DOĞA ÇEVRE SU ÇÖP KİMYASAL KÖMÜR FOSİL TOPRAK HAVA ATIK PİL EKOSİSTEM HURDA YAĞ MİKROP GÜNEŞENERJİ

24 Aralık 2010 Cuma

SİLİVRİ ÇEVRE DERNEĞİ: AKP'ye Cevabımızdır...

SİLİVRİ ÇEVRE DERNEĞİ: AKP'ye Cevabımızdır...: SİLİVRİ ÇEVRE DERNEĞİ Basın Açıklaması 24.12.2010 AKP'ye Cevabımızdır... Geçen hafta, sahilde kesilen ağaçlarla ilgilendi...

AKP'ye Cevabımızdır...

 


SİLİVRİ ÇEVRE DERNEĞİ
Basın Açıklaması 24.12.2010

AKP'ye Cevabımızdır...
Geçen hafta, sahilde kesilen ağaçlarla ilgilendiğimiz sırada AKP Silivri ilçesi, bir çevre komisyonu kurmuş ve bu komisyon da havaalanı konusunda daha önce yazdıklarımıza cevaben bir bildiri yayınlamış. Bir havaalanına sahip olmanın ne güzel olacağını söylemişler. Silivrinin nasıl büyüyeceğini, nasıl gelişeceğini söylemişler. Nasıl herkesin iş sahibi olacağını söylemişler. Silivrinin tarım alanlarının yok edilmeyeceğini, su kaynaklarına zarar verilmeyeceğini söylemişler. Peki de bu nasıl olacak? Bu konuda hiçbir şey söylememişler. Yani bir dolu şey söylemişler fakat aslında işe yarar hiçbir şey söylememişler.
Önce ne demek istediklerini anlamadığımız bir demokrasi lafı etmişler. Tartışmaların olumlu yönde olması demokrasi geleneğimizi geliştirirmiş. Tartışmaların olumlu yönde olması demek, sizin söylediklerinizi onaylamak demek mi ? Sizin söylediklerinizi onaylayınca demokrat, ama onaylamayınca, karşı çıkınca, anti demokrat mı oluyoruz? Ne demek istediğinizi kendiniz anladınız mı bu cümleden?
Neyse gelelim konumuza...
İstanbul’a yapılacak 3. havaalanı, İstanbul’umuzun daha yaşanabilir olmasını amaçlayan 1/100.000’lük çevre düzeni planının çok önemli bir parçasıymış. Bu plan İstanbul ilinde yaşayan, sadece insanların değil, tüm canlıların ihtiyaçlarını göz önüne alarak düzenlenmişmiş. İstanbul İl sınırı içerisinde şehre nefes aldıran ormanların korunması, tabi buna bağlı olarak oradaki doğal hayatın da korunması, tarım alanlarının, su toplama havzalarının hatta göçmen kuşların uçuş güzergâhları bile göz önüne alınarak hazırlanmış bilimsel bir projeymiş. Havaalanı da bu projenin ayrılmaz bir parçasıymış. Havaalanının yapılmak istenmesi demek tarım alanlarının yok edilmesi anlamına gelmezmiş, zaten böyle bir şeyde söz konusu olamazmış.
Mış mış da mış mış diye uzayıp giden ama inandırıcılığı olmayan bir yazı. Neymiş efendim, hazırlanmış plan, ormanları, su toplama havzalarını, hatta göçmen kuşları bile göz önüne alarak hazırlanmış bir planmış.
Ne demiş atalarımız... “Ayinesi iştir kişinin laf'a bakılmaz”. Yani, adamın dediğine değil, yaptığı işe bak demişler. Biz de şöyle bir bakıyoruz, üçüncü havaalanından önce yapılmak istenen bir üçüncü köprü var. Bu köprü nereye yapılacak, bu köprünün çevre yolları nereden geçecek diye. Aman Tanrım. Neredeyse tamamı ormanların içinden geçiyor. Tam bir orman katliamı. Ne demişlerdi yukarıda? Planları ormanlara saygılıymış!..
Şimdi, “nereden çıktı bu üçüncü köprü” derseniz onu da açıklayalım. Bu üçüncü köprü ile üçüncü havaalanı birbirini tamamlayan projeler. Üçüncü köprünün bir ayağı da üçüncü havaalanına bağlanacak. Hangi yoldan geçip birbirlerine bağlanacaklar? Ormanların, tarım arazilerinin ve su toplama havzalarının içinden geçerek birbirlerine bağlanacaklar.
Az yukarıda ormanları, tarım arazilerini, su havzalarını göz önüne alarak hazırladık projelerimizi, dememişler miydi? Sanırım tam da böyle yapmışlar. Ormanların, tarım arazilerinin ve su havzalarının üstünden geçecek onları yok edecek projeler hazırlamışlar.
