DOĞA ÇEVRE SU ÇÖP KİMYASAL KÖMÜR FOSİL TOPRAK HAVA ATIK PİL EKOSİSTEM HURDA YAĞ MİKROP GÜNEŞENERJİ

22 Haziran 2013 Cumartesi

Bir yeşil alan daha imara açıldı. Yalova'daki Atatürk Arboretrumu (canlı ağaç müzesi) yıkılıp, yerine beş yıldızlı bir otel yapılacak.

Bir yeşil alan daha imara açıldı. Yalova'daki Atatürk Arboretrumu (canlı ağaç müzesi) yıkılıp, yerine beş yıldızlı bir otel yapılacak. adem akıncıoğlu 22 Haz 2013 Cmt 16:54 Bir yeşil alan daha imara açıldı [22 Haziran 2013] Yalova'daki Atatürk Arboretrumu (canlı ağaç müzesi) yıkılıp, yerine beş yıldızlı bir otel yapılacak. TEMA: 'Otuz yıldır satılmaması için uğraşıyoruz ancak bugünkü hükümet bize yardımcı olur mu, bilmiyorum' Yalova'da turizm alanı olarak da bilinen 'Atatürk Aboretum'u (canlı ağaç müzesi) beş yıldızlı bir otel yapılması için satıldı. Yalova Belediyesi 80 dönümlük bu araziyi 5 ayrı parsel olarak ihale etti. 1987 yılında kamulaşan ve bir arboretum haline getirilen arazi, 1999 depremi sonrasında bir çadırkent haline gelmişti. Daha sonra 2007 yılında arazi bir 'turizm alanı' olarak statü kazandı. Ancak 2012 yılında bu arazi beş parsele ayrıldı ve ihaleye çıkarıldı. 2013'ten itibaren de bu alanın tamamı beş yıldızlı bir otel inşaatı yapılması için satıldı. Yalova Belediyesi Başkan Yardımcısı Ahmet Özsümer bu dönemi şöyle anlattı: "Burası ağaç müzesi olmaktan çıktı. 2007'den itibaren turizm alanı olarak belirlendi. Önce 'yap-işlet-devret' modeliyle turizme açmak istedik. Turizme teşvik edilen ücretsiz alanlar varken bu yönteme sıcak bakan olmadı. İhale yapıldı. 5 ayrı parsel olarak 3 firmaya satıldı. Yalova’yı İstanbul ’a alternatif turizm merkezi haline getirip yılda 2 milyon turist çekmeyi, bu alana da 5 yıldızlı, termal ve spa merkezi bulunan otellerin yapılmasını istiyoruz. Burayı yeniden arboretum yapmayı düşündük ancak aynı büyüklükte hemen önündeki deniz kenarındaki Tarım Bakanlığı’na ait bir yeri belirledik. Burayı yapacağız.” Satılmaması için yıllardır uğraşılıyor Alanın satılmaması ve Arboretum'a çok emek verdiğini belirten TEMA Onursal Kurucu Başkanı Hayrettin Karaca konuya ilişkin açıklamalarda bulundu: 1960’lı 1970’li yıllarda Maliye Bakanı ile Yalova Belediyesi’nin satmak istediği bu yeri sattırmadık. Buraya bir şey yapılmasın diye Atatürk adını kullanarak arboretum yaptık. Aşağı yukarı 30 seneden fazla oldu. Elimden gelen her şeyi yaptım. Tüm fidanları getirip diktim. Kapısında da Hayrettin Karaca’nın desteği ile yazardı. Bilmiyorum duruyor mu? Bundan önceki belediye, tekrardan satmak istedi. Çöplük oldu burası. Belediye başkanının paraya ihtiyacı varmış. Şimdi yabancılara sattılar. TEMA olarak ne gerekliyse yapıyoruz ancak bugünkü hükümet bize yardımcı olur mu, bilmiyorum.” 1986 Tarım Bakanlığı’na ait arazi, toplu konut yapılmak üzere kamulaştırıldı ve plana işlendi. 1996 Belediye meclis kararıyla arazinin canlı ağaç müzesi (arboretum) yapılması kararlaştırıldı. 1999 Depremi sonrası arazi çadırkent olarak kullanıldı ve ağaç müzesi niteliğini yitirdi. 9 OCAK 2007 Belediye Meclisi kararıyla ‘ağaç müzesi’, temalı park ve günübirlik tesis ‘yapıldı’. 8 HAZİRAN 2007 Plan değişikliğiyle araziye imar yolu açıldı 29 KASIM 2007 Gerekli etütler yapıldıktan sonra arazi turizm yatırımlarına açıldı. 8 MAYIS 2012 Arazi ‘spa içeren turizm tesisi’ yapılması şartıyla, yap-işlet yöntemiyle satışa çıkarıldı.

