DOĞA ÇEVRE SU ÇÖP KİMYASAL KÖMÜR FOSİL TOPRAK HAVA ATIK PİL EKOSİSTEM HURDA YAĞ MİKROP GÜNEŞENERJİ

30 Eylül 2020 Çarşamba

TMMOB, Kanal İstanbul için hazırlanan Çevre Düzeni Planı’nı yargıya taşındı..







TMMOB, Kanal İstanbul için hazırlanan Çevre Düzeni Planı’nı yargıya taşındı.          30.09.2020 


 İstanbul İdare Mahkemesi’ne açılan davada, söz konusu planın afet riskini d aha da artırdığına dikkat çekildi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Kanal İstanbul’un çevresine kurulacak “Yenişehir” planının iptali için verilen dilekçede, Trakya bölgesinde, ekolojik ve tarihin tahribatına dikkat çekildi. Cumhuriyet’ten Hazal Ocak’ın haberine göre, bu planın şehri korumak için hazırlandığına dikkat çeken odalar projenin su havzaları ile tarım ve mera alanları, orman alanları, doğal, tarihi ve arkeolojik sit alanları üzerinde önemli tahribatlara yol açağını vurguladı. 

Dilekçede plan değişikliğinin şehrin 2009 yılında onanan Çevre Düzeni Planı ile karşılaştırıldığında doğal alanların büyük ölçüde yok olduğunun açıkça görüldüğü anlatıldı. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, İstanbul’un anayasası sayılan 1/100.000 ölçekli çevre düzeni planını delerek Kanal İstanbul’un çevresine kurulacak “Yenişehir”i plana işlemişti. İtirazlar da dikkat alınmamış, plan 22 Haziran’da onanmıştı. Bakanlık tarafından yapılan bu çevre düzeni planı değişikliğine TMMOB ve bağlı odalar dava açtı. 

 “EKOLOJİK YIKIM ÖNGÖRÜYOR” Dava dilekçesinde “Su havzaları ile tarım ve mera alanları, orman alanları, doğal, tarihi ve arkeolojik sit alanları üzerinde önemli tahribatlara yol açan; İstanbul’u ve tüm Trakya bölgesini gıda ve su hakkından mahrum bırakan; adeta bir ekolojik yıkım öngören dava konusu plan değişikliği ekolojik sürdürülebilirlik, şehircilik ve planlama teknik, ilke ve esasları ile kamu yararına aykırılık taşıdığından iptali istemiyle iş bu davanın açılması zorunlu olmuştur” denildi. 

“TELAFİS MÜMKÜN OLMAYAN ZARARLARA NEDEN OLUR” Dilekçeye göre 2009 planında 11 bin 218hektar olan tarım alanlar bu planlarla 733 hektara, 2 bin 984 hektar olanorman alanı da 2 bin 134 hektara iniyor. Dilekçede proje alanında 1., 2. ve 3.derece arkeolojik sit alanları ve 62 adet tescilli kültür varlığı olup, bunların kaybedileceği anlatıldı. 

Mevcut su kaynaklarının da ortadan kalkacağı belirtilen dilekçede, “Mevcut su kaynaklarının ortadan kaldırılıp yerine yeni barajlar inşa edilmesi, sadece bir matematik hesabı ile açıklanamaz. Zaman içinde ortaya çıkan bir hassas ekosistemin, bir yaban hayatının ortadan kaldırılması ve doğal zincirin buna bağlı olarak değişim göstermesi anlamına gelmektedir” denildi.

 Dilekçenin sonuç bölümünde değişikliğin uygulanması halinde telafisi mümkün olmayan zararlara neden olacağı belirtilerek öncelikle yürütmesinin durdurulması ve yapılacak inceleme neticesinde iptaline karar verilmesi talep edildi.
                                                                                                               SİLİVRİ ÇEVRE DERNEĞİ                                                                                                                                   ALİ KORSAN


27 Eylül 2020 Pazar

Silivri Danamandıralı kadınların,ve Silivri Çerkezköy,e Kurulması..!


