DOĞA ÇEVRE SU ÇÖP KİMYASAL KÖMÜR FOSİL TOPRAK HAVA ATIK PİL EKOSİSTEM HURDA YAĞ MİKROP GÜNEŞENERJİ

15 Eylül 2006 Cuma

Silivri'nin Sorunları Politikayla Değil, Sivil Toplum Örgütleriyle Çözülür! Radyo konuşması..



FM 96.0 frekansından yayın yapan Gerçek Radyonun konuğu olan Silivri Çevre Derneği Başkanı Ali Korsan, başkanlık döneminde yaptığı çalışmaları ve neden bir sivil toplum örgütünde görev aldığını anlattı. Ali Korsan, Fatma Sarıbıyık’ın hazırlayıp sunduğu “Silivri Gündem” programında hem Sarıbıyık’ın hem de Gerçek Radyo dinleyicilerinin sorularını yanıtladı. Silivri Çevre Derneği'nin 1989 yılında kurulduğunu, 1996 yılından bu yana da Çevre Derneği başkanlığı görevini yürüttüğünü söyleyen Korsan, bir sivil toplum örgütünde görev alma sebebini şu şekilde açıkladı. “1996 yılında yapılan bir kongreyle bu görevi aldım. Bölgemizde, çevremize nasıl faydalı olabiliriz diye, ben ve yönetimim çalışmalarımıza başladık. Ben ve yönetimim, en kolay iletişim aracı olan yerel basın ve yerel radyolarla işbirliği yaparak bölgemizdeki sorunları kamuoyuna duyurarak, yerel yönetimler üzerinde baskı oluşturduk. Tabii basın aracılığıyla kamuoyuna duyurduğumuz bölgenin sorunlarından bazılarının çözümünde başarılı olduk, bazılarında ise olamadık. Silivri Çevre Derneği kuruldu 1989 yılında kuruldu. O dönemin başkanı Ahmet Yücegök’tü. Onlar bu görevi arkadaşlarıyla birlikte yürütüyorlardı . Ben o dönemlerde derneğe üye bile değildim. Ben o dönemlerde politikayla uğraşıyordum. Ama daha sonra, politikayla Silivri’ye bir şeylerin yapılamayacağını, ancak bir sivil toplum örgütünde görev alırsam Silivri için güzel işler yapabileceğimi anladım. Bu nedenle de 10 yıldan beri bu görevdeyim. Tabii bu arada çok önemli işler 
gerçekleştirdik. O günlerde bu kadar çevre bilincimiz yoktu. Ama araştırmalarımız ve bu işle uğraşmamız neticesinde hem kendimizi geliştirdik hem de bir sürü olayı ortaya çıkardık. Sorunlar ortaya çıktıkça tehditler almaya başladık. Ama biz bütün bu tehditlere rağmen Silivri halkının çıkarlarını korumak için yılmadık”.


Başlık ekle


BAŞARILARIMIZIN TEK DESTEKÇİSİ YEREL BASINDIR
Göreve geldiğimiz ilk yıllarda Elbasan köyünde bir taş ocağı açılmak isteniyordu. Köy muhtarı benim telefonumu bulmuş, beni arayarak orada bir taş ocağı açılmak istendiğini, bu konuda kendilerine yardımcı olmamızı istedi. Biz de hemen yanımıza gazeteci arkadaşları da alarak o bölgeye gittik. O bölgeyle ilgili incelemelerimizi yaparak Anıtlar Kurulu'na şikayette bulunduk. Bizim Anıtlar Kurulu'na yaptığımız şikayet üzerine, Anıtlar Kurulu gerekli incelemeyi yaparak, o bölgeye taş ocağı yapmak isteyen firmanın ihalesini iptal etti. Tabii, bu, sadece bizim başarımız değildi. Yerel basındaki arkadaşlar da bizleri bu konuda yalnız bırakmayarak, yaptıkları haberlerle bu başarının elde edilmesine katkıda bulundular.”