Bu projeler burada bitecek sanmayın. Ardından bir de liman projesi gelecek. Yeni bir karayolu var, köprüsü ve çevre yolları var, havaalanı var, limanı olmazsa olur mu? Gümüşyaka’ya da bir liman koyduk mu tamam olur. Bu da yeni bir proje değil. Ne zamandır söyleyip duruyorlar zaten. Tabii liman dediğiniz de öyle denize iki mendirek yapmakla bitmiyor. Onun da karadaki tesisleri, depoları, bağlantı yolları derken Gümüşyaka ve çevresindeki tarım alanlarını da arada harcayıverdik gitti.
Bir de on yıl içinde Silivriye yerleşecek bir buçuk milyon insan sorunu mu vardı? Bunu ikiyle çarpın. Böyle projeler yapılırken her şey bol tutulur da nedense insan sayısı az tutulur.
Bu insanları nereye yerleştireceksiniz? Yaptığınız projelerde nereleri yerleşim alanı olarak ayırdınız? Bu alanlar; tarım alanı ya da su havzası değil mi?
Bir de bu insanların nereden geleceği sorusu vardı. Verdiğiniz cevaba kahkahalarla gülmekten kırıldık. Bu insanlar anadoludan göç etmeyeceklermiş. İstanbulun diğer semtlerinden geleceklermiş. Zaten hep böyle olmuştur. 2000 Nüfus sayımında, nüfusu 50 binin altında olan Silivriye, hep İstanbulun başka semtlerinden insanlar gelmişler ve nüfusu bugün 150 bin yapmışlardır.
İstanbul zaten hiç göç almaz. İstanbullu kadınlar, bir gün başımıza en az üç çocuk doğurun diyen bir başbakanın geleceğini bilerek önceden tedbir almışlar, üçer, beşer doğurarak İstanbulun nüfusunu arttırmışlardır. Yoksa haşa İstanbula kimse göç etmez. Son elli yılda Türkiyenin nüfusu iki buçuk kat artarken, İstanbulun nüfusunun on kat artmasının göçle hiçbir ilgisi yoktur. Bütün kabahat İstanbullu kadınların doğurganlığındadır.
Tabii milyonlarca insan gelince, bu insanların hepsi de havaalanında çalışmayacağına göre, bu insanlara da iş bulmak, dolayısıyla iş alanı açmak lazım. Bunları da planladınız mı? Nerelere yeni iş alanları açacaksınız? O alanların özellikleri nedir? Bir buçuk milyon yeni insan. 40 bin'inin havaalanında çalışacağını söylemişsiniz. Geri kalanların birazının çocuk, birazının da yaşlı olduğunu varsayarsak, nereden baksanız yedi-sekiz yüzbin insana iş bulmanız gerekecek.
Siz Silivrililerin iyi ücretlerle iş bulacaklarını mı söylemiştiniz. Tam tersine, yeni gelen yüz binlerce işsizle iş için çekişiyor olmasınlar sakın. Üstelik de bu kadar işsiz varken iş ücretlerinin düşeceği bir pazarda...
Ayrıca bu insanlara nereden yiyecek ve su sağlayacağınızı da sormuştuk. Bu konuda bir fikir beyan etmemişsiniz.
Bununla da bitmiyor. Bu insanlara çarşı-pazar lazım, okul lazım, hastane lazım. Ama doğru ya siz bunları da planlamışsınızdır. Yazınızın başında daha yaşanabilir bir İstanbul lafları ederken, yazınızın sonunda il olma yolunda giden bir Silivriden söz etmişsiniz. Hayal mi gördünüz, rüya mı gördünüz bilemem ama uyurken üstünüz açılmış olmasın.
Tekrar söylüyoruz. Eğer ülke insanlarına hizmet götürmek istiyorsanız. Onları göçe zorlamayacak, evlerini barklarını terk etmelerine sebep olmayacak projeler üretin. Hizmet götürmeniz gereken yerler yalnızca İstanbul ve birkaç başka büyük şehir değildir. Türkiyenin seksen bir ili, sayısız ilçesi var. Bunların hepsine hizmet götürmek gerekir. İnsanlar kendi şehirlerinde, evlerinde, karınları tok, mutlu, sağlıklı yaşasınlar. İki damla yağmur yağdığında, üç kar tanesi düştüğünde ülkede hayat felce uğramasın.
Eğer AKP olarak Silivri için bir şeyler yapmak istiyorsanız, bırakın havaalanını filan, İSKİ'nin üç yıl önce kazıp her yere boru döşedikten sonra arıtma tesisini neden yapmadan yarım bırakıp gittiğini takip edin. Yazın sıcak oldu, kışın soğuk oldu deyip, ikide bir kesilen Silivrinin elektrik sorununu takip edip bir çözüm bulun. Hani siyaset yapıyorsunuz ya, hani ikltidardasınız ya, Silivri için bir şeyler yapın. Silivriye, Silivriliye bir faydanız dokunsun.
Üçüncü köprüye ve üçüncü havaalanına hayır!
Göç yaratan politikalara ve yatırımlara hayır!
Yeşil ve sağlıklı bir Silivride yaşamak istiyoruz!

