Adres:Piri Mehmet Paşa Mah.Cumhuriyet Cad.Makbule Yönel İş Merkezi Çekme Kat No:206 Silivri-İstanbul *** Tel: 0532.241 74 67 (Dernek Başkanı Ali Korsan'a Ait) *** e-posta: silivricevredernegi@gmail.com
DOĞA ÇEVRE SU ÇÖP KİMYASAL KÖMÜR FOSİL TOPRAK HAVA ATIK PİL EKOSİSTEM HURDA YAĞ MİKROP GÜNEŞENERJİ
30 Kasım 2010 Salı
Silivri'de Havaalanı İstemiyoruz!
SİLİVRİ ÇEVRE DERNEĞİ: SİLİVRİYE HAVA ALANI YAPILACAKMIŞ....
SİLİVRİYE HAVA ALANI YAPILACAKMIŞ....
16 Temmuz 2010 Cuma
Silivri Cezaevinin Pisliği Ulusal Basında...
14 Temmuz 2010 Çarşamba
Cezaevine atık tepkisi Silivri Cezaevi'nde tutuklu sayısı 10 bine ulaşınca atık sistemi çöktü, halk tepkili.http://video.ntvmsnbc.com/cezaevine-atik-tepkisi.html
Cezaevine atık tepkisi
Silivri Cezaevi'nde tutuklu sayısı 10 bine ulaşınca atık sistemi çöktü, halk tepkili.
Konu: ntv'deki haberin videosu
18 Haziran 2010 Cuma
Silivri'den yine çok pis kokular geliyor!
Silivri'den yine çok pis kokular geliyor!
Tutuklu sayısı 10 binin üzerine çıkan Silivri Cezaevi'nin altyapısı çöktü. Atıklar, Kula Deresi'ne, oradan da Marmara'ya dökülüyor. Bölgede seracılık yapan vatandaşlar tepkili, çevreciler ise yargıya gitmeye hazırlanıyor.
Ercan ÖZTÜRK'ün haberi
Ergenekon tutuklularının kaldığı Avrupa'nın en büyük cezaevi olma özelliğine sahip Silivri Cezaevi Kompleksi'nin kapasitesi artıyor. 9 olan cezaevi sayısı önümüzdeki günlerde 12'ye çıkacak. 9 bin olan tutuklu sayısı ise yeni yapılan cezaevleriyle birlikte 13 bine ulaşacak. Ancak cezaevinde alt yapı çökmüş durumda. 3 bin kişilik kapasiteye göre yapılan arıtma sistemi, cezaevindeki tutuklu sayısı 10 binin üzerine çıkınca iflas etti. Atıklar gizlice Kula Deresi'ne boşaltılıyor. Oradan da Marmara Denizi'ne dökülüyor. Dere güzergahında seracılık yapan çiftçiler ve yazlıkçılar ise isyanlarda. Vatandaşlar, kanalizasyon atıklarının yarattığı çevre katliamına duyarsız kalan yetkilileri mahkemeye vermeye hazırlanıyor.
ÇEVRECİLER RAPOR HAZIRLADI
Silivri Çevre Derneği de, cezaevinin yol açtığı çevre kirliliğinin peşini bırakmıyor. Dernek Başkanı Ali Korsan ve yönetim kurulu üyeleri Emrah Maşalacı, Fatma Sarıbıyık, Lütfü Ertürk, Ertuğrul Akçaoğlu, Adem Akıncı önceki gün cezaevinin çevrede yarattığı tahribat ve kirliliği yerinde görmek için teknik bir ekiple inceleme yaptı. Kula Deresi ve civarında seracılık yapan çiftçiler ile derenin denize döküldüğü yerde evleri olan yazlıkçıların şikayetlerini dinleyen heyet, yaptıkları tespitleri rapor haline getirerek ilgili bakanlıklara gönderecek.
Dernek yöneticilerinden Fatma Sarıbıyık, 'Cezaevindeki mahkum sayısının iki katına çıkacağı söyleniyor. Yani şimdi yetmeyen arıtma tesisi, o zaman hiçbir işe yaramayacak. Böylece cezaevinin tüm atık suları, neredeyse hiç arıtılmadan dereye boşaltılmaya devam edilecek. Cezaevi yetkilileri bakanlıktan onay çıktığını ve arıtma tesisinin büyütüleceğini söylüyor fakat bunun gerçek olup olmadığı belli değil. Şu anda hiçbir hareket yok' diye konuştu.
