Adres:Piri Mehmet Paşa Mah.Cumhuriyet Cad.Makbule Yönel İş Merkezi Çekme Kat No:206 Silivri-İstanbul *** Tel: 0532.241 74 67 (Dernek Başkanı Ali Korsan'a Ait) *** e-posta: silivricevredernegi@gmail.com
DOĞA ÇEVRE SU ÇÖP KİMYASAL KÖMÜR FOSİL TOPRAK HAVA ATIK PİL EKOSİSTEM HURDA YAĞ MİKROP GÜNEŞENERJİ
10 Ocak 2009 Cumartesi
Ortaköy’deki Tisan Asfalt Şantiyesi Kapatılıyor!
4 Ocak 2009 Pazar
Silivri Tarihi Surların Yağmalanmasını Durdurduk..
27 Aralık 2008 Cumartesi
Sonunda bakan açıkladı: Cezaevi kanalizasyonu çevreyi kirletmiyor!..
Sonunda geçtiğimiz hafta Adalet Bakanı soru önergesini yanıtlayarak, cezaevinin arıtma tesisinin tam kapasite ile çalıştığını açıkladı. Adalet Bakanı, aslında cezaevinin arıtma tesisinin köylülerin ve derneğimizin şikayetçi olduğu geçen nisan ayı da dahil olmak üzere tüm yaz boyunca hiç durmadan çalıştığını, bunun Çevre ve Orman Bakanlığı yetkili ekiplerinin ve İSKİ'nin değişik tarihlerde verdiği raporlarla belirlendiğini açıklayarak cezaevi kanalizasyonundan çevreye asla zararlı atık verilmediğini sözlerine ekledi.
Bu açıklamadan anlıyoruz ki, bizim cezaevi kanalizasyonundan akarken gördüğümüz ve fotoğraflarını çektiğimiz, yerel ve ulusal basında çarşaf çarşaf yayınlanan fotoğraflarda herkesin gördüğü, Kula dere boyunca denize kadar ulaşan kara yağlı sular meğer arıtma tesisinden çıkan temiz sularmış. Biz cahilliğimizden o suları kanalizasyon atığı sanmışız. O sular hiçbir yeri kirletmemiş. Zaten asla denize kadar da gitmemiş.
Biri bizi kandırıyor ama kim acaba?
14 Aralık 2008 Pazar
Tarih Yağmacılığının Karşısındayız!
Basın
Açıklaması:
Silivri
Çevre Derneği olarak, İstanbul 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma
Bölge Kurulu Müdürlüğü'ne; Fatih Mahallesi, 145 ada, 21 parsel, Yıldız Sokak,
No: 3 adresinde bulunan tarihi kemer üzerine beton dökülerek yok edilmeye
çalışıldığını şikayet etmiştik.
Şikayetimiz
üzerine İstanbul 1 Numaralı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu, ilgili
yerde heyet olarak bir inceleme yapmıştı. Kentsel SİT Alanında kaldığı tespit
edilen söz konusu tarihi kemerin üzerinde bulunan binanın mülkiyet ve yasal
durumları hakkında gerekli belgeler Silivri Belediyesinden acil olarak talep
edilmiştir.
Kurul,
Silivri Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürlüğü'nden talep ettikleriyle ilgili
belgeden bilgi amacıyla derneğimize de yollamış bulunmaktadır. Biz de dernek
olarak Silivri'nin kültürel ve tarihi dokusunun korunması amacıyla konunun
takipçisi olmaya devam ediyoruz.
Silivri
Çevre Derneği Başkanı
Ali KORSAN
14 Aralık 2008
11 Aralık 2008 Perşembe
FAYİH MAHALLESİDEKİ TARİHİ KEMERİ BETOPLIYARAK TARİP EDİLİYOR..
29 Kasım 2008 Cumartesi
Kemerburgaz'daki Rüzgar Çiftliğinde Yapılan İkinci Paydaş Toplantısına Katıldık
Proje sahasının hemen yanında yer alan Tayakadın Köyünden yurttaşların yoğun olarak katıldığı toplantıya ayrıca bazı ilköğretim ve lise öğrencileri de katılmışlardı.