17 Haziran 2013 Pazartesi

Bolu-Abant Tabiat Parkı'nda 100 bin ağaç kesilecek

Bolu-Abant Tabiat Parkı'nda 100 bin ağaç kesilecek CHP Bolu Milletvekili Tanju Özcan'dan Abant'ta doğa katliamı iddiası. CHP Bolu Milletvekili Tanju Özcan, araç girişinin engellenmesinin amaçlandığı Abant Tabiat Parkı'nda, Abant-Mudurnu arasında ulaşımı sağlaması planlanan yol için 80 ile 100 bin arasında ağaç kesileceğini söyledi. Onay bekleyen yol projesini takip ettiğini belirten Özcan, "Gezi Parkı'ndaki üç ağaç için ayağa kalkan duyarlı kitleler Abant'ta 100 bin ağacın kesilmesine asla izin vermeyecektir" dedi. Tanju Özcan, CHP İl Başkanlığı binasında basın toplantısı düzenledi. Özcan, Abant Tabiat Parkı'na araç girişinin engellenmesi amacıyla Abant'ın içerisinden geçen Mudurnu yolunun ormanın içerisinde açılacak yeni yoldan geçirilmesinin planlandığını söyledi. Yeni yolun yapılması durumunda 80 ile 100 bin arasında ağacın kesileceğini ifade eden Özcan, "Abant'a yeni bir yol açma çalışmaları var ve Karayolları nezdinde bu çalışmaları takip ediyorum. Abant'a yeni bir yol yapılmak isteniliyor. Eğer bu projeyi her yönüyle onaylatıp yolu yapmayı başarabilirlerse Abant Tabiat Parkı ve çevresinde uzmanlara göre 80 bin ile 100 bin arasında ağaç kesilmesi gerekiyor" dedi. Ağaçların kesilmesine izin vermeyeceklerini açıklayan Özcan, şöyle konuştu: "Ben bugünden iktidar partisi yetkililerini, bu yolun açılması konusunda büyük gayret gösterenleri uyarıyorum. Bu gayreti niye gösterdiklerini de bilmiyorum. Birilerine bir konuda söz mü verdiler? Ankara'dan baskı mı var? 80 bin, 100 bin ağaçtan bahsediyoruz. Bu kadar ağacın kesilmesini görmezden geliyorlar ve bu yolun açılması için uğraşıyorlar. Biz de bu yolun açılmaması için gayret göstereceğimizi bugünden açıklıyorum. Bu yapılanları bilmediğimizi zannetmeyin. Gezi Parkı'nda 3 tane ağaç kesilecek diye milyonlar ayağa kalktı. Abant Tabiat Parkı dünyanın en güzel tabiat parklarından birisi. Abant Tabiat Parkı bizim, Bolu bizim. Gezi Parkı'ndaki üç ağaç için ayağa kalkan duyarlı kitleler Abant'ta 80 bin, 100 bin ağacın kesilmesine asla izin vermeyecektir." Abant Uzun Devreli Gelişme Planı'na göre yolun Abant Palace Oteli'nin arkasındaki ormanlık alan geçirilerek, Mudurnu yoluna bağlanması planlanıyor. kaynak:Adem Akıncıoğlu SİLİVRİ ÇEVRE DERNEĞİ 17 Haz 2013 Pzt 19:41 http://www.gercekgundem.com/?p=551448

15 Haziran 2013 Cumartesi

Van, Erciş'e bağlı Çatakdibi (Zortul) köyünde TOKİ için 250 bin ağaç kesilecek...