Silivri Çevre Derneği Başkanı                                          Basın Sözcüsü
Ali Korsan                                                                          Ertuğrul Akçaoğlu

Adres:                                                                                         TEL:  0212 727 55 88
Piripaşa Mahallesi, Cumhuriyet Caddesi,                                  GSM: 0532 241 74 67
Makbule Yönel İş Merkezi, Çekme Kat, No: 206                      E Mail: silivricevredernegi@gmail.com
Silivri 34570 İSTANBUL

23 Aralık 2010 Perşembe

AKP'ye Cevabımızdır...

Geçen hafta, sahilde kesilen ağaçlarla ilgilendiğimiz sırada AKP Silivri ilçesi, bir çevre komisyonu kurmuş ve bu komisyon da havaalanı konusunda daha önce yazdıklarımıza cevaben bir bildiri yayınlamış. Bir havaalanına sahip olmanın ne güzel olacağını söylemişler. Silivri'nin nasıl büyüyeceğini, nasıl gelişeceğini söylemişler. Nasıl herkesin iş sahibi olacağını söylemişler. Silivri'nin tarım alanlarının yok edilmeyeceğini, su kaynaklarına zarar verilmeyeceğini söylemişler. Peki de, bu, nasıl olacak? Bu konuda hiçbir şey söylememişler. Yani bir dolu şey söylemişler fakat aslında işe yarar hiçbir şey söylememişler.
Önce ne demek istediklerini anlamadığımız bir demokrasi lafı etmişler. Tartışmaların olumlu yönde olması demokrasi geleneğimizi geliştirirmiş. Tartışmaların olumlu yönde olması demek, sizin söylediklerinizi onaylamak demek mi ? Sizin söylediklerinizi onaylayınca demokrat, ama onaylamayınca, karşı çıkınca, anti demokrat mı oluyoruz? Ne demek istediğinizi kendiniz anladınız mı bu cümleden?
Neyse gelelim konumuza...
İstanbul’a yapılacak 3. havaalanı, İstanbulumuzun daha yaşanabilir olmasını amaçlayan 1/100.000’lük çevre düzeni planının çok önemli bir parçasıymış. Bu plan İstanbul ilinde yaşayan, sadece insanların değil, tüm canlıların ihtiyaçlarını göz önüne alarak düzenlenmişmiş. İstanbul İl sınırı içerisinde şehre nefes aldıran ormanların korunması, tabii buna bağlı olarak oradaki doğal hayatın da korunması, tarım alanlarının, su toplama havzalarının hatta göçmen kuşların uçuş güzergâhları bile göz önüne alınarak hazırlanmış bilimsel bir projeymiş. Havaalanı da bu projenin ayrılmaz bir parçasıymış. Havaalanının yapılmak istenmesi demek tarım alanlarının yok edilmesi anlamına gelmezmiş. Zaten böyle bir şey de söz konusu olamazmış.
Mış mış da mış mış, diye uzayıp giden, ama inandırıcılığı olmayan bir yazı. Neymiş efendim, hazırlanmış plan, ormanları, su toplama havzalarını, hatta göçmen kuşları bile göz önüne alarak hazırlanmış bir planmış.
Ne demiş atalarımız... “Ayinesi iştir kişinin laf'a bakılmaz”. Yani, adamın dediğine değil, yaptığı işe bak demişler. Biz de şöyle bir bakıyoruz, üçüncü havaalanından önce yapılmak istenen bir üçüncü köprü var. Bu köprü nereye yapılacak, bu köprünün çevre yolları nereden geçecek diye. Aman Tanrım. Neredeyse tamamı ormanların içinden geçiyor. Tam bir orman katliamı. Ne demişlerdi yukarıda? Planları ormanlara saygılıymış!..
Şimdi, “nereden çıktı bu üçüncü köprü” derseniz, onu da açıklayalım. Bu üçüncü köprü ile üçüncü havaalanı birbirini tamamlayan projeler. Üçüncü köprünün bir ayağı da üçüncü havaalanına bağlanacak. Hangi yoldan geçip birbirlerine bağlanacaklar? Ormanların, tarım arazilerinin ve su toplama havzalarının içinden geçerek, birbirlerine bağlanacaklar.
Az yukarıda ormanları, tarım arazilerini, su havzalarını göz önüne alarak hazırladık projelerimizi, dememişler miydi? Sanırım tam da böyle yapmışlar. Ormanların, tarım arazilerinin ve su havzalarının üstünden geçecek, onları yok edecek projeler hazırlamışlar.