 Silivri Danamandıralı kadınların,ve Silivri Çerkezköy,e Kurulması..!         27.09.2020

020



(1). Silivri Danamandıralı kadınların örgütlenerek Taşocakları ve harfiyat kamyonlarıyla mücadelerini imzalar topluyarak ilğili kurumlara şikayet dilekçelerini ilçevre müdürlüğüne gönderdiler,

Kampanyaları sürüyor .
(2) Silivri Çevre Derneği Silivri Çerkezköy Kurulması düşünülen kömürlü termik santralını köylülerle yapılan toplantılar ve yazışmalar sonunda köylüler kaygılarını dile getirmeye çalışıyorlar,
Yapılması planlanan kömürlü termik santralın açılan davalar sonunda mahkeme yürütmeyi durdurma kararı verdi.
Yapmış oldukları Mücadelelerinin sonunda köylülerde rahat bir nefes aldılar.






15 Eylül 2020 Salı

1995 Dünya ÇEVRE Gününden ..! SİLİVRİ ÇÖPLÜĞÜ,HARFİYAT ATIKLARI ve MOLOZLAR





BU RESİM BANA ANILARIMI HATIRLATTI.. 15 09 2020

5 HAZİRAN 1995 te yapmış olduğumuz çevre günü yürüyüşü sonrası silivri liman içinin boşnak bahçe ve olta restaurant,ın olduğu alanı hafriyat ATIKLARI ve İNŞAAT MOLOZLARIYLA DENİZİ doldurmaya başladılar,
Biz silivri çevre derneği olarak böyle bir dolgunun dagalarla LİMAN içinin balçık çamurlarla dolacağının yerel yöneticilerimize o gün söyledik ve uyardık, ama onlar bizi dinlemediler, o günlerde bir marina sevdasına kapılmışlardı.

Silivri İçin bizde varız marina silivri,ye YARARDAN ÇOK ZARAR VERİR dediysekte anlatamadık..Bir an önce bu sevdadan vazgeçin dedik.ama marina sevdaları yerel yöneticilerimizin devam ediyordu.

O Günlerde yerel yöneticilerimiz marina sevdası rüzğarına kapılmışlardı ne söylediysek anlamak ve dilemek istemiyorlardı.

Bizde silivri belediyesinin kamyonlarının asfalt atıklarını inşaat molazları topraklarını dökerken resimlerini çektik ve bir dilekçe yazarak ilgili kurumlara kaygılarımızı ilettik,

ÇEVRE BAKANLIĞINA , İSTANBUL İL ÇEVRE MÜDÜRLÜĞÜNE SİLİVRİ KAYMAKAMLIĞINA Dilekçeleri gönderdik yerel basında da gündeme geldi.

İl Çevre müdürlüğünden gelen yetkili ekimler bölgede incelemelerden sonra tutanaklar tutuldu .Yerel Yönetim uyarıldı.

O Günkü yerel yönetimde kendilerini savunmalarında kaçak dökümünü engellediklerini ifade ettiler.

Sonunda Hafriyat ATIKLARI ile Marma Denizi doldurması durduruldu.
Bizde SİLİVRİ ÇEVRE DERNEĞİ olarak HARFİYAT ATIKLARIYLA boşnak bahçe liman içi ve marmara denizinin doldurmasını engellemiş olduk,

5 haziran 1995 Çevre günü yürüyüşümüz silivrinin daha Büyük bir sorunu dile getirmekti,
Silivri,nin kuzeyinde belediye konutlarının arkasında kalan alanda ÇÖP Dağları olmuştu çevreye yayılan pis kokular mikroplar insan sağlığını teğtit ediyordu .
Şu an cumhuriyet Parkının olduğu yer silivrinin ÇÖPLÜĞÜYDÜ bu çöplükten yayılan mikroplar ve pis kokular silivri,ye kadar geliyordu.
Bu durumdan herkes rahatsızdı silivri belediyesi,de ve yerel yöneticilerimizde imkansızlıklardan dolayı çok rahatsızlardı.
Bu ÇÖP silivrinin büyük bir sorunuydu vatandaşlar evlerini ucuz ucuza satıyor çoğu dairenin aidatını ödemesi karşılığında kiraya vermeye çalışıyorlardı
Silivri belediye konutlarındaki daireler boş kiracı bile bulamıyorlardı biz çevreciler ve sivil toplum örğütleri Muhtarlarımızla Siyasi Partilerimizle birlikte ilgi kurularla beraber bir an önce bu ÇÖP dağının kaldırılmasını istiyorduk ama yerel yönetim ekonomik imkansızlıklardan dolayı çözüm üretilemiyordu.
Silivri Belediyesinin o zaman yerel yönetimin imkanları çok kısıtlı olduğundan onlarda bir çözüm üretemiyorlardı ve çaresiz kalıyorlardı.
Bu çevre yürüyüşüne o gün silivri belediye başkanı selami Değirmenci katıldı.
Silivri Belediyesinin kısıtlı Bütçesiyle bu ÇÖP,DAĞ,ININ kadırılmasının imkansız olduğu ortadaydı.