Lodos Elektrik Üretim A.Ş. den Mustafa İlhan'ın yönetiminde başlayan toplantıda, Kemerburgaz Rüzâar Çiftliği yöneticisi İsmail Bahçıvan ve Windcom GmbH müşaviri Mustafa Burç birer sunum yaparak, rüzgâr çiftliğinin kuruluş sürecini ve bugünkü durumunu anlattılar. Santral yapımı sürecinde bir miktar ağacın kesildiğini de anlatan İsmail Bahçıvan, daha sonra ormanlık alanın etrafını çevirerek, ormanı koruma altına aldıklarını anlattı.
Her biri 2 MW gücünde 12 rüzgârgülünden oluşan santralin yıllık enerji üretiminin yaklaşık 85 Gwh, yani yılda 85 milyar vat saat olduğunu açıklayan konuşmacılar, bunun, ülkemiz enerji ihtiyacının temiz ve yenilenebilir kaynaklardan sağlanması açısından önemini vurguladılar.
Daha sonra yapılan konuşmalarda, rüzgâr çiftliği çalışanlarının yarısının yöre halkından olduğu, bunun hem yöre insanlarına iş bulmak açısından hem de yöre ekonomisine katkıda bulunmak açısından iki önemli nokta olduğu vurgulandı.
Sunumlardan sonra söz alan Tayakadın Köyü muhtarı ve diğer yöre sakinleri, rüzgâr çiftliğinin yörelerinde bulunmasının kendileri açısından olumlu etkilerini anlatırken beklentilerini de dile getirdiler. Yörelerinde böyle temiz bir tesisin bulunmasından memnun olan yöre halkı aynı zamanda santralin yapılmasıyla birlikte yörelerindeki ormanlık alanın da korunmaya alınmış olduğu görüşüne katıldıklarını ifade ettiler. Söz alan bir öğrenci ise, Lodos Enerji A.Ş.'nin okullarının kütüphanesine ve laboratuvar yapımına katkısını beklediklerini söyledi.
Rüzgâr çiftliğinin yöreye etkilerinin değerlendirildiği bir anketin tamamlanmasının ardından biten toplantıdan herkes memnun ayrıldı.
Toplantıdan sonra bir açıklama yapan Silivri Çevre Derneği Başkanı Ali Korsan, “Uzun yıllar Türkiyede elektrik üretiminin sadece kömürden ve hidrolik kaynaklardan gerçekleştirildiğini, daha sonra enerji ihtiyacı arttıkça yeni kaynaklar olarak çözümü ithal kömürde ve doğal gazda gören yöneticilerin ülkemizin rüzgar ve güneş potansiyelini göz ardı ettiğini, nükleer lobicilerin etkileriyle, geçtiğimiz yıllarda, ülkemizde yeterli rüzgar olmadığı ileri sürülerek rüzgarla ilgili araştırmaların bile yasaklamaya kalkışıldığını” söyledi.
19 Kasım 2008 Çarşamba
Kemerburgaz'daki Rüzgâr Enerjisi Santralini Ziyaret Ettik
Kemerburgaz Rüzgâr Çiftliğinde her biri 2 MW gücünde 12 rüzgârgülü var. 80 metre yüksekliğindeki direkler üzerine yerleştirilmiş rüzgârgüllerinin her bir kanadı 41 metre boyunda. Dakikada maksimum 19 devir yapan rüzgârgülleri, eğer rüzgârın hızı artarsa, otomatik olarak devreden çıkıyor.
Teknik müdür İsmail Bahçıvan, bize Kemerburgaz Rüzgâr Çiftliğini anlatırken, bir yandan da üzerinde çalıştıkları yeni projelerinden söz etti ve genel olarak Türkiye’deki rüzgâr çiftliklerinin durumunu anlattı. Türkiye’de birçok firmanın yeni yatırımlarla hızla üretime geçeceklerini duymak çok sevindiriciydi. Bir rüzgâr ve güneş ülkesi olan Türkiye’de bu kaynakların bugüne kadar görmezden gelinmiş olması üzücüydü. Kafalarını nükleer enerjiye takmış bazı yöneticiler, geçtiğimiz yıllarda rüzgâr ve güneş enerjisi için yapılan çalışmaları engellemek için ellerinden geleni yapmışlardı. Dünyamızı tehdit eden iklim değişikliğine karşı önemli bir araç olan temiz enerji kaynaklarının ülkemizde de kullanılmaya başlanması olumlu bir adım olarak değerlendirilmeli. Önümüzdeki yıllarda Türkiye'nin her köşesinde, her köyde ve kasabada bir rüzgâr çiftliği görmeyi hayal ederek Silivri'ye geri döndük.