Bu projeler, burada bitecek sanmayın. Ardından bir de liman projesi gelecek. Yeni bir karayolu var, köprüsü ve çevre yolları var, havaalanı var. Limanı olmazsa olur mu? Gümüşyaka’ya da bir liman koyduk mu tamam olur. Bu da yeni bir proje değil. Ne zamandır söyleyip duruyorlar zaten. Tabii liman dediğiniz de öyle denize iki mendirek yapmakla bitmiyor. Onun da karadaki tesisleri, depoları, bağlantı yolları, derken Gümüşyaka ve çevresindeki tarım alanlarını da arada harcayıverdik gitti.
Bir de on yıl içinde Silivri'ye yerleşecek bir buçuk milyon insan sorunu mu vardı? Bunu ikiyle çarpın. Böyle projeler yapılırken her şey bol tutulur da nedense insan sayısı az tutulur.
Bu insanları nereye yerleştireceksiniz? Yaptığınız projelerde nereleri yerleşim alanı olarak ayırdınız? Bu alanlar; tarım alanı ya da su havzası değil mi?
Bir de bu insanların nereden geleceği sorusu vardı. Verdiğiniz cevaba kahkahalarla gülmekten kırıldık. Bu insanlar Anadolu'dan göç etmeyeceklermiş. İstanbul'un diğer semtlerinden geleceklermiş. Zaten hep böyle olmuştur. 2000 Nüfus Sayımında, nüfusu 50 binin altında olan Silivri'ye, hep İstanbul'un başka semtlerinden insanlar gelmişler ve nüfusu bugün 150 bin yapmışlardır.
İstanbul zaten hiç göç almaz. İstanbullu kadınlar, bir gün başımıza en az üç çocuk doğurun diyen bir başbakanın geleceğini bilerek, önceden tedbir almışlar, üçer, beşer doğurarak İstanbul'un nüfusunu arttırmışlardır. Yoksa haşa İstanbul'a kimse göç etmez. Son elli yılda Türkiye'nin nüfusu iki buçuk kat artarken, İstanbul'un nüfusunun on kat artmasının göçle hiçbir ilgisi yoktur. Bütün kabahat İstanbullu kadınların doğurganlığındadır.
Tabii milyonlarca insan gelince, bu insanların hepsi de havaalanında çalışmayacağına göre, bu insanlara da iş bulmak, dolayısıyla iş alanı açmak lazım. Bunları da planladınız mı? Nerelere yeni iş alanları açacaksınız? O alanların özellikleri nedir? Bir buçuk milyon yeni insan. 40 bin'inin havaalanında çalışacağını söylemişsiniz. Geri kalanların birazının çocuk, birazının da yaşlı olduğunu varsayarsak, nereden baksanız yedi-sekiz yüzbin insana iş bulmanız gerekecek.
Siz Silivrililer'in iyi ücretlerle iş bulacaklarını mı söylemiştiniz. Tam tersine, yeni gelen yüz binlerce işsizle, iş için çekişiyor olmasınlar sakın. Üstelik de bu kadar işsiz varken, iş ücretlerinin düşeceği bir pazarda...
Ayrıca bu insanlara nereden yiyecek ve su sağlayacağınızı da sormuştuk. Bu konuda bir fikir beyan etmemişsiniz.
Bununla da bitmiyor. Bu insanlara çarşı-pazar lazım, okul lazım, hastane lazım. Ama doğru ya siz bunları da planlamışsınızdır. Yazınızın başında daha yaşanabilir bir İstanbul lafları ederken, yazınızın sonunda il olma yolunda giden bir Silivri'den söz etmişsiniz. Hayal mi gördünüz, rüya mı gördünüz bilemeyiz, ama uyurken üstünüz açılmış olmasın.
Tekrar söylüyoruz. Eğer ülke insanlarına hizmet götürmek istiyorsanız. Onları göçe zorlamayacak, evlerini barklarını terk etmelerine sebep olmayacak projeler üretin. Hizmet götürmeniz gereken yerler yalnızca İstanbul ve birkaç başka büyük şehir değildir. Türkiye'nin seksen bir ili, sayısız ilçesi var. Bunların hepsine hizmet götürmek gerekir. İnsanlar kendi şehirlerinde, evlerinde, karınları tok, mutlu, sağlıklı yaşasınlar. İki damla yağmur yağdığında, üç kar tanesi düştüğünde ülkede hayat felce uğramasın.
Eğer AKP olarak Silivri için bir şeyler yapmak istiyorsanız, bırakın havaalanını filan, İSKİ'nin üç yıl önce kazıp her yere boru döşedikten sonra arıtma tesisini neden yapmadan yarım bırakıp gittiğini takip edin. Yazın sıcak oldu, kışın soğuk oldu deyip, ikide bir kesilen Silivri'nin elektrik sorununu takip edip bir çözüm bulun. Hani siyaset yapıyorsunuz ya, hani iktidardasınız ya, Silivri için bir şeyler yapın. Silivri'ye, Silivrili'ye bir faydanız dokunsun.

