DOĞA ÇEVRE SU ÇÖP KİMYASAL KÖMÜR FOSİL TOPRAK HAVA ATIK PİL EKOSİSTEM HURDA YAĞ MİKROP GÜNEŞENERJİ

23 Aralık 2010 Perşembe

AKP'ye Cevabımızdır...

Geçen hafta, sahilde kesilen ağaçlarla ilgilendiğimiz sırada AKP Silivri ilçesi, bir çevre komisyonu kurmuş ve bu komisyon da havaalanı konusunda daha önce yazdıklarımıza cevaben bir bildiri yayınlamış. Bir havaalanına sahip olmanın ne güzel olacağını söylemişler. Silivri'nin nasıl büyüyeceğini, nasıl gelişeceğini söylemişler. Nasıl herkesin iş sahibi olacağını söylemişler. Silivri'nin tarım alanlarının yok edilmeyeceğini, su kaynaklarına zarar verilmeyeceğini söylemişler. Peki de, bu, nasıl olacak? Bu konuda hiçbir şey söylememişler. Yani bir dolu şey söylemişler fakat aslında işe yarar hiçbir şey söylememişler.
Önce ne demek istediklerini anlamadığımız bir demokrasi lafı etmişler. Tartışmaların olumlu yönde olması demokrasi geleneğimizi geliştirirmiş. Tartışmaların olumlu yönde olması demek, sizin söylediklerinizi onaylamak demek mi ? Sizin söylediklerinizi onaylayınca demokrat, ama onaylamayınca, karşı çıkınca, anti demokrat mı oluyoruz? Ne demek istediğinizi kendiniz anladınız mı bu cümleden?
Neyse gelelim konumuza...
İstanbul’a yapılacak 3. havaalanı, İstanbulumuzun daha yaşanabilir olmasını amaçlayan 1/100.000’lük çevre düzeni planının çok önemli bir parçasıymış. Bu plan İstanbul ilinde yaşayan, sadece insanların değil, tüm canlıların ihtiyaçlarını göz önüne alarak düzenlenmişmiş. İstanbul İl sınırı içerisinde şehre nefes aldıran ormanların korunması, tabii buna bağlı olarak oradaki doğal hayatın da korunması, tarım alanlarının, su toplama havzalarının hatta göçmen kuşların uçuş güzergâhları bile göz önüne alınarak hazırlanmış bilimsel bir projeymiş. Havaalanı da bu projenin ayrılmaz bir parçasıymış. Havaalanının yapılmak istenmesi demek tarım alanlarının yok edilmesi anlamına gelmezmiş. Zaten böyle bir şey de söz konusu olamazmış.
Mış mış da mış mış, diye uzayıp giden, ama inandırıcılığı olmayan bir yazı. Neymiş efendim, hazırlanmış plan, ormanları, su toplama havzalarını, hatta göçmen kuşları bile göz önüne alarak hazırlanmış bir planmış.
Ne demiş atalarımız... “Ayinesi iştir kişinin laf'a bakılmaz”. Yani, adamın dediğine değil, yaptığı işe bak demişler. Biz de şöyle bir bakıyoruz, üçüncü havaalanından önce yapılmak istenen bir üçüncü köprü var. Bu köprü nereye yapılacak, bu köprünün çevre yolları nereden geçecek diye. Aman Tanrım. Neredeyse tamamı ormanların içinden geçiyor. Tam bir orman katliamı. Ne demişlerdi yukarıda? Planları ormanlara saygılıymış!..
Şimdi, “nereden çıktı bu üçüncü köprü” derseniz, onu da açıklayalım. Bu üçüncü köprü ile üçüncü havaalanı birbirini tamamlayan projeler. Üçüncü köprünün bir ayağı da üçüncü havaalanına bağlanacak. Hangi yoldan geçip birbirlerine bağlanacaklar? Ormanların, tarım arazilerinin ve su toplama havzalarının içinden geçerek, birbirlerine bağlanacaklar.
Az yukarıda ormanları, tarım arazilerini, su havzalarını göz önüne alarak hazırladık projelerimizi, dememişler miydi? Sanırım tam da böyle yapmışlar. Ormanların, tarım arazilerinin ve su havzalarının üstünden geçecek, onları yok edecek projeler hazırlamışlar.
Bu projeler, burada bitecek sanmayın. Ardından bir de liman projesi gelecek. Yeni bir karayolu var, köprüsü ve çevre yolları var, havaalanı var. Limanı olmazsa olur mu? Gümüşyaka’ya da bir liman koyduk mu tamam olur. Bu da yeni bir proje değil. Ne zamandır söyleyip duruyorlar zaten. Tabii liman dediğiniz de öyle denize iki mendirek yapmakla bitmiyor. Onun da karadaki tesisleri, depoları, bağlantı yolları, derken Gümüşyaka ve çevresindeki tarım alanlarını da arada harcayıverdik gitti.
