan bacalar,patlamış lağım boruları , günlerce ortada kalıyor.

Ve.

Vatandaş , İBB’ye bağlanmadan önce ki gibi zannedip ,zaman,zaman Silivri Belediyesini suçluyor.

Demem.

Yetki ve sorumlulukların bu kadar dağıtılması yanlış.

 

                                          KÖY MUHTARLIKLARI

                                           ---------------------------------

Köy Tüzel Kişiliklerinin kime ne zararı dokundu da iptal edildi.

Ne vardı ki ?

Ne oldu ?

Biliyorsunuz.

Köylerin tüzel kişilikleri kalkınca Muhtarlıklar da , Mahalle Muhtarlığına dönüştü. Dolayısıyla, yasalar önünde ,  Köylerimiz  artık tıpkı “Beyoğlu İlçesinin , bilmem ne mahallesi gibi  muamele görecek.Bundan böyle  Yasalar önünde Sayalar,Damandra,Bekirli v.s. evinde ördek besleyemeyecek, koyun ,kuzu,tavuk,piliç vs. besleme hak getire.

Yani.

Şikayet edilirse , Silivri Belediye Zabıtası  besleyenlere ceza kesmek zorunda . Yasalar böyle emrediyor. Yazılamıyor başka ama durum bu.

Ayrıca.

Bu gün Mahalle olmuş bu köylerin muhtarlarının  başka bir sıkıntılarının da olduğunu gözlüyorum. Köylüler seçtikleri muhtarlarını hala eskisi gibi bütçesi olduğunu, dolayısıyla yetkili olduğunu zannediyor. Hatta, bırakın köylüleri , dışarıdan gelenler bile  öyle görüyor. Muhtarı görmeden gitmek olmaz deyip çayını içmek için doğru muhtarın odasına …

 Öyle ki.

Yakından tanıdığın bir muhtar “ kahveciye bir aylık bin  liraya yakın   birikmiş  çay borcum var “  dedi.      

***

Demek istediğim.

“Senin Baban Muhtar mı ? “ devri bitmiş .

 

                     KİRLETMEMEK GÜZEL 

                                    ---------------------------------

Silivri’de denize girmek .Silivri’de yoğurt yemek .Silivri’de güneşin batışını izlemek .

Hepsi çok güzel.

Güzel olmayanı

 Silivri’yi kirletmemek.

Siz reklamlara bakmayın.

                                GERİLİYORUZ  

                                                --------------------

Sahra sıcakları denilen sıcaktan bunalmışım.

Ve.

Bu gibi durumlarda  “ öğle saatlerinde dışarı çıkmayın”  uyarısının da  farkındayım.

Ama …

Dışarı çıkmak zorundayım. 

Nitekim çıkıyorum ve Doktorların  uyarısını dikkate alarak  başımı sokacak bir yer arıyorum. Bir dostun  bürosuna kapağı  atıyorum.

O saatlerde niye dışarı çıktın,derseniz onu da açıklayabilirim.

Her gün konakladığım yerde öğle saatlerinde sulu  yemek yiyebileceğim bir  mekan yok , o nedenle çarşıyı boyluyorum .

 Büroda ,dostumun  bir şey içer misin , sözüne  “ bir bardak su  “ diyorum.

Böylece, Doktorların “ böyle sıcaklarda en iyi içecek su “ demişti , böylece   o kurala uymuş oldum. Oh be !.

Ne “var,ne yok” muhabbetinden sonra , dostum “ istersen haberleri izleyelim “ diyerek televizyonu açtı.

Görüşüne katıldım “İyi olur “ dedim.

Ama.

O ne  ?.

 Her saat başı , neredeyse tüm kanallarda olduğu gibi karşımda  yine Cumhurbaşkanımız . Şaşırdım sanmayın.

Beklemiyor değilim .

Ama .

Yüzünü görmekten de hoşlandığımı söyleyemem .

Bu sözleri söylemek bile inanın içimi acıtıyor.

Ve, şu kadarını söyleyeyim ,  bu güne kadar hiçbir Cumhurbaşkanı hakkında böyle düşünmemiştim , inanın . En çok kızdığım anda bile ,hep,”ne olursa olsun o makamda bulunan kişi benim Cumhurbaşkanım ,  ben  Cumhur isem, bu makamı işgal eden  yani,Cumhurun başı  olacaktır, ki, o insan da kim olursa olsun , bu ülkenin en tepesinde ki temsilcidir “  demişimdir.

Dostumun mekanı olduğu için söyleyemiyorum ama kanal değiştirmesini dört gözle bekliyorum. Çünkü, izlerken geriliyorum.

Nasıl gerilmeyeyim ki !.

 Kendisi (13) yıldır  bu ülkeyi yöneten bir partinin Genel Başkanı bu sürenin neredeyse tamamından sorumlu biri, sorumluluk üstlenmesi  gereken biri.

