DOĞA ÇEVRE SU ÇÖP KİMYASAL KÖMÜR FOSİL TOPRAK HAVA ATIK PİL EKOSİSTEM HURDA YAĞ MİKROP GÜNEŞENERJİ

30 Ağustos 2020 Pazar

AVCILIK TAMAMEN YASAKLANSIN!


SİLİVRİ ÇEVRE DERNEĞİ

Basın Açıklaması,30 /08/2020

 

AVCILIK TAMAMEN YASAKLANSIN!

Başka bir canlıyı öldürmenin sporu, turizmi, hobisi, ihalesi olamaz! Bu dünya üzerindeki yaşamı paylaştığımız öbür canlılardan bahsediyoruz, onlar uzak ve yakın komşularımız. Komşularımızı birer rakam ve kotaya indirgeyen Merkez Av Komisyonu’na da kararlarına da karşı çıkıyoruz.

Tarım Orman Bakanlığı, Doğa Koruma Milli Parklar Genel Müdürlüğü, hangi canlının kaç birey, ne koşullarda, nerelerde öldürüleceğine karar vermek yerine, onları koruyan kararlar almalıdır. Geçtiğimiz 16 yıl içinde yaklaşık 17 bin avcılık kursu açılmış ve yaklaşık 500 bin kişi avcılık sertifikası almıştır. Doğanın korunmasından sorumlu kurumlar, silah endüstrisinin ve avcıların doğamızı yok etmesine ne yazık ki seyirci kalmakta, daha da üzücüsü bu durumu teşvik etmektedir.

Oysa Türkiye, taraf olduğu Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi’nin 6. ve 8. maddeleri uyarınca nesli tehlike altındaki türleri korumayı taahhüt etmiştir. Buna rağmen, bu hükümler ve taraf olunan öbür uluslararası sözleşmelerin, ülkemiz mevzuatı sayılan hükümleri görmezden gelinerek, nesli tehlike altındaki kimi türler bile ava açılmaktadır. Bu kabul edilemez!

Ayrıca, 1 Temmuz 2020’de TBMM Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu’ndan geçen Kanun Teklifi’nin 15. Maddesi’ne getirilen bir ek ile yabancı diplomat ve “üst düzey misafirlerin” diledikleri takdirde ücretsiz olarak avlanabilmesi ve yaşam alanları tahrip edildiği için yerleşim yerlerine gelen ayı, domuz gibi hayvanların da avlanabilmesinin yönetmeliğe bağlanması oy çokluğu ile kabul edilmiş bulunuyor. Doğamızı günbegün yok edecek olan bu kararların bir an önce durdurulması gerekmektedir. Kara Avcılığı Kanunu’nun ivedilikle değişmesini, Doğa Koruma Kanunu olarak yeniden düzenlenmesini talep ediyoruz.

Şimdi, yaşam hakları ve alanları ellerinden alınan tüm canlıların sesi olma zamanı. Çünkü yaşam hakkı bütün canlılar için pazarlık edilemez en doğal hak. Hepimizin yaşamı birbirine bağlı. İnsan diliyle kendi haklarını savunamayan tüm canlıların sesi oluyoruz.

                                                                                                                                         TÜRÇEP

Yaşam Savunucuları:                                                                              SİLİVRİ ÇEVRE DERNEĞİ

                                                                                                                                 Başkan Ali KORSAN

Akdeniz Yeşilleri Derneği

Aksaray Fotoğraf Sanatı Derneği

Akyaka Kültür ve Sanat Derneği

Bergama Çevre Platformu

Bodrum Çevre Platformu

Bodrum Yarımadası Kültür ve Çevresini Koruma Derneği

Buğday Derneği

ÇEKÜL

Çeşme Çevre Platformu

Dağ Taş Aş Bizim Platformu

Datça Hayvanseverler Derneği

Datça Kadın Platformu

Datça Kent Konseyi Hayvan Hakları Çalışma Grubu

Doğa Derneği

Eğitim-Sen Muğla Şubesi

Ekoharita

Fethiye Ekolojik Yaşam Derneği

Fethiye Kadın Danışma Dayanışma Derneği

Gökova Akyaka’yı Sevenler Derneği

Gökova Akyaka Kadın Dayanışması

Gökova Ekolojik Yaşam Derneği

Güllük Körfezi Koruma Platformu

Gümüşlük Çevre Derneği

Gümüşlük Forum

HAYTAP

İdyma Çağdaş Sanat Derneği

Karadeniz Çevre Haberleri

Karya Kadın Derneği

Karya Kültür ve Sanat Derneği

Küdür Platformu

Magma Dergisi

Muğla Çevre Platformu (MUÇEP)

