DOĞA ÇEVRE SU ÇÖP KİMYASAL KÖMÜR FOSİL TOPRAK HAVA ATIK PİL EKOSİSTEM HURDA YAĞ MİKROP GÜNEŞENERJİ

31 Mayıs 2011 Salı

Selimpaşa’ya Yapılacak Arıtma Tesisi ve Bir Açıklama


12 Bin Nüfuslu Selimpaşa'ya 250 Dönümlük Bok Çukuru


On iki bin nüfuslu Selimpaşa’ya dört yüz bin kişilik bir bok çukuru yapılacakmış. Bu, zamanla iki milyon kişilik bir çukura dönecekmiş. Bunun için 250 dönümlük bir alanda arıtma tesisi yapılacakmış.
Selimpaşalılar’a böyle bir tesis ister misiniz diye sormadan, oldu bittiye getirerek, "bakın ne de güzel bir tesis, iki milyon kişinin atığını sizin beldenize getireceğiz" diye, sanki müjdeli bir haber veriyorlar.
Duyurusu son dakikada yapılan bir toplantı. Efendim neymiş, gazetede yayınlamışlar. Kaç kişi okuyor gazeteleri. Neden beş-on gün önceden anonsla duyurup, halkı bilgilendirmediniz. Son dakikada kahvehanelere asılan uyduruk ve küçücük bir yazıyla halka haber vermişlermiş.
Sadece toplantının yapılacağı kahvehanede oturan on beş-yirmi kişi haberdar olup toplantıya katıldı. Tesisin yapılacağı yerin yakınındaki sitelerde oturanların ve arsa sahiplerinin çoğunun haberi olmamış ki, oralardan gelen hiç kimse yoktu.
Bu tesis imar alanı içinde... Yani dört bir tarafında yeni yapılaşmalar olacak. Yurttaşlar tesis dolayısıyla arazilerinin değerinin düşeceğinden korkuyorlar. Bu tür tesislerin en büyük sorunu etrafa yaydıkları pis kokudur. İyi bir işletmeyle koku önlenir, diyorlar. Bugüne kadar bu tür işletmelerin hiç de iyi işletilmediklerini defalarca gördük. O tesisler mutlaka kokarlar. İkinci önemli sorun ise kamyon trafiğidir. Tesisden çıkarılan arıtma çamurunun son depolama yerine gönderilmesi için her gün sayısız kamyon seferi olacaktır. Başlangıç için dört yüz bin kişilik bir tesisten söz ediyoruz. Daha sonra ise iki milyon kişilik bir tesis... Ne kadar çamur çıkacağını, ne kadar kamyon gerekeceğini varın siz hesaplayın.

Kumburgaz’ın, Kamiloba’nın ve Celaliye’nin atıkları da bu tesiste arıtılacakmış. Yani siz Kumburgaz’da yapacaksınız, atıklarınız Selimpaşa’ya gelecek, orada arıtılıp, denize dökülecek. Bu tesis, üstelik geçen yılki sel felaketinin yaşandığı dere yatağına yapılıyor. Yeni bir sel felaketinde tüm atıklar Selimpaşa’yı basacak.

Biz Silivri Çevre Derneği olarak arıtma tesislerine karşı değiliz. Fakat bu tesisin yeri tamamen yanlış ve halkı mağdur edecek. Ayrıca tesisin boyutu; bize, önümüzdeki dönemde bölgeye ne kadar göç beklendiğini ve Anadolu’dan koparılacak bir kaç milyon kişinin daha bu bölgeye doldurulacağını gösteriyor. Bu proje, bir ihtiyaçtan kaynaklanmıyor. Bu, tamamen politik bir tercihin sonucudur.

AKP iktidarı zaten bunu söyleyip duruyor. Tüm Türkiye’yi, İstanbul başta olmak üzere Marmara Bölgesi’ne toplamaya çalışıyorlar. Boşalan Anadolu topraklarını ne yapacaklarını da açıklasalar belki daha anlaşılır olurlar.Selimpaşa’ya yapılacak arıtma tesisi hakkındaki bildirimizden sonra yerel gazetelerin bazılarında “Silivri Çevre Derneği arıtma tesisi istemiyormuş” gibi bir hava estirilmeye çalışılıyor. Bunun bir yanlış anlaşılmadan kaynaklandığını düşünüyoruz. Biz, hiçbir yerde arıtma tesislerine karşıyız demedik. Herkes bilmeli ki çevre derneği arıtma tesislerinin en büyük savunucusudur. Biz her yerde arıtma tesisleri yapılmasını istiyoruz. Marmara’nın ve derelerimizin temiz kalmasını istiyoruz. Yalnız herkes şunu da bilmeli ki, yanlış bir yere yapılan herhangi bir tesise karşı çıkacağımız gibi yanlış yere yapılan arıtma tesisine de karşı çıkmak bizim görevimizdir. Bu bağlamda önceki bildirimizde de yazdığımız gibi Selimpaşa’ya yapılacak tesisin yeri yanlıştır. Bu nedenle biz Silivri Çevre Derneği olarak Selimpaşa’da yapılacak arıtma tesisine karşıyız.