Bu gün hala Anayasa , Yasa ve etik değerleri hiçe sayıp “üst akıl “ olarak yöneten biri.

 Bu gün şikayet ettiği ne varsa hepsinden birinci derece sorumluluk sahibi ama  üzerine aldığı yok. Hiç çekinmeden ,   gayet rahat bir biçimde başkalarını  suçluyor.

***

 Efendim.

“O halkın oyu ile gelmişmiş, o nedenle kendinden önceki Cumhurbaşkanlarına benzemiyormuş.”

İyi de .

Anayasa ve Yasalar , ondan önceki Cumhurbaşkanları  gibi davranmasını emrediyor.

Yani.

Her vatandaşın uyduğu o Anayasa ve Yasalara , en başta Cumhurbaşkanı uyacak, diyor .

Neyse.

Dostumun çayını içemeden müsaade istiyorum.

  ***

Sahildeyim ...

Ve, çayımı yudumluyorum.

Burada da .

Televizyon açık .

O ne !.

Kulağıma biraz önceki  ses geliyor.

Yine.

 HDP yetkili ve sorumlularına verip veriştiriyor.

Ağız dolusu ,bu güne kadar yapılan “çözüm “ görüşmelerini istismar ettiklerini söylüyor.Ve,hepimizin gözüyle gördüğü , kulağıyla işittiği o Dolmabahçe mutabakatını “ yok öyle bir şey “ diyerek kabul etmiyor.

Ve .

Hızını alamıyor.

“Barış süreci “çözüm süreci    adına ne dersek diyelim “ benim eserim “ diye başlayıp “ bu süreç için “ “baldıran “ laflarını  unutup ,sorunun 1990’lı yıllarda kullanılan yöntemlerle çözüleceğinin vurgusunu yapıyor.

Gerçekten şaşırıyorum.  

Evet.

Çılgınlık.

Hatta.

“Evlere şenlik “ bir durum …

 

                                SADECE ÜZGÜNÜM

                                            -------------------

Haftanın bir başka günü.

Evdeki televizyonun Haber kanalları açık.

 Cumhurbaşkanımızın  , Çin Halk Cumhuriyeti’ne giderken , söylediklerini veriyor.

Yurdu terk etmeden önce , ayaküstü , sanki , HDP Milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması emrini veriyor . Hemen 1990’lı yıllar gözümün önüne geliyor. O milletvekillerinin Meclisten alınıp, polislerin “kafasını bastırarak “  arabaya sıkıştırmaları ve hapishaneye götürülüşlerini unutabilir miyim ?.

Ayrıca …

Cumhurbaşkanımızın ,  Başbakana ve bakanlara  yapmış olduğu bu konuşması bana (12) Eylül Cuntasının en tepesindeki Kenan Evren’in darbe günlerinde yapmış olduğu konuşmayı hatırlattı. Tıpkı onun  gibi konuşuyor . Yanılıyor muyum acaba !. Ne dersiniz ?

***

Gel gör ki.

Seçim yeni yapıldı .

 İşine geldiğinde yere göğe koyamadığı sandıkların henüz tozları silinmedi.

Bu şu demek.

Cumhurbaşkanımızın , zaman,zaman kutsadığı  Milli irade yeni  tecelli  etti.

Ve…

 Ortada taptaze  sonuçlar var  

Ve, hedefindeki HDP’nin Mecliste (80) Milletvekili  var.  

Düşünebiliyor musunuz …

 Bu laflar  Cumhurbaşkanımızın  ağzından çıkıyor.

 Ayni Cumhurbaşkanı bu gün  “ terör örgütü uzantısı “ diye suçladığı o parti aracılığı ile

“ terör örgütü “ile  görüşüyordu. Ama,heyetler aracılığı ,ama  Devletin Görevlileri aracılığı ile sonuçta  görüşüyordu.

***

Cumhurbaşkanımız yine döktürmüş.

Bu defa Malezya’dan ...     

“Tek derdimiz İslam,İslam,İslam “

“Müslüman olduğunu söyleyen,fakat farklı mezhepten olduğu için ülkemde terör mücadelesinde ateistleri dahi savunanlar var.Bunlara karşı uyanık olmalıyız.”

 Cumhurbaşkanımızın en yeni sözleri bunlar .

Düşünebiliyor musunuz ?

Hukuk Devleti olduğumuzu kabul etmişiz, Laik bir devlet olduğumuzu kabul etmişiz, Demokrasi  demişiz , hedefimiz muasır medeniyet demişiz de, bir Cumhurbaşkanının  söylediklerine bakar mısınız ?

Bu laflar , bırakın çağdaş bir ülkenin Cumhurbaşkanını ,  Irak Cumhurbaşkanının ,hatta  , Ürdün Kralının ağzından çıkmaz . Onlar  bile böyle laf etmezler . İnanın.   

Yalnızca.

Üzgünüm …

 

 

                                                                                                    01/08/2015

                                                                                                 AHMET YÜCEGÖK