Yine bu kirlilikten en çok etkilenen iki köy halkından da görüş alınmamıştır.
Yolçatı ve Çeltik köylülerinin en büyük geliri hepimizin bildiği gibi seracılıktandır. Onlar seralarını Kula Derenin sularıyla sularlar ve onların ürettikleri ürünleri tüm Silivrililer yemektedir. Yani cezaevinin pisliği tüm Silivrililerin sofrasına bulaşmaktadır.
Cezaevinin kanalizasyonları ilk günlerde "az sayıda mahkum olduğu" gerekçesiyle çalıştırılmıyordu. Şimdi ise kapasitenin yetmediği söyleniyor. Birileri yalan söylüyor ama acaba kim?
Eğer bu cezaevinin arıtma tesisinin kapasitesi yetersiz ise yapılacak tek şey bu cezaevinin kapısına kilit vurup burayı kapatmaktır. Belediyemizin böyle bir yetkisinin olması gerekir.
Nasıl bir esnaf ya da mesken sahibi bir kirlilik yarattığında belediye tarafından cezalandırılıyorsa, cezaevi de kirlilik yarattığı için cezalandırılmalı ve yeterli kapasitede bir arıtma tesisine sahip oluncaya kadar kapatılmalıdır.
Ayrıca burada çözüm hiçbir zaman deniz deşarjı olarak düşünülmemelidir. Marmara Denizi zaten yeteri kadar kirlenmiştir. Bir de lağım çukuru muamelesi yapılmamalıdır.
Soruna radikal bir çözüm gerekmektedir. Yoksa şimdiye kadar olduğu gibi herkes topu birbirine atıp sorunu geçiştirmeye çalışacaktır.
Silivrililerin buna daha fazla tahammülü yoktur.
Silivri Çevre Derneği
Başkanı
Ali Korsan