Üçüncü köprüye ve üçüncü havaalanına hayır!
Göç yaratan politikalara ve yatırımlara hayır!
Yeşil ve sağlıklı bir Silivri'de yaşamak istiyoruz!

Silivri Çevre Derneği Başkanı
Ali Korsan
Silivri Çevre Derneği Basın Sözcüsü
Ertuğrul Akçaoğlu

16 Aralık 2010 Perşembe

SİLİVRİ ÇEVRE DERNEĞİ: İsa'ya da yaranamadık, Musa'ya da...

SİLİVRİ ÇEVRE DERNEĞİ: İsa'ya da yaranamadık, Musa'ya da...: SİLİVRİ ÇEVRE DERNEĞİ Basın Açıklaması 16.12.2010 İsa'ya da yaranamadık, Musa'ya da... Bu hafta ilginç bir haft...

İsa'ya da yaranamadık, Musa'ya da...

 





SİLİVRİ ÇEVRE DERNEĞİ
Basın Açıklaması 16.12.2010

İsa'ya da yaranamadık, Musa'ya da...
Bu hafta ilginç bir hafta oldu. Sahildeki, belediyeye ait, eski Beyaz Saray çay bahçesinin arazisindeki yedi ağaç kesildi. Yeşil alan fakiri Silivrimizde korunması gereken bu ağaçlar, Silivri Belediyesi, Park ve Bahçeler Müdürlüğüne ait personel tarafından kesildi. Bu arazi balık lokantası olmak üzere belediyece ihaleye çıkarılmıştı.
Elli, altmış yaşındaki, belki daha da yaşlı bu ağaçlar, hızla beton yığınına dönen sahilde küçük de olsa bir yeşil noktaydılar. Korunmaları mümkündü. Ekonomik ömürlerini doldurdukları gibi komik bir gerekçeyle kesildiler. Sapasağlam, güçlü ağaçlar, balık lokantalarına yer açmak için değil de, ekonomik ömürlerini doldurdukları için kesilmişlermiş. Sanki baltalık orman işletiyoruz. Park ve bahçelerdeki ağaçlar, ekonomik olmaları için değil, büyüyebildikleri kadar büyümeleri için yetiştirilirler. O ağaçlardaki her bir fazla yaprak Silivrinin akciğerlerine bir katkıdır. Bu ağaçlar kesilirken, Silivrinin akciğerlerinin bir bölümü sökülmüş oldu.
Tabii, savunma daha da komik, kesilen ağaçların yerine sahil görselliğine ve iklimine uygun bitki dikilerek yeni peyzaj düzenlemesi yapılacakmış. Bu ağaçların kesilmesine karar verenlerin, ya da kesenlerin hangisi bugüne kadar bir ağaç yetiştirdi? Hanginizin ömrü, dikilen yeni ağaçların aynı boya gelmelerini görmeye yetecek?
Diğer yandan, AKP'li bazı meclis üyeleri de bu ağaçlar kesilirken müdahale etmediğimiz için bizi eleştirdiler. Bunu doğrudan yaptıkları yetmiyormuş gibi, "Sahibinin Sesi" bir gazetede ve internette de yapmaya devam ediyorlar. Bizi ne için suçluyorlar? Kendi yapmadıkları bir işi bizim yapmadığımız için...
Arkadaşlar bu iş sizin işinizdir. Yetkili sizsiniz. O meclise ne için seçildiğinizi düşünüyorsunuz? Sadece el kaldırıp oy vermek için mi? İşte tam da bu işleri yapmak için oradasınız. Yoksa sizin yapmanız gereken bir işi çevre derneği niye yapmadı diye şikayet etmek için değil.
Ağaçlar kesildikten sonra, "niye müdahale etmediniz" diye sormak yerine, zamanında haber verseydiniz, biz elimizden geleni yapardık. Yine, "çevre derneği niye müdahale etmedi" diye soran gazeteci kardeşlerimiz de kendileri kesilen ağaçların fotoğrafını çekiyorken bize de haber verselerdi yine müdahale ederdik.
Ayrıca yeni öğrendik ki, AKP'nin bir çevre komisyonu varmış. Bu komisyon neden bu ağaç kesimi işine müdahale etmedi. Yoksa bu komisyonu, havaalanı konusunda bize cevap vermek için alelacele icad ederken, ağaç kesimi konusunda da bir şeyler söylemesi gerektiği aklınıza gelmedi mi?
İşte böyle dostlar!.. Ağaç kesiminden geç haberdar olduğumuz ve müdahale edemediğimiz için AKP'lilerce suçlandık. Daha sonra bu konuda belediyeyi eleştirdiğimiz için CHP'lilerce suçlandık. Yukarıda da dediğimiz gibi "Ne İsa'ya yaranabildik, ne de Musa'ya...
Biz, kısıtlı kaynakları olan, buna rağmen canla başla, Silivrililerin sağlıklı bir çevrede yaşamaları için elinden geldiğince uğraş veren bir sivil toplum örgütüyüz. Sizlerin partilerinizin bütçeleri bizde yok. Bizim elimizden gelen bu kadar. Yine de elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyoruz.
Sağlıklı, yeşil, temiz bir Silivri için varız ve hep olacağız.

Silivri Çevre Derneği Başkanı                                         Basın Sözcüsü
Ali Korsan                                                                         Ertuğrul Akçaoğlu

Adres:                                                                                         TEL:  0212 727 55 88
Piripaşa Mahallesi, Cumhuriyet Caddesi,                                  GSM: 0532 241 74 67
Makbule Yönel İş Merkezi, Çekme Kat, No: 206                      E Mail: silivricevredernegi@gmail.com
Silivri 34570 İSTANBUL

15 Aralık 2010 Çarşamba

Silivri Sahilinde Ağaç Katliamı...

Silivri Sahilinde Ağaç Katliamı

SİLİVRİ ÇEVRE DERNEĞİ
Basın Açıklaması 15.12.2010

Silivri Sahilinde Ağaç Katliamı
Geçtiğimiz hafta, Silivri Belediyesine ait, eski Beyaz Saray Çay Bahçesinin bulunduğu alandaki yedi ağaç kesilmiş. 
Bu ağaçların altı tanesi gerçekten çok büyük boyutlarda korunması gereken yaşlı ağaçlar. Bu ağaçların kesilmiş olması gerçek bir katliamdır. 
Yeşil alan fakiri Silivride, kesilen her ağaç Silivrililere karşı işlenmiş bir suçtur. Belediyenin bu alanı iki balık lokantası ihalesi için hazırladığı iddiası ise bu suçu katlayarak büyütmektedir. Söz konusu alan içindeki ağaçlar kesilmeden de buraya balık lokantaları yapılabilirdi. 
Bu sadece iyi bir mimarlık çalışmasıyla çözümlenebilecek bir sorunken, en vahşi yöntem seçilerek yedi ağaç kesilmiştir. Bu Silivri belediyesi için bir yüz karasıdır.
Bu arada yapılan başka ayıplara da değinmek istiyorum. Söz konusu alanın ihaleye verileceği Silivri Belediye Meclisinde tartışılmış, oylanmış ve AKP'li meclis üyeleri bu projeye red oyu vermişler fakat hiç kimse ağaçlarla ilgili bir şerh koymamış. 
Ayrıca ağaçların kesileceğini ne gazetelere ne de derneğimize duyurmamışlar, fakat ağaçlar kesildikten sonra iki AKP'li meclis üyesi, neden ağaçların kesilmesine müdahale etmediğimizi sordular. Siz meclis üyesisiniz, bu konudaki yetkili kişisiniz. 
Biz size soruyoruz, neden ağaçların kesilmesine müdahale etmediniz?
Biz çevre derneği olarak, bu tür konularda elimizden gelen çabayı her zaman gösteriyoruz. Ağaçlar kesilmeden önce haberimiz olsaydı müdahale ederdik, hatta ağaçlar kesiliyorken haberimiz olsaydı yine durdurmak için gerekeni yapardık. 
Bu konudaki duyarlılığımız Silivrililer tarafından bilinmektedir.
Ağaçlar kesilmeden önce haber vermek yerine, kesildikten sonra suçlamaya çalışmanın ne anlama geldiğini merak ediyoruz. Üstelik de kendi işi olduğu halde yeterince müdahale etmeyenler tarafından...

