DOĞA ÇEVRE SU ÇÖP KİMYASAL KÖMÜR FOSİL TOPRAK HAVA ATIK PİL EKOSİSTEM HURDA YAĞ MİKROP GÜNEŞENERJİ

1 Mayıs 2008 Perşembe

Cezaevi AB’ye uygun atıkları değil!

Cezaevi AB’ye uygun atıkları değil!

Türkiye’nin en modern, Avrupa Birliği (AB) standardındaki ilk ve tek hapishanesi olan Silivri Cezaevi bulunduğu bölgede seracılık yapan köylüler Kula deresinin renginin son günlerde değiştiğini fark edince durumu Silivri Çevre Koruma Derneği’ne bildirdi. Dernek yetkilileri de, İSKİ, İstanbul İl Çevre Müdürlüğü ve Silivri Çevre Koruma Derneği’ne bildirdi.
Şikâyete ilk yanıt İSKİ’den geldi. Ekipler, derede yaptıkları incelemede atıkların cezaevinden geldiğini belirledi. Ardından dereye atık veren yağmur kanallarına yapılan bağlantılar kapatıldı. Tutanak tutularak cezaevi yönetiminden arıtma sistemini çalıştırması ve dereye atık vermemesi istendi.

‘İSKİ, kanalı kapattı’
Silivri Belediyesi Temizlik ve Çevre Müdürü Serap Tarı, cezaevinin dereye atık deşarj ettiğini doğruladı. Yağmur suyu hattından bir kaçak oluştuğunu belirten Tarı, “Yeni devreye alınmış bir sistem var burada. Yağmur suyu kanallarından karışma olduğunu belirledik. Yasal uyarı yapıldı, sorun çözüldü. İSKİ de kanalı hemen kapattı” dedi.

Yaşam alanımıza tehdit
Silivri Çevre Koruma Derneği Başkanı Ali Korsan ise, cezaevi yönetiminin mevcut arıtma sistemini çalıştırmadığını iddia ederek, şunları söyledi:
“Kanalizasyonunu arıtmadan Kula’ya akıtan cezaevi daha tam olarak faaliyete geçmeden yaşam alanlarımızı ve suyumuzu kirletmeye başladı. Silivri Belediye Başkanı Hüseyin Turan’ı ve Silivri Belediyesi Çevre Müdürlüğü’nü arayarak, duruma müdahale edilmesini istedik. Çevre Müdürlüğü görevlileri ve İSKİ yetkileri, derneğimizin uyarısı üzerine olay mahalline intikal etti. Cezaevi yönetimiyle görüşen görevliler, kanalizasyon suyunun dereye akıtılmasını önleyerek, arıtma tesisinin kullanılması yönünde uyarıda bulundular.”

Cezaevi AB’ye uygun atıkları değil

Cezaevi: Çevreye duyarlıyız
Silivri Cezaevi Müdürü Necati Uyanık, atıkların dereye boşaltılmasının söz konusu olmadığını, bilginin yanlış olduğunu savundu. Uyanık, “Köylüler yağmur sularımızı atık sanmış olabilirler. Şu sıralar 600 hükümlümüz var ve atık toplama havuzlarımızın yarısı dahi dolmuş değil. Sistemi çalıştırmadığımız doğru değil. Çevreye çok duyarlıyız” dedi.


20 Nisan 2008 Pazar

Silivri'ye Cezaevi yapılmasına göz yumanlar kına yaksınlar! Cezaevinin kanalizasyonu yiyeceklerimizin içine akıyor!











                        SİLİVRİ ÇEVRE DERNEĞİ

                                                                                                                    20.04.2008

 

Silivri'ye Cezaevi yapılmasına göz yumanlar kına yaksınlar!

Cezaevinin kanalizasyonu yiyeceklerimizin içine akıyor!

 

Kısa zaman önce faaliyete geçen Silivri Cezaevi, “az sayıda mahkum olduğu” gerekçesiyle arıtma tesisini çalıştırmayarak kanalizasyon suyunu Kınalı/Kula Deresi'ne verince, bölgede bulunan çiftçilerin tepkisine neden oldu. Dere suyunun kirlenmesine seyirci kalmak istemeyen çiftçiler, soluğu Önder Çiftçi Derneği'nde aldı. Dernek görevlileri, çiftçilerin şikayeti üzerine derneğimizi arayarak durumu bildirdi.

 

Bilindiği gibi ilçemizde  seracılık ve sebzeciliğin yaygın olarak yapıldığı bir bölge olan Yolçatı ve Çeltik köylerinden geçerek Kınalıdan denize dökülen Kula Dere, aynı zamanda cezaevinin de yakınından geçmektedir. Kanalizasyonunu arıtmadan Kula Dereye akıtan Silivri yeni  cezaevi daha tam olarak faaliyete geçmeden yaşam  alanlarımızı ve suyumuzu kirletmeye  başladı.


