DOĞA ÇEVRE SU ÇÖP KİMYASAL KÖMÜR FOSİL TOPRAK HAVA ATIK PİL EKOSİSTEM HURDA YAĞ MİKROP GÜNEŞENERJİ

23 Ocak 2016 Cumartesi

Danıştay, Termik Santrale "Şimdilik" Dur Dedi!


Danıştay, Termik Santrale "Şimdilik" Dur Dedi!


Olağanüstü hal, savaş gibi durumlarda ve sadece o durumla bağlantılı hallerde alınabilen "acele kamulaştırma" kararı, Silivri ve Çerkezköy'e yapılmak istenen termik santral için de uygulanmış ve Bakanlar Kurulu kararıyla Silivri ve Çerkezköy'de bazı yerlere, belirlenecek bir fiyat üzerinden el konulmak istenmişti.

Tekirdağ'ın Çerkezköy ilçesi Ambardere mevkii ile İstanbul'un Silivri ilçesi Çayırdere Mahallesi arasında özel bir şirket tarafından yapılması planlanan kömürlü termik santral projesinin hayata geçirilmesi için 23 Ocak 2016 tarihinde hukuka uymayacak şekilde Bakanlar Kurulu tarafından alınan Acele Kamulaştırma Kararı’na karşı Çerkezköy Belediye Başkanlığı'nın açtığı davada Danıştay 6. Dairesi, "Trakya’da imar planı değişikliklerinin kesinleşmediği" gerekçesi ile acele kamulaştırma işlemi için yürütmenin durdurulmasına karar verdi.

Bu yürütmenin durdurulması kararı ile planlanan kömürlü termik santral projesinin önüne kesin olarak geçilmiş değildir. Projenin kesin olarak iptali için mücadele etmeye devam edeceğiz.


Türkiye'nin enerji açığı olduğu söylemleriyle yapılmak istenen kömürlü termik santraller yaşam alanlarımızı, toprağımızı-suyumuzu, her şeyi kirletmektedir. Türkiye'de şu an için bir enerji açığı yoktur. Bırakın enerji açığı olmasını, piyasada elektrik arz fazlası vardır. Bunun en net ve açık kanıtı; son iki yılda elektrik fiyatlarının ucuzlamış olmasıdır.

Termik santralin yer değişikliği yapılarak kurulması için çalışmalar olduğu söylenmektedir Termik santralin Çerkezköy-Kapaklı bölgesinde bir yere kurulması için hazırlık çalışmaları yapıldığı konuşulmaktadır. Kömürlü termik santral projesinin kesin iptali için mücadelemiz devam edecektir.







16 Ocak 2016 Cumartesi

Bu güneş, bu rüzgar bize yeter!

Bu güneş, bu rüzgar bize yeter!

Silivri Çevre Derneği Başkanı Ali Korsan, yazılı bir basın açıklaması yaptı. Korsan, 'Bu güneş, bu rüzgar bize yeter dedi.      

                                                                                               16 Ocak 2016     



 Silivri Çevre Derneği Başkanı Ali Korsan, Temiz Enerji Platformu ve Türkiye Çevre Platformu’nun Ankara’da düzenlediği ‘Enerji’de ulusal ve uluslararası son gelişmeler’ toplantısına katıldı. Geçtiğimiz hafta yapılan toplantının ardından yazılı bir basın bülteni yayınlayan Korsan, “Türkiye eğer yüzde yüz yenilenebilir enerjiye geçmek isterse, bunu yedi-sekiz yıl içinde başarabilecek yeterli kaynağa ve teknolojiye sahiptir” dedi.  

Korsan’ın açıklaması şu şekilde;

‘4 BİN KİŞİ ÖLMÜŞ’

“Bölge Platformlarının Çalışma Raporlarının,  Termik Santral Karşıtı Çalışmaların ve Sinop, İğneada ve Akkuyuda yapılmak istenen Nükleer Santrallara Karşı Çalışmaların görüşüldüğü toplantının ana konusu ‘Enerjide ulusal ve uluslararası son gelişmeler’ idi.
Marmara Üniversitesi Enerji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar, Dünya’da Yenilenebilir Enerji üzerindeki gelişmeleri anlatarak başladığı sunumunda fosil yakıtların ve termik ve nükleer santralların yarattığı kirliliklerin hayatlarımızı nasıl kötü etkilediğini anlattı.
1850’lerde, sanayi devrimiyle artmaya başlayan ve o günlerden sonra hep artmaya devam eden enerji ihtiyacı, o güne kadar kullanılmayan yeni enerji kaynaklarını ortaya çıkardı. Kömür, petrol ve doğalgaz. Bunların kullanılması birçok sorun yarattı fakat kullanılmaya devam edildi.
Amerika’da 1850'lerden beri beş milyon kişi termik santralların etkisiyle kanserden ölmüş. 1952 yılında 4 – 9 Aralık arasında Londra’da kömürün yarattığı duman, havanın dönmesiyle şehrin üzerine çökmüş, 9 Aralıkta havanın değişmesiyle dağılmıştı. Bu sırada bir gecede 4.000 kişi ölmüş, 100.000'den fazla kişi dumanın etkileriyle hastalanmıştı. Daha sonra yapılan detaylı araştırmalar 4 – 9 Aralık arasında ölümlerin 12.000 civarında olduğunu göstermişti.