Silivri Çevre Derneği Başkanı                                         Basın Sözcüsü
Ali Korsan                                                                         Ertuğrul Akçaoğlu

Adres:                                                                                         TEL:  0212 727 55 88
Piripaşa Mahallesi, Cumhuriyet Caddesi,                                  GSM: 0532 241 74 67
Makbule Yönel İş Merkezi, Çekme Kat, No: 206                      E Mail: silivricevredernegi@gmail.com
Silivri 34570 İSTANBUL





Silivri Sahilinde Ağaç Katliamı.....

 

SİLİVRİ ÇEVRE DERNEĞİ
Basın Açıklaması 15.12.2010

Silivri Sahilinde Ağaç Katliamı
Geçtiğimiz hafta, Silivri Belediyesine ait, eski Beyaz Saray Çay Bahçesinin bulunduğu alandaki yedi ağaç kesilmiş. Bu ağaçların altı tanesi gerçekten çok büyük boyutlarda korunması gereken yaşlı ağaçlar. Bu ağaçların kesilmiş olması gerçek bir katliamdır. Yeşil alan fakiri Silivride, kesilen her ağaç Silivrililere karşı işlenmiş bir suçtur. Belediyenin bu alanı iki balık lokantası ihalesi için hazırladığı iddiası ise bu suçu katlayarak büyütmektedir. Söz konusu alan içindeki ağaçlar kesilmeden de buraya balık lokantaları yapılabilirdi. Bu sadece iyi bir mimarlık çalışmasıyla çözümlenebilecek bir sorunken, en vahşi yöntem seçilerek yedi ağaç kesilmiştir. Bu Silivri belediyesi için bir yüz karasıdır.
Bu arada yapılan başka ayıplara da değinmek istiyorum. Söz konusu alanın ihaleye verileceği Silivri Belediye Meclisinde tartışılmış, oylanmış ve AKP'li meclis üyeleri bu projeye red oyu vermişler fakat hiç kimse ağaçlarla ilgili bir şerh koymamış. Ayrıca ağaçların kesileceğini ne gazetelere ne de derneğimize duyurmamışlar, fakat ağaçlar kesildikten sonra iki AKP'li meclis üyesi, neden ağaçların kesilmesine müdahale etmediğimizi sordular. Siz meclis üyesisiniz, bu konudaki yetkili kişisiniz. Biz size soruyoruz, neden ağaçların kesilmesine müdahale etmediniz?
Biz çevre derneği olarak, bu tür konularda elimizden gelen çabayı her zaman gösteriyoruz. Ağaçlar kesilmeden önce haberimiz olsaydı müdahale ederdik, hatta ağaçlar kesiliyorken haberimiz olsaydı yine durdurmak için gerekeni yapardık. Bu konudaki duyarlılığımız Silivrililer tarafından bilinmektedir.
Ağaçlar kesilmeden önce haber vermek yerine, kesildikten sonra suçlamaya çalışmanın ne anlama geldiğini merak ediyoruz. Üstelik de kendi işi olduğu halde yeterince müdahale etmeyenler tarafından...

Silivri Çevre Derneği Başkanı                                         Basın Sözcüsü
Ali Korsan                                                                         Ertuğrul Akçaoğlu

Adres:                                                                                         TEL:  0212 727 55 88
Piripaşa Mahallesi, Cumhuriyet Caddesi,                                  GSM: 0532 241 74 67
Makbule Yönel İş Merkezi, Çekme Kat, No: 206                      E Mail: silivricevredernegi@gmail.com
Silivri 34570 İSTANBUL









14 Aralık 2010 Salı

Silivri Sahilinde Ağaç Katliamı

                                                                 Silivri Sahilinde Ağaç Katliamı                                                    14 12 2010

Geçtiğimiz hafta, Silivri Belediyesi’ne ait, eski Beyaz Saray Çay Bahçesinin bulunduğu alandaki yedi ağaç kesilmiş. Bu ağaçların altı tanesi gerçekten çok büyük boyutlarda korunması gereken yaşlı ağaçlar. Bu ağaçların kesilmiş olması gerçek bir katliamdır. Yeşil alan fakiri Silivri’de, kesilen her ağaç Silivrililer’e karşı işlenmiş bir suçtur. Belediyenin bu alanı, iki balık lokantası ihalesi için hazırladığı iddiası ise bu suçu katlayarak büyütmektedir. Söz konusu alan, içindeki ağaçlar kesilmeden de buraya balık lokantaları yapılabilirdi. Bu, sadece iyi bir mimarlık çalışmasıyla çözümlenebilecek bir sorunken, en vahşi yöntem seçilerek, yedi ağaç kesilmiştir. Bu, Silivri Belediyesi için bir yüz karasıdır.

Bu arada yapılan başka ayıplara da değinmek istiyoruz. Söz konusu alanın ihaleye verileceği Silivri Belediye Meclisi’nde tartışılmış, oylanmış ve AKP'li meclis üyeleri bu projeye red oyu vermişler. Fakat hiç kimse ağaçlarla ilgili bir şerh koymamış. Ayrıca ağaçların kesileceğini ne gazetelere ne de derneğimize duyurmamışlar. Fakat ağaçlar kesildikten sonra iki AKP'li meclis üyesi, neden ağaçların kesilmesine müdahale etmediğimizi sordular. Siz meclis üyesisiniz, bu konudaki yetkili kişisiniz. Biz size soruyoruz: Neden ağaçların kesilmesine müdahale etmediniz?

