“Suyumuzu, Longozumuzu, Balığımızı Koruyalım” Toplantısı
Sonuç Bildirgesi (3-4 Kasım 2007
İğneada, Kırklareli)
Türkiye’nin en büyük ve önemli subasar ormanları (longozları) Yıldız (Istranca)
Dağları’nın Karadeniz’le birleştiği
Kuzey-Batı sahilinde yer alıyor. Bu bölge Trakya’nın elde kalmış neredeyse tek
doğal alanı. İstanbul ve çevre iller başta olmak üzere en önemli yaz ve hafta
sonu turizm merkezidir.
Orman, deniz, akarsu, göl, kumul ve subasar orman olmak üzere 6 farklı
ekosistemi bir arada barındıran İğneada Longozları, biyolojik çeşitliliği ve güzelliği
ile paha biçilmez ve gelecek kuşaklara miras bırakmamız gereken bir doğal alan.
2500 hektar alanı kaplayan
İğneada Longozları bugüne kadar yapılan araştırmalara göre 27 tür ağaç ve
ağaççık, 4’ü endemik olmak üzere toplam 671 tür bitki, 221 tür kuş, yaklaşık 50
tür memeli, 35 tür sürüngen, 310 tür böcek, 30 tür tatlı su balığı ve 20 tür ekonomik
değeri olan deniz balığı türünün yaşam alanı.
Akarsuların ve longoz sularının denizle karıştığı alanların, balıkların üremesi,
beslenmesi ve balıkçılık verimi açısından vazgeçilmez olduğu bilimsel bir
gerçektir.
Aynı şekilde bölgenin doğal zenginlikleri ile güzelliği ekoturizm, agro-ekoturizm
açısından son derece önemli ve büyük bir potansiyel taşımaktadır.
İğneada Longozları’ndaki akarsular üzerindeki tehdit, milyonlarca yıldır
buradaki farklı ekosistemlerde varlığını sürdüren zengin, canlı yaşamla
birlikte balıkçılığı ve bölge halkına yeni bir geçim kaynağı sağlayacak olan
ekoturizmin gelişmesini de tehdit etmektedir.
TEHLİKELİ
PROJELER
Bugünlerde İğneada Longozları’nı tehdit eden iki önemli sorun var:
Bunlardan biri Vize’nin Evrencik Köyü’nde yapılmakta olan Çimento Fabrikası
ve çimento yükünün nakledilmesinde kullanılacak olan yol ve kurulacak olan kazıklı
iskele.
Diğer sorun ise İSKİ’nin “Istranca Dereleri Projesi”yle İstanbul’a su
sağlamak için Rezve Deresi’nden ve Longoz’daki derelerden su taşımak amacıyla
yapmayı planladığı boru hattı.
MUHTEMEL
TEHDİTLER
- İstanbul’a
su taşımak üzere yapılacak boruların aynı zamanda yol üzerindeki
derelerden de su alması planlanmaktadır. Yaşanmakta olan kuraklık ve
küresel iklim değişikliği nedeniyle zaten dünyada bir su dengesi bozulması
da sözkonusu iken bu durum Longoz’da %50 azalmış olan suya da ‘el konulması’
sonucu longozun kuruması anlamına geliyor. Kaldı ki, halen yöre halkı
İğneada ve köylerinde ciddi bir içme, kullanma ve sulama suyu sıkıntısı
yaşamaktadır.
- Boru
hattının longozu ikiye bölmesi buradaki biyolojik çeşitliliği de tehdit
edecektir.
- ‘Boru hattı’
demek elektrik hattı ve hafriyat için ormana yeni yollar açılması demektir.
- Boru hattı
için açılan yolun kenarında, geçmişte yapılmış Durusu (Terkos)-Panayırderesi
arasındaki boru hattında olduğu gibi erozyon başlatacaktır.
- Boru hattı
için longozların koruma statüsünün tabiatı koruma alanı statüsünden milli
park statüsüne çevrilmesi gibi yumuşatılmaya çalışılması ve sınırlarının
değiştirilme çabaları gündeme gelmiştir.
- Çimento
fabrikasına yük taşımak amacıyla yapılacak liman, deniz ekosistemini ve
dolayısıyla da bölge balıkçılığını tehdit edecektir.
- Çimento
fabrikasına İğneada-Vize arasında karşılıklı nakliye trafiği ayrı bir
sorundur. Her gün en az yüz kamyon Vize’den Istranca Dağları’nı kullanarak
çimento taşıyacak, İğneada neredeyse bir otoban olacak ve sakin bir yaşam
alanı, bir nakliye merkezine dönüşecek, ekoturizm değeri kaybolacaktır.
- Çimento
fabrikası için yapılacak olan nakliyede İğneada-Vize arasında yaşanacak
kamyon trafiği sadece gürültü, çimento tozu ve egzoz kirliliğine yol
açmasının yanısıra, yolların fazla rampalı ve virajlı olması nedeniyle
trafik kazaları riskini de artıracaktır.
- Yaşanacaklar
hem akarsuların kuruyarak bitkilerin, kuşların, balıkların burayı terk
etmesi, hem de buna bağlı olarak bölgenin temel geçim kaynaklarının yok
edilmesi anlamına gelmektedir.
- Derelerin
sularının alınması sonucu denize besin elementi taşınması engelleneceği
için denizde biyolojik üretim düşecek ve buna bağlı olarak balıkçılıktan
gelir sağlayan balıkçılar işlerini kaybedeceklerdir. Bu da İstanbul gibi
büyük kentlere olan göçü arttıracaktır.