‘100 SİPARİŞ İPTAL EDİLDİ’

Dünyadaki petrol ve kömürün büyük bölümünün sahibi ya da işletmecisi olan büyük enerji şirketleri, 1970’teki petrol krizinden sonra petrolün bir gün biteceğini anladıklarında ne yapacağız diye düşünmeye başladılar ve çözümün nükleer santrallar olacağına karar verildi. O güne kadar nükleer silah malzemesi üretmek için kullanılan nükleer santralların atık ısılarıyla Rusya’da santralların yakın çevresinde merkezi ısıtma yapılmış, Fransa ve Amerika’da elektrik üretilmişti. Santralların tüm masrafları silah sanayii ya da devlet tarafından karşılandığı için üretilen yan enerji bedava gibi görünüyordu.
1973'de enerji ihtiyacının nükleer santralların atık ısılarıyla karşılanabileceğine dünyayı inandırdılar. Beş bin tane nükleer santral yapılacaktı. Dünyanın tüm enerji ihtiyacı nükleer santrallar ile karşılanacaktı. Enerji neredeyse bedava olacaktı. 1978'e gelindiğinde bu iş bitmişti. 400 kadar nükleer santral yapılmıştı, 100 santral siparişi iptal edilmişti.  Pahalı olduğu için, atıkları depolanamadığı için, insanlar tehlikeli bir santralı çevrelerinde istemediği için nükleer silah malzemesi üreten santralların atık ısılarından elektrik üretme macerası son bulmuştu.

‘TEK BAŞINA 25 BİN KİŞİNİN
İHTİYACINI KARŞILIYORDU’

1980 yılından itibaren ABD, İngiltere ve Japonya rüzgar türbinleri ve güneş pilleri teknolojisini geliştirmeye ve bir yandan da kullanmaya başladılar. ABD, 1980'den 1996 yılına kadar Hollanda ve Danimarka’dan 15 bin tane rüzgar tirbünü satın alıp, işletmeye başladı. Yine ABD'de, güneş pilleri alanında bir pazar oluşması ve firmaların konuya ilgisini çekmek için bir milyon kamu binasının çatılarına güneş pilleri yerleştirildi.
Daha sonra Almanya da rüzgar türbini üretmeye başladı. Teknolojinin gelişimi giderek hızlanmaya başladı.
1996'da 600 kw'lık türbinler yapılırken, kısa süre sonra 1.000 kw'lık (1 Mw) ve 2005 yılında 5.000 kw'lık (5 Mw) türbinler yapıldı. 5Mw'lık bir türbin tek başına 25.000 kişinin elektrik ihtiyacını karşılayabiliyordu.
Teknolojinin gelişimi sonucu güneş pilleri ilk yapıldıkları günden bu güne otuz misli ucuzladılar. Bu günlerde hiçbir destek almaksızın güneş pilleri ve rüzgar türbinleri en ucuz enerjiyi üretmektedirler.
1970'deki petrol krizi bize enerjinin etkin kullanımını öğretti. Daha az enerji kullanarak daha çok iş yapacaktık. Hiç aklımızda yokken petrol krizi bize bunu öğretti. O güne kadar kalkınmışlığın ölçüsü ne kadar çok enerji tükettiğinizdi. Krizden sonra bu, enerjiyi ne kadar etkin kullandığınızla ölçülmeye başlandı.

‘ALMANYA HAZIRLANIYOR’

Almanya 2050 de yüzde yüz yenilenebilir enerji kullanmaya hazırlanıyor. Nükleer santrallarını kapatma kararı almış olan Almanya 2050 ye kadar kömür ve doğal gazdan da vaz geçerek yalnızca yenilenebilir enerji kullanacak. Bunun bir adımı olarak ülkedeki tüm çatıları güneş pilleriyle kaplamaya çalışıyor.
Bir çok Alman vatandaşının her yıl güneşlenmek için geldiği Türkiye, Almanya’dan üç misli fazla güneş görmektedir. Bu da Almanya’da döşenen bir ünite güneş pili, bir birim enerji üretiyorsa aynı ünite Tükiye’de üç birim enerji üretecektir yani üç misli daha ucuz enerji üretecek demektir.
Bir ülkenin doğru bir enerji planlaması yapabilmesi için ‘Enerji-Ekonomi-Çevre karar modeli’ oluşturması gerekir ki yanlış yatırımlar yapmasın. Marmara Üniversitesi böyle bir çalışmayı Türkiye için yapmıştır ve isteyenler bu çalışmadan yararlanabilirler.
Bugün dünya yeni bir nükleer santral yapmaktan vazgeçmiştir. Nükleer santralları olanlar bunları kapatmayı planlamaktadırlar. En büyük sorun kapatılan santralların kullanılmış yakıt çubuklarının ne yapılacağıdır. Bunlar on binlerce yıl itina ile saklanması gereken çöplerdir. Herkes bunları nereye koyacağını düşünmektedir. Bugün yeni yapılıyormuş gibi gösterilen santralların tamamlanması ihtimali yoktur. Bu göstermelik santral girişimleri, dünyanın diğer ülkelerinin çöplerine depo olabilirler. Böyle bir tuzağa düşmemek için çok dikkatli olmak gerekir.
Güneş ve Rüzgar açısından çok şanslı olan ülkemiz, eğer yüzde yüz yenilenebilir enerjiye geçmek isterse bunu yedi-sekiz yıl içinde başarabilir. Türkiye yeterli kaynağa ve teknolojiye sahiptir. Sadece karar vericilerin bu yönde karar vermesi gerekmektedir. Ne yazık ki Türkiye’de karar vericiler petrolü, kömürü ve nükleeri daha çok sevmekte ve lisans vermeyerek rüzgar ve güneş enerjisi yatırımlarını engellemektedirler.
Bu güneş, bu rüzgar bize yeter!”                                              

                                                                                                                              16 Ocak 2016 

                                                                                               SİLİVRİ ÇEVRE DERNEĞİ 
                                                                                                  Başkanı Ali KORSAN

20 Aralık 2015 Pazar

Köy köy gezilip, halk bilinçlendirilecek!

 

YÖRÜNGE Gazetesi 20 12 2016
Köy köy gezilip, halk bilinçlendirilecek!