Muğla Emek Benim Kadın Derneği

Murat Dağı Çevre Koruma Platformu

Orhanlı Doğa Kültürü Derneği

Orhanlı Köyü Kültür Doğa Gençlik ve Spor Kulübü Derneği

Samsun Çevre Platformu (SAMÇEP)

SİLİVRİ ÇEVRE DERNEĞİ

Simurg Kuş Yuvası Derneği

Slow Food Gökova Birliği

Yeni Foça Forum

Yerel Tohum Derneği Marmaris Temsilciliği

Yuva DERNEĞİ

 

Piripaşa Mahallesi, Cumhuriyet Caddesi,                                                                           TEL:  0212 727 55 99                                 [AK1] 

Makbule Yönel İş Merkezi, Çekme Kat, No: 206

SİLİVRİ İSTANBUL                                                                                                             GSM: 0532 241 74 67                    

Silivri 34570 İSTANBUL                                                                     E Mail: silivricevredernegi@gmail.com


 

28 Ağustos 2020 Cuma

Zehirli Atık Yakma Tesisi El Buroşürü..

 

 


SİLİVRİ  ÇEVRE  DERNEĞİ           

 

Zehirli Atık Yakma Tesisi Bölgemizde Tarım, Orman ve Hayvancılığı Yok Edecek!..

Bölgemizde Kimyasal Atık Mezarlığı İstemiyoruz!..

                                     *                     *                    *                  *

Günden güne azalan yeraltı su kaynaklarımızın kirlenmesini istemiyoruz!..

Kimyasal Atıklarınızla Kanser Olmak İstemiyoruz!..

                                     *                     *                    *                  *

Sanayiciler ve hükümetlerin iddia ettiğinin aksine, atık yakma; dünyanın atık sorununun çözümü değil, sorunun bir parçasıdır. Silivri’de yeterince sorun var.  Zehirli Atık Yakma Tesisine Hayır!..

                                     *                     *                    *                  *

Sanayi her geçen gün daha fazla atık üretiyor ve bu tehlikeli süreci değiştirmek için acilen etkili siyasi ve endüstriyel önlemler gerekiyor. Halkımızın ölüm tehdidi altında yaşamasını istemiyoruz!..

                                     *                     *                    *                  *

Her atık islah edilmesi ve ekonomiye dönmesi gereken bir kaynaktır. Her atık geri kazanılması gereken bir hammaddedir! Atıkları yakmak çözüm değildir!

                                     *                     *                    *                  *

Atık yakma tesisleri çevreye yayılan zehirli gazların, kurşun ve diğer ağır metallerin en büyük kaynağını oluşturmaktadır.

                                     *                     *                    *                  *

Atık yakma tesisleri, atık içindeki zehirli maddeleri yok etmezler. Aksine atık yakma teknolojisi, kansere yol açabilen dioksinin çevreye yayılmasına ve besin zincirine
karışmasına neden olan başlıca kaynaktır.



15 Ağustos 2020 Cumartesi

MADEN VE PETROL İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜNÜN İHALELERİ İPTAL EDİLMELİDİR.







MADEN VE PETROL İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜNÜN İHALELERİ İPTAL EDİLMELİDİR.


Maden ve petrol işleri genel müdürlüğünce, 68 ilimizde 766 bölgede 892.814 hektar alanı kapsayan ve 28 ağustos ta başlayıp 28 eylül de sonlandırılacak olan maden arama ve işletmeihalelerinin yapılarak uygulanması, Türkiye’nin bir harabeye dönmesi sürecinin son dönemeci olacaktır.


26 Temmuz 2020 Pazar

Su ve Vicdan Nöbetimiz 1ci. Yılında, Eylemlerimiz devam....

Su ve Vicdan Nöbetimiz 1ci. Yılında, Eylemlerimiz devam....




SİLİVRİ ÇEVRE DERNEĞİ                  24 07 2020

Su ve Vicdan Nöbetimiz 1ci. Yılında, Eylemlerimiz devam....