Van, Erciş'e bağlı Çatakdibi (Zortul) köyünde TOKİ için 250 bin ağaç kesilecek... TOKİ için 250 bin ağaç Tepki, Türkiye’nin dört yanında pıtrak gibi filizlenirken, Van, Erciş’e bağlı Çatakdibi (Zortul) köylüleri ağaçları için jandarmanın önüne atıyorlardı kendilerini ağıtlar eşliğinde. İnsanlar hüngür hüngür ağlıyordu. Yıllardır elleriyle suladıkları meyve ağaçları, kavaklar, yapılacak TOKİ konutları için kesilecekti çünkü. Sanki başka yer kalmamış. TOKİ ve AFAD işbirliği ürünü 67 konut için lüzumlu alan 132 bin metrekare. İhaleyi İl AFAD Müdürlüğü ve Erciş Kaymakamlığı yapmış bile. Van Belediye Başkanı Bekir Kaya, Hazine’ye ait olan toprağın 1952’den beri köyün ortak alanı olarak kullanıldığını söylüyor; köylü vergisini veriyor. Bina dikilecek alanda iki bin kadar muhtelif meyve ağacı, 250 bine yakın kavak ağacı var. Ayrıca tahıl ve yonca tarlaları mevcut. Yani yaşayan, yaşatılan bir yer. Fakat sanki çevrede başka hiç vasıfsız arazi yokmuş gibi ağaçlar kesilmek isteniyor. Üstelik Bekir Kaya’nın da paylaştığı, buraların her tür tarıma elverişli olduğunu söyleyen zirai bilirkişi raporu var. ‘Domates, biber, patlıcan’ şarkısıyla, tarım arazilerinin tarım dışı kullanılmasına izin verilmeyeceğini söyleyen TC Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı imzalı bir kamu spotu yapılmış. Kendileri izlemeyi unutmuşlar ama. Köylüler bilhassa topraksızlaştırılmak istenmiyorsa başka nasıl açıklanabilir? Türkiye’nin güvenlikçi politikaları yıllardır doğa üzerinden de savaştı Kürtlerle. Yakılan köyler, yakılan tarım arazileri de demekti. Güvenlik gerekçesiyle dönümlerce orman, tüm canlı sakinleriyle yok edildi. Köylerin iletişimini kesmek için yapılan barajlar yeşil alanları sular altında bıraktı. Kürt coğrafyasına, ekolojisine de savaş açmış bir ideolojiydi. Bu da tabiata sermaye gözüyle bakan, rant için yine insanla savaşan bir ideoloji. Müteahhit firma kesime girişmek için bugün her an jandarmayla köye girebilir. Bu noktadayız. Türkiye’nin adı ‘Gezi’ye dönmüş bütün meydanlarından Erciş’in ağaçları için ses çıkacak mı? Çatakdibi köylüleri yalnız mı? Pınar Öğünç-Radikal Gazetesi http://www.radikal.com.tr/yazarlar/pinar_ogunc/orta_refujden_ercisin_kavaklarina-1136937 adem akıncıoğlu 15 Haz 2013 Cmt 17:08

11 Haziran 2013 Salı

ERGENE, HAYATA DÖNSÜN!..



SİLİVRİ ÇEVRE DERNEĞİ

Basın Açıklaması, 10 Haziran 2013

 

ERGENE, HAYATA DÖNSÜN!..

 

Trakya’nın can damarlarından Ergene Nehri’ndeki akıl almaz boyutlara varmış olan kirliliğin bir an önce önlenmesi ve kirletenlerin yargılanması talebiyle, Çorlu’nun Sağlık Mahallesi’ndeki Çorlu Deresi Köprüsü yanında “Ergene Hayata Dönsün” isimli bir basın açıklaması yapıldı.