Kuzey Ormanları Savunması (KOS) adlı aktivist gurubun temsilcileri Silivri'ye gelerek Çevre Derneği yöneticileri ile görüştü. KOS grubu, ileriki günlerde köy köy gezerek halkı bilgilendirmeyi planlıyor.

Kuzey Ormanları Savunması adlı çevreci aktivistlerden oluşan grup Silivri Çevre Derneği’ni ziyaret etti. Başar Toros, Rüya Kurtuluş, Çiçek Hızar ve Çağdaş Öztürk ile İğneada Çevre Derneği yöneticisi Yaşar Mersin’den oluşan KOS ekibi; Silivri Çevre Derneği Başkanı Ali Korsan ile yöneticiler; Ertuğrul Akçaoğlu, Ahmet Yücegök ve Adem Akıncıoğlu tarafından karşılandı. 

Görüşmede Silivri ve Çerkezköy arasına yapılması planlanan kömürlü termik santral ve atık alanı hakkında fikir alışverişinde bulunuldu. 5500 dönüme yakın tarım ve orman arazisinin ve yeraltı su kaynaklarının nasıl yağmalanıp kirli enerji tesislerine kurban edileceği ve Trakya’nın göbeğine yapılması düşünülen bu santralın nasıl İstanbul’un ve Tekirdağ’ın çok büyük bölümlerini kirletip, buralarda yaşamı imkansız hale getireceğinden ve buna karşı birlikte neler yapılabileceği masaya yatırıldı.

 Kuzey Ormanları Savunması ve Silivri Çevre Derneği, kömürlü termik santrallere karşı birlikte mücadele etmeye karar vererek yol haritalarını belirleme konusunda prensip kararı aldı. Önümüzdeki günlerde köy muhtarlarıyla, sivil toplum kuruluşlarıyla ve özellikle santralın yapılacağı Çayırdere köylüleri ve çevresindeki Beyciler, Büyükçavuşlu, Sayalar ve Danamandıra köylüleriyle ve Çatalca'nın Hallaçlı köylüleriyle bire bir santralın zararları üzerine görüşme kararı alındı.

                                                                                                         

                                                                                                                      20 Aralık 2016

Silivri Çevre Derneği Başkanı

                                                                              Ali KORSAN


 

22 Ekim 2015 Perşembe

Cami etrafındaki yapılar kaldırılsın!

 

Cami etrafındaki yapılar kaldırılsın!

Silivri Çevre Derneği Başkanı Ali Korsan, CHP İstanbul İl Başkanlığı'nda düzenlenen Çevre Dernekleri Toplantısına katıldı, kendilerine göre ilçenin sorunlarını dile getirdi

Cami etrafındaki yapılar kaldırılsın!
22 Ekim 2015 - 14:34

Silivri Çevre Derneği Başkanı Ali Korsan ve Dernek Üyesi Kazım Ersözlü, CHP İstanbul İl Başkanlığı’nın düzenlediği Çevre Dernekleri Toplantısına katıldı. CHP İstanbul İl Başkanlığı’nda üçüncüsü gerçekleştirilen toplantıyı CHP Çevre ve Doğa Haklarından Sorumlu İl Yönetim Kurulu Üyesi Şeyma Dumrul yönetti.
İstanbul’da faaliyet gösteren çeşitli çevre derneklerinin yöneticilerinin katıldığı toplantıda, her ilçe sorunlarını dile getirildi.
Toplantının içeriği ile alakalı yazılı bir açıklama yapan Silivri Çevre Derneği Başkanı Ali Korsan, şu şekilde konuştu;
“Silivri Çevre Derneği olarak bölgemizin sorunlarını anlattık.
Silivri’nin tüm evsel atıklarının derin deşarj adı altında Marmara Denizi’ni kirlettiğini, Boğluca Deresi ve yağmur kanalları aracılığıyla önemli bir kirliliğin kıyılarımıza boşaltıldığını ve bunun tüm kıyılarımıza mikrop saçtığını...
E-5 kenarından Tuzla deresine, vidanjörlerin fosseptiklerden çektikleri evsel atıkları geceleri kaçak olarak deşarj ettiğini tespit ettiğimizi ve bunu İSKİ'ye bildirmemize rağmen hala bir çözüm üretilmediğini...
Bazı sanayi kuruluşları, zaman zaman atıklarını yağmur kanallarına ve derelere boşaltıyorlar. Bu konudaki denetimlerin sıklaştırılması gerektiğini... 

‘İSKİ GÖRMEZDEN GELİYOR’

Muhallebi Kralı Topbaş’ların Büyüksinekli Köyü’nde bulunan Manda çiftliğinin, modern bir arıtma tesisi yaptıklarını söylemelerine rağmen 1200 manda ve 600 ineğin pisliğiyle, Kula Deresini kirletmeye devam ettiğini, bu kirliliğin Marmara’ya kadar ulaştığını fakat hala bir çözüme ulaştırılamadığını, İSKİ'nin durumu görmezden geldiğini...
Silivri’nin eski köyleri, yeni mahallelerinden Gazitepe, Büyükçavuşlu ve Danamandıra mahallelerine yapılan kanalizasyon kanalları hiçbir arıtma yapılmadan derelere boşaltılmakta ve dereleri mikrop yuvası haline getirmektedir. Bu durumdan şikâyetçi olan mahalle sakinleri İSKİ'ye gittiklerinde, İSKİ'den dereleri kirlettikleri için ceza ile karşı karşıya kalacaklarını öğrenmişler ve panik içindeler...