26 Temmuz 2019 tarihinde başlattığımız Su ve Vicdan Nöbeti  1. Yılını tamamladı.
Kazdağları, 2019 yılının çevre mücadelesinde sembol oldu.  Nöbetin başladığı günden itibaren aylarca medyada

gündemin ilk sırasında yer aldı. İstisnasız her medyada metalik madencilik uzmanlar tarafından tartışıldı.
Ülkenin her bir şehrinden yüzbinlerce insan katliam alanını ziyaret etti ve nöbete desteklerini sundu.
Su ve Vicdan Nöbeti Kazdağları ekosistemini metalik madencilikten korumak adına başlamış yaşam savunmasıdır.
 Hiçbir siyasetin malzemesi olmamış, alnı ak, su gibi berrak bir nöbettir. Nöbet yıllarca yetkili kurumlara sesini
duyurmak için mücadele eden yerel halkın en nihayetinde attığı ÇIĞLIKtır.
Ülkenin her bir noktası TALAN altındadır. 
Artvin Cerattepe’de, Ordu Fatsa’da, Erzincan İliç’te, Sivas Bakırtepe’de, Gümüşhane Kırıntı’da, Uşak Eşme’de,
İzmir Efemçukuru’nde, Bergama Ovacık’ta, Balıkesir İvrindi’de, Çanakkale Lapseki Şahinli’de, Terziler’de,Kirazlı’da,
Bursa Kirazlıyayla’da, Munzur’da metalik madencilik çalışmaları devam ediyor. Madenlerden kimisi sürecini bitirmiş
olsa da bıraktıkları atık havuzlarındaki çamur yığınları yöre halkının sağlığını tehdit etmeye yüzlerce yıl devam
edecektir..
5 Haziran 2004 yılında İngilizceden çeviri ile gece yarısı çıkan Maden Kanunu ile tüm ülke maden şirketlerinin
 talanına açılmıştır. Şirketler lehine sürekli kanun maddeleri revize edilmiştir. Talana açmak için girdiği her saha da
 ekonomik gelir kaynağı, istihdam imkanı, zenginlik kaynağı olarak gösterilen madenler
Türkiye için tam bir sömürüdür. Ülkemizde faaliyette bulunan şirketlerin büyük bir kesimi yabancı menşelidir.
 Türkiye’de çalışma yapabilmek adına Türk isimli şirketler sadece bir taşerondur. 
Devlet payı şirketlerin beyanına bağlıdır. Beyan esastır ve çıkarıldığı yerde işletildiği takdir %4, çıkarıldığı yerden
başka bir yerde işletilecekse %2 devlet hakkı dışında ülke ekonomisine bir katkısı yoktur. Yöre halkına sağlayacağını
vaddettiği istihdamın ömrü maksimum 10 yıldır, madende çalışmanın yaratacağı mesleki hastalıklar nedeniyle
çoğunun emekli olma süresini dahi dolduramayacağı açıktır ve alacakları ücret bir ırgat maaşıdır.
Metalik madencilik hasatı bir kezdir, oysa yüzlerce yılda var olan doğanın yaşam adına kattığı değer bizler ve
 bizlerden sonraki nesiller için anlamının bedeli, hasat sayısı yoktur.
Bizler ülkemizde yapılacak madenciliğin ne için, kim için, hangi bedel uğruna yapıldığını merak ediyoruz. 
Ülkemizin kalkınmasına karşı değiliz, karşı olduğumuz yabancı şirketlerin karı için topraklarımızın peşkeş çekilmesidir. 
Çok değerli ülke topraklarımızı hangi bedel ya da kimlerin karı için talana açıyorsunuz, merak ediyoruz?
Yetkilileri, kolluk kuvvetlerini sermayeden yana değil yaşamdan yana olmaya davet ediyoruz.
TBMM’nin tüm milletvekillerini YAŞAMDAN YANA KARARLAR ALMAYA davet ediyoruz. Su ve Vicdan Nöbeti
Kazdağları ekosistemi içindeki metalik madencilik projeleri iptal edilene dek sürecektir. 
Su ve Vicdan Nöbeti Koordinasyonu ülkemizde yaşamı savunan herkesin yanındadır. Bizlere direniş gücü verdiğiniz
için istisnasız herkese haddimiz olmasa da gönülden teşekkür etmeyi borç biliriz.
Kazdağları Hepimizin.
                                                                                            Su ve Vicdan Nöbeti Koordinasyon Kurulu
                                                                                                                                              
                                                                                            SİLİVRİ ÇEVRE DERNEĞİ                                                        26 Temmuz 2020
                                                                                                         ALİ KORSAN
















24 Temmuz 2020 Cuma

TÜRÇEP Danışma Kurulu ve DOĞÇEP Doğu Anadolu Çevre Platformu Bileşenleri Toplantısı



TÜRÇEP Danışma Kurulu ve DOĞÇEP Doğu Anadolu Çevre Platformu Bileşenleri Toplantısı
24.07.2020




