SİLİVRİ ÇEVRE DERNEĞİ
Basın Açıklaması 04.06.2010
Bugün, Dünya Çevre Günü... Çevremizi korumamız, çevremize
karşı daha duyarlı olmamız gerektiğini biraz daha fazla hatırlamamız gereken
bir gün... Peki, bu günde çevremize karşı yeteri kadar duyarlı olduğumuzu
söyleyebilir miyiz? Şöyle bir bakınca bunu söylemek pek mümkün gözükmüyor.
Yaşadığımız çevre sorunları her gün katlanarak artıyor.
Gerek yakın çevremizde, gerek ülkemizin bütününde her gün yeni bir çevre
sorunuyla daha karşılaşıyoruz. Önceden var olan sorunlara çözüm getirmek bir
yana, her gün sorunlarımıza yenileri ekleniyor.
Şöyle birkaç örnek verelim: derelerimiz, ya başı bozuk,
kontrolsüz yayılan sanayinin çöplüğü haline geliyor ya da her birinin üzerine
bir baraj yapılıp suları hapsedilmeye çalışılıyor. Derelerimizi çöplük haline
getiren sanayiciler, arıtma tesisi yapmak için en küçük bir çaba
göstermezlerken, diğer yandan temiz dereler üzerine baraj yapmaya çalışanlar
her ne kadar bunu enerji ihtiyacımızı karşılamak için yaptıklarını söyleseler
de, yeni düzenlemelerle aslında bu suları ticari anlamda ele geçirip, her damla
suyu parayla satmaya hazırlanıyorlar. Çiftçinin suya ihtiyacı varmış, doğanın
suya ihtiyacı varmış gibi kavramları bir yana bırakıp, bundan böyle parayı
veren suyu kullanır, paran yoksa su da yok demeye hazırlanıyorlar. Bu barajları
yaparken sebep oldukları doğa tahribatını ise hesaba katmak bile mümkün değil.
Öte yandan gün geçmiyor ki, ülkenin başka bir köşesinde yeni
bir zehirli madencilik ruhsatı verilmemiş olsun. İşleten uluslararası
şirketlerden başka kimseye yarar sağlamayan, ülkemize getireceği zararlar,
yaratacağı ekonomik kazançla oranlanamayacak kadar büyük olan bu madenlere
neden ruhsat verildiğini anlamak mümkün değil.
Üzerinden henüz çeyrek yüzyıl bile geçmemiş Çernobil felaketinin
anıları, o günleri yaşayanların hafızalarında hala tazeyken ve Çernobil kadar
tehlikeli iki nükleer santral
sınırlarımızın hemen dışında yer alırken, bunların kapatılması için çaba
göstermesi ve çözüm yolları üretmeye çalışması gereken hükumetimiz, ülkemize
bir nükleer santral yapmak için bin takla atıp, yasaları, yönetmelikleri
çiğneyip nükleer santral sözleşmesi imzaladı. Ülkemize hiçbir yararı olmayacak,
ülkemizi hem nükleer kaza tehlikesiyle yüz
yüze bırakacak, hem de çok pahalı olan bu tesisin borçlarını çocuklarımıza,
hatta belki de torunlarımıza miras bırakacağız. Böyle bir yatırımın nedenlerini
anlamak mümkün değil.
Hükumetimiz, dünya tarım tekellerinin arzularına uyarak,
ülkemize GDO'lu ürünlerin girmesine ve bu ürünlerin ülkemizde üretilmesine izin
verdi. Bunun yanında aldığı yeni kararlarla yerli tohumlarla yapılan üretimi de
engellemeye çalışıyor. Eğer elinizde kullandığınız sertifikasız, atadan dededen
kalma tohumlarınız varsa (ki bunlar zaten çok azaldı), bunlarla elde edeceğiniz
ürünleri pazarlamanızı yasaklamaya çalışıyorlar. Hatta elinizdeki bu tür
tohumları dağıtmanızı bile engellemeye çalışıyorlar. Yerli tohumlar ülkemizin
doğal zenginliğidir. Neden GDO'lu ürünlere izin verildiğini, neden yerli
tohumlarımızın yok edilmeye çalışıldığını anlamak mümkün değil.
Sorunlarımız saymakla bitmeyecek kadar çok. Biz ilk akla
gelen birkaçını saydık. Listeyi siz daha da uzatabilirsiniz.
Ülkemizin genelini ilgilendiren sorunlardan sonra bir de
yakın çevremize bakacak olursak yerel sorunlarımız da ülkenin genel
sorunlarıyla baş başa gidiyor.