Silivri Belediye Başkanı Hüseyin Turan'ı ve Silivri Belediyesi Çevre Müdürlüğü'nü arayarak, duruma müdahale edilmesini istedik. Çevre Müdürlüğü görevlileri ve İSKİ yetkileri, derneğimizin uyarısı üzerine olay mahalline intikal etti. Cezaevi yönetimiyle görüşen görevliler, kanalizasyon suyunun dereye akıtılmasını önleyerek, arıtma tesisinin kullanılması yönünde uyarıda bulundular.

 

Önümüzdeki günlerde daha da büyük kapasite ile faaliyet gösterecek olan cezaevinin, daha büyük sorunlara gebe olduğunu ve bu sorunların önlemleri şimdiden alınmazsa daha sonra baş edilemeyeceğini düşünmekteyiz. İlçemizin Mülki amirliğinin ve tüm yetkililerinin şimdiden bu konuda duyarlı olmasını ve gerekli tüm önlemleri almalarını temenni ediyoruz.

 

                                                                      Ali Korsan

Silivri Çevre Derneği Başkanı


 

                                                        







7 Nisan 2008 Pazartesi

Anlayana sivrisinek saz, Anlamayana davul zurna az!...

                       SİLİVRİ ÇEVRE DERNEĞİ

07.04.2008  

Anlayana sivrisinek saz, Anlamayana davul zurna az!...

Gittik, sözümüzü söyledik geldik. Altıncılar ne kadar duydu, hükumet ne kadar duydu, bilemeyiz ama biz sözümüzü söylemeye ve arkasında durmaya devam edeceğiz.

Çanakkale ve Balıkesir'den 26 belediye, üç yüz sivil toplum kuruluşu, çeşitli siyasi partiler ve sendikalar ile çok sayıda köylünün katılımıyla gerçekleşen mitingde hep bir ağızdan “Kaz dağları ve Madra dağının üstü, altından değerlidir” dedik, sözümüzü altıncılara ve hükumete duyurmaya çalıştık. Yağan yağmura rağmen evlerinden, köylerinden kalkıp Çanakkale'ye seslerini duyurmaya gelenleri Ankaradaki zatı muhteremler duydu mu, bu konuda olumlu bir şeyler yapacaklar mı önümüzdeki günlerde göreceğiz. Biz, sağır sultan bile duysa, Ankaradakiler duymazlıktan gelecekler diye düşünüyoruz. Bu nedenle, onlara güvenemediğimiz için şikayetlerimizi yargı yolu ile duyurmaya devam edeceğiz..

Gerçi artık ülkemizde yargı kararları da hiçe sayılmakta ve yargıya rağmen iş yapmak gelenek haline gelmekte. Biz yine de adalete güvenerek, sonunda adaletin hakim olacağına güvenerek, şikayetlerimizi yargı yolu ile duyuracağız. Biz Türk adaletinin doğru kararı verip, bu maden vurgununa dur diyeceğine ve doğal değerlerimizin yurttaşlarımızın aleyhine, uluslararası maden şirketlerine peşkeş çekilmesine engel olacağına inanıyoruz. Çanakkale'de toplanan on bin kişi bunu hep bir ağızdan dile getirdik. Çanakkalede evlerin  balkonlarında ve  dükkanlarda da kaz dağları ile ilgili afişler asılıydı.

İstanbul'un değişik semtlerinden, tüm Trakya'dan, İzmir'den, Bodrumdan, Marmaris'ten, Akdeniz'den Karadeniz'e  ülkenin bir çok köşesinden gelen çevrecilerin de katılımıyla süren mitingde, ülkemizde ya da dünyanın neresinde olursa olsun çevreye zarar verecek bir eyleme kararlılıkla karşı çıkacağımızı tekrar duyurduk.

Mitingi sırasında, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Süleyman Çelebi ile Sosyal Güvenlik Reformu yasa tasarısı hakkında yapılanlar konusunda görüşme fırsatı bulduk. Önümüzdeki günlerde tekrar görüşmek üzere sözleştik.

Ülkemizin ne altıncılara, ne nükleercilere, ne çöp tacirlerine pazarlanamayacağı konusunda bundan sonra da tüm kararlılığımızla mücadele etmeye devam edeceğiz!..                                                            

                                                                             Ali Korsan

Silivri Çevre Derneği Başkanı


1 Nisan 2008 Salı

ALTINA HAYIR!.. Çanakkale'de Altına Karşı Miting!..

                    
SİLİVRİ ÇEVRE DERNEĞİ

 

                                                                                    01.04.2008

ALTINA HAYIR!..

Çanakkale'de Altına Karşı Miting!..

 

Uluslararası madencilik tekellerine ülkenin dağının taşının pazarlanmasına karşı, Balıkesirli ve Çanakkaleli on binlerce kişi, “Kaz Dağlarında ve Madra Dağında altın ve gümüş madeni istemiyoruz” demek için toplanacak!

