SİLİVRİ ÇEVRE DERNEĞİ
Basın Açıklaması, 22 05 2017
Yaşlılar, Çocuklar ve Güvercinlerin Çığlığı...
Silivri sahilinde, yıllar önce çay bahçeleri
yeniden düzenlenirken, çay bahçelerinin arasındaki bir alan da "yaşlılar
ve çocuk parkı" adı ile, çay bahçesi yapılmadan sadece park olarak bırakılmıştı.
Gel zaman git zaman, bu parkta insanlar oturur ve aynı zamanda güvercinleri ve sokak hayvanlarını beslerken, bu parkın önüne bir takım seyyar arabalar kondu. Bu arabalarda yerel ürünlerin satılacağı söylendi. Düşündük ki bazı köylüler, Silivrinin köylerinde ürettikleri ürünlerini burada doğrudan halka ulaştıracaklardı.
Böyle olmadı. Yakın zamana kadar dükkanlarda bile
satılması yasak olan açık sütler, kullanılmış pet su şişeleri içinde güneşin
altında bekletilerek satılmaya başlandı. Zaten marketlerde ve bakkallarda
bulabileceğimiz markalı yoğurtlar ve yumurtalar satılmaya başlandı. Tüm
bunların üstüne tüy diken şey ise bir arabada sucuk satılmaya başlanması oldu.
İddiaya göre bu sucuklar da Silivrinin köylerinde üretiliyormuş. Bu kadarla kalsa
iyi, bu sucukçu, sucukları arabanın önünde kızartıp satmaya başladı.
Bu arabalarda su, soda, gazoz satılmaya başlandı. Hani bunlar yerel ürünler satacaklardı ya, gazozları bilemedik fakat herhalde su ve soda da Silivride çıkarılıp şişeleniyordur dedik. Geçen gün bir yenilik daha keşfettik. Bu arabalarda tavuklu pilav ve ayran da satılmaya başlanmıştı. Hadi tavuklar ve ayran Silivrinin köylerinden olabilir fakat pilavın kesinlikle başka yerden getirilmiş pirinç ile yapıldığına eminim.
Bu arada değişiklikler de birbirini kovalıyor.
Geçen günlerde Silivri Belediyesi, bu parkın önündeki kısmı kaldırıp oraya ne
işe yarayacağı pek anlaşılmayan yuvarlak bir alan yaptırdı. Buraya amfi tiyatro
yapmaya çalıştılar desek, pek benzemiyor. Yuvarlak, düz zeminli bir alan,
ortasında bir ağaç var. Şimdi bunu dedik diye sakın ağacı kesmeye falan
kalkmayın. Sanırım, amfi tiyatronun ne olduğu hakkında pek bilgisi olmayan bir
taşarona şuraya şöyle bir şey yap dediler. O da bu harika(!) eseri yarattı.
Aşağıda bu yuvarlak alan yaratılınca o seyyar
satıcı arabaları oraya pek yakışmadı. Böylece arabaları yukarı, yaşlılar ve
çocuk parkının ortasına çıkardılar. Yani park artık seyyar süt, yoğurt, sucuk
ve tavuklu pilav satıcılarının işgaline girdi.
Bu arabalar hakkında biraz daha bilgi verelim.
Giderek birer bakkal dükkanı ya da lokantaya dönen bu arabaların sahiplerinin
vergi verip vermediğini bilmiyorum. Fakat elektrik, su vs. parası verdiklerini
sanmıyorum. Kira ödediklerini de sanmıyorum.
Zaten arabaları da kendilerine belediye vermiş. Gıda ürünleri satmak için
ruhsatları yok. Hijyen sağlamaya yönelik ne suyu, ne tesisi var. Birinin eşinin
meclis üyesi olduğu ve çok da tarlası olduğu söyleniyor. Yani burada böyle bir
kıyağa ihtiyacı yok. Diğerlerinin de
üreticilikle ilgisi yok. Bir yerlerden satın alıp burada satıyorlar.
Bu seyyar araba-dükkanların sağındaki solundaki
çay bahçeleri belediyeye yılda elli bin küsur lira kira ödüyorlar. Hemen
arkadaki dükkanların aylık kiraları dört bin liradan başlıyor. Bunların hepsi
gıda ürünleri satıyorlar. Devlete vergi, belediyeye ruhsat parası ödüyorlar.
Personel çalıştırıyorlar. Burada belediye eliyle yürütülen bir seyyar satıcı
haksız rekabeti var.
Üstelik bu seyyar araba-dükkan sahipleri iki günde
parkı öyle sahiplenmişler ki, burada güvercinleri besleyenlerle kavga edip,
onları engellemeye çalışıyorlar. Dahası güvercinleri besleyenleri uzaklaştırmak
için zabıta çağırıp, onları tartaklatıyorlar.
Bu araba-dükkanlar aracılığı ile yerel ürün satma projesi pek olmamış. Bu araba-dükkanlar buradan kaldırılsın ve parkı yaşlılara ve çocuklara bıraksın. Güvercinler ve tüm sokak hayvanları burada özgürce yaşasın. İsteyenler istedikleri gibi kuşları ve hayvanları beslemeye devam etsinler. Burası gerçekten park olarak kalmaya devam etsin. Zübeyde Hanımın heykelinin yeni yerleştirildiği yer olarak da adı Zübeyde Hanım Parkı olsun.
Sonra gerçek bir köylü pazarı açın. Nasıl
yaparsınız bilemem fakat gelenlerin gerçekten köyde kendi yetiştirdikleri
ürünleri satacakları bir pazar olsun. Üç arabalık sembolik bir şey değil,
gerçekten köylülerin ihtiyaçlarına cevap verecek bir yapı olsun. Satıcılar
gerçekten kendi ürünlerini satsınlar, halden getirecekleri malları satmasınlar.
İncik-boncuk satanların pazarına da benzemesin. Bir noktada sergi açanların daha sonra bu yer benim, burayı ancak bana dört, beş bin liralık bir bedel öderseniz başkasına devrederim diyecek şekilde sahiplenmesine fırsat verilmesin ve pazardan yararlananlar gerçekten kendi ürünlerini satsınlar. Başkalarının ürünlerinin (Tahtakaleden satın alınmış, Çin ürünlerinin) satıcısı olmasınlar. Bir aileden birden fazla kişi, (anne-kız, karı-koca) aynı evin bireyleri birden fazla masa almasınlar. İyi bir yerde yer açılınca sizi buraya alacağız diye insanları aylarca yedekte bekletip, sonra yer açıldığında Belediye Başkan yardımcısının tanıdıklarına verilmesin.
Sosyal Demokrat belediyeciliğe yakışır işler yapılsın. Eşe dosta kıyak yapılmasın.
Başkan Ali KORSAN Basın sözcüsü Ertuğrul AKÇAOĞLUAdres:Piri Mehmet Paşa Mahallesi, Cumhuriyet Caddesi, GSM: 0532.241 74 67 Makbul Yönel İş Merkezi, Çekme Kat, No: 206 TEL: 0212.727 55