T.C. Anayasası Madde 56-
Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına
sahiptir.
Anayasa böyle dese de
son zamanlarda işler hiç de böyle yürümüyor. Çevremiz son
hızla sağlıksızlaşıyor. Her yönden çevreye ve doğaya
yöneltilen saldırılar çoğalıyor. Çevre sorunlarına müdahale
etmeye çalıştığımızda ya da yaşam alanlarımıza sahip
çıkmaya kalktığımızda baskılarla karşılaşıyoruz.
Çevrenin ve doğanın
korunması için önemli bir adım olan ÇED (Çevresel Etki
Değerlendirilmesi) uygulamaları her fırsatta devre dışı
bırakılmaya çalışılıyor. Çevreye zararlı olabilecek birçok
yatırım şimdiden ÇED uygulamaları dışına çıkarılmış
durumda.
Yeni
çıkarılmaya çalışılan Tabiatı ve Biyolojik Çeşitliliği Koruma Kanunu
denen kanun tabiatı korumak değil, tabiatın nasıl
yağmalanacağının kanunu gibi gözüküyor.
Günlerdir
Taksim Gezi parkı ve ağaçlarını korumak için sürdürülen
çabalar ve buna karşı yapılanlar hepimizin gözü önünde
gerçekleşiyor. Bu tür olaylar, çevrenin ve doğanın korunması
için çaba harcamanın giderek daha sert cezalandırılacağını
düşündürüyor.
Bugün ülkemiz,
madencilerin talanına açılmıştır. Ülkemizin her köşesinde
siyanür ile altın ve gümüş madenciliği yapılmaktadır.
İhtiyacımız olmadığı
kadar çok enerji yatırımı yapılmaktadır ve bunların çoğu
hidrolik santrallerdir. Bu santraller enerjiden daha çok su
kaynaklarımızı tekelleştirmek, yağmalamak için yapılıyor
olduklarını düşündürmektedirler.
Tüm dünyanın yavaş
yavaş terk etmeye hazırlandığı nükleer santrallere yatırım
yapmak ülkemiz için bir aymazlık halidir.
Tarımımız da benzer
tehlikelerle karşı karşıyadır. Bugün artık yerel tohumlarla
üretim yapmak neredeyse imkansız hale getirilmeye çalışılmakta
ve hem çiftçilerimiz, hem de tüketicilerimiz tohum şirketlerine
mecbur kılınmaktadır.
Neredeyse herkesin karşı
çıktığı GDO'lu ürünlerin ithali ve bu ürünlerin ülkemizde
üretilmesine karşı olan yasaklar küçük adımlarla delinmeye
çalışılmaktadır.