Neler yazmıştık geçen bildiride:

1 - "Bu tesis imar alanı içinde. Yani dört bir tarafında yeni yapılaşmalar olacak."

Bu yeni yapılaşmalar tesisin 10-15 metre uzağında olacak, yani tesisin yanı başında ve dört bir tarafını çevirmiş olacaklar. Burada oturacak insanlar tesisin kokusundan şikâyet etmeye başladıklarında kim onlara burada yer almasaydınız ya da burada oturmasaydınız diyecek? Üstelik söz konusu alan düne kadar daha yeşil alanken bugün bir kararla arıtma tesisi alanı olmuş.

2 - "Bu tesis üstelik geçen yılki sel felaketinin yaşandığı dere yatağına yapılıyor."

Geçen yıl tam da arıtma tesisinin yapılacağı yerin önündeki sitede selden dolayı bir boğulma olayını ve ikiyüzün üzerinde otomobilin denize sürüklendiğini biliyoruz. Yani arıtma tesisinin yapılacağı alan bir sel yatağı. Önümüzdeki yıllarda benzer bir felaket olduğunda bu defa ortalığı sel ile birlikte atıklar da basacak. O zaman da birileri tüh, tüh; vah, vah diyecek ama bunun kimseye faydası olmayacak…

3 - Diğer itiraz noktamız ise arıtma tesisinin yapılacağı yerin, bu iş için en uygun yer olduğundan değil, sadece kamu arazisi olduğu ve bedavaya kapatılacağı için seçilmiş olmasındandır. Daha uygun ve daha güvenli yerler bulunabilir.

4 - Dördüncü itiraz noktamız ise projenin ihtiyaçtan çok politik bir yatırım olmasıdır. İstanbul’a göçü teşvik etmesi, göçü programlanmasıdır. Yalnızca Kumburgaz, Kamiloba, Celaliye ve Selimpaşa’ya hizmet vereceği söylenen tesisin bu kadar büyük olması gerekmez. Daha küçük ve daha uygun bir proje yapılabilir. Fakat sizin tüm Türkiye’yi İstanbul’a toplamak gibi bir amacınız varsa o zaman böyle projeler yaparsınız. Ve biz buna da itiraz ediyoruz.

Bizim itiraz nedenlerimiz bunlar. Bizim ve bazı Selimpaşalıların karşı çıkmasına rağmen bu proje yapılabilir. O zaman bu projenin yaratacağı sorunların tüm vebali, bugün bu projeyi savunanlara ait olacaktır.

 

24 Mayıs 2011 Salı

12 Bin Nüfuslu Selimpaşa'ya 250 Dönümlük Bok Çukuru

12 Bin Nüfuslu Selimpaşa'ya 250 Dönümlük Bok Çukuru


On iki bin nüfuslu Selimpaşa’ya dört yüz bin kişilik bir bok çukuru yapılacakmış. Bu, zamanla iki milyon kişilik bir çukura dönecekmiş. Bunun için 250 dönümlük bir alanda arıtma tesisi yapılacakmış.



Selimpaşalılar’a böyle bir tesis ister misiniz diye sormadan, oldu bittiye getirerek, "bakın ne de güzel bir tesis, iki milyon kişinin atığını sizin beldenize getireceğiz" diye, sanki müjdeli bir haber veriyorlar.





Duyurusu son dakikada yapılan bir toplantı. Efendim neymiş, gazetede yayınlamışlar. Kaç kişi okuyor gazeteleri. Neden beş-on gün önceden anonsla duyurup, halkı bilgilendirmediniz. Son dakikada kahvehanelere asılan uyduruk ve küçücük bir yazıyla halka haber vermişlermiş.
Sadece toplantının yapılacağı kahvehanede oturan on beş-yirmi kişi haberdar olup toplantıya katıldı. Tesisin yapılacağı yerin yakınındaki sitelerde oturanların ve arsa sahiplerinin çoğunun haberi olmamış ki, oralardan gelen hiç kimse yoktu.



Bu tesis imar alanı içinde... Yani dört bir tarafında yeni yapılaşmalar olacak. Yurttaşlar tesis dolayısıyla arazilerinin değerinin düşeceğinden korkuyorlar. Bu tür tesislerin en büyük sorunu etrafa yaydıkları pis kokudur. İyi bir işletmeyle koku önlenir, diyorlar. Bugüne kadar bu tür işletmelerin hiç de iyi işletilmediklerini defalarca gördük. O tesisler mutlaka kokarlar. İkinci önemli sorun ise kamyon trafiğidir. Tesisden çıkarılan arıtma çamurunun son depolama yerine gönderilmesi için her gün sayısız kamyon seferi olacaktır. Başlangıç için dört yüz bin kişilik bir tesisten söz ediyoruz. Daha sonra ise iki milyon kişilik bir tesis... Ne kadar çamur çıkacağını, ne kadar kamyon gerekeceğini varın siz hesaplayın.


