Ne Büyük Çavuşlu'da, ne de Trakya'da Atık yakma ve Zehir depolama
tesisi yapılmamalıdır!
Türkiye'nin, atık yakma tesislerine ihtiyacı yok!
Bugün, Türkiye'de sanayi üzerinde kontrol
sağlayacak bir denetim yok, tehlikeli atıklarla ilgili bir envanter çalışması
yok. Türkiye'deki ürün imalatında ham madde olarak neyin içine ne kadar
tehlikeli madde giriyor, bununla ilgili elle tutulur bir çalışma yok.
Türkiye'deki sanayi, çoğunlukla, küçük ve orta
ölçekteki işletmelerden oluşuyor ve bu sanayi kuruluşları, bir defa, ruhsat alırken
denetimden geçiyorlar. Bir daha kimse, onların ne yaptıklarını kontrol etmiyor.
Daha komiği ise, Türkiye'nin en büyük sanayi
bölgelerinden biri olan Aliağa'da birkaç yıl önce yapılan bir araştırmada
ortaya çıktı. Bu araştırmayla Aliağa'daki tesislerin yüzde 50'sinin ruhsatsız
olduğu görüldü. Ruhsatı olmayan, ÇED raporu olmayan sanayi, istediği gibi
üretim yapıyor. Ne üretiliyor, hangi zehirli ve tehlikeli maddeler
kullanılıyor, sonuçta ne çıkıyor, bilen yok.
Türkiye'de ortaya çıkan yıllık kimyasal atık
miktarı hakkında, bakanlık başka, Kimya Sanayicileri Derneği başka, İZAYDAŞ
(hani şu İzmit'te kurulmuş olan atık yakma tesisi) başka rakamlar veriyor. Oysa bu kurumlar, bu konuda
en fazla bilgi sahibi olması gereken kurumlardır.
Bu kadar denetimsizliğin ve bilgi eksikliğinin
olduğu bir ülkede ne yaparsanız yapın, kirliliği önleyemezsiniz. Burada çözüm,
ortaya çıkan çöpü yakmak, ya da yer altına gömüp, saklamak değil, öncelikle çöp
üreten sanayiden kurtulmak ve temiz üretimi teşvik etmektir.
Türkiye'de, devletin bir atık politikası
bulunmadığı için, sanayiciler hiç kontrolsüz, başıbozuk bir üretim sürecinde,
akla hayale sığmayacak miktarda tehlikeli ve tehlikesiz çöp üretmektedirler.
İşleri, bu konuyu denetlemek olan yetkililer ise;
''Sanayi üretiminde tehlikeli atık elbette çıkar. Bunun için yapacak bir şey
yok. Atık sorunu çözmek için yatırım yapmak gerekir'' diyerek, yakma
tesislerini ya da gömme alanlarını çözüm olarak gösteriyorlar.
Türkiye aslında bu konuda şanslı bir ülke.
Türkiye'deki sanayi henüz gelişme aşamasında. Sanayi kuruluşları temiz üretim
yapmak yönünde teşvik edilebilirler. Yoksa atıkları yakmak çözüm değildir!
Türkiye'de atık yakma tesislerine değil, atık
düzeyini minimuma indirecek ve atıkları ekonomiye geri kazandıracak sistemlere
ihtiyaç vardır.
Gelelim buraya yapılmak istenen tesise...
“Biz temiz üretimle falan ilgilenmiyoruz”
diyorsanız,
“Bu miktarda atık çıkarmaya devam edeceğiz ve
onları yakarak yok edeceğiz, gömerek saklayacağız” diyorsanız, ben de o zaman
size yer seçiminiz yanlış derim.
Yanlış olan yer seçimi yalnızca Büyük Çavuşlu
değil, tüm Trakya bu iş için yanlıştır!
Burası, tarım alanıdır! Burası ormandır! Burası
önemli bir su havzasıdır!
Gidin, Anadoluda tarım yapılmayan, yakınında orman
olmayan, su havzası olmayan, kurak-çorak bir yer bulun, tesisinizi oraya yapın.
Çöplerinizi de oraya taşıyın!
Burada böyle bir tesis kurmak, böyle bir tesise
izin vermek vatan hainliği ile eşdeğerdir. Bu topraklarda bu kadar sanayi
tesisine izin verilmiş olması zaten baştan yapılmış bir hatad ır. Böyle bir
tesis kurmak bu hatayı misli ile katlamak olur ve daha sonra bunun geri dönüşü
ve telafisi mümkün olmayacaktır.
Avrupa Birliğindeki bir çok ülkede yakma
tesislerinin yasaklandığını duyuyoruz. Onun yerine geri dönüşümü ve tehlikeli
atığı minimize etme stratejilerinin geliştirildiğini duyuyoruz. Biz ise,
onların eski hatalarını en baştan tekrarlamaya çalışıyoruz.
Türkiye temiz sanayi ülkesi olmalıdır!
Ne Büyük Çavuşlu'da, ne de Trakya'da Atık yakma ve Zehir depolama
tesisi yapılmamalıdır!
Trakya'da Atık yakma ve Zehir depolama tesisi yapılmamalıdır
Silivri Çevre Derneği Ertuğrul
Akçaoğlu'nun Konuşması