Silivri Çevre Derneği’nin de destek olmak üzere yönetim kurulu ve üyeleriyle alanda yer aldığı basın açıklamasına Edirne Milletvekili Kemal Değirmendereli, Namık Kemal Üniversitesi Ziraat Fakültesi öğretim üyesi Doç.Dr.Okan Gaytancıoğlu, Uzunköprü Belediye Başkanı Enis İşbilir, Çorlu Kent Konseyi Başkanı Ramadan Cesur başta olmak üzere Ergene Platformu, Uzunköprü Kent Konseyi, Atatürkçü Düşünce Derneği Çorlu Şubesi, Türkiye Gençlik Birliği Çorlu Şubesi, İşçi Partisi, Trakyalı Bisikletçiler Topluluğu gibi parti ve sivil toplum örgütleri katıldı. Çorlu’dan ve Trakya’nın kimi ilçelerinden gelen halkın da destek verdiği “Ergene Hayata Dönsün” isimli basın açıklamasına Çorlu Belediye Başkanı Ünal Baysan’ın veya belediyeden başka bir yetkilinin katılmaması bölge halkı tarafından tepkiyle karşılandı.

            Çorlu Kent Konseyi-Ergene Platformu koordinatörlüğünde gerçekleştirilen basın açıklamasında, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkının anayasal bir hak olduğu, devletin çevre sağlığını koruma ve çevre kirlenmesini önleme görevlerinin bir anayasal sorumluluk olduğu vurgulanarak, son 40 yılda yaşanan çarpık sanayileşme ve kentleşmenin toprağımızı, suyumuzu ve havamızı yaşanabilir değerlerden uzaklaştırdığı belirtildi.

            Ergene Nehri’ndeki kirliliğin önlenebilmesi için ortaya atılan vaatlerin, oluşturulan planların ve geliştirilen projelerin, üzerinden geçen yıllara rağmen hayata geçirilmediği vurgulandığı basın açıklamasında, Ergene Nehri havzasında kurulan tekstil, deri, kâğıt, boya ve birçok kimya fabrikasının; varlığımızın kaynağı olan bu topraklardan ve üzerinde yaşayanlardan ne götüreceği hiç düşünülmeden, sorgusuz sualsiz, sırf “yatırım olsun da ne olursa olsun” şeklindeki bir vurdumduymazlık politikası ile kurulduğu anlatıldı.

            Basın açıklamasında şöyle denildi:

“Bu topraklar üzerinde yaşayanların en temel ihtiyaçları olan temiz su, temiz gıda ve temiz hava ihtiyaçlarının karşılanabilmesi adına yakın gelecek için yapılan planlarla sorun daha da kronik hale getirilmek istenmektedir.

            Temel mesele kalabalıklaşma ve çarpık sanayileşmedir.

Çözüm, sadece metropollerin görüntüsünü güzelleştirme derdi ile yapılan ‘Kentsel Dönüşüm’ hamleleri ile gerçekleştirilemez! Trakya gibi hem sanayi, hem de tarımı bir arada yaşayan bir bölgede sineklerle mücadele projelerinin yerine, bataklığı kurutacak akılcı ve sürdürülebilir projelere ihtiyaç vardır.

            Endüstriyel kaynaklı kirlilikle mücadelenin ilk aşaması ‘Endüstriyel Dönüşüm’dür.

Hiç zaman kaybetmeden, sanayi kuruluşlarının üretim süreçlerine müdahale edilmeli, ölümcül atıklar üretmesi engellenemeyen sektörler devre dışı bırakılmalı ve her işletme için ürün-zarar endeksleri yapılmalıdır.

Ayrıca, terk edilen maden ocağı sahaları, bir an önce ıslah edilerek doğaya yeniden kazandırılmalıdır. Taahhütlerini yerine getirmeden terk eden işletmelere etkin idari yaptırımlar uygulanmalıdır.

Bu sorun, herkesten önce Trakya Belediyelerinin, Çiftçi ve Üretici Birliklerinin, Ziraat Odalarının, Kooperatiflerin, TOBB’nin, Esnaf Örgütlerinin, Meslek Odalarının sorunudur.