Biz Silivri Çevre Derneği olarak, bu tür konularda elimizden gelen çabayı her zaman gösteriyoruz. Ağaçlar kesilmeden önce haberimiz olsaydı müdahale ederdik. Hatta ağaçlar kesiliyorken haberimiz olsaydı yine durdurmak için gerekeni yapardık. Bu konudaki duyarlılığımız Silivrililer tarafından bilinmektedir.

Ağaçlar kesilmeden önce haber vermek yerine, kesildikten sonra suçlamaya çalışmanın ne anlama geldiğini merak ediyoruz. Üstelik de kendi işi olduğu halde yeterince müdahale etmeyenler tarafından...

11 Aralık 2010 Cumartesi

İsa'ya da yaranamadık, Musa'ya da...






İsa'ya da yaranamadık, Musa'ya da...

Bu hafta ilginç bir hafta oldu. Sahildeki, belediyeye ait, eski Beyaz Saray Çay Bahçesinin arazisindeki yedi ağaç kesildi. Yeşil alan fakiri Silivrimizde korunması gereken bu ağaçlar, Silivri Belediyesi, Park ve Bahçeler Müdürlüğüne ait personel tarafından kesildi. Bu arazi, balık lokantası olmak üzere belediyece ihaleye çıkarılmıştı. Elli - altmış yaşındaki, belki daha da yaşlı bu ağaçlar, hızla beton yığınına dönen sahilde küçük de olsa bir yeşil noktaydılar. Korunmaları mümkündü. Ekonomik ömürlerini doldurdukları gibi komik bir gerekçeyle kesildiler. Sapasağlam, güçlü ağaçlar, balık lokantalarına yer açmak için değil de, ekonomik ömürlerini doldurdukları için kesilmişlermiş. Sanki baltalık orman işletiyoruz. Park ve bahçelerdeki ağaçlar, ekonomik olmaları için değil, büyüyebildikleri kadar büyümeleri için yetiştirilirler. O ağaçlardaki her bir fazla yaprak, Silivri'nin akciğerlerine bir katkıdır. Bu ağaçlar kesilirken, Silivri'nin akciğerlerinin bir bölümü sökülmüş oldu. Tabii, savunma daha da komik, kesilen ağaçların yerine sahil görselliğine ve iklimine uygun bitki dikilerek yeni peyzaj düzenlemesi yapılacakmış. Bu ağaçların kesilmesine karar verenlerin ya da kesenlerin hangisi bugüne kadar bir ağaç yetiştirdi? Hanginizin ömrü, dikilen yeni ağaçların aynı boya gelmelerini görmeye yetecek? Diğer yandan, AKP'li bazı meclis üyeleri de bu ağaçlar kesilirken müdahale etmediğimiz için bizi eleştirdiler. Bunu doğrudan yaptıkları yetmiyormuş gibi, "Sahibinin Sesi" bir gazetede ve internette de yapmaya devam ediyorlar. Bizi ne için suçluyorlar? Kendi yapmadıkları bir işi, bizim yapmadığımız için... Arkadaşlar bu iş, sizin işinizdir. Yetkili sizsiniz. O meclise ne için seçildiğinizi düşünüyorsunuz? Sadece el kaldırıp oy vermek için mi? İşte tam da bu işleri yapmak için oradasınız. Yoksa sizin yapmanız gereken bir işi Silivri Çevre Derneği niye yapmadı diye şikayet etmek için değil. Ağaçlar kesildikten sonra, "niye müdahale etmediniz" diye sormak yerine, zamanında haber verseydiniz, biz elimizden geleni yapardık. Yine, "Silivri Çevre Derneği niye müdahale etmedi" diye soran gazeteci kardeşlerimiz de kendileri, kesilen ağaçların fotoğrafını çekiyorken bize de haber verselerdi, yine müdahale ederdik. Ayrıca yeni öğrendik ki, AKP'nin bir çevre komisyonu varmış. Bu komisyon, neden bu ağaç kesimi işine müdahale etmedi. Yoksa bu komisyonu, havaalanı konusunda bize cevap vermek için alelacele icad ederken, ağaç kesimi konusunda da bir şeyler söylemesi gerektiği aklınıza gelmedi mi? İşte böyle dostlar!.. Ağaç kesiminden geç haberdar olduğumuz ve müdahale edemediğimiz için AKP'lilerce suçlandık. Daha sonra bu konuda belediyeyi eleştirdiğimiz için CHP'lilerce suçlandık. Yukarıda da dediğimiz gibi "Ne İsa'ya yaranabildik, ne de Musa'ya... Biz, kısıtlı kaynakları olan, buna rağmen canla başla, Silivrililer'in sağlıklı bir çevrede yaşamaları için elinden geldiğince uğraş veren bir sivil toplum örgütüyüz. Sizlerin partilerinizin bütçeleri bizde yok. Bizim elimizden gelen bu kadar. Yine de elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyoruz. Sağlıklı, yeşil, temiz bir Silivri için varız ve hep olacağız. Silivri Çevre Derneği 

Başkanı Ali Korsan Silivri Çevre Derneği Basın Sözcüsü Ertuğrul Akçaoğlu

9 Aralık 2010 Perşembe

Havaalanı istememek ihanetmiş!..