5 Nisan günü Çanakkalede, Cumhuriyet Meydanında, Kaz Dağlarının ve Madra Dağının üstü altından değerlidir demek için toplanacak olan Balıkesir ve Çanakkaleliler, “bugüne kadar planlanan en büyük çevresel yıkım projesi” olarak değerlendirdikleri 5177 Sayılı Emperyalist Maden Yasasının değiştirilmesini ve  yeraltı zenginliklerimizin %2’lik paylarla peşkeş çekilmesine izin vermeyeceklerini dile getirecekler.

Dünyada son kırk yıldır yeniden başlayan altına hücum hareketi, hiçbir değeri göz önünde bulundurmadan, önüne gelen her şeyi ve her yeri dümdüz ederek altın peşinde koşmaktadır.

Hem tarihi değeri açısından önemli olan, hem de dünyanın en önemli tabiat alanlarından biri olan Kaz Dağlarında altın aranması için sayısız ruhsat verilmiş ve açılan davalar sonucu mahkemeler altıncıların aleyhine sonuçlanmış olsa da, hükumet geçici arama ruhsatları vererek madencilerin çalışmasına göz yummaktadır. Bu bir doğa katliamı ve geleceğimize karşı yapılan ciddi bir saldırıdır.

Madencilere ruhsat verdikleri yetmiyormuş gibi bir de sanki alay edercesine, “arama yaparken kesecekleri ağaçların parasını alıyoruz” diyerek dünyanın en önemli tabiat harikalarından birini üç, beş çeki odun parasına sattıklarını utanmadan söyleyebiliyorlar.

Madenciler, maden aramak için önlerine gelen her şeyi dümdüz ediyorlar derken bu bir şaka değil, gerçeğin ta kendisi...

Bir ya da iki gram altın çıkarabilmek için bir ton kayayı un haline gelecek şekilde öğütüp sonra bu unu en ölümcül zehirlerden biri olan siyanür ile karıştırıp, altını o kaya unundan ayırıyorlar. Daha sonra geride kalan siyanürü ve kaya ununu da madenin yanındaki havuzlara atıyorlar. On, on iki yıl sonra maden kapandığında geride tahrip olmuş bir doğa, siyanür ile kirlenmiş milyonlarca ton atık ile baş başa kalıyorsunuz. Madenciler ise dünyanın başka bir köşesini katletmek üzere çoktan yola çıkmış oluyorlar.

Dünya harikası yurt köşelerinin uluslararası maden tekellerine pazarlanmasına karşı çıkmak için biz de Silivri Çevre Derneği olarak Çanakkale'deki mitinge gidiyoruz. Tüm duyarlı yurttaşlarımızı da bu vahşi madenciliğe karşı çıkmaya, ülkemizi uluslararası maden şirketlerinin yağmalamasına karşı ses çıkarmaya çağırıyoruz.

 

                                                                                    Ali Korsan

Silivri Çevre Derneği Başkanı













27 Mart 2008 Perşembe

“Siz de bir saat ışıklarınızı söndürün..



                    SİLİVRİ ÇEVRE DERNEĞİ

 

27.03.2008

“Siz de bir saat ışıklarınızı söndürün, küresel ısınmaya ve iklim değişikliğine karşı durun!..”

 

Geçen yıl, Avustralya Doğal Hayatı Koruma Vakfı'nın girişimiyle gerçekleştirilen “Earth Hour”  Dünya Saati eylemi, bu yıl daha büyük bir katılımla dünyanın birçok köşesinde tekrarlanacak.

 

Dünya saati (Earth Hour), küresel iklim değişikliği konusunda farkındalık yaratmak, insanların sesini duyurmak ve onları sembolik de olsa harekete geçirmek üzere atılan önemli bir adımdır.

    

Bir saat ışıkları kapatmak gibi basit bir eylemin bile ne kadar önemli olduğunu fark etmemizi sağlamak amacıyla gerçekleştirilen eylem, hem ufacık önlemlerle nasıl etkili olabileceğimizi farketmemizi, hem de küresel ısınma ve iklim değişikliği konusunda hala uyuyan yetkilileri bir kez daha uyarmamızı sağlayacatır.

 

Herkesi, 29 Mart 2008, saat 20.00'de, tüm dünya ile birlikte sadece bir saat ışıklarınızı söndürmeye ve iklim değişikliği üzerindeki etkinizi göstermeye çağırıyoruz!..

 

                                                                                    Ali Korsan

Silivri Çevre Derneği Başkanı


8 Aralık 2007 Cumartesi

Silivrili Çevreciler Kadıköy'de Eylemdeydi!..



                     




SİLİVRİ ÇEVRE DERNEĞİ

Silivrili Çevreciler Kadıköy'de Eylemdeydi!..

Silivri Büyük Çavuşlu'da yapılmak istenen kimyasal ve tehlikeli atık bertaraf tesisine karşı mücadele eden Silivri Çevre Derneği üyeleri, geçtiğimiz cumartesi günü