‘İSPARK KAYNAKLARI SÖMÜRÜYOR’

Kum ocakları ve taş ocakları sorunumuz halen devam etmektedir. Maden arama ruhsatı ile kum ve taş ocağı açılmasına izin verilmekte ve bu sorun hem su kaynaklarımızı hem de çevreyi kirletmektedir...
Danamandıra ve Küçüksinekli göletlerinin piknik alanı ilan edilmesi ve buraların kontrolünün Büyük Şehir Belediyesine geçmesiyle başıboş, denetimsiz kalmaları sonucu birer çöplük haline dönüşmüşlerdir...
İSPAK tarafından Silivri’nin iskele meydanı ve ana arterlerinde birer şeridin otopark olarak kullanılması trafiği içinden çıkılmaz bir hale getiriyor. Öte yandan İspark, Silivri’den topladığı bu paralarla Silivri için hiçbir yatırım yapmayarak (söz gelimi katlı otoparklar yapmak gibi), Silivri’nin kaynaklarını sömürmekten başka bir işe yaramıyor...

‘E-5’İN YUKARI KALDIRILMASI’

Zaten az ve zor kullanılabilir kaldırımların tam ortasına fidan, trafik tabelaları, elektrik ve telefon direkleri dikerek kaldırımlar kullanılmaz hale getiriliyor. Bunların kaldırımların ortasına değil, daha uygun bir şekilde, yaya trafiğini engellemeyecek biçimde dikilmeleri...
Büyüyen ve gelişen Silivri’yi ortadan ikiye bölen E-5 karayolunun yukarı kaldırılması…

‘AZİZ NEKTARYUS AÇILSIN’

Boğluca Deresi üzerindeki tarihi Vakkas Köprüsü’nün restorasyonunun yılan hikayesine döndüğü, Anıtlar Yüksek Kuruluyla görüşülerek, restorasyon çalışmasının hızlandırılması…
32 Gözlü Mimar Sinan Köprüsündeki restorasyon çalışmalarının durduğu, yerel yönetimin ve siyasilerin bu konuyla ilgilenip, bu konuya bir çözüm bulmaları…
İlçemizin önemli yapılarından biri olan Aziz Nektaryus'un doğduğu evin biran önce restore edilip ziyarete açılması...

‘PİRİ PAŞA ETRAFINDAKİ 
YAPILAR KALDIRILSIN’

Piri Mehmet Paşa Mahallesi’nde kentsel dönüşüm uygulanarak ana arterlerin genişletilmesi ve rüzgâr koridorları açılması...
Piri Mehmet Paşa Camisinin etrafındaki yapıların kaldırılarak Çarşı meydanının genişletilmesi...
İlgililerin yukarda saydığımız bu çevre sorunlarını biran evvel çözmelerini umutla bekliyoruz.”


21 Ekim 2015 Çarşamba

CHP İSTANBUL İL BAŞKANLIĞININ DÜZENLEDİĞİ ÇEVRE DERNEKLERİ TOPLANTILARININ ÜÇÜNCÜSÜ YAPILDI









SİLİVRİ ÇEVRE DERNEĞİ
Basın Açıklaması, 21.10.2015


CHP İSTANBUL İL BAŞKANLIĞININ DÜZENLEDİĞİ ÇEVRE DERNEKLERİ TOPLANTILARININ ÜÇÜNCÜSÜ YAPILDI

CHP İstanbul İl Başkanlığının düzenlediği, Çevre ve Doğa Haklarından Sorumlu İl Yönetim Kurulu Üyesi Şeyma Dumrul'un yönettiği Çevre Dernekleri Toplantısı, 20 Ekim 2015 tarihinde CHP İstanbul İl Başkanlığı binasında yapıldı. CHP İstanbul İl Başkanlığının periyodik olarak düzenlediği bu toplantıların üçüncüsü gerçekleştirildi. Toplantıya Silivri Çevre Derneği Başkanı Ali Korsan ile üyemiz Kazım Ersözlü katıldılar.

İstanbul’da faaliyet gösteren çeşitli çevre derneklerinin yöneticilerinin katıldığı toplantıda, her ilçe ve bölgenin sorunları dile getirildi. Biz de Silivri Çevre Derneği olarak bölgemizin sorunlarını anlattık.

Silivri’nin tüm evsel atıklarının derin deşarj adı altında Marmara Denizini kirlettiğini, Boğluca Deresi ve yağmur kanalları aracılığıyla önemli bir kirliliğin kıyılarımıza boşaltıldığını ve bunun tüm kıyılarımıza mikrop saçtığını...

E5 kenarından Tuzla deresine, vidanjörlerin fosseptiklerden çektikleri evsel atıkları geceleri kaçak olarak deşarj ettiğini tespit ettiğimizi ve bunu İSKİ'ye bildirmemize rağmen hala bir çözüm üretilmediğini...

Bazı sanayi kuruluşları, zaman zaman atıklarını yağmur kanallarına ve derelere boşaltıyorlar. Bu konudaki denetimlerin sıklaştırılması gerektiğini...

Muhallebi Kralı TOPBAŞ'ların Büyüksinekli köyünde bulunan Manda çiftliğinin, modern bir arıtma tesisi yaptıklarını söylemelerine rağmen 1200 manda ve 600 ineğin pisliğiyle,  Kula Deresini kirletmeye devam ettiğini, bu kirliliğin Marmara’ya kadar ulaştığını fakat hala bir çözüme ulaştırılamadığını, İSKİ'nin durumu görmezden geldiğini...

Silivri’nin eski köyleri, yeni mahallelerinden Gazitepe, Büyükçavuşlu ve Danamandıra mahallelerine yapılan kanalizasyon kanalları hiçbir arıtma yapılmadan derelere boşaltılmakta ve dereleri mikrop yuvası haline getirmektedir. Bu durumdan şikâyetçi olan mahalle sakinleri İSKİ'ye gittiklerinde, İSKİ'den dereleri kirlettikleri için ceza ile karşı karşıya kalacaklarını öğrenmişler ve panik içindeler...