 

SİLİVRİ ÇEVRE DERNEĞİ
Basın Açıklaması 09.12.2010

Havaalanı istememek ihanetmiş!..
AKP Silivri İlçe Başkanı Metin Karakaş, Silivri’ye yapılmak istenen havaalanı
hakkında yayımladığımız basın açıklamasından sonra yaptığı bir basın toplantısında,
havaalanı istememenin ihanet olduğunu söylemiş. Bugün ülkemizde ihanet olarak
adlandırılacak öyle işler yapılıyor ki, ihanetin ne demek olduğunu yeniden
tanımlamak gerekiyor. Biz bu ihanet sözünü sahibine bırakarak diğer konulardaki
görüşlerimizi biraz daha açmaya çalışacağız.
Havaalanı ile cezaevinin yarattığı kötü imaj temizlenecekmiş.
Demek sonunda cezaevinin kötü imaj yarattığına siz de katılıyorsunuz. Yapılırken
niye karşı çıkmadınız? Bunu yapanlar sizin partinizin hükumeti değil miydi. Öyle,
yarım ağızla, "biz de istemiyorduk ama bizi de dinlemediler" diyerek karşı çıkılmaz.
Şimdi bize karşı kullandığınız bu sert dili o zaman kendi yöneticilerinize karşı da
kullansaydınız belki samimi olduğunuza inanırdık. Fakat şimdi hiç inandırıcı
değilsiniz.
Silivri’nin nüfusu 1 milyon 550 bin olacakmış.
İşte şimdi konuya biraz yaklaştınız. Bizim yayımladığımız basın bildirisini biraz
dikkatle okumuş olsaydınız, bizim yeni göçlere sebep olacak yatırımlara karşı
olduğumuzu anlardınız.
1 Milyon 550 bin kişi kaç anadolu vilayetinin nüfusunun toplamına eşittir?
Neden bu insanları İstanbula göç ettirmek istiyorsunuz?
Eğer insanlara hizmet götürmek ve onları iş sahibi yapmak istiyorsanız, neden
onların yaşadığı bölgelere yatırım yapmayı düşünmüyorsunuz?
Bir buçuk milyon kişiyi daha İstanbula göç ettirmeye çalışmaktaki amacınız nedir?
Bu işten ne kazanmayı düşünüyorsunuz? Silivrinin bir buçuk milyonluk bir şehir
olmasını planlarken Silivrililere bir buçuk milyonluk bir şehirde yaşamak isteyip
istemediklerini sordunuz mu?
Neden yatırımları ille de İstanbula yapmak gibi bir saplantınız var?
Hava alanı istiyorsunuz, tamam anladık. Neden dip dibe bir sürü hava alanı yapmak
istiyorsunuz? Hemen on beş dakika mesafede, Çorluda hazır bir hava alanı var.
Etrafındaki alan, hava alanının genişletilmesine de uygun. Çok daha ucuza ve çok

daha kısa sürede sonuçlanacak bir proje neden ilginizi çekmiyor? Üstelik Tekirdağ
limanı ile de kolayca bağlantı kurulabilir.
Önceki basın açıklamamızda da değindiğimiz gibi, yatırım programınız, ülkede
yaşayan herkesi birkaç büyük şehire toplamak gibi bir kaygınızın olduğunu
düşündürüyor. Bundaki amacınız nedir? Ülkenin geri kalanındaki boş topraklarda ne
yapmayı planlıyorsunuz? Bir ara bir bölümünü İsraillilere kiralamaya niyetlenmiştiniz.
Diğer alanlar için de düşündüğünüz yatırımcılar mı var?
Bu arada tarım alanlarını bol keseden gözden çıkardığınıza göre başta ekmeğimiz
olmak üzere yiyeceğimizi nereden sağlamayı düşünüyorsunuz? Marketlerin rafları bir
süredir ithal sebze ve meyvelerle dolu. Artık semt pazarlarına bile inmeye başladı
ithal sebze ve meyveler. Tüm gıda ihtiyacımızı ithal etmeyi mi düşünüyorsunuz?
Ya su ihtiyacımızı nasıl karşılayacaksınız? İstanbulun suyu şu anda bile yetmiyorken,
yeni göçlerden sonra oluşacak nüfusa nasıl su sağlayacaksınız? Yoksa içme
sularında olduğu gibi artık kullanma sularını da şişelerde, bidonlarda mı alacağız.
Öyle ya, her dereye baraj ruhsatı verdiğinize göre, o barajlarda toplanan suları
bidonlara koyup büyük şehirlerde kullanma suyu olarak pazarlayacaksınız herhalde.
Büyük siteler sularını tankerlerle getirtirler. Küçük tüketicilerse marketlerden,
bakkallardan şişelerle, bidonlarla alırlar.
Yukarıda birisi ihanetten mi bahsetmişti?
Biz Silivri’de Havaalanı istemiyoruz,
Ülkedeki tüm Hidroelektrik Santrali projelerinin durdurulmasını istiyoruz.
Nükleer Santral projelerinden vazgeçilmesini istiyoruz.
Tüm siyanürlü altın madenciliği ruhsatlarının iptal edilmesini istiyoruz.
Temiz ve sağlıklı bir ülkede huzur içinde yaşamak istiyoruz!..
Silivri Çevre Derneği Başkanı Basın Sözcüsü
Ali Korsan Ertuğrul Akçaoğlu
Adres: TEL: 0212 727 55 88
Piripaşa Mahallesi, Cumhuriyet Caddesi, GSM: 0532 241 74 67
Makbule Yönel İş Merkezi, Çekme Kat, No: 206 E Mail: silivricevredernegi@gmail.com
Silivri 34570 İSTANBUL