MECLİS GÜNDEMİNE TAŞINACAK
Adalet, Sağlık, Çevre ve Orman Bakanlığı'nın yanıtlaması için iki yıl önce TBMM'ye soru önergesi veren CHP'li Sacid Yıldız da, konuyu yeniden Meclis gündemine taşımaya hazırlanıyor. Yıldız, '2008'de sekiz soruluk bir soru önergesi vermiştim. Sonuç olarak halledileceği söylenmişti ama aynı sorun geçen yaz da devam etti. Duyduğuma göre şimdi de bir şey yapılmamış. Biz de üzerimize düşeni yapacağız. Gerekirse bir kez daha soru önergesi vereceğiz' dedi.
ÜNLÜ İSİMLER KALIYOR
Sİlİvrİ Cezaevi'nde Ergenekon tutukluları Veli Küçük, Doğu Perinçek, Tuncay Özkan, İbrahim Şahin, 'Balyoz' soruşturması kapsamında Emekli Orgeneral Çetin Doğan ve Münevver Karabulut cinayetinin katil zanlısı Cem Garipoğlu gibi kamuoyunun yakından tanıdığı birçok ünlü isim kalıyor.
RESMEN ÇEVRE KATLİAMI YAŞANIYOR
Silivri'de iki yıldır çevre katliamı yaşandığını belirten Çevre Derneği Başkanı Ali Korsan, inceleme sırasında gördükleri manzarayı şöyle anlattı: 'Kula Deresi'ne ulaştığımızda gördüğümüz ilk şey, dere suyunun simsiyah aktığı oldu. Bu su, ne seralarda ne de tarlalarda kullanılabilir nitelikteydi. Olay sadece suyun siyah olması da değil. Bir defa bu suyu seracılar kullanamıyor. Derenin denizle birleştiği noktada denize girilemiyor. Son olarak derenin geçtiği güzergahta inanılmaz bir koku hakim. Çevrede görüştüğümüz vatandaşların tamamı bu durumdan şikayetçi. Biz, dernek olarak burayla ilgili hazırlayacağımız raporları ilgili bakanlıklara sunacağız. Eğer kısa sürede buna önlem alınmassa, katilamı yaratan kişilerle ilgili savcılığa suç duyurusunda bulunacağız.'-
12 Haziran 2010 Cumartesi
Silivri Cezaevi Kirletmeye Devam Ediyor!..
11 Haziran 2010 Cuma
Silivri Cezaevi Kirletmeye Devam Ediyor!..
Basın Açıklaması 11.06.2010
Silivri Cezaevi
Kirletmeye Devam Ediyor!..
Kula dere ve civarında
seracılık ve çiftçilik yapan yurttaşlar ile, Kınalıda derenin denize döküldüğü
yerde evleri olan yazlıkçılar şikayet etmeye devam ediyorlar.
Son
günlerde, Silivri Cezaevinin atıklarını hala dereye boşattığı ve yörede
inanılmaz bir kirlilik olduğu yönünde yoğun olarak aldığımız şikayetler üzerine
Silivri Çevre Derneğinden sekiz kişilik bir ekip, iki araçla bölgeye incelemeye
gittik. Kula dereye ulaştığımızda gördüğümüz ilk şey derenin suyunun simsiyah
aktığı oldu. Bu su ne seralarda ne de tarlalarda kullanılabilir nitelikteydi.
Çevrede konuştuğumuz üreticiler, bu gördüğümüz suyun son yağmurlardan beri
biraz daha iyi olduğunu, son yağmurlardan önce durumun daha kötü olduğunu
anlattılar. Cezaevinin atıklarının düzensiz aralıklarla dereye boşaltıldığını,
boşaltma zamanlarında dayanılmaz bir kokunun da olduğunu söyleyen üreticiler,
bu dönemlerde seralarda çalışmanın imkansız olduğunu da söylediler.