13 Kasım 2008 Perşembe
Kale'de Katliam Sürüyor!..
Bu, kalede yapılan ilk tarih katliamı değildir. Bunun önüne geçilmelidir. Belediye, Kaledeki durumun bir envanterini çıkararak, bundan sonra yapılacak buna benzer girişimleri daha başlamadan engelleyecek önlemler almalıdır.
11 Kasım 2008 Salı
İstanbul 1.numaralı Kültür ve Tabiat Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğüe, Şikayet Dilekçesi
25 Ekim 2008 Cumartesi
Türkiye'nin, atık yakma tesislerine ihtiyacı yok!
Türkiye'nin, atık yakma tesislerine ihtiyacı yok!
Bugün, Türkiye'de sanayi üzerinde kontrol sağlayacak bir denetim yok,
tehlikeli atıklarla ilgili bir envanter çalışması
yok. Türkiye'deki ürün imalatında ham madde olarak neyin içine ne kadar
tehlikeli madde giriyor, bununla ilgili elle tutulur bir çalışma yok.
Türkiye'deki sanayi, çoğunlukla, küçük ve orta
ölçekteki işletmelerden oluşuyor ve bu sanayi kuruluşları, bir defa, ruhsat
alırken denetimden geçiyorlar. Bir daha kimse, onların ne yaptıklarını kontrol
etmiyor.
Daha komiği ise, Türkiye'nin en büyük sanayi
bölgelerinden biri olan Aliağa'da birkaç yıl önce yapılan bir araştırmada
ortaya çıktı. Bu araştırmayla Aliağa'daki tesislerin yüzde 50'sinin ruhsatsız
olduğu görüldü. Ruhsatı olmayan, ÇED raporu olmayan sanayi, istediği gibi
üretim yapıyor. Ne üretiliyor, hangi zehirli ve tehlikeli maddeler
kullanılıyor, sonuçta ne çıkıyor, bilen yok.
Türkiye'de ortaya çıkan yıllık kimyasal atık
miktarı hakkında, bakanlık başka, Kimya Sanayicileri Derneği başka, İZAYDAŞ
(hani şu İzmit'te kurulmuş olan atık yakma tesisi) başka rakamlar veriyor. Oysa bu kurumlar, bu konuda
en fazla bilgi sahibi olması gereken kurumlardır.
Bu kadar denetimsizliğin ve bilgi eksikliğinin
olduğu bir ülkede ne yaparsanız yapın, kirliliği önleyemezsiniz. Burada çözüm,
ortaya çıkan çöpü yakmak, ya da yer altına gömüp, saklamak değil, öncelikle çöp
üreten sanayiden kurtulmak ve temiz üretimi teşvik etmektir.
Türkiye'de, devletin bir atık politikası
bulunmadığı için, sanayiciler hiç kontrolsüz, başıbozuk bir üretim sürecinde,
akla hayale sığmayacak miktarda tehlikeli ve tehlikesiz çöp üretmektedirler.
İşleri, bu konuyu denetlemek olan yetkililer ise;
''Sanayi üretiminde tehlikeli atık elbette çıkar. Bunun için yapacak bir şey
yok. Atık sorunu çözmek için yatırım yapmak gerekir'' diyerek, yakma
tesislerini ya da gömme alanlarını çözüm olarak gösteriyorlar.
Türkiye aslında bu konuda şanslı bir ülke. Türkiye'deki
sanayi henüz gelişme aşamasında. Sanayi kuruluşları temiz üretim yapmak yönünde
teşvik edilebilirler. Yoksa atıkları yakmak çözüm değildir!
Türkiye'de atık yakma tesislerine değil, atık
düzeyini minimuma indirecek ve atıkları ekonomiye geri kazandıracak sistemlere
ihtiyaç vardır.
Gelelim buraya yapılmak istenen tesise...