Kum ocakları ve taş ocakları sorunumuz halen devam etmektedir. Maden arama ruhsatı ile kum ve taş ocağı açılmasına izin verilmekte ve bu sorun hem su kaynaklarımızı hem de çevreyi kirletmektedir...

Danamandıra ve Küçüksinekli göletlerinin piknik alanı ilan edilmesi ve buraların kontrolünün Büyük Şehir Belediyesine geçmesiyle başıboş, denetimsiz kalmaları sonucu birer çöplük haline dönüşmüşlerdir...

İSPAK tarafından Silivri’nin iskele meydanı ve ana arterlerinde birer şeridin otopark olarak kullanılması trafiği içinden çıkılmaz bir hale getiriyor. Öte yandan İspak, Silivri’den topladığı bu paralarla Silivri için hiçbir yatırım yapmayarak (söz gelimi katlı otoparklar yapmak gibi), Silivri’nin kaynaklarını sömürmekten başka bir işe yaramıyor...

Zaten az ve zor kullanılabilir kaldırımların tam ortasına fidan, trafik tabelaları, elektrik ve telefon direkleri dikerek kaldırımlar kullanılmaz hale getiriliyor. Bunların kaldırımların ortasına değil, daha uygun bir şekilde, yaya trafiğini engellemeyecek biçimde dikilmeleri...

Büyüyen ve gelişen Silivri’yi ortadan ikiye bölen E5 karayolunun yukarı kaldırılması…

Boğluca Deresi üzerindeki tarihi Vakkas Köprüsünün restorasyonunun yılan hikayesine döndüğü, Anıtlar Yüksek Kuruluyla görüşülerek, restorasyon çalışmasının hızlandırılması…

32 Gözlü Mimar Sinan Köprüsündeki restorasyon çalışmalarının durduğu, yerel yönetimin ve siyasilerin bu konuyla ilgilenip, bu konuya bir çözüm bulmaları…

İlçemizin önemli yapılarından biri olan Aziz Nektaryus'un doğduğu evin biran önce restore edilip ziyarete açılması...

Piri Mehmet Paşa Mahallesinde kentsel dönüşüm uygulanarak ana arterlerin genişletilmesi ve rüzgâr koridorları açılması...

Piri Mehmet Paşa Camisinin etrafındaki yapıların kaldırılarak Çarşı meydanının genişletilmesi...

İlgililerin yukarda saydığımız bu çevre sorunlarını biran evvel çözmelerini umutla bekliyoruz.


Başkan       
Ali Korsan   
         
Adres:                                                                                         
Piripaşa Mahallesi, Cumhuriyet Caddesi,                                                                       TEL:  0212 727 55 88                                
Makbule Yönel İş Merkezi, Çekme Kat, No: 206                                                             GSM: 0532 241 74 67                    
Silivri 34570 İSTANBUL                                                                     E Mail: silivricevredernegi@gmail.com





1 Ağustos 2015 Cumartesi

EKSİK OLAN NE ?

        

                                         

                                                                                                                                      

                                                                                           HAFTALIK                                                   ---------------

                                   EKSİK OLAN NE ?

                                          -------------------------

 İstanbul’un merkez ilçelerinden , hafta sonu Silivri’ye gelen birinin gözünden “Silivri’yi tarif et “ desek.  Silivri’yi nasıl tarif eder ?.

Neleri öne çıkarır ?.

Ne söyler ?

Bu soruları Silivri’nin yerlisine de sorabiliriz .

Ama.

İsterseniz.

“Silivri “ denince aklınıza ne geliyor sorusuna cevap arayalım.

Ve.

Şundan eminim ki …

İstanbul’un Merkez İlçelerinden Silivri’yi gören biri ,  burasını  İstanbul’un bir ilçesinden ziyade , Trakya’nın bir kasabası olarak tarif edecektir.

Sonra …

O bizim aklımızda olan “Yoğurt Kasabası “ demeden  “ Silivri bir sahil kasabasıdır” ayni zamanda eğlence yerleri bol bir ilçedir,diyecektir.Oysa , eğlence yeri bol sayılmaz.

Ayrıca.

Denize kıyısı vardır.

Kıyılarından rahatça denize girilir.

Balıkçılık vardır.

Balık  satış yerleri boldur. 

Lokantalarında ucuz balık yenir.  

Diyecektir.

Bundan eminim.

De.

Yeterli mi ?.

Çünkü.

Bütün bunlar .

 Yaz ayları için geçerli .

 Ki.

Yaz sezonu dediğimiz kaç ay ?.

Peki.

Geriye kalan aylar ne olacak ?.

 Ne yiyip , ne içeceğiz ?

İşte.

Ekmeğini burada kazanan, yaşamını burada sürdürenlerin düşünmesi gereken  bu .

Evet.

İstanbul’un bir ilçesisin .

Her dakika.

Ulaşım imkanın var.

Marka olmuş  yoğurdun var.

Deniz,balık,doğal güzellik bol .

Ve.

Eksik bile olsa , gelenleri ve kalanları ağırlama imkanın var.

Peki.

O zaman da !.

İstanbul’un  ilçesinden biri olan   Silivri , neden sadece “yazlık bir yer olsun “ neden hafta sonları veya (12) aylık gidilebilecek mekan olmasın ?

Eksik olan ne ?.                                         

                                           

                                  TARİHİ MEKANLAR

                                            ----------------------------

Bir yerde okumuştum.

Orada yazar  “Eskiyi betonla kaplamak,cilalamak,restore edeceğim diyerek bambaşka bir şekle sokmak .Yani, sürekli bir şeyi değiştirmek, bir anlamda eskiyi unutturmanın bir yoludur. Habire yenilemek o  şeyin ruhunu yok etmektir.Avrupa sokaklarında  neden hala bin yıllık taşların döşeli olduğunu anlamak lazım.”  diyordu. Bizim “çanak-çömlek diyen yöneticilerimize inat .