Silivri
Cezaevinin arıtma tesisinin kapasitesinin yetersiz olduğu ve kapasitenin
üstünde su kullanıldığı zamanlarda bu suların arıtılmadan dereye boşaltıldığını
öğrendik. Şu anda bile arıtma tesisi yetmezken önümüzdeki günlerde cezaevindeki
mahkum sayısının iki katına çıkarılacağı söyleniyor. Yani şimdi yetmeyen arıtma
tesisi o zaman hiçbir işe yaramayacak. Böylece cezaevinin tüm atık suları
neredeyse hiç arıtılmadan dereye boşaltılmaya devam edilecek. Cezaevi
yetkilileri bakanlıktan onay çıktığını ve arıtma tesisinin büyütüleceğini
söylüyorlar fakat bunun gerçek olup olmadığı, gerçekse ne kadar büyütüleceği ya
da bu işin ne zaman yapılacağı belli değil. Şu anda ortada hiçbir hareket yok.
En azından şu anda görünen Silivri Cezaevinin şimdilik alabildiğine kirletmeye
devam edeceği yolundadır.
Bu
da, Silivri Cezaevinin bu yıl tarımsal alanlarımızı ve Kınalı bölgesinde denizi
kirletmeye devam edeceğini göstermektedir.
Bu konuda biz
tüm Silivrililer, “eğer bu soruna hemen
bir çözüm bulunamıyorsa cezaevi kapatılsın” diyoruz!..
Silivri Çevre Derneği
Başkanı
Ali Korsan
Adres:
TEL: 0212 727 55 88
Piripaşa Mahallesi,
Cumhuriyet Caddesi, GSM: 0532 241
74 67
Makbule Yönel İş Merkezi,
Çekme Kat, No: 206 E Mail: silivricevredernegi@gmail.com
Silivri 34570 İSTANBUL
5 Haziran 2010 Cumartesi
Bugün, Dünya Çevre Günü... Çevremizi korumamız 04.06.2010
SİLİVRİ ÇEVRE DERNEĞİ
Basın Açıklaması 04.06.2010
Bugün, Dünya Çevre Günü... Çevremizi korumamız, çevremize
karşı daha duyarlı olmamız gerektiğini biraz daha fazla hatırlamamız gereken
bir gün... Peki, bu günde çevremize karşı yeteri kadar duyarlı olduğumuzu
söyleyebilir miyiz? Şöyle bir bakınca bunu söylemek pek mümkün gözükmüyor.
Yaşadığımız çevre sorunları her gün katlanarak artıyor.
Gerek yakın çevremizde, gerek ülkemizin bütününde her gün yeni bir çevre
sorunuyla daha karşılaşıyoruz. Önceden var olan sorunlara çözüm getirmek bir
yana, her gün sorunlarımıza yenileri ekleniyor.
Şöyle birkaç örnek verelim: derelerimiz, ya başı bozuk,
kontrolsüz yayılan sanayinin çöplüğü haline geliyor ya da her birinin üzerine
bir baraj yapılıp suları hapsedilmeye çalışılıyor. Derelerimizi çöplük haline
getiren sanayiciler, arıtma tesisi yapmak için en küçük bir çaba
göstermezlerken, diğer yandan temiz dereler üzerine baraj yapmaya çalışanlar
her ne kadar bunu enerji ihtiyacımızı karşılamak için yaptıklarını söyleseler
de, yeni düzenlemelerle aslında bu suları ticari anlamda ele geçirip, her damla
suyu parayla satmaya hazırlanıyorlar. Çiftçinin suya ihtiyacı varmış, doğanın
suya ihtiyacı varmış gibi kavramları bir yana bırakıp, bundan böyle parayı
veren suyu kullanır, paran yoksa su da yok demeye hazırlanıyorlar. Bu barajları
yaparken sebep oldukları doğa tahribatını ise hesaba katmak bile mümkün değil.
Öte yandan gün geçmiyor ki, ülkenin başka bir köşesinde yeni
bir zehirli madencilik ruhsatı verilmemiş olsun. İşleten uluslararası
şirketlerden başka kimseye yarar sağlamayan, ülkemize getireceği zararlar,
yaratacağı ekonomik kazançla oranlanamayacak kadar büyük olan bu madenlere
neden ruhsat verildiğini anlamak mümkün değil.