            Trakya’da bize yaşatılan ve insanımıza, toprağımıza, suyumuza, bitkilerimize, hayvanlarımıza kasteden bu vahşiliğe dur demek için yetkisi olan herkes sorumludur. Yetkilerini kullanmayanlara, yetkili ve sorumlu olduğu halde susanlara karşı sesimizi yükseltmek ve harekete geçmeleri için her tür girişimi yapmak zorundayız. Çünkü susmak bu insanlık suçuna, katliama ortak olmaktır!

Doğamızı ve yaşamımızı savunmak için, kirletenlerin ve göz yumanların yargılanması gerçekleşene kadar mücadelemiz devam edecektir.”

Silivri Çevre Derneği başkanı Ali Korsan da çevre duyarlılığının arttığı şu günlerde, Ergene Nehri’nin rehabilite edilmesi için devlet yetkililerinin verdikleri sözleri bir an önce yerine getirmeleri gerektiğini belirterek, aksi halde Ergene Nehri nedeniyle halkta oluşan umutsuzluğun daha da derinleşeceğinin altını çizdi.

Tekirdağ’ın Çorlu ilçesinin varoş mahallelerinden olan Sağlık Mahallesi’nde gerçekleştirilen eylem, Ergene Nehri’nin kurtarılma planlarının hayata geçirilmesi taleplerini içeren sloganlar atılmasının ardından sona erdi.

 

            ERGENE, HAYATA DÖNSÜN!

            ERGENE NEHRİNİ KİRLETENLER YARGILANSIN!

 

 

 

                                                               Başkan    

                                                                                 Ali Korsan  














 

Adres:                                                                                        

Piri Mehmet Paşa Mahallesi, Cumhuriyet Caddesi,                                                  TEL:  0212.727 55 88                                

Makbule Yönel İş Merkezi, Çekme Kat, No: 206                                                       GSM: 0532.241 74 67                    

Silivri 34570 İSTANBUL                                                                 E-Mail: silivricevredernegi@gmail.com


Devlet Halkına Savaş Açtı Bugün susan bir daha konuşmasın!




                    Devlet Halkına Savaş Açtı                                     Bugün susan bir daha konuşmasın!

İktidara geldikleri günden beri yeşil alan gördükleri her alanı boş kalmış, değerlendirilmesi gereken alan olarak gören, kültürel amaçlı binaları rant getirecek yatırımlara kurban eden, her fırsatta kendilerine karşı haksızlık edildiğini, kendilerinin çok demokrat olduklarını tekrarlayıp duran pek sevgili iktidarımız, taksimde, şehirlerine, parklarına sahip çıkmaya çalışan insanlara karşı savaş açtı.
 Şu ana kadar söylenen, en az iki kişinin öldüğü, yüzlerce yaralının olduğu yolundaki haberlere rağmen, gerek İstanbul Valisi, gerek İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı televizyonlara çıkıp, hiçbir müdahelenin olmadığını ya da aslında taksimde hiç de Aöyle söz edildiği gibi projelerin yapılmayacağını yüzleri kızarmadan söyleyebiliyorlar.

Bir yandan hiçbir müdahalenin olmadığını açıklayan Vali Mutlu, diğer yandan 12 kişinin yaralı olarak hastanelere kaldırıldığını, 63 kişinin göz altına alındığını söylüyor.Eğer müdahale olmadıysa bu kişiler nasıl yaralandı, neden göz altına alındılar? Sayın Valinin söylediklerinden hangisi doğru? Biz bu söylenenlerin hangisine inanacağız?

Eğer öyle projeler yoksa bu projelerle ilgili kararlar, planlar nerden çıktı ya da bu projeye yürütmeyi durdurma kararı veren idare mahkemesi, olmayan bir projeyi mi durdurdu. Mahkeme kararı mı doğru söylüyor yoksa Kadir Topbaş mı? Bunu biraz düşünmek gerekiyor.