Neyse.

Bu arada, Rahmetli Dr.Cemal Kozanoğlu’nu anmadan geçemeyeceğim.

 Silivri Merkez ve köylerine yönelik çalışmayı ilk o başlatmıştı. O konuda bir kitap bastırdı.

Ama, sanırım , en ciddi çalışmayı , halen  Silivri Belediye Başkanı olan  Özcan Işıklar başlattı...   

 

                                            UYGUN  KIYAFET

                                             -------------------------

Silivri Çevre Derneği’nin kuruluş yıllarıydı.

Derneğin kurucuları  “amacı “ üzerine tartışırken ilk akıllarına gelen  “ Silivri’nin tarihi yerleri ve tarihi  eserleri  “ oldu. Sonra , oradan yola çıkarak  “geleceği ve imajı “ üzerine çok tartışıldı. Daha ileri giderek “ yazları Silivri’nin görünümünü içeren  belli kıyafetler “ üzerine epey kafa yoruldu.

Örneğin.

Yaz aylarında ağırlıklı olarak  “Kaymakam dahil,Belediye Başkanı dahil  herkes ,kısa pantolon örneği gibi  denize uygun yazlık kıyafet giymeli,ona teşvik edilmeli gibi.  

Neden olmasın !.

                                     OLABİLİR Mİ ?

                                            ---------------------   

Bölgeden en önemli haberlerden biri ; Selim paşa Kavun  ve Bamya  Festivali iptal edildi haberiydi. Sonradan “  eğlence kısmı iptal , ürün  değerlendirme  kısmı yapılacak “  dendi.

İkinci haber .

  Beli ki , baskı var.

B.Çekmece Belediye Başkanlığı ,  her yıl yaptıkları  Festival etkinliğini bu yıl da yapacaklarını duyurmuş.

Bence en doğrusunu  yapmış.

Hoş.

Festival denince yalnızca “konser- şarkı-türkü” anlaşılmamalı.

Ondan önce.

Bana  “iptal “ sözcüğü  hoş gelmiyor.

 İptalin , gerekçesine bakıyorum . Hepimizin malumu bilinen  şeyler.

Ve.

Ben  “teröristlerin  zaten istediği  bu “ diyenlerdenim.

Ve.

“Silivri Yoğurt Festivali “ . İnşallah  iptal furyasından o da nasibini almaz .Şu ana kadar aldığım duyumlar “ konserlerin iptal edildiği  “yönünde …

 Ardından.

Değirmenköy Domates Festivali. Kadıköy Karpuz Festivali  sırada daha hangileri var hatırlamıyorum ama var.   

***

Tekrar “İptal “ konusuna  dönecek  olursak !.

Doğru , bu günlerde neredeyse  her gün “Şehit “  haberleri ile uyanıyoruz.

Gayet tabii ki çok üzülüyoruz ve sorumluları lanetliyoruz.

Bu arada yetkililerimizi de , yeteri kadar tedbir almadıkları için ,uyarıyoruz.

Bunların hepsini yapıyoruz, tamam da …

Hayatta devam ediyor .

 Ve edecek .

O nedenle moralimizi diri tutmak zorundayız.

 Evet …

  Ülke kötü yönetiliyor .

 Ülkemizde terör kol geziyor.

Da …

Festivaller iptal edilir,   eğlence yerleri kapatılırsa bu belalardan kurtulacak mıyız ?  Her şey düzelecek mi  ?, 

Bilerek mi yapılıyor bilemiyorum .

 Emniyet Müdürlüğünden “ bomba yüklü  şu kadar araç  vs. “ gibi mesaj sonrası yaşanan panik .

 Düşünebiliyor musunuz ?.

“Kalabalık yerlere gitmeyin “ deniyor.

Bu  demek , alışveriş merkezleri,tren istasyonları,  eğlence merkezlerine,  otogarlara gitmeyin demek. Panik yaratan bir  çağrı.

Varsayalım ki, gitmediler.

O zamanda.

Ekonomi durur.

Hayat durur .

Böyle bir şey olabilir mi ?.

                                                BİR GÜZEL ÇALIŞMA

                                                 -------------------------------

Silivri Belediyesinin yapmış olduğu en güzel hizmetlerden biri “ uygulamalı iyi tarım “ etkinlikleri.

En son ,arıcılık üzerine yapılan  çalışmasına ait haberleri izledim.

Düşünsenize …

Tarlalarımız bildim bileli “ayçiçeği ve buğday “ ekiliyor. Getirisi belli , o nedenle ekim dikim azaldı gibi. Ve, getirisi çok az olduğu için kişi tarlasını ekmekten ziyade satmayı düşünür oldu... 

 Oysa.

Silivri Belediyesi’nin kendi arazisi üzerinde Namık Kemal Üniversitesi ile yapmış olduğu çalışmada görüldüğü gibi birim alandan  elde edilen ürünler, Buğday,arpa ve gündöndüden kat be kat fazla gelir getirdiği  ispatlanmış .

Ve.

Alıcısı da  garanti veriyormuş…

                                       

                                    YERELDE PARTİLER

                                         ----------------------------

Zaman,zaman uğradığım Silivri CHP İlçe Binasında  gördüğüm,Kongre takvimi start vermiş. İlk olarak üye listeleri askıya çıkmış. Öyle bir masa üzerine sermişler. İsteyen ,inceleyebiliyor.

İnceleme ne anlayalım  , derseniz.

 O da şu.

“ üyeler “  kendilerinin listede olup olmadıklarına bakıyorlar.

Var veya yok .

İtirazlar yapılacak.

Sonra listeler kaldırılacak.

Sonrasında Mahalle,Mahalle delege seçimleri yapılacak.