Resimdekiler:Ahmet YÜCEGÖK

Teoman AYDAN

Kamil BİLİCİ

Adnan GÜYSU

Balıkçı Zihni ÇAKIR

SİLİVRİ ÇEVRE DERNEĞİ

Ali KORSAN

2 Eylül 2020 Çarşamba

Bugün KÜZEY ORMANLARI Savunması Silivri Çevre Derneği,ndeydi.



 



Bugün KÜZEY ORMANLARI Savunması Silivri Çevre Derneği,ndeydi.


Bugün KUZEYORMANLARI Savunması Silivri Çevre Derneği’ndeydi.
Ali Korsan, Başar Toros, Ayşe Yıkıcı, Yaşar Kanbur, Banu Uzpeder,
Gündem:
Trakya’da çevre sorunlarıyla ilgili bölgedeki STK larla görüşmeler devam ediyor...






1 Eylül 2020 Salı

1 EYLÜL DÜNYA BARIŞ GÜNÜ BASIN AÇIKLAMASI

 





SİLİVRİ ÇEVRE DERNEĞİ

Basın Açıklaması, 01 09 2020

 

 

 

1 EYLÜL DÜNYA BARIŞ GÜNÜ BASIN AÇIKLAMASI

 

İşsizlik ve pahalılığın giderek arttığı ekonomik kriz ortamından bir türlü çıkamayan ülkemiz, uzun süreden beri demokrasi ve hukuk alanında özlenen düzeye gelemediği gibi, her geçen gün “Yeni Dünya Düzeni” denen küresel politikaların kıskacında çaresizliğe sürüklenmektedir.

 

Bu sorunlar yetmiyormuş gibi bugünlerde doğu Akdeniz’de ülkemizi ve bölgemizi derinden etkileyecek savaş tehlikesi giderek vahim bir aşamaya gelmektedir. 

 

1 Eylül Dünya Barış Gününde bu gelişmeler bizleri kaygılandırıyor. Demokrasiyi ve onurlu bir barışı kazanmak için, kararlılıkla mücadele etmeye devam edeceğiz.

 

BM Güvenlik Konseyi ve BM Adalet Divanı ülkeler arası uyuşmazlıkların çözüm yeri olarak belirlenmiş, bunun dışında herhangi bir ülkenin bütünlüğüne veya bağımsızlığına yönelik tehdit ve güç kullanımı meşru sayılmamıştır.

 

Birleşmiş Milletler, Barış Günü'nde, dünya çapında çatışmaların önlenmesi ve barışın sağlanması yolunda bilinçlenmeyi amaçlıyor.

 

Birleşmiş Milletler ‘in 7 Eylül 2001 tarihli kararı ile Dünya Barış Günü 21 Eylül olarak kabul edilmiştir.

 

Bu nedenle Her 21 Eylül’de,

Birleşmiş Milletler Merkezi’ndeki “Barış Çanı” çalınıyor.

Savaşlardaki insani kıyımın anısına Japonya tarafından yaptırılan bu çan, dünyanın tüm kıtalarından çocukların bağışladıkları bozuk paralarla üretildi.

Çanın üzerine, “Çok Yaşa Mutlak Barış” yazısı kazındı.

 

Anayasasına “Yurtta Barış, Dünyada Barış” ilkesini yerleştiren,

Mustafa Kemal'in önderliğinde tüm dünya devletlerine örnek olarak Emperyalizme karsı Ulusal Kurtuluş Savaşını veren Türkiye Cumhuriyeti, yine Mustafa Kemal Atatürk’ün 'Eğer vatan savunması için şart değilse her savaş bir cinayettir' ilkesini benimsemiş olarak tüm insanlığı bir kez daha barışa destek olmaya çağırıyoruz.                                                             

1 Eylül Dünya Barış Günümüz kutlu olsun.

 

TÜRKİYE ÇEVRE PLATFORMU DANIŞMA KURULU

 

SİLİVRİ ÇEVRE DERNEĞİ Başkanı Ali KORSAN

 

 

 

Adres:                                                                                        

Piripaşa Mahallesi, Cumhuriyet Caddesi,                                                                       TEL:  0212 727 55 88                                

Makbule Yönel İş Merkezi, Çekme Kat, No: 206                                                             GSM: 0532 241 74 67                    

Silivri 34570 İSTANBUL                                                                     E Mail: silivricevredernegi@gmail.com

30 Ağustos 2020 Pazar

AVCILIK TAMAMEN YASAKLANSIN!