Bir de on yıl içinde Silivri'ye yerleşecek bir buçuk milyon insan sorunu mu vardı? Bunu ikiyle çarpın. Böyle projeler yapılırken her şey bol tutulur da nedense insan sayısı az tutulur.
Bu insanları nereye yerleştireceksiniz? Yaptığınız projelerde nereleri yerleşim alanı olarak ayırdınız? Bu alanlar; tarım alanı ya da su havzası değil mi?
Bir de bu insanların nereden geleceği sorusu vardı. Verdiğiniz cevaba kahkahalarla gülmekten kırıldık. Bu insanlar Anadolu'dan göç etmeyeceklermiş. İstanbul'un diğer semtlerinden geleceklermiş. Zaten hep böyle olmuştur. 2000 Nüfus Sayımında, nüfusu 50 binin altında olan Silivri'ye, hep İstanbul'un başka semtlerinden insanlar gelmişler ve nüfusu bugün 150 bin yapmışlardır.
İstanbul zaten hiç göç almaz. İstanbullu kadınlar, bir gün başımıza en az üç çocuk doğurun diyen bir başbakanın geleceğini bilerek, önceden tedbir almışlar, üçer, beşer doğurarak İstanbul'un nüfusunu arttırmışlardır. Yoksa haşa İstanbul'a kimse göç etmez. Son elli yılda Türkiye'nin nüfusu iki buçuk kat artarken, İstanbul'un nüfusunun on kat artmasının göçle hiçbir ilgisi yoktur. Bütün kabahat İstanbullu kadınların doğurganlığındadır.
Tabii milyonlarca insan gelince, bu insanların hepsi de havaalanında çalışmayacağına göre, bu insanlara da iş bulmak, dolayısıyla iş alanı açmak lazım. Bunları da planladınız mı? Nerelere yeni iş alanları açacaksınız? O alanların özellikleri nedir? Bir buçuk milyon yeni insan. 40 bin'inin havaalanında çalışacağını söylemişsiniz. Geri kalanların birazının çocuk, birazının da yaşlı olduğunu varsayarsak, nereden baksanız yedi-sekiz yüzbin insana iş bulmanız gerekecek.
Siz Silivrililer'in iyi ücretlerle iş bulacaklarını mı söylemiştiniz. Tam tersine, yeni gelen yüz binlerce işsizle, iş için çekişiyor olmasınlar sakın. Üstelik de bu kadar işsiz varken, iş ücretlerinin düşeceği bir pazarda...
Ayrıca bu insanlara nereden yiyecek ve su sağlayacağınızı da sormuştuk. Bu konuda bir fikir beyan etmemişsiniz.
Bununla da bitmiyor. Bu insanlara çarşı-pazar lazım, okul lazım, hastane lazım. Ama doğru ya siz bunları da planlamışsınızdır. Yazınızın başında daha yaşanabilir bir İstanbul lafları ederken, yazınızın sonunda il olma yolunda giden bir Silivri'den söz etmişsiniz. Hayal mi gördünüz, rüya mı gördünüz bilemeyiz, ama uyurken üstünüz açılmış olmasın.
Tekrar söylüyoruz. Eğer ülke insanlarına hizmet götürmek istiyorsanız. Onları göçe zorlamayacak, evlerini barklarını terk etmelerine sebep olmayacak projeler üretin. Hizmet götürmeniz gereken yerler yalnızca İstanbul ve birkaç başka büyük şehir değildir. Türkiye'nin seksen bir ili, sayısız ilçesi var. Bunların hepsine hizmet götürmek gerekir. İnsanlar kendi şehirlerinde, evlerinde, karınları tok, mutlu, sağlıklı yaşasınlar. İki damla yağmur yağdığında, üç kar tanesi düştüğünde ülkede hayat felce uğramasın.
Eğer AKP olarak Silivri için bir şeyler yapmak istiyorsanız, bırakın havaalanını filan, İSKİ'nin üç yıl önce kazıp her yere boru döşedikten sonra arıtma tesisini neden yapmadan yarım bırakıp gittiğini takip edin. Yazın sıcak oldu, kışın soğuk oldu deyip, ikide bir kesilen Silivri'nin elektrik sorununu takip edip bir çözüm bulun. Hani siyaset yapıyorsunuz ya, hani iktidardasınız ya, Silivri için bir şeyler yapın. Silivri'ye, Silivrili'ye bir faydanız dokunsun.

Üçüncü köprüye ve üçüncü havaalanına hayır!
Göç yaratan politikalara ve yatırımlara hayır!
Yeşil ve sağlıklı bir Silivri'de yaşamak istiyoruz!

Silivri Çevre Derneği Başkanı
Ali Korsan
Silivri Çevre Derneği Basın Sözcüsü
Ertuğrul Akçaoğlu