TÜRÇEP Danışma Kurulu ve DOĞÇEP Doğu Anadolu Çevre Platformu Bileşenleri Toplantısı 22 Temmuz 2020 19:30-22:30 gerçekleşti...
 Sevgili Dostlar, BUGÜN Saat 19.30 da
 Doğu Anadolu Çevre Platformu ve TÜRÇEP Danışma Kurulu ortak Toplatımız gerçekleşti... ------------------------------ TÜRÇEP Danışma Kurulu Katılımcılarıı
1. A. Oktay Demirkan (İskenderun)
2. Abidin Özkaymak (Niğde)
3. Ali Kalçık (Van)
4. Ali Korsan (Silivri)
5. Anıl Karadağ (İğne Ada)
6. Arzu Dinçer (Van)
7. Ekrem Akgül (Çanakkale)
8. Ekrem Nacarkahya (Gaziantep)
9. Erdoğan Atmış (Bartın)
10. Hasan Yüksel (Artvin)
11. Leyla Yakınol (İzmir)
12. M. Sadık Yurtman (Eskişehir)
13. Mehmet Kartal (Mudanya)
14. Mehmet Toker (Kocaeli)
15. Mustafa Çallıca (Denizli)
16. Mustafa Tuncaelli (Muğla)
17. Oktay Karaman (Kocaeli)
 18. Remzi Karakayalı (Erzin)
 19. Rüştü Baş (Ordu)
 20. Sabahat Aslan (Mersin)
21. Tanay S. Uyar (İstanbul)
22. Taner Yılmaz (Samsun)
23. Temimdar Kireker (Ankara)
24. Yurttan Göksen (Denizli) DOĞÇEP Doğu Anadolu Çevre Platformu Katılımcıları
 1. Ahmet Akçay Ağrı TEMA Temsilciliği
 2. Ali Kalçık 2005 Van.Çev.Der. - Van
 3. Arzu Dinçer 2005 Van.Çev.Der. - Van 4. Bazı Aslan VanÇev Der
 5. Bilgin Zengin Tuceli TEMA Temsilciliği 6. Cuma Karaaslan Bingöl Bin Çevre Derneği 7. Edanur Altan Oruk Bitlis TEMA Temsilciliği
8. Fehmi Avcı Şırnak TEMA Temsilciliği
9. Görkan Öztürk Elazığ Eğitimve Çevre Derneği

10. Güler Zerger Kars Boğa Tepe Çevre Yaşam Derneği
11. Hacı Tansu Hakkari Cilo Dağcılık Sporları Kulübü
12. Hasan Argunağa Batman Çevre Gönüllüleri Derneği
13. Hicaz Atsız Iğdır Tuzluca Badili ve Çevre Kültür Yardımlaşma Derneği
14. Hülya Durmaz Bekmezci Bitlis TEMA Temsilciliği
15. Işıl Bedirhanoğlu Erzurum TEMA Temsilciliği
 16. İbrahim Usal Şırnak TEMA Temsilciliği
17 İhsan Aytemis Muş Meşe Erozyonla Mücadele Doğayı Koruma ve Ağaçlandırma Derneği
18. İlknur Demiröz VanÇev Der
 19. İskender Kahraman Hakkari Çevre Gönüllüsü
 20. İzzettin Ete Batman Çevre Gönüllüleri Derneği
 21. Kurban Olt Kars Boğa Tepe Çevre Yaşam Derneği 
22. Mehmet Solak Erzurum TEMA Temsilciliği
 23. Ruşen Takva Gazeteci 24. Tolga Korkusuz Ağrı TEMA Tem

silciliği






















8 Haziran 2020 Pazartesi

Yalçın Bayer köşe yazısı 5 Haziran Dünya Çevre Gününü TÜRKİYE ÇEVRE PLANTFORMU





TÜRKİYE ÇEVRE PLANTFORMU 


                 5 Haziran Dünya Çevre Gününü

Yalçın Bayer ybayer@hurriyet.com.tr


 Doğa ile barışık olacağız 3 Haziran 2020 yılında

 5 Haziran Dünya Çevre Gününü, koronavirüsün küresel ölçekteki salgın tehdidi altında kutluyoruz. Ve diyoruz ki: 

Temiz ve yenilenebilir enerji kaynaklarının (Güneş, rüzgâr, jeotermal, biyoenerji vb.) kullanımı ile enerjinin etkin kullanımı ve %100 yenilenebilir enerjiye geçilmelidir. 

Binlerce HES yapılanmalarından vazgeçilmelidir. � 

Termik santrallerin çalışması durdurulmalı yenilerinin yapımlarından vazgeçilmelidir. 