Kumburgaz’ın, Kamiloba’nın ve Celaliye’nin atıkları da bu tesiste arıtılacakmış. Yani siz Kumburgaz’da yapacaksınız, atıklarınız Selimpaşa’ya gelecek, orada arıtılıp, denize dökülecek. Bu tesis, üstelik geçen yılki sel felaketinin yaşandığı dere yatağına yapılıyor. Yeni bir sel felaketinde tüm atıklar Selimpaşa’yı basacak.




Biz Silivri Çevre Derneği olarak arıtma tesislerine karşı değiliz. Fakat bu tesisin yeri tamamen yanlış ve halkı mağdur edecek. Ayrıca tesisin boyutu; bize, önümüzdeki dönemde bölgeye ne kadar göç beklendiğini ve Anadolu’dan koparılacak bir kaç milyon kişinin daha bu bölgeye doldurulacağını gösteriyor. Bu proje, bir ihtiyaçtan kaynaklanmıyor. Bu, tamamen politik bir tercihin sonucudur.

AKP iktidarı zaten bunu söyleyip duruyor. Tüm Türkiye’yi, İstanbul başta olmak üzere Marmara Bölgesi’ne toplamaya çalışıyorlar. Boşalan Anadolu topraklarını ne yapacaklarını da açıklasalar belki daha anlaşılır olurlar.

16 Mayıs 2011 Pazartesi

Barış Özgür, Nükleer Santrallere Karşı İğneada'dan Ankara'ya Pedal Basıyor...

14 Mayıs 2011 Cumartesi sabahı Kırklareli'nin Demirköy ilçesine bağlı İğneada beldesinden bisikletiyle yola çıkan Barış Özgür, 15 Mayıs 2011 Pazar günü saat 13:00 civarında Silivri’ye vardı. İğneada'dan Silivri’ye kadar 177 km. pedal basan Barış Özgür, Silivri'de, tarihi Mimar Sinan Köprüsü'nde Silivri Çevre Derneği başkanı Ali Korsan ve yönetim kurulu üyeleri Ertuğrul Akçaoğlu, Lütfü Ertürk, Turgay Duru ve adem akıncıoğlu tarafından karşılandı.

Nükleer santrallere karşı pedal basan Barış Özgür, yol boyunca büyük ilgi gördüğünü, yolda görüştüğü herkesin eylemini desteklediğini ve kendilerinin de nükleer santrallere karşı olduklarını söylediklerini aktardı. İğneada'dan yola çıktıktan sonra zorlu bir etabı aştığını söyleyen Barış Özgür, Nükleer Santral tercihinin yanlış bir tercih olduğunu, önce 1979'da Amerika'nın Pensilvanya Eyaleti'ndeki Üç Mil Adası (Three Mile Island), ardından 20 Nisan 1986'da o zamanki adıyla Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği'ne bağlı Ukrayna'nın Kiev ili Çernobil kentindeki ve en son olarak da bu yıl Japonya'da Fukuşima santral kazalarından ders alınması ve böyle yanlış bir tercihten vazgeçilmesi gerektiğini söyledi.




Ülkemizin, güneş ve rüzgâr enerjileri açısından çok zengin olduğunu söyleyen Barış Özgür, zengin jeotermal ve biokütle kaynaklarına sahip olduğumuzu ve bunların çok ucuz kaynaklar olduğunu, hem tehlikeli, hem pahalı nükleer santrallere ihtiyacımız olmadığını, nükleer santrallerin enerji verimlerinin de düşük olduğunu, asıl olarak bu santrallerin silahlanma amacıyla istendiğini, dünyanın savaşlara değil, barışa ihtiyacı olduğunu aktardı.



Daha sonra Silivri şehir merkezine gelen Barış Özgür ve Silivri Çevre Derneği yöneticileri Silivrililer'le görüştüler. Barış Özgür neden Nükleer Santrallere karşı olduğunu anlatırken, Silivrililer de Barış Özgür'ün eylemini desteklediklerini dile getirdiler. Silivri şehir merkezinde bir süre görüşmelerini sürdüren Barış Özgür daha sonra Silivri sahiline indi. Sahilde bisikletiyle tur atarken, pazar gününün güneşinden de yararlanarak sahile akın eden Silivrililer'in de büyük ilgisiyle karşılaştı.


Daha sonra istirahata çekilen Barış Özgür, pazartesi sabahı İstanbul'a gitmek üzere Silivri'den yola çıktı. 17 Mayıs 2011 Salı sabahı Ankara'ya doğru yola çıkacak olan Barış Özgür, 21 Mayıs 2011 Cumartesi sabahı, Türkiye'nin dört bir tarafından Ankara'ya doğru yürüyüşe geçmiş olan "Anadoluyu Vermeyeceğiz" kervanlarıyla birlikte Ankara'da olacak.

Nükleer santral yapılması düşünülen yerlerden biri olan Kırklareli-İğneada'dan yola çıkan Barış Özgür, daha sonra da, nükleer santral yapılması düşünülen Sinop ve Mersin-Akkuyu'ya da bisikletiyle gideceğini ve buralarda da nükleer santralleri protesto edeceğini söyledi.