“Biz temiz üretimle falan ilgilenmiyoruz”
diyorsanız,
“Bu miktarda atık çıkarmaya devam edeceğiz ve
onları yakarak yok edeceğiz, gömerek saklayacağız” diyorsanız, ben de o zaman
size yer seçiminiz yanlış derim.
Yanlış olan yer seçimi yalnızca Büyük Çavuşlu
değil, tüm Trakya bu iş için yanlıştır!
Burası, tarım alanıdır! Burası ormandır! Burası
önemli bir su havzasıdır!
Gidin, Anadoluda tarım yapılmayan, yakınında orman
olmayan, su havzası olmayan, kurak-çorak bir yer bulun, tesisinizi oraya yapın.
Çöplerinizi de oraya taşıyın!
Burada böyle bir tesis kurmak, böyle bir tesise
izin vermek vatan hainliği ile eşdeğerdir. Bu topraklarda bu kadar sanayi
tesisine izin verilmiş olması zaten baştan yapılmış bir hatadır. Böyle bir
tesis kurmak bu hatayı misli ile katlamak olur ve daha sonra bunun geri dönüşü
ve telafisi mümkün olmayacaktır.
Avrupa Birliğindeki bir çok ülkede yakma
tesislerinin yasaklandığını duyuyoruz. Onun yerine geri dönüşümü ve tehlikeli
atığı minimize etme stratejilerinin geliştirildiğini duyuyoruz. Biz ise,
onların eski hatalarını en baştan tekrarlamaya çalışıyoruz.
Türkiye temiz sanayi ülkesi olmalıdır!
Ne Büyük Çavuşlu'da, ne de Trakya'da Atık yakma ve Zehir depolama
tesisi yapılmamalıdır!
Silivri Çevre Derneği
25 10 2008
Ertuğrul
Akçaoğlu'nun Konuşması
18 Ekim 2008 Cumartesi
Yeter Artık Baş Örtüsüyle Ülkeyi Gerdiğiniz!..
SİLİVRİ ÇEVRE DERNEĞİ
18 10 2008
Yeter
Artık Baş Örtüsüyle Ülkeyi Gerdiğiniz!..
Baş örtüsü kadınların başlarını örtmek için kullandıkları aşağı yukarı yarım
metre kare kadar bir bez parçasıdır. Ülkemizde son yıllarda muhalefet ve
iktidar her şeyi bıraktı ilgilenilecek başka bir konu yokmuş gibi her şeyi bu
yarım metre karelik bez parçasına bağladı.
Ülkenin en önemli sanayi yatırımlarından
Petkim satıldı, kimsenin sesi çıkmadı.
Ülkenin tüm haberleşme alt yapısına sahip
Telekom satıldı, kimsenin sesi çıkmadı.
Ülkenin dört bir yanında siyanür ile altın
arama izni veriliyor. Ülke toprakları zehirleniyor, kimsenin sesi çıkmıyor.
Önemli yeraltı kaynaklarımız yabancılara
pazarlanıyor, kimsenin sesi çıkmıyor.
İklim değişikliği almış başını gidiyor, iki
yıldır çiftçiler kan ağlıyor, muhtemelen seneye daha kötü günler bekliyor,
Kimsenin sesi çıkmıyor.
Hemen yanı başımızda beş yıldır vahşi bir
savaş sürüyor, kimsenin sesi çıkmıyor.
Hükümet elektriğe yüzde yirmi zam yapıyor,
temin etmeyi beceremediği gaza zam yapmaya kalkıyor, kimsenin sesi çıkmıyor.
Konu başörtüsü oldu mu herkes kıyameti
koparıyor. Sanki bu yarım metrelik bez parçası hayatımızı değiştirecek. Bunu
siyasi mesele haline getirip, insanlara zorla dayatmak ardından başka
zorlamalara, başka müdahalelere yol açacaktır.
Bu arada bir süredir demokrasi ve Atatürk
lafları eden MHP de gerçek eğilimini
göstererek AKP'den pek de bir farkı olmadığını gösterdi.
Bizim iktidardan da muhalefetten de
beklediğimiz, kadınların baş örtüsüyle uğraşmayı bırakıp ülkenin meselelerine
ülke insanlarının yararına çözümler bulmaya çalışmalarıdır.