ÇÖZÜM ÖNERİSİ:
PLANLAMA VE EKOTURİZM
Bir yandan İstanbul’un su ihtiyacını karşılamak için Trakya Bölgesi’nden
İstanbul’a su taşınması çalışmaları, diğer yandan da çimento fabrikasının
inşaat hazırlıkları hızla devam ederken, biz
İğneada’nın tüm doğal ve ona bağlı olarak gelişen sosyo-kültürel değerlerini
korumak isteyenler İSKİ’nin Rezve Deresi’nden İstanbul’a su taşıma
projesinin, çimento fabrikasının ve ona bağlı olarak yapılacak limanın
durdurulmasını istiyoruz.
Bölgenin doğal kaynakları korunarak sürdürülebilir bir ekonomik gelişmenin
sağlanması için;
- Tarım,
sanayi ve kentleşme plansızlığı yüzünden Trakya Bölgesi’nde akarsular ve
yeraltı rezervleri tükenmektedir. Örneğin borular ve pompa istasyonuyla İstanbul’a
su sağlayan Papuçdere Barajı’nda geçen sene bu zamanlarda 24 m olan su seviyesi bu
yıl 1-2 metre
civarındadır. Ülkemizde su rejimi planlaması vazgeçilmezdir ve yapılan
bölgesel planlara bağlı kalmak gereklidir. Su varlığının kullanılmasında Havza
Yönetimi prensibi benimsenmelidir.
- Istranca Dereleri
Su Projesi’nin tamamlanan I. ve II. aşamalarında İğneada Longozu'nun su
kaynakları olan küçük nehir vadilerine 7 küçük baraj gölü yapılmıştır ve doğal
akışı durdurulan su depolanmak üzere Terkos Gölü'ne pompalanmaktadır.
Istranca Dereleri’nden İstanbul'a su getirme projesinin Rezve Deresi ve Bulanık Deresi ayağı
(III. ve IV. aşamaları) uygulamaya konmadan önce mutlaka Çevresel Etki
Değerlendirme (ÇED) çalışmaları yapılmalıdır. Bu çalışmada gerçek bir ÇED
ile tasarlanan proje yerine tasarruf ve kentte yağmur suyu depolama
alternatifleri değerlendirilmelidir. İğneadalılar İstanbul’un bu suya
ihtiyacı olmadığını düşünmekte ve ÇED’in şeffaf, tarafsız ve katılımcı
ekiplerle denetlenebilir bir anlayışla yapılmasını şart koşmaktadır.
- Türkiye'nin en verimli topraklarının bulunduğu, I-II ve III. sınıf toprakların toplamının
% 73.8'ine vardığı Trakya'da, amaç dışı kullanımlarla yok edilen verimli
toprak 457.560 dekara ulaşmıştır. 457.560 dekar verimli alan, Türkiye
toprakları ortalama yetenekleri açısından, 120.000 dekar toprak kaybına
eşdeğerdir. Aynı şekilde ormanlar da çimento fabrikalarına, kum ve taş
ocaklarına feda edilmektedir. Bu nedenle bölgenin doğal kaynaklarının
sürdürülebilir kullanımını da gözetecek Toprak Koruma ve Arazi Planlama
Kanunu’nun öngördüğü bir arazi planlaması acilen yapılmalıdır.
- Bölgede kum
ve güneşi dışlamayan ekoturizm faaliyetlerinin teşvik edilerek
geliştirilmesi hem doğal kaynakların korunması, hem yöre ekonomisinin
canlanması, hem de gelecek kuşaklara bu değerli mirasın devredilmesi
açısından önemlidir. İğneada kitle turizmini değil, ekoturizme dayalı
kalkınma modelini benimsemiştir.
- Bölgede mantar
ve aromatik bitkilerin işlenmesi, arıcılık, konservecilik gibi doğa ile
dost geçim kaynaklarının geliştirilmesi için gerekli altyapı
çalışmalarının başlatılması ve teşviklerin verilmesi gerekmektedir.
- İğneada
Limanı ekoturizme dayalı bir yat limanını barındıracak hale getirilmeli,
buna karşılık yük limanı olarak zaten var olan Tekirdağ Limanı değerlendirilmelidir.
İĞNEADA’NIN
DAMARLARINI KESMEYİN!!!
Bizler akarsularımızı, ormanlarımızı oralarda yaşayan diğer canlıları yok
etmenin bedelini ödemek istemiyoruz. Biliyoruz ki su, orman ve orada yaşayan
bitkiler ve hayvanlar olmadan biz de var olamayız. Bu yüzden çözüm
önerilerimizin dikkate alınmasını istiyoruz.
Su varlıkları,
orman, deniz ve toprak hepimiz içindir.
Bugün hepimiz
İğneadalı’yız ve İğneada’nın suyu, ormanı, denizi, balığı yok olursa bundan
hepimiz etkileneceğiz...
Anadolu Üniversitesi Kırklareli İl Temsilciliği Münir Saygın (Öğretim Üyesi)
Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği
Doğa Gözcüleri Derneği
Edirne Doğa Sporları Kulübü
GDO’ya Hayır Platformu
Greenpeace Akdeniz Ofisi
Istranca Gençlik ve Doğa Sporları Klübü
İğneada Doğal Yaşamı Koruma ve Bölgesel Yaşamı Destekleme Derneği
Kırklareli Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği
Kırklareli Köy Koop. Temsilciliği
Kuş Araştırmaları Derneği (KAD)
Limanköy Balıkçı Kooperatifi
Silivri Çevre Derneği
TEMA Vakfı
TEMA Vakfı Kırklareli Temsilciliği
Trakya Turizm Kültür ve Çevre Derneği
Türk Deniz Araştırmaları Vakfı (TÜDAV)