DEĞİRMENCİ BİZE KIZARDI, AMA BAZEN YARDIMCI DA OLURDU
Bir başka konu ise, Silivri’de o dönem belediye başkanı olan Selami Değirmenci ile biraz takışıyorduk. Çevre sorunlarını gündeme getirdiğimizde kendisi bize kızmasına rağmen bazen yardımcı oluyordu. Silivri’de hazır beton girişimlerinde bulunduk. İlk olarak 1999 depreminden sonra Silivri’de hazır beton kullanımı için girişimlerde bulunduk. O dönemin belediye başkanı olarak bu konuyu meclisten geçirerek karar aldılar. Yine o dönemde Silivri’de hava kirliliği yaratan kömürler kullanılıyordu. Biz bu konuda da kamuoyu oluşturarak ithal kömürün kullanılmasını sağladık. Şimdi artık kömür tarihe karıştı. Bölgemize doğalgaz geldi. Bölgemize doğalgazın gelmesi büyük bir gelişmedir. Silivri doğalgaz ile çağ atladı diyebilirim.
Silivri Marinası’nın kıyı tahkimatı uygulama projesinin ihale edilmesi gerekçe gösterilerek, inşaat molozlarının ve hafriyatlarının Silivri Limanına döküldüğünü tespit ettik. Belediye Başkanı Selami Değirmenci, ben buraya dökerim, dedi. Biz de, İstanbul İl Çevre Müdürlüğüne ve Çevre Bakanlığına kaçak döküm yapıldığını beyan ettik, fotoğraflar çekip gösterdik ve ekipler geldiler. Gittik, yerinde tespit ettik, dediler. Silivri Belediye Başkanından ve Silivri Kaymakamlığından görüş istediler. Silivri Belediye Başkanı ise tavrını değiştirdi, biz oraya kaçak döküm yapmıyoruz, kaçak dökümü engelliyoruz dedi. O günden sonra döküm yapılmadı, ama zaten yapılmış olan dökümlerle körfezimiz dolmuş oldu.
DUYARSIZ KALAN SİYASİ PARTİLERİ KINIYORUM
Bize yardımcı olan sivil toplum örgütleri var. Onlarla sürekli irtibat halindeyiz. Ama, siyasilerden pek destek alamıyoruz desem yeri var. Çünkü çok geç davranıyorlar. Bütün siyasilerin yerel belediyelerde ya başkanları, ya meclis üyeleri var. Buna rağmen siyasiler çevre konularında çok zayıf kalıyorlar. Şu anda gündemde olan Silivri’ye yapılması planlanan kimyasal atık entegre tesisi konusunda iki haftadan beri basın yoluyla insanları uyarıyoruz. Ama hiçbir siyasi partinin bu konuda duyarlılık göstermediğini görüyorum. Hatta bazı siyasi partilere bu konuyla ilgili faks çektik, bilgilendirdik. Ama buna rağmen duyarsız kaldılar.
İstanbul İl Çevre Kurulu toplantısında bu entegre tesisin yapılmaması için ret kararı çıktı. Ama, Büyükşehir Belediye Başkanlığının, Büyük Sinekli bölgesinde bulunan boş kum ocaklarında bu kimyasal atık entegre tesisinin yapılması için ÇED sürecine gitmeyi planladıklarını öğrendik. Bölgemizde kimyasal atık deposunun ve yakma tesisinin yapılmasına karşıyız. Yani Pendik'teki varillerin, buradaki boş kum ocaklarına getirilip, gömülmesini istemiyoruz. Bunun için de, konuyu gündemde tutmak için sürekli yerel basından destek alıyoruz. Ama siyasi partilerden bu konuyla ilgili hiçbir destek alamıyoruz. Ve siyasi partileri bu konuda duyarsız kaldıkları için kınıyorum.
TURAN’IN SÖZÜNE GÜVENDİM, İNANDIM
4 ay önce Akşam Gazetesinde çıkan bir demeç vardı. Silivri’ye tehlikeli atık depolama tesisi yapılacak diye... Demeci veren İstanbul Büyükşehir Belediyesi Çevre Dairesi Başkanı İbrahim Demir. Ben de bu demeci alıp belediye başkanı Hüseyin Turan ile görüştüm. Hüseyin Turan bana şunu söyledi. “Silivri’de böyle bir tesisin yapılmasını istemiyoruz. Çünkü daha önce başımıza bir cezaevi geldi. Böyle bir kimyasal atık tesisinin bölgemize gelmesine biz de karşıyız. Bu bölgeye böyle bir entegre tesisi olmayacak” dedi. Biz de belediye başkanı Hüseyin Turan’ın bu sözlerine güvendik ve inandık. Ama zaman ilerledikçe her şey yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı. Çalışmaların devam ettiği ve bu tesisin buraya yapılması için yer tespitlerinin yapıldığını, ÇED sürecinin hazırlandığını ve ÇED raporunu geçirmek için hazırlıkların devam ettiğini gördük. Bu nedenle de Silivri Çevre Derneği olarak bu olayın karşısındayız. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Çevre Dairesi Başkanı İbrahim Demir ile hiç görüşemedik. Çünkü telefonla arıyoruz, telefonlarımıza çıkmıyorlar. Ama biz buraya bu tesisin yapılmaması için elimizden geleni yapacağız. Ve yaptırmamaya kararlıyız, bu tesisi buraya yapabilmeleri için önce bizi çiğnemeleri lazım.