� Kıyıların doldurulması ve işgaline son verilmelidir. Orman alanları ile tarım alanları mutlaka korunmalıdır. 
Tarımda ciddi teşvik ve destek programlarıyla çiftçilerimiz, tarım işçileri desteklenmelidir. 
Tarımda kullanılan kimyasalların sulama ve yeraltı su kaynaklarına karışarak çevre sorunları yaratması önlenmeli, kimyasal madde kullanılmadan yerel tohumların kullanımı özendirilmelidir. � 
Türkiye’nin plastik atık çöplüne dönüşmesinin önüne geçilmelidir. 
Elektrikli taşıtların kullanımı için altyapı çalışmaları hızlandırılmalıdır. Uyarıyoruz: 2020 yılı doğa ile barışık yaşamın dönüm noktası olmalıdır.

 Unutulmamalıdır ki, doğal değerlerin ve yaşanabilir bir çevrenin yok edildiği bir evrende yaşamın sürdürülebilir olmaktan çıkması kaçınılmazdır. � 
                                                              
                                                              Türkiye Çevre Platformu ve Silivri Çevre Derneği
                                           
                                                                                                           Başkanı ALİ KORSAN 

GÜNÜN SÖZÜ “POLİTİKADA hiçbir şey kazayla olmaz. Olmuşsa, öyle planlanmıştır.” Franklin D. Roosevelt

7 Haziran 2020 Pazar

Türkiye Çevre Platformu Dünya Çevre Günü Basın Açıklaması

                                                 


                                                                           Türkiye Çevre Platformu                                                                                                                                     Dünya Çevre Günü Basın Açıklaması