Üzerinden henüz çeyrek yüzyıl bile geçmemiş Çernobil felaketinin
anıları, o günleri yaşayanların hafızalarında hala tazeyken ve Çernobil kadar
tehlikeli iki nükleer santral
sınırlarımızın hemen dışında yer alırken, bunların kapatılması için çaba
göstermesi ve çözüm yolları üretmeye çalışması gereken hükumetimiz, ülkemize
bir nükleer santral yapmak için bin takla atıp, yasaları, yönetmelikleri
çiğneyip nükleer santral sözleşmesi imzaladı. Ülkemize hiçbir yararı olmayacak,
ülkemizi hem nükleer kaza tehlikesiyle yüz
yüze bırakacak, hem de çok pahalı olan bu tesisin borçlarını çocuklarımıza,
hatta belki de torunlarımıza miras bırakacağız. Böyle bir yatırımın nedenlerini
anlamak mümkün değil.
Hükumetimiz, dünya tarım tekellerinin arzularına uyarak,
ülkemize GDO'lu ürünlerin girmesine ve bu ürünlerin ülkemizde üretilmesine izin
verdi. Bunun yanında aldığı yeni kararlarla yerli tohumlarla yapılan üretimi de
engellemeye çalışıyor. Eğer elinizde kullandığınız sertifikasız, atadan dededen
kalma tohumlarınız varsa (ki bunlar zaten çok azaldı), bunlarla elde edeceğiniz
ürünleri pazarlamanızı yasaklamaya çalışıyorlar. Hatta elinizdeki bu tür
tohumları dağıtmanızı bile engellemeye çalışıyorlar. Yerli tohumlar ülkemizin
doğal zenginliğidir. Neden GDO'lu ürünlere izin verildiğini, neden yerli
tohumlarımızın yok edilmeye çalışıldığını anlamak mümkün değil.
Sorunlarımız saymakla bitmeyecek kadar çok. Biz ilk akla
gelen birkaçını saydık. Listeyi siz daha da uzatabilirsiniz.
Ülkemizin genelini ilgilendiren sorunlardan sonra bir de
yakın çevremize bakacak olursak yerel sorunlarımız da ülkenin genel
sorunlarıyla baş başa gidiyor.
Silivrililerin istememesine rağmen yapılan Silivri Cezaevi,
yapıldığı günden beri bir çevre felaketi olmaya devam ediyor. Çeşitli kereler
yetkilileri uyarmamıza rağmen, Silivri Cezaevi Kula deresini kirletmekten vazgeçmedi.
Bu kirlilik Çeltik köyünden Kınalıya kadar çevresindeki tüm tarım alanlarını ve
yerleşimleri tehdit ediyor.
Yaşamımızı tehdit eden başka bir tehlike de baz
istasyonları. Her geçen gün daha çoğalan baz istasyonlarının güçleri de
artmaktadır. İletişim teknolojileri ilerledikçe baz istasyonları daha da
tehlikeli hale gelmekteler. Baz istasyonları yerleşim alanları dışına
taşınmalıdır.
Silivrinin hepimizin bildiği bir başka sorunu da trafik ve
otopark sorunudur. Silivrinin tüm açık alanları ve imar planlarında yeşil alan
olarak ayrılmış alanların çoğu otopark olarak kullanıldığı halde bu yetmemekte
ve yol kenarları da bazen çift sıra olarak otomobiller tarafından işgal
edilmektedir. Yıllar önce İstanbul otobüsleri, daha sonra köy minibüsleri
trafik sıkışıklığı bahanesi ile merkezden uzaklaştırıldılar fakat bu sorunu
çözmedi. Aynı gün yol kenarlarına park eden araçlar onların yerini hemen
doldurdu. Silivrinin çeşitli noktalarına kat otoparkları inşa edilerek park
eden araçların yol kenarlarından ve yeşil alanlardan temizlenmesini istiyoruz.
Silivrinin sorunları saymakla bitmiyor. Yıllardır
çözülemeyen sorunlarımızın bir başkası da kum ocakları ve kum taşıyan
kamyonlardır. Kum ocakları doğamızı ve derelerimizi katlederken, kum taşıyan
kamyonlar da köy yollarını tahrip etmekte ve köy içlerinden geçen yoğun bir
kamyon trafiği ile köylerde yaşamı çekilmez kılmaktadır.
Silivri Belediyesi, büyük şehire bağlandıktan sonra alt yapı
işlerini yürütme işi de İSKİ’ye geçti. Büyük bir hevesle Silivri’ye biyolojik
arıtma tesisi yapacağız diyen İSKİ’liler Belediye Konutlarında var olan küçük
arıtma tesisini hemen yıktılar ve Konutların kanalizasyonunu da derin deşarja
bağladılar. O günden bu yana bir türlü bu işi beceremediler. 2007 den beri
İSKİ’nin biyolojik arıtma tesisi yapmasını beklerken, Marmara denizini
kirletmeye devam ediyoruz.