Kadınlar isterlerse
başlarını kapatırlar, isterlerse açarlar. Bu yalnızca onları ilgilendirir.
Ali Korsan
Silivri Çevre Derneği Başkanı
25 Eylül 2008 Perşembe
Silivri Çevre Derneği, Ankara'daki Eylemdeydi
24 Eylül 2008 Çarşamba
Nükleer Enerjiye Hayır!..
Silivri Çevre Derneği başkanı Ali Korsan, Nükleer Karşıtı Platform'un 24 Eylül 2008'de Ankara'da Enerji Bakanlığı önünde düzenlediği basın açıklamasına katıldı.
Silivri Çevre Derneği başkanı Ali Korsan, AKP hükumetinin ülkemizde hayata geçirmeye çalıştığı nükleer enerji programına ve halkı yanıltmaya yönelik politikalarına karşı, kamuoyunu sağlıklı bilgilendirmeye ve yaşama sahip çıkmaya çalışan Nükleer Karşıtı Platform'un 24 Eylül 2008'de Ankara'da Enerji Bakanlığı önünde düzenlediği basın açıklamasına katıldı.
Aynı saatlerde Enerji Bakanlığında AKP hükumetinin yapılmasını istediği nükleer santral ihalesinin sonucu açıklanacaktı.
Çeşitli mühendis odalarının, sendikaların ve ülkemizin dört bir yanındaki birçok çevre kuruluşunun katılımı ile oluşan Nükleer Karşıtı Platformun üyeleri 24 Eylül 2008 çarşamba günü Kızılay'dan, Bahçelievler'deki Enerji Bakanlığı önüne kadar yürüdüler ve saat 13:30'da Enerji Bakanlığı önünde okudukları basın bildirisinde, nükleer santrallerin taşıdığı riskler, nükleer atık sorunu ve nükleer santrallerin doğurabileceği geri dönülmesi imkânsız sonuçlar ile nükleer teknolojinin pahalılığı, dışa bağımlı olması ve dünya genelinde nükleer santral yapımından vazgeçilmeye başlanmış olması gibi konularda Enerji Bakanlığı ve hükümeti son kez uyararak bu projeden vazgeçmeye davet ettiler.
Bu sırada Enerji Bakanlığında nükleer santral ihalesi için teklif istenen firmalardan gelen cevap mektupları açılmaktaydı. Öğrenildiğine göre teklif istenilen firmalardan yalnızca bir tanesi teklif vermiş ve diğerleri teşekkür ederek bu ihaleye katılmayacaklarını bildirmişlerdir. Yasaya göre ihalenin sonuçlanabilmesi için en az iki firmanın teklif vermesi gerekmektedir. Bu nedenle ihale sonuçlanamayarak ertelenmiştir. Bu, Türkiye'de sonuç alınamayan dördüncü nükleer santral ihalesidir. Bu sonucu duyan Nükleer Karşıtı Platform üyeleri, haberi sevinç sloganları atarak ve halay çekerek kutlamışlardır.Dileğimiz, yöneticilerimizin bu durumu fırsat bilerek bir daha düşünmeleri ve ülkemiz için hiç de gerekli olmayan bu tehlikeli maceraya atılmaktan vazgeçmeleridir. Rüzgâr ve güneş başta olmak üzere ülkemizin bol olarak sahip olduğu alternatif enerji kaynaklarından enerji elde ederek enerji ihtiyacımızı karşılarken daha da önemlisi fosil yakıtlardan enerji eldesini azaltarak temiz enerji üretimini teşvik etmeleridir. Bir başka önemli husus da tasarruf önlemlerini hayata geçirerek enerji tüketimimizi azaltmaktır. Sadece enerji tasarrufu ile birkaç santral yapmaktan vazgeçebileceğimizi, bugün bu konuyla ilgili tüm bilim adamları söylemekte ve tüm politikacılar da bu konuyu bilmektedirler.
Birleşmiş Milletler belgelerine göre, “temiz ve sağlıklı bir çevrede yaşamak temel bir insan hakkıdır”.
T.C. Anayasasının 56. maddesine göre “herkes sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir”.
Türkiye, Çernobil olmasın!.. Radyasyonla kirlenmemiş bir ülkede yaşamak istiyoruz!..