O delegeler, İlçe Yönetimini belirleyecek.Ve, ayni zamanda İl’e gidecek delegelerini de …

Silivri İlçe kongre safhası bu kadar.

Sonra İl Kongresi v.s.

Her zaman  İlçe Başkanı adayları  Delege seçimleri öncesinde belli olurdu , bu defa henüz belli, değil.Aldığım duyumlar “TEK “ liste üzerine.

***

Yeni atanacak AKP İlçe yönetimi beklenenin aksine çok uzadı.

Nedeni üzerine değişik yorumlar yapılıyor.

Durdukça da yapılacak.

Atama üzerine .

Barometre “Metin Karakaş ve Hüseyin Turan Üzerine % 50 deniyor.

 

                                           GÖREV DAĞINIKLIĞI

                                                ------------------------------

 

Gümüşyaka  Mahallesinde trafik kazası (3) yaralı. Gümüşyaka sakinleri ellerinde pankartlarla yerel yönetimi  protesto için  sokakta .

 B.Kılıçlı Köyünde  direk devrilmiş günlerce orada duruyor. Eski Köy yeni Mahalle ayakta.

 Bilmem hangi mahallede su patlağı var.

 Saatler geçmiş , hatta gün geçiyor , müdahale dilemiyor.

Ve,  tarlalar cayır ,cayır. Kendini bilmezler anız yakıyor.

Bunların her biri ayrı , ayrı  yönetim yerlerine bağlı, her biri o yönetim yerlerinin ayrı birimlerine bağlı.Kimse kimsenin sorumluluk alanına karışmaz. Karışması da doğru değil zaten.

Eee …

O zaman da  devrilmiş olan o direk , patlamış su borusu, yanan tarlalar , tutuşan bacalar,patlamış lağım boruları , günlerce ortada kalıyor.

Ve.

Vatandaş , İBB’ye bağlanmadan önce ki gibi zannedip ,zaman,zaman Silivri Belediyesini suçluyor.

Demem.

Yetki ve sorumlulukların bu kadar dağıtılması yanlış.

 

                                          KÖY MUHTARLIKLARI

                                           ---------------------------------

Köy Tüzel Kişiliklerinin kime ne zararı dokundu da iptal edildi.

Ne vardı ki ?

Ne oldu ?

Biliyorsunuz.

Köylerin tüzel kişilikleri kalkınca Muhtarlıklar da , Mahalle Muhtarlığına dönüştü. Dolayısıyla, yasalar önünde ,  Köylerimiz  artık tıpkı “Beyoğlu İlçesinin , bilmem ne mahallesi gibi  muamele görecek.Bundan böyle  Yasalar önünde Sayalar,Damandra,Bekirli v.s. evinde ördek besleyemeyecek, koyun ,kuzu,tavuk,piliç vs. besleme hak getire.

Yani.

Şikayet edilirse , Silivri Belediye Zabıtası  besleyenlere ceza kesmek zorunda . Yasalar böyle emrediyor. Yazılamıyor başka ama durum bu.

Ayrıca.

Bu gün Mahalle olmuş bu köylerin muhtarlarının  başka bir sıkıntılarının da olduğunu gözlüyorum. Köylüler seçtikleri muhtarlarını hala eskisi gibi bütçesi olduğunu, dolayısıyla yetkili olduğunu zannediyor. Hatta, bırakın köylüleri , dışarıdan gelenler bile  öyle görüyor. Muhtarı görmeden gitmek olmaz deyip çayını içmek için doğru muhtarın odasına …

 Öyle ki.

Yakından tanıdığın bir muhtar “ kahveciye bir aylık bin  liraya yakın   birikmiş  çay borcum var “  dedi.      

***

Demek istediğim.

“Senin Baban Muhtar mı ? “ devri bitmiş .

 

                     KİRLETMEMEK GÜZEL 

                                    ---------------------------------

Silivri’de denize girmek .Silivri’de yoğurt yemek .Silivri’de güneşin batışını izlemek .

Hepsi çok güzel.

Güzel olmayanı

 Silivri’yi kirletmemek.

Siz reklamlara bakmayın.

                                GERİLİYORUZ  

                                                --------------------

Sahra sıcakları denilen sıcaktan bunalmışım.

Ve.

Bu gibi durumlarda  “ öğle saatlerinde dışarı çıkmayın”  uyarısının da  farkındayım.

Ama …

Dışarı çıkmak zorundayım. 

Nitekim çıkıyorum ve Doktorların  uyarısını dikkate alarak  başımı sokacak bir yer arıyorum. Bir dostun  bürosuna kapağı  atıyorum.

O saatlerde niye dışarı çıktın,derseniz onu da açıklayabilirim.

Her gün konakladığım yerde öğle saatlerinde sulu  yemek yiyebileceğim bir  mekan yok , o nedenle çarşıyı boyluyorum .

 Büroda ,dostumun  bir şey içer misin , sözüne  “ bir bardak su  “ diyorum.

Böylece, Doktorların “ böyle sıcaklarda en iyi içecek su “ demişti , böylece   o kurala uymuş oldum. Oh be !.

Ne “var,ne yok” muhabbetinden sonra , dostum “ istersen haberleri izleyelim “ diyerek televizyonu açtı.

Görüşüne katıldım “İyi olur “ dedim.

Ama.

O ne  ?.

 Her saat başı , neredeyse tüm kanallarda olduğu gibi karşımda  yine Cumhurbaşkanımız . Şaşırdım sanmayın.

Beklemiyor değilim .

Ama .

Yüzünü görmekten de hoşlandığımı söyleyemem .

Bu sözleri söylemek bile inanın içimi acıtıyor.