Televizyonlarda gördüğümüz, havaya atmak yerine nişan alarak ateş eden, insanların yaralanmasına, belki de ölmesine neden olan polisler kimden emir alarak bu eylemi yapmaktadırlar?

Tüm bu olaylar gerçekleşirken, bayat dizileri, dandik magazin programlarını göstererek haber vermeme görevlerini yerine getiren ulusal yalaka medyayı da ayrıca kutluyorum.

Şehirlerini, yaşam alanlarını, parklarını savunmak isteyenlere karşı açılan bu savaşın sorumlusu kimdir? Bu sorumlulara karşı nasıl bir işlem yapılacaktır. Yoksa yine, bunları yapanlar bir avuç çapulcuydu deyip, işin içinden sıyrılmaya mı çalışacaksınız?
Bilin ki, gerek İstanbulda, gerek ülkenin diğer şehirlerinde yaşam haklarını savunan çapulcuların bir parçası olmaktan çok mutluyuz…                          

BASIN SÖZCÜSÜ ERTUĞRUL AKÇAOĞLU           SİLİVRİ ÇEVRE DERNEĞİ








5 Haziran 2013 Çarşamba

Gezi Parkı Direnişinin Gölgesinde Bir Çevre Günü








T.C. Anayasası Madde 56- Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.
Anayasa böyle dese de son zamanlarda işler hiç de böyle yürümüyor. Çevremiz son hızla sağlıksızlaşıyor. Her yönden çevreye ve doğaya yöneltilen saldırılar çoğalıyor. Çevre sorunlarına müdahale etmeye çalıştığımızda ya da yaşam alanlarımıza sahip çıkmaya kalktığımızda baskılarla karşılaşıyoruz.
Çevrenin ve doğanın korunması için önemli bir adım olan ÇED (Çevresel Etki Değerlendirilmesi) uygulamaları her fırsatta devre dışı bırakılmaya çalışılıyor. Çevreye zararlı olabilecek birçok yatırım şimdiden ÇED uygulamaları dışına çıkarılmış durumda.
Yeni çıkarılmaya çalışılan Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu denen kanun tabiatı korumak değil, tabiatın nasıl yağmalanacağının kanunu gibi gözüküyor.
Günlerdir Taksim Gezi parkı ve ağaçlarını korumak için sürdürülen çabalar ve buna karşı yapılanlar hepimizin gözü önünde gerçekleşiyor. Bu tür olaylar, çevrenin ve doğanın korunması için çaba harcamanın giderek daha sert cezalandırılacağını düşündürüyor.
Bugün ülkemiz, madencilerin talanına açılmıştır. Ülkemizin her köşesinde siyanür ile altın ve gümüş madenciliği yapılmaktadır.
İhtiyacımız olmadığı kadar çok enerji yatırımı yapılmaktadır ve bunların çoğu hidrolik santrallerdir. Bu santraller enerjiden daha çok su kaynaklarımızı tekelleştirmek, yağmalamak için yapılıyor olduklarını düşündürmektedirler.
Tüm dünyanın yavaş yavaş terk etmeye hazırlandığı nükleer santrallere yatırım yapmak ülkemiz için bir aymazlık halidir.
Tarımımız da benzer tehlikelerle karşı karşıyadır. Bugün artık yerel tohumlarla üretim yapmak neredeyse imkansız hale getirilmeye çalışılmakta ve hem çiftçilerimiz, hem de tüketicilerimiz tohum şirketlerine mecbur kılınmaktadır.
Neredeyse herkesin karşı çıktığı GDO'lu ürünlerin ithali ve bu ürünlerin ülkemizde üretilmesine karşı olan yasaklar küçük adımlarla delinmeye çalışılmaktadır.
Tüm bu koşullar altında bir çevre günü kutlamak bize hiç iç açıcı gelmese de hepinizin çevre gününü kutlar ve hepinizi çevre sorunlarına karşı duyarlı olmaya davet ediyoruz...                                                                                 

                                      SİLİVRİ ÇEVRE DERNEĞİ Başkanı Ali KORSAN