2020 yılında 5 Haziran Dünya Çevre Gününü, Koronavirüsün küresel ölçekteki salgın tehdidi altında kutluyoruz.
Yaşamakta olduğumuz küresel kriz bir kez daha gösterdi ki, insanlık bir parçası olduğu doğanın sahibi gibi davranmaktan ve bir avuç insan topluluğunun önüne geçilmez kâr hırsı ile doğal değerleri talan etmekten ve yağmalamaktan vaz geçmez ise bugünden geleceğe insanlığın yaşamını sürdürmesi neredeyse olanaksız olacaktır.
Gördük ve anladık ki, “kriz küresel çözüm de küresel”. Çünkü krizin temel nedeni küresel ölçekte iklim değişikliği ve buna yol açan doğanın tahribidir.
Ancak görüyoruz ki, kriz bu düzeyde ciddi olarak yaşamımızı tehdit etmesine karşın bundan ders almamakta direniyor ve bu krizi aşacak köktenci tedbirleri almaktan, bu temelde bir programla kaynaklarımızın kullanımı yerine, kimi tıbbi, sosyal, yasal, güvenlik temelli tedbirlerle bu süreç aşılmaya çalışılıyor.
Diğer yandan kriz öncesi planlanmış ve yürütülmekte olan doğayı tehdit eden, doğal değerleri talan eden uygulama ve yatırımlara devam edilmekte ve ülkenin kaynakları ağırlıklı olarak geri dönülmez, artı değer yaratmayacak üretim odaklı olmaktan uzak biçim ve nitelikte harcamalarla tüketilmektedir.
Ülkemiz bütünlüğünde baktığımızda Dünya Çevre Gününü, Sorunlarımız ve Kaygılarımızın bugün dünden daha bir artmış olarak karşılıyoruz.
Anadolu topraklarında yaşamını sürdüren çevre duyarlısı tüm yurttaşların yıllardır süren karşı duruşlarına, birbiri ardına yapılan ertelemelere ve ihale iptallerine karşın ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstlenmiş siyasal irade ısrarla, inatla nükleer ve kömürlü termik santralleri yapma çabasını sürdürüyor.                             
Tüm hukuk kurallarını altüst edercesine, siyasal iradenin düzenlemeleriyle birbiri ardına yapılan nükleer santral ve kömürlü termik santral antlaşmaları doğrultusunda inşaat ve ihale süreçleri devam ediyor. Bunun önündeki kimi hukuksal engelleri de aşacak tedbirler, yasa değişiklikleri birbiri ardına yapılıyor. Yağma ve talan adeta yasallaştırılıyor, olağan kılınıyor.                                                                                           
Ülkenin hemen her bölgesinde su kaynaklarımız, akarsularımız adeta özelleştirilerek, hidro elektrik santral (HES) yapma adına işgalleri sürüyor. Ülkenin doğal su kaynaklarının ticarileştirilmesi ile su kaynaklarımız yok edilmekle karşı karşıya.                                                  Buna karşın doğal su kaynaklarının doğal sahibi olan yöre halkı bu talana karşı ayağa kalkmış, direniyor, isyan ediyor. Halkın çığlığı, yaşamını sürdürme talepleri derelerle, ormanlarla, göllerimizle, doğal değerlerimizle kucaklaşıyor.                                                                                                                                                                 
Kıyılarımız, vahşi dolgu çalışmaları ile bir yandan doğal değerlerini yitirmeye, bir yandan da hızla özelleştirilerek işgal ve talan edilmeye devam ediliyor.                                                                                                   
Madenlerimizin vahşice talanı, taşocaklarının, son derece keyfi ve bilim dışı, plansız uygulamaları ile orman alanlarının yok edilmesi küresel kriz ortamında adeta meydan okurcasına hız kesmeden sürüyor. Doğal toprak yapısı değiştirilerek yaşama dair riskler hızla büyüyor.                                                                                                                                                                     
Orman alanları, tarım alanları rant yaratma çabası ile, bilimdışı tüm argümanları içeren sözde planlama çalışmalarının da kattığı hız ile yerlerini konut ve sanayi yapılarına terk ederek tüketilmeye devam ediliyor.                                 
Geri ve kirli teknolojiler yangından mal kaçırırcasına ülkeye yayılıyor. Yaşam alanlarımız, geri ve kirli teknolojilerin, özellikle nükleer ve plastik atıkların çöplüğü olma yolunda ilerliyor.                                                                                                         
Buna karşın küresel ölçekte, yaşanmakta olan bu kriz yıllar öncesinden biliniyor ve bu doğrultuda ciddi bir zaman kaybedilmiş ve yetersiz olmasına karşın kimi adımlar atılmış olup, bugün yaşanmakta olan krizden alınan dersler temelinde daha ciddi adımların atılmasının planladığını gözlemliyoruz.
2015 Paris antlaşması ile BM düzeyinde bir programa dönüşen “Küresel Yeşil Plan”ın ardından dünyanın dört bir yanında ülkelerin ekonomik iyileşme paketlerinin kararlaştırıldığı bu günlerde, Avrupa Birliği yeni iyileşme paketini kamuoyuyla paylaştı.
Açıklanan paketin, bugüne kadarki en büyük yeşil yatırım planı olabileceği öngörülüyor.
AB devlet ve hükümet başkanlarının, 18-19 Haziran tarihlerinde gerçekleşecek Avrupa Konseyi’nde, Avrupa Komisyonu’nun bu teklifini görüşmesi bekleniyor.
AB’nin karbonsuz teknolojilerle enerji dönüşümünü destekleyen bu iyileşme paketiyle, diğer ülkelere örnek olabilecek yüksek bir kıstas oluşturabileceği belirtiliyor.
Korona virüsü nedeniyle oluşan krizin ekonomik yansımalarıyla mücadele amacıyla hazırlanan kurtarma paketi, 2021-2027 yılları için AB bütçesinin güncellenmiş taslak önerisiyle birlikte sunulacak.
Son birkaç haftada, Avrupa’daki hükümetlerin, iş dünyasının ve toplumun yeşil bir ekonomik iyileşme talep ettiğini gösteren çok sayıda gelişme birbiri ardına yaşanıyor.
• AB liderlerinin tamamı, Kovid-19 krizine verilecek cevabın yeşil dönüşüm temelinde şekillenmesi gerektiğine ilişkin bir açıklama üzerinde anlaşmaya vardılar.
• 19 AB hükümeti, AB Yeşil Düzen ’in AB’nin iyileşme planlarının merkezinde olması talebiyle yapılan çağrıyı imzaladı. Bunun yanı sıra, birliğin en büyük iki ekonomisi olan Almanya ve Fransa, tüm sektörler için “yeşil iyileşme yol haritası” hazırlanması talebinde bulundu.
• 1 Temmuz’da AB dönem başkanlığını devralmaya hazırlanan Almanya Başbakanı Angela Merkel, Almanya başkanlığındaki dönemde iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik faaliyetlerin önemli rol oynayacağını belirtti.
• 180 politikacı, STK, sendika, özel sektör temsilcisi ve düşünce kuruluşundan oluşan bir grup, iklim değişikliğini iyileşme planının merkezine koyma talebiyle ‘Yeşil Ekonomik İyileşme İttifakını‘kurdu.
• Küresel ölçekte, 40 milyondan fazla sağlık profesyonelini temsil eden kuruluş, trilyon dolar değerinde finansal varlığın yönetimini yapan yatırımcı grup ve iş dünyasının 150’den fazla lideri yeşil ekonomik iyileşme talebiyle bir araya geldi. Aynı zamanda Dünya Sağlık Örgütü “sağlıklı ve yeşil iyileşme” konusunu dile getirdi.
TÜRKİYE ÇEVRE PLATFORMU(TÜRÇEP), Koronovirüs salgın sürecini “Sorun Küresel, Çözümde Küresel” olarak tanımlamış ve bu yaklaşımını ayrıntılı olarak geçtiğimiz günlerde kamuoyu ile paylaşmıştır.
Bu temelde Türkiye Çevre Platformu, tüm çevre dostlarının, doğayla barışık yaşamı benimseyenlerin taleplerinin, halkın yükselen çığlıklarının mutlaka dikkate alınması konusunda ülkeyi yöneten iradeyi bir kez daha ısrarla uyarıyor, krizin aşılması ve böylesi krizlerle tekrar karşı karşıya kalınmaması için küresel ölçekte yapılması öngörülen çalışmalara katılmaya, katkı sunmaya, destek vermeye ve bu çalışmalara paralel olarak ülkemizin gereksinimi olan planlamaları acilen yapmaya çağırıyor.                                                            Ülke çapında süren bu yağma ve talan ile doğa katliamının durdurulmasını, yaşama dair riskleri artıran politikalardan derhal vazgeçilmesini talep ediyor.                                                                                                                                                                                                    Ve çözüm odaklı önerilerini ülkeyi yöneten iradeye sunuyor, duyarlı yurttaşlarımızla paylaşıyor.
*Temiz ve yenilenebilir enerji kaynaklarının (Güneş, rüzgâr, jeotermal, biyoenerji vb.) kullanımı ile enerjinin etkin kullanımı ve %100 Yenilenebilir Enerjiye geçilmelidir.
*Sinop ve Akkuyu da yapılması öngörülen Nükleer santral antlaşmalarından ve tabii ki ülkeyi bir nükleer çöplüğüne dönüştürme girişimlerinden derhal vazgeçilmelidir.
*Hiçbir bilimsel değerlendirme içermeyen, doğa katliamına dönüşmüş, dönüşecek olan;
      -Binlerce HES yapılanmalarından vazgeçilmelidir.                                                                               
      -Termik santrallerin çalışması durdurulmalı yenilerinin yapımlarından vazgeçilmelidir.                                                                                                                   
      -Kıyıların doldurulması ve işgaline son verilmelidir.
      -Kanal İstanbul vb. “çılgın!” projelerden vazgeçilmeli, doğa dostu akıllı projeler yaşama geçirilmelidir.                                                                                           
*Orman alanları ile Tarım alanları mutlaka korunmalıdır. 
*Tarımda ciddi teşvik ve destek programlarıyla çiftçilerimiz, tarım işçileri desteklenmelidir. Tarımda kullanılan kimyasalların sulama ve yeraltı su kaynaklarına karışarak çevre sorunları yaratması önlenmeli, kimyasal madde kullanılmadan yerel tohumların kullanımı özendirilmelidir.                                                                           
*Türkiye’nin Plastik atık çöplüne dönüşmesinin önüne geçilmelidir.
*Elektrikli taşıtların kullanımı için alt yapı çalışmaları hızlandırılmalıdır.