SİLİVRİ ÇEVRE DERNEĞİ

Basın Açıklaması,30 /08/2020

 

AVCILIK TAMAMEN YASAKLANSIN!

Başka bir canlıyı öldürmenin sporu, turizmi, hobisi, ihalesi olamaz! Bu dünya üzerindeki yaşamı paylaştığımız öbür canlılardan bahsediyoruz, onlar uzak ve yakın komşularımız. Komşularımızı birer rakam ve kotaya indirgeyen Merkez Av Komisyonu’na da kararlarına da karşı çıkıyoruz.

Tarım Orman Bakanlığı, Doğa Koruma Milli Parklar Genel Müdürlüğü, hangi canlının kaç birey, ne koşullarda, nerelerde öldürüleceğine karar vermek yerine, onları koruyan kararlar almalıdır. Geçtiğimiz 16 yıl içinde yaklaşık 17 bin avcılık kursu açılmış ve yaklaşık 500 bin kişi avcılık sertifikası almıştır. Doğanın korunmasından sorumlu kurumlar, silah endüstrisinin ve avcıların doğamızı yok etmesine ne yazık ki seyirci kalmakta, daha da üzücüsü bu durumu teşvik etmektedir.

Oysa Türkiye, taraf olduğu Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi’nin 6. ve 8. maddeleri uyarınca nesli tehlike altındaki türleri korumayı taahhüt etmiştir. Buna rağmen, bu hükümler ve taraf olunan öbür uluslararası sözleşmelerin, ülkemiz mevzuatı sayılan hükümleri görmezden gelinerek, nesli tehlike altındaki kimi türler bile ava açılmaktadır. Bu kabul edilemez!

Ayrıca, 1 Temmuz 2020’de TBMM Tarım Orman ve Köyişleri Komisyonu’ndan geçen Kanun Teklifi’nin 15. Maddesi’ne getirilen bir ek ile yabancı diplomat ve “üst düzey misafirlerin” diledikleri takdirde ücretsiz olarak avlanabilmesi ve yaşam alanları tahrip edildiği için yerleşim yerlerine gelen ayı, domuz gibi hayvanların da avlanabilmesinin yönetmeliğe bağlanması oy çokluğu ile kabul edilmiş bulunuyor. Doğamızı günbegün yok edecek olan bu kararların bir an önce durdurulması gerekmektedir. Kara Avcılığı Kanunu’nun ivedilikle değişmesini, Doğa Koruma Kanunu olarak yeniden düzenlenmesini talep ediyoruz.

Şimdi, yaşam hakları ve alanları ellerinden alınan tüm canlıların sesi olma zamanı. Çünkü yaşam hakkı bütün canlılar için pazarlık edilemez en doğal hak. Hepimizin yaşamı birbirine bağlı. İnsan diliyle kendi haklarını savunamayan tüm canlıların sesi oluyoruz.

                                                                                                                                         TÜRÇEP

Yaşam Savunucuları:                                                                              SİLİVRİ ÇEVRE DERNEĞİ

                                                                                                                                 Başkan Ali KORSAN

Akdeniz Yeşilleri Derneği

Aksaray Fotoğraf Sanatı Derneği

Akyaka Kültür ve Sanat Derneği

Bergama Çevre Platformu

Bodrum Çevre Platformu

Bodrum Yarımadası Kültür ve Çevresini Koruma Derneği

Buğday Derneği

ÇEKÜL

Çeşme Çevre Platformu

Dağ Taş Aş Bizim Platformu

Datça Hayvanseverler Derneği

Datça Kadın Platformu

Datça Kent Konseyi Hayvan Hakları Çalışma Grubu

Doğa Derneği

Eğitim-Sen Muğla Şubesi

Ekoharita

Fethiye Ekolojik Yaşam Derneği

Fethiye Kadın Danışma Dayanışma Derneği

Gökova Akyaka’yı Sevenler Derneği

Gökova Akyaka Kadın Dayanışması

Gökova Ekolojik Yaşam Derneği

Güllük Körfezi Koruma Platformu

Gümüşlük Çevre Derneği

Gümüşlük Forum

HAYTAP

İdyma Çağdaş Sanat Derneği

Karadeniz Çevre Haberleri

Karya Kadın Derneği

Karya Kültür ve Sanat Derneği

Küdür Platformu

Magma Dergisi

Muğla Çevre Platformu (MUÇEP)