Hep sorunları saydık, biraz da çözümlerden söz edelim:
-
Enerji tasarrufu teşvik edilsin,
öncelikle devlet kurumları buna öncülük etsin,
-
Az su kullanımı teşvik edilsin, dereler
özgür bırakılsın,
-
Yenilerini yapmak yerine var olan santraller
verimli işletilsin,
-
Sanayinin vahşice etrafı kirletmesine
izin verilmesin,
- Zehirli madencilik hemen yasaklansın, verilen tüm ruhsatlar iptal edilsin,
-
Nükleer Santral yapmak gibi yanlış ve
mantıksız bir işten hemen vazgeçilsin,
-
Rüzgar ve güneş gibi yenilenebilen
enerji kaynaklarına yönelinsin,
-
Tasarrufu teşvik için her evin temel
ihtiyacı kadar su ve elektrik bedava verilsin, doğal gaz maliyetine
verilsin.Temel ihtiyacın üstündeki kısım makul bir fiyatla faturalandırılsın.
Aşırı kullananlardan ise yüksek bir bedel alınsın.
-
Silivri Cezaevine doğru dürüst bir
arıtma tesisi yapılsın. Yapılamıyorsa Cezaevi kapatılsın,
-
Baz istasyonları yerleşim alanları
dışına taşınsın,
-
Silivri’ye yeterli miktarda kat otoparkı
yapılsın, Yollar ve yeşil alanlar otopark olmaktan kurtarılsın,
-
Kum ocaklarına ve kamyonlarına çözüm
bulunsun,
-
Silivrinin Biyolojik arıtma tesisi bir
an önce yapılsın ve Marmara’yı daha fazla kirletmeyelim.
Silivri Çevre Derneği
Başkanı
Ali Korsan
Adres:
TEL: 0212 727 55 88
Piripaşa Mahallesi, Cumhuriyet Caddesi, GSM: 0532 241 74 67
Makbule Yönel İş Merkezi, Çekme
Kat, No: 206 E Mail: silivricevredernegi@gmail.com
Silivri 34570 İSTANBUL
4 Haziran 2010 Cuma
Silivri Çevre Derneği, Yeşil ve Sol Buluşma'ya Katıldı…
Bitmez Tükenmez Çevre Sorunlarıyla "Dünya Çevre Günü"...
11 Mayıs 2010 Salı
Havaalanı istememek ihanetmiş!..
10 Nisan 2010 Cumartesi
SİLİVRİ,DEKİ EN YAŞLI DUTAĞACININ KESİLMESİNİ DURDURAMADIK...
SİLİVRİ ÇEVRE
DERNEĞİ BASIN BÜLTENİ
Silivri,
Alibey Mahallesi, Gürbüz Sokak, 123 Ada, 31 Parsel’de yapılacak olan inşaat
nedeniyle, gövde kalınlığından 100-120 yaşında olduğu tahmin edilen Dut Ağacı
kesilmek istenmektedir. Silivri Belediyesi ve İlçe Tarım Müdürlüğü Dut
Ağacının, Anıt Ağaç sınıfına girip girmediğini tespit etmelidir. Bölgemizde
ender bulunan büyüklükteki Dut Ağacının korumaya alınarak çevresinde düzenleme
yapılıp, alanın çocuk parkı ya da dinlenme parkına çevrilmesini talep
etmekteyiz.
Yer
sahibinin mağdur edilmemesi için de arazinin 123 Ada, 30 Parsel ile 123 Ada, 29
Parsel arasında kalan Belediye Hizmet alanına kaydırılmasını öneriyoruz.
İnsanların nefes alacağı, çocukların oyun oynayacağı
alanların günden güne azaldığı bir ortamda, bu tip değerlerin korunması ve
değerlendirilmesi gerekmektedir. Yerel yönetimi de bu konuda duyarlı olmaya
davet ediyoruz.
Çok üzüldük, çaresiziz kaldık plan içinde olmasından dolayı..?
Silivri
Çevre Derneği
Başkan
Ali Korsan
10.04.2010