5 Haziran Dünya Çevre Günü’nde bir kez daha uyarıyor ve sesleniyoruz.                                                                                                                2020 yılı doğa ile barışık yaşamın dönüm noktası olmalıdır.                                                                                                                                                                          Unutulmamalıdır ki, doğal değerlerin ve yaşanabilir bir çevrenin yok edildiği bir evrende yaşamın sürdürülebilir olmaktan çıkması kaçınılmazdır.                                                                                                                         
TÜRKİYE ÇEVRE PLATFORMU ve SİLİVRİ ÇEVRE DERNEĞİ Başkanı ALİ KORSAN
www.turcep.org

31 Mayıs 2020 Pazar

5 Haziran Dünya Çevre Günü 05 HAZİRAN 2020


                                                                                                                                                                                                                                                                             
05 HAZİRAN 2020

SİLİVRİ ÇEVRE DERNEĞİ

5 Haziran Dünya Çevre Günü’nü  Basın Açıklaması..

5 Haziran 1972’de Stockholm’de toplanan Birleşmiş Milletler Dünya Çevre ve Kalkınma Konferansı’nda yeryüzündeki doğal ve kültürel çevre değerlerinin sürdürülebilir yaşamın temel kaynakları olarak korunması yönündeki sözleşmenin imzalanması bize 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nü armağan etmiştir.
5 Haziran’da imzalanan bu sözleşme insanlık için yeni bir gelecek güvencesi anlamına geldiğinden imza tarihinin her yıl Dünya Çevre Günü olarak kutlanılmasına karar verilmiştir.
Bu seneki tema Birleşmiş Milletler tarafından biyolojik çeşitlilik olarak belirlenmiştir. Brezilya, ABD ve Avustralya'daki orman yangınlarından Doğu Afrika'daki çekirge istilalarına ve şimdi küresel bir hastalık pandemisine kadar olan son olaylar, insanların ve içinde bulundukları yaşam ağlarının karşılıklı bağımlılığını göstermektedir.