Muğla Emek Benim Kadın Derneği

Murat Dağı Çevre Koruma Platformu

Orhanlı Doğa Kültürü Derneği

Orhanlı Köyü Kültür Doğa Gençlik ve Spor Kulübü Derneği

Samsun Çevre Platformu (SAMÇEP)

SİLİVRİ ÇEVRE DERNEĞİ

Simurg Kuş Yuvası Derneği

Slow Food Gökova Birliği

Yeni Foça Forum

Yerel Tohum Derneği Marmaris Temsilciliği

Yuva DERNEĞİ

 

Piripaşa Mahallesi, Cumhuriyet Caddesi,                                                                           TEL:  0212 727 55 99                                 [AK1] 

Makbule Yönel İş Merkezi, Çekme Kat, No: 206

SİLİVRİ İSTANBUL                                                                                                             GSM: 0532 241 74 67                    

Silivri 34570 İSTANBUL                                                                     E Mail: silivricevredernegi@gmail.com


 

28 Ağustos 2020 Cuma

Zehirli Atık Yakma Tesisi El Buroşürü..

 

 


SİLİVRİ  ÇEVRE  DERNEĞİ           

 

Zehirli Atık Yakma Tesisi Bölgemizde Tarım, Orman ve Hayvancılığı Yok Edecek!..

Bölgemizde Kimyasal Atık Mezarlığı İstemiyoruz!..

                                     *                     *                    *                  *

Günden güne azalan yeraltı su kaynaklarımızın kirlenmesini istemiyoruz!..

Kimyasal Atıklarınızla Kanser Olmak İstemiyoruz!..

                                     *                     *                    *                  *

Sanayiciler ve hükümetlerin iddia ettiğinin aksine, atık yakma; dünyanın atık sorununun çözümü değil, sorunun bir parçasıdır. Silivri’de yeterince sorun var.  Zehirli Atık Yakma Tesisine Hayır!..

                                     *                     *                    *                  *

Sanayi her geçen gün daha fazla atık üretiyor ve bu tehlikeli süreci değiştirmek için acilen etkili siyasi ve endüstriyel önlemler gerekiyor. Halkımızın ölüm tehdidi altında yaşamasını istemiyoruz!..

                                     *                     *                    *                  *

Her atık islah edilmesi ve ekonomiye dönmesi gereken bir kaynaktır. Her atık geri kazanılması gereken bir hammaddedir! Atıkları yakmak çözüm değildir!

                                     *                     *                    *                  *

Atık yakma tesisleri çevreye yayılan zehirli gazların, kurşun ve diğer ağır metallerin en büyük kaynağını oluşturmaktadır.

                                     *                     *                    *                  *

Atık yakma tesisleri, atık içindeki zehirli maddeleri yok etmezler. Aksine atık yakma teknolojisi, kansere yol açabilen dioksinin çevreye yayılmasına ve besin zincirine
karışmasına neden olan başlıca kaynaktır.



15 Ağustos 2020 Cumartesi

MADEN VE PETROL İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜNÜN İHALELERİ İPTAL EDİLMELİDİR.







MADEN VE PETROL İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜNÜN İHALELERİ İPTAL EDİLMELİDİR.


Maden ve petrol işleri genel müdürlüğünce, 68 ilimizde 766 bölgede 892.814 hektar alanı kapsayan ve 28 ağustos ta başlayıp 28 eylül de sonlandırılacak olan maden arama ve işletmeihalelerinin yapılarak uygulanması, Türkiye’nin bir harabeye dönmesi sürecinin son dönemeci olacaktır.


26 Temmuz 2020 Pazar

Su ve Vicdan Nöbetimiz 1ci. Yılında, Eylemlerimiz devam....

Su ve Vicdan Nöbetimiz 1ci. Yılında, Eylemlerimiz devam....




SİLİVRİ ÇEVRE DERNEĞİ                  24 07 2020

Su ve Vicdan Nöbetimiz 1ci. Yılında, Eylemlerimiz devam....