SİLİVRİ BÖLGESİNDEKİ FABRİKALARIN ARITMA TESİSİ YOK
Sanayileşmeye karşıyız. Niye? Çünkü gelişen çağımızda, maalesef her beldeye bir sanayi alanı açılıyor. Altyapısı ve arıtma tesisi olmadan yerel yönetimler, küçük bağışlar karşılığında buralara ruhsat veriyorlar. Yerel yönetimlerin, ruhsat verirken tesislerin ne tür atıklar çıkardıklarını kontrol ederek bu işi yapmalarından yanayız. Ama, burada hep eksikler olduğunu görüyoruz. Ancak bu konuda fazla bir şey söylemek istemiyorum. Silivri'de her bölgede sanayi ve fabrikalar var. Ancak gördüğüm kadarı ile bu bölgedeki fabrikaların bir çoğunda arıtma tesisi yok.
Tekstil fabrikaları kimyasal atık ürettikleri için göstermelik arıtma tesisi yaptırmışlar. Mesela Değirmenköy'deki bir tekstil fabrikasında, beni içeri bile almak istemediler. Buralarda sağlıklı bir arıtma tesisi olduğunu görmedim. Göstermelik bir arıtma tesisi yapıyorlar ve çıkan kimyasal atıkları arıtmak yerine, orada bulunan derelere veriyorlar. Derelerimiz de denize kadar giderek o bölgeyi kirletiyor. Bu konuda sürekli uyarılarımız oluyor. İl ve ilçe çevre müdürlüklerine bu konuda yazılar yazıyoruz. Onlar da ceza kesiyorlar. Mücadelemizi böylece devam ettiriyoruz. Bir tane Kavaklı köyünde yıkama kot fabrikası var. Değirmenköy'de 3 tane tekstil fabrikası var. Bunları sürekli takip ediyoruz ve sürekli ceza kesiliyor. Ancak sonuç alamıyoruz.
Yerel yönetimlerin de denetimi altında olması gerek. Tabii bu konularda sıkıntılarımız var. Sanayileşmeyle çevre kirliliği artıyor. Ve biz kendi kendimize denizi ve dere yataklarını öldürüyoruz. Silivri sahili şu anda kokudan geçilmiyor. Ve hepsi Marmara Denizi'ne gidiyor. Çanta'da da arıtma tesisi var, ama orası da dereye ve denize akıtılıyor sanırım. Çünkü geçen yıl bunu tespit ettik. Orada denetleme yapamadığımız için şimdi bir şey söyleyemeyeceğim. Oradaki sanayi ile ilgili bize gelen bir şikayet de olmadığı için böyle bir sıkıntı var mı yok mu bilemiyorum. Çanta belediye başkanının zaten sahil şeridi için o arıtma tesisini yaptığını biliyorum. Şu an dereye ve denize veriliyor mu bilmiyorum. Ama kum ocaklarından miller geliyor. Ve oradan, sahil kısmında oturan vatandaşlardan böyle bir şikayet var. Kum ocakları hakkında İl Çevre Müdürlüğüne bir yazı yazdık, ama şu an bilmiyorum, sonuç ne olur. Bekleyip göreceğiz hep beraber ne olacağını.
SORUNLAR YERİNDE ÇÖZÜLMELİDİR
Silivri Belediyesinin eylül ayının ilk belediye meclisi toplantısında Belediye Başkanı Hüseyin Turan, kimsenin izinsiz konuşma yapamayacağını açıkladı. Ve ancak kendisi izin verirse konuşulabileceği kararını aldıklarını söylemişti. Ben bu kararı yanlış buluyorum. Çünkü bizler Silivri belediye meclis toplantısına davet ediliyorsak, o toplantıda bulunduğum kurumu temsilen bulunuyorsam, ben orada fikrimi beyan etmeliyim. Bir konu Silivri meclisinde gündeme geliyorsa ve tartışılıyorsa, o konu o mecliste çözülmelidir. Ve o konuyu temsil eden bir kurum başkanı ya da temsilcisi varsa orada fikrini söyleyebilmelidir. Ben sorunun yerinde çözülmesinden yanayım. Ancak mecliste konuşmamıza izin verilmiyorsa, biz dışarıda basına konuşuruz ve yine söyleyeceğimizi söyleriz. Belediye Başkanı Hüseyin Turan’ın mecliste ben izin verince konuşulacak diye bir karar almasını da doğru bulmuyorum. Dediğim gibi sorun yerinde tartışılmalı ve çözülmelidir. Sivil toplum örgütleri ve siyasi parti temsilcileri fikirlerini özgürce beyan edebilmeliler. Sosyal ve demokratik olmalılar. Artık 21. yüzyılda yaşıyoruz ve insanlar fikirlerini özgürce ifade edebilmeliler. Bu konunun da biran önce düzeltilmesi gerektiğini düşünüyorum.
NEW CENTER, CEZAEVİ GİBİ BETON YIĞINI
Silivri’de Eski Pazar İçi diye tabir edilen bir bölgemiz vardı. Küçük küçük dükkanlar vardı ve köylüler orada bahçelerinde yetiştirdiği ürünleri satabiliyorlardı. Ancak geçmiş dönemin belediye başkanı tutturdu ben burasını otopark yapacağım diye. Altını otopark, üstünü iş merkezi yapacağım diye. Biz o dönemde, başkanım burası yeşil alan olsun, etrafında ahşap dükkanlar olsun, dedik. Çünkü Silivri’de oksijen alabilecek yer yok, isteseniz de bulamazsınız diye ikaz etmemize rağmen, oralara pankart asmamıza rağmen, Pazar İçi konusunda başarılı olamadık. Şu anda Pazar İçi dediğimiz yere New Center alışveriş merkezi adı altında cezaevi gibi bir beton kitlesi kondu. Cezaevi gibi bir iş merkezi yapıldı ve Silivri’nin yüz karası. Çünkü oraya yapılan o beton kitlesi ne göze hitap ediyor, ne gönüle, ne de insanlığa... Şu anda orada sadece cezaevi gibi bir beton kitlesi duruyor. Ve ben utanıyorum bir Silivrili olarak. Oraya o cezaevi gibi beton kitlesinin yapımını durduramadığımız için de üzülüyorum. Şu anda kime sorarsanız sorun, Silivri’de hiç kimse oradan memnun değil.
TARİHİ KALE PARK TİNERCİ YUVASI OLDU
Silivri belediye başkanımız Silivri’nin sorunları hakkında duyarlı davranıyor ve sürekli yoğun bir çalışma içerisinde. İki buçuk yıldır bu görevde ve Silivri’nin her türlü sorunuyla yakından ilgileniyor. Ama şu anda Silivri’nin büyük bir sorunu var. Kale Park sorunu... Önceden Kale Park'ta küçük bir işletmeci vardı ve oraları daha derli topluydu. Ama Hüseyin Turan göreve geldiğinde orasının tekrardan düzenleme yapılacağını söyleyerek orası boşaltıldı. Şu anda orası yıkık dökük, harabe bir yer olarak duruyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yaklaşık iki buçuk yıldır yapılacağı söyleniyor. Ama iki buçuk yıldır burası atıl durumda bekliyor. Şu anda geceleri oraya gidemezsiniz. Tinerciler doldu. Silivri Kalesinin tarihi bir özelliği var. Ve bu tarihi kalenin tinerci yuvası olmasına içim elvermiyor. Belediye başkanımızdan en kısa zamanda Silivri Kalesini düzenlemesini, halkın hizmetine girmesini ve bu tarihi Kale Parkımızı tinercilerden kurtarmasını istiyorum. Öncelikle belediye başkanımızın acil sorunlara çözüm getirmesini istiyorum. Şu anda da en acil sorun Kale Park diye düşünüyorum.