Dünyada yaşanan bütün bu olaylar yanı sıra ilçemizin çevre sorunları halen devam etmektedir. İstanbul gibi bir metropolün en kırsal bölgesinde sayılabilecek olan ilçemiz Silivri, bu metropolün beraberinde getirdiği sanayi atıkları, Avrupa yakasının tüm evsel atıkları, tarım alanlarına yapılmak istenen kirli sanayileri tarafından tehdit edilmektedir. Tüm bu tehditlerin dışında Silivri’nin bölgesel sorunları da bulunmaktadır:
  1. Silivri’nin Seymen Köyü’nde bulunan çöplük 30 km civarında pis kokular ve mikroplar yayarak buradaki yerel hayatı yaşanmaz hale getirmektedir.
  2. E-5 karayolunun Silivri’nin ortasında geçmesinden kaynaklanan bir trafik sorunu var. Bu sorun E-5 karayolunun direkler ile yukarı kaldırılarak çözüme ulaştırılabilir. .
  3. Şehir merkezi toplu taşıma arttırılarak yayalaştırılmalı, bazı caddeler yaz aylarında trafiğe kapatılmalı, yürüyüş yolları yapılmalı ve bisiklet yolları yapılarak insanlar bisiklet kullanmaya teşvik edilmelidir.
  4. Silivri Etnografya Müzesi yapılmalıdır.
  5. Piri Mehmet Paşa Camii etrafı açılarak şehir meydanı yapılmalıdır.
  6. Aziz Nektarios’un evinin Yunanistan ile koordineli bir çalışma yapılarak turizme kazandırılmalıdır.
  7. Silivri kültürel faaliyet anlamında insanların ihtiyacını karşılayamamaktadır. Bunu gidermek için Çok Amaçlı Kültür Merkezi yapılmalıdır.
  8. Her mahallede çocukların top oynayabilecekleri alanlar yaratılmalıdır.
  9. Silivri’ye Kongre ve Fuar Merkezi yapılmalıdır.
  10. Fatih Mahallesi’ndeki sarnıç düzenlenerek halkın ziyaretine açılmalıdır.
  11. Cemal Kozanoğlu’nun HER YÖNÜYLE SİLİVRİ adlı kitabı basılarak Silivri halkına kazandırılmalı ve  İlçe Halk Kütüphanesi’nde yerini almalıdır.
  12. Yeni yapılması planlanan binalarda güneş enerjisi kullanılması teşvik edilmelidir.
  13. Kaldırımların üzerine kadar taşmış olan ticari işletmelerin işgalleri ortadan kaldırılmalıdır.
  14. Sahil düzenlemesi yapılarak Halk Plajı yapılmalıdır.
  15. Piripaşa Mahallesinde kentsel dönüşüm uygulanarak trafik sorununun çözümü ve yeşil alanların arttırılması sağlanmalıdır.
  16. Köylerimizde pilot bölgeler seçilerek İyi Tarım/Organik Tarım uygulamaları gerçekleştirilmelidir.
  17. Kanal İstanbul adlı çılgın projenin yapımından biran önce vazgeçilmelidir.
  18. Silivri’deki otopark sorununun çözülmesi için Hamamın yanındaki yer istimlak edilerek 5 katlı otopark yapılmalıdır.
  19. Silivri’deki okullarda botanik park alanları oluşturarak gençlerde çevre bilinci oluşturulması adına somut adımlar atılmalıdır.                        
                                                  
                                                               YEŞİL BİR SİLİVRİ İSTİYORUZ.

                                                                                                     SİLİVRİ ÇEVRE DERNEĞİ Başkanı ALİ KORSAN          

Adres: Piripaşa Mahallesi, Cumhuriyet Caddesi,                                                          TEL:  0212 727 55 99                                
Makbule Yönel İş Merkezi, Çekme Kat, No: 206                                                             GSM: 0532 241 74 67                    
Silivri 34570 İSTANBUL                                                                     E Mail: silivricevredernegi@gmail.com