26 Temmuz 2019 tarihinde başlattığımız Su ve Vicdan Nöbeti  1. Yılını tamamladı.
Kazdağları, 2019 yılının çevre mücadelesinde sembol oldu.  Nöbetin başladığı günden itibaren aylarca medyada

gündemin ilk sırasında yer aldı. İstisnasız her medyada metalik madencilik uzmanlar tarafından tartışıldı.
Ülkenin her bir şehrinden yüzbinlerce insan katliam alanını ziyaret etti ve nöbete desteklerini sundu.
Su ve Vicdan Nöbeti Kazdağları ekosistemini metalik madencilikten korumak adına başlamış yaşam savunmasıdır.
 Hiçbir siyasetin malzemesi olmamış, alnı ak, su gibi berrak bir nöbettir. Nöbet yıllarca yetkili kurumlara sesini
duyurmak için mücadele eden yerel halkın en nihayetinde attığı ÇIĞLIKtır.
Ülkenin her bir noktası TALAN altındadır. 
Artvin Cerattepe’de, Ordu Fatsa’da, Erzincan İliç’te, Sivas Bakırtepe’de, Gümüşhane Kırıntı’da, Uşak Eşme’de,
İzmir Efemçukuru’nde, Bergama Ovacık’ta, Balıkesir İvrindi’de, Çanakkale Lapseki Şahinli’de, Terziler’de,Kirazlı’da,
Bursa Kirazlıyayla’da, Munzur’da metalik madencilik çalışmaları devam ediyor. Madenlerden kimisi sürecini bitirmiş
olsa da bıraktıkları atık havuzlarındaki çamur yığınları yöre halkının sağlığını tehdit etmeye yüzlerce yıl devam
edecektir..
5 Haziran 2004 yılında İngilizceden çeviri ile gece yarısı çıkan Maden Kanunu ile tüm ülke maden şirketlerinin
 talanına açılmıştır. Şirketler lehine sürekli kanun maddeleri revize edilmiştir. Talana açmak için girdiği her saha da
 ekonomik gelir kaynağı, istihdam imkanı, zenginlik kaynağı olarak gösterilen madenler
Türkiye için tam bir sömürüdür. Ülkemizde faaliyette bulunan şirketlerin büyük bir kesimi yabancı menşelidir.
 Türkiye’de çalışma yapabilmek adına Türk isimli şirketler sadece bir taşerondur. 
Devlet payı şirketlerin beyanına bağlıdır. Beyan esastır ve çıkarıldığı yerde işletildiği takdir %4, çıkarıldığı yerden
başka bir yerde işletilecekse %2 devlet hakkı dışında ülke ekonomisine bir katkısı yoktur. Yöre halkına sağlayacağını
vaddettiği istihdamın ömrü maksimum 10 yıldır, madende çalışmanın yaratacağı mesleki hastalıklar nedeniyle
çoğunun emekli olma süresini dahi dolduramayacağı açıktır ve alacakları ücret bir ırgat maaşıdır.
Metalik madencilik hasatı bir kezdir, oysa yüzlerce yılda var olan doğanın yaşam adına kattığı değer bizler ve
 bizlerden sonraki nesiller için anlamının bedeli, hasat sayısı yoktur.
Bizler ülkemizde yapılacak madenciliğin ne için, kim için, hangi bedel uğruna yapıldığını merak ediyoruz. 
Ülkemizin kalkınmasına karşı değiliz, karşı olduğumuz yabancı şirketlerin karı için topraklarımızın peşkeş çekilmesidir. 
Çok değerli ülke topraklarımızı hangi bedel ya da kimlerin karı için talana açıyorsunuz, merak ediyoruz?
Yetkilileri, kolluk kuvvetlerini sermayeden yana değil yaşamdan yana olmaya davet ediyoruz.
TBMM’nin tüm milletvekillerini YAŞAMDAN YANA KARARLAR ALMAYA davet ediyoruz. Su ve Vicdan Nöbeti
Kazdağları ekosistemi içindeki metalik madencilik projeleri iptal edilene dek sürecektir. 
Su ve Vicdan Nöbeti Koordinasyonu ülkemizde yaşamı savunan herkesin yanındadır. Bizlere direniş gücü verdiğiniz
için istisnasız herkese haddimiz olmasa da gönülden teşekkür etmeyi borç biliriz.
Kazdağları Hepimizin.
                                                                                            Su ve Vicdan Nöbeti Koordinasyon Kurulu
                                                                                                                                              
                                                                                            SİLİVRİ ÇEVRE DERNEĞİ                                                        26 Temmuz 2020
                                                                                                         ALİ KORSAN