TURAN’IN EN BÜYÜK HATASI RİSUS
Yerel yönetimin en büyük hatasını söylemek istiyorum. Kendilerini sürekli uyarmama rağmen kıyı kenar çizgisini ihlal ettiler. Kamu görevlilerini uyarıyorum; kıyı kenar çizgisi ihlal edildiği için yetkili kurumların harekete geçmesini istiyorum. Çünkü Mimar Sinan Köprüsünün oraya eğlence merkezi yapıldı. Ama yanlış bir yere yapıldı. Silivri’nin böyle bir eğlence merkezine ihtiyacı var, buna katılıyorum. Bu eğlence merkezi Toprak Mahsullerinin oraya yapılabilirdi, Boşnak Bahçe'ye yapılabilirdi, Ofisin oraya yapılabilirdi. Ama Mimar Sinan mahallesinde, Mimar Sinan Köprüsünün oraya yapılması yanlış. Çünkü burada insanların yürüyüş bandını kesiyorsunuz. İnsanların denize girecek alanını işgal ediyorsunuz ve 26 dönümlük bir alanı bir kişiye tahsis ediyorsunuz. Bu yetmezmiş gibi kıyı kenar çizgisini ihlal ediyorsunuz. Bu bir suçtur. Ama bütün uyarılarımıza rağmen oraya Risus diye bir eğlence merkezi kuruldu. Anıtlar Kurulu'ndan yetkililer geldi. Ve buranın durdurulması için kararlar alındı. Ama bu yerel yönetim ne hikmetse bu konuda ısrarda bulunuyor. Ne dünya görüşüne uygun bir yapı ne de ticari alan olarak düzgün bir yapı olmadığını düşünüyorum. Ayrıca Mimar Sinan Köprüsünün orada yaptıkları çevre düzenlemesi çalışmasını güzel buluyorum. Ama Risus olmasaydı. Risus olmasaydı, belediye başkanına, o bölgeye yaptığı çevre düzenlemesi çalışmasından dolayı plaket vermeyi düşünüyorduk. Fakat şu anda yaptıkları hatadan dolayı bunu düşünmüyoruz. Çünkü Silivri halkına ait bir yer, halka kapatılmış durumda. Bana göre oraya Risus’un yapılmasına izin verilmesi Silivri belediye başkanı Hüseyin Turan’ın en büyük hatasıdır.
TÜM ÇEVRE SORUNLARINA DUYARLIYIZ
Teşekkür ediyorum size. Bizim üç tane telefonumuz var ve sürekli açık bulunuyor. Silivri'de çevre ile ilgili bir sorun olduğunda, bize iletildiğinde, biz buna hemen müdahale ediyoruz. Tüm çevre sorunlarına duyarlı olduğumuzu herkes bilmeli. Bugüne kadarki duyarlılıklarından dolayı Silivri halkına teşekkür ediyorum. Köylülerimize de buradan teşekkür etmek istiyorum. Köylerimizde ağaçlar kesiliyor ve köylülerimiz bu durumu bize bildiriyor ve biz de bu konuyla ilgili gerekli duyarlılığımızı gösteriyoruz. Ve bu durumu durduruyoruz, gerekirse dava açıyoruz, gerekli işlemleri yapıyoruz. Köylülerimizi de duyarlı olmaya davet ediyoruz. Silivri halkının bizlere büyük destek olduğunu düşünüyorum.
Bir de şikayetler konusunda bir şey söylemek istiyorum. Biz Sivil Toplum Örgütüyüz. Kamuoyunu bilgilendirmek için yerel basınla iç içeyiz her zaman. Bizim de yapabileceklerimiz sınırlı. Biz de ilgili kurumlara bu konudaki şikayetlerimizi iletiyoruz. Çevre Bakanlığına, İl Çevre Müdürlüğüne, Silivri Çevre Müdürlüğüne, bölgemizdeki Kaymakamlık ya da İstanbul Valiliğine... Şikayetlerimizi bu birimlere bildiriyoruz. Hangi bölgede çevre sorunu varsa, İstanbul Valiliğine yazmalarını öneriyorum. İstanbul İl Çevre Müdürlüğüne şikayetlerini yazmaları, sorunlarını çözme konusunda önemli bir adım olacaktır. İlgili makamların, buralardaki teknik elemanların, sorunlu bölgedeki yanlışlıkların üzerine gittiklerini görüyorum. Gerekli kararı alıyorlar ve bu yanlışlıkları durduruyorlar.
15 Eylül 2006