Ve, şu kadarını söyleyeyim ,  bu güne kadar hiçbir Cumhurbaşkanı hakkında böyle düşünmemiştim , inanın . En çok kızdığım anda bile ,hep,”ne olursa olsun o makamda bulunan kişi benim Cumhurbaşkanım ,  ben  Cumhur isem, bu makamı işgal eden  yani,Cumhurun başı  olacaktır, ki, o insan da kim olursa olsun , bu ülkenin en tepesinde ki temsilcidir “  demişimdir.

Dostumun mekanı olduğu için söyleyemiyorum ama kanal değiştirmesini dört gözle bekliyorum. Çünkü, izlerken geriliyorum.

Nasıl gerilmeyeyim ki !.

 Kendisi (13) yıldır  bu ülkeyi yöneten bir partinin Genel Başkanı bu sürenin neredeyse tamamından sorumlu biri, sorumluluk üstlenmesi  gereken biri.

Bu gün hala Anayasa , Yasa ve etik değerleri hiçe sayıp “üst akıl “ olarak yöneten biri.

 Bu gün şikayet ettiği ne varsa hepsinden birinci derece sorumluluk sahibi ama  üzerine aldığı yok. Hiç çekinmeden ,   gayet rahat bir biçimde başkalarını  suçluyor.

***

 Efendim.

“O halkın oyu ile gelmişmiş, o nedenle kendinden önceki Cumhurbaşkanlarına benzemiyormuş.”

İyi de .

Anayasa ve Yasalar , ondan önceki Cumhurbaşkanları  gibi davranmasını emrediyor.

Yani.

Her vatandaşın uyduğu o Anayasa ve Yasalara , en başta Cumhurbaşkanı uyacak, diyor .

Neyse.

Dostumun çayını içemeden müsaade istiyorum.

  ***

Sahildeyim ...

Ve, çayımı yudumluyorum.

Burada da .

Televizyon açık .

O ne !.

Kulağıma biraz önceki  ses geliyor.

Yine.

 HDP yetkili ve sorumlularına verip veriştiriyor.

Ağız dolusu ,bu güne kadar yapılan “çözüm “ görüşmelerini istismar ettiklerini söylüyor.Ve,hepimizin gözüyle gördüğü , kulağıyla işittiği o Dolmabahçe mutabakatını “ yok öyle bir şey “ diyerek kabul etmiyor.

Ve .

Hızını alamıyor.

“Barış süreci “çözüm süreci    adına ne dersek diyelim “ benim eserim “ diye başlayıp “ bu süreç için “ “baldıran “ laflarını  unutup ,sorunun 1990’lı yıllarda kullanılan yöntemlerle çözüleceğinin vurgusunu yapıyor.

Gerçekten şaşırıyorum.  

Evet.

Çılgınlık.

Hatta.

“Evlere şenlik “ bir durum …

 

                                SADECE ÜZGÜNÜM

                                            -------------------

Haftanın bir başka günü.

Evdeki televizyonun Haber kanalları açık.

 Cumhurbaşkanımızın  , Çin Halk Cumhuriyeti’ne giderken , söylediklerini veriyor.

Yurdu terk etmeden önce , ayaküstü , sanki , HDP Milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılması emrini veriyor . Hemen 1990’lı yıllar gözümün önüne geliyor. O milletvekillerinin Meclisten alınıp, polislerin “kafasını bastırarak “  arabaya sıkıştırmaları ve hapishaneye götürülüşlerini unutabilir miyim ?.

Ayrıca …

Cumhurbaşkanımızın ,  Başbakana ve bakanlara  yapmış olduğu bu konuşması bana (12) Eylül Cuntasının en tepesindeki Kenan Evren’in darbe günlerinde yapmış olduğu konuşmayı hatırlattı. Tıpkı onun  gibi konuşuyor . Yanılıyor muyum acaba !. Ne dersiniz ?

***

Gel gör ki.

Seçim yeni yapıldı .

 İşine geldiğinde yere göğe koyamadığı sandıkların henüz tozları silinmedi.

Bu şu demek.

Cumhurbaşkanımızın , zaman,zaman kutsadığı  Milli irade yeni  tecelli  etti.

Ve…

 Ortada taptaze  sonuçlar var  

Ve, hedefindeki HDP’nin Mecliste (80) Milletvekili  var.  

Düşünebiliyor musunuz …

 Bu laflar  Cumhurbaşkanımızın  ağzından çıkıyor.

 Ayni Cumhurbaşkanı bu gün  “ terör örgütü uzantısı “ diye suçladığı o parti aracılığı ile

“ terör örgütü “ile  görüşüyordu. Ama,heyetler aracılığı ,ama  Devletin Görevlileri aracılığı ile sonuçta  görüşüyordu.

***

Cumhurbaşkanımız yine döktürmüş.

Bu defa Malezya’dan ...     

“Tek derdimiz İslam,İslam,İslam “

“Müslüman olduğunu söyleyen,fakat farklı mezhepten olduğu için ülkemde terör mücadelesinde ateistleri dahi savunanlar var.Bunlara karşı uyanık olmalıyız.”

 Cumhurbaşkanımızın en yeni sözleri bunlar .

Düşünebiliyor musunuz ?

Hukuk Devleti olduğumuzu kabul etmişiz, Laik bir devlet olduğumuzu kabul etmişiz, Demokrasi  demişiz , hedefimiz muasır medeniyet demişiz de, bir Cumhurbaşkanının  söylediklerine bakar mısınız ?

Bu laflar , bırakın çağdaş bir ülkenin Cumhurbaşkanını ,  Irak Cumhurbaşkanının ,hatta  , Ürdün Kralının ağzından çıkmaz . Onlar  bile böyle laf etmezler . İnanın.   

Yalnızca.

Üzgünüm …

 

 

                                                                                                    01/08/2015

                                                                                                 AHMET YÜCEGÖK