Silivrililerin istememesine rağmen yapılan Silivri Cezaevi,
yapıldığı günden beri bir çevre felaketi olmaya devam ediyor. Çeşitli kereler
yetkilileri uyarmamıza rağmen, Silivri Cezaevi Kula deresini kirletmekten vazgeçmedi.
Bu kirlilik Çeltik köyünden Kınalıya kadar çevresindeki tüm tarım alanlarını ve
yerleşimleri tehdit ediyor.
Yaşamımızı tehdit eden başka bir tehlike de baz
istasyonları. Her geçen gün daha çoğalan baz istasyonlarının güçleri de
artmaktadır. İletişim teknolojileri ilerledikçe baz istasyonları daha da
tehlikeli hale gelmekteler. Baz istasyonları yerleşim alanları dışına
taşınmalıdır.
Silivrinin hepimizin bildiği bir başka sorunu da trafik ve
otopark sorunudur. Silivrinin tüm açık alanları ve imar planlarında yeşil alan
olarak ayrılmış alanların çoğu otopark olarak kullanıldığı halde bu yetmemekte
ve yol kenarları da bazen çift sıra olarak otomobiller tarafından işgal
edilmektedir. Yıllar önce İstanbul otobüsleri, daha sonra köy minibüsleri
trafik sıkışıklığı bahanesi ile merkezden uzaklaştırıldılar fakat bu sorunu
çözmedi. Aynı gün yol kenarlarına park eden araçlar onların yerini hemen
doldurdu. Silivrinin çeşitli noktalarına kat otoparkları inşa edilerek park
eden araçların yol kenarlarından ve yeşil alanlardan temizlenmesini istiyoruz.
Silivrinin sorunları saymakla bitmiyor. Yıllardır
çözülemeyen sorunlarımızın bir başkası da kum ocakları ve kum taşıyan
kamyonlardır. Kum ocakları doğamızı ve derelerimizi katlederken, kum taşıyan
kamyonlar da köy yollarını tahrip etmekte ve köy içlerinden geçen yoğun bir
kamyon trafiği ile köylerde yaşamı çekilmez kılmaktadır.
Silivri Belediyesi, büyük şehire bağlandıktan sonra alt yapı
işlerini yürütme işi de İSKİ’ye geçti. Büyük bir hevesle Silivri’ye biyolojik
arıtma tesisi yapacağız diyen İSKİ’liler Belediye Konutlarında var olan küçük
arıtma tesisini hemen yıktılar ve Konutların kanalizasyonunu da derin deşarja
bağladılar. O günden bu yana bir türlü bu işi beceremediler. 2007 den beri
İSKİ’nin biyolojik arıtma tesisi yapmasını beklerken, Marmara denizini
kirletmeye devam ediyoruz.
Hep sorunları saydık, biraz da çözümlerden söz edelim:
-
Enerji tasarrufu teşvik edilsin,
öncelikle devlet kurumları buna öncülük etsin,
-
Az su kullanımı teşvik edilsin, dereler
özgür bırakılsın,
-
Yenilerini yapmak yerine var olan santraller
verimli işletilsin,
-
Sanayinin vahşice etrafı kirletmesine
izin verilmesin,
- Zehirli madencilik hemen yasaklansın, verilen tüm ruhsatlar iptal edilsin,
-
Nükleer Santral yapmak gibi yanlış ve
mantıksız bir işten hemen vazgeçilsin,
-
Rüzgar ve güneş gibi yenilenebilen
enerji kaynaklarına yönelinsin,
-
Tasarrufu teşvik için her evin temel
ihtiyacı kadar su ve elektrik bedava verilsin, doğal gaz maliyetine
verilsin.Temel ihtiyacın üstündeki kısım makul bir fiyatla faturalandırılsın.
Aşırı kullananlardan ise yüksek bir bedel alınsın.
-
Silivri Cezaevine doğru dürüst bir
arıtma tesisi yapılsın. Yapılamıyorsa Cezaevi kapatılsın,
-
Baz istasyonları yerleşim alanları
dışına taşınsın,
-
Silivri’ye yeterli miktarda kat otoparkı
yapılsın, Yollar ve yeşil alanlar otopark olmaktan kurtarılsın,
-
Kum ocaklarına ve kamyonlarına çözüm
bulunsun,
-
Silivrinin Biyolojik arıtma tesisi bir
an önce yapılsın ve Marmara’yı daha fazla kirletmeyelim.
Silivri Çevre Derneği
Başkanı
Ali Korsan
Adres:
TEL: 0212 727 55 88
Piripaşa Mahallesi, Cumhuriyet Caddesi, GSM: 0532 241 74 67
Makbule Yönel İş Merkezi, Çekme
Kat, No: 206 E Mail: silivricevredernegi@gmail.com
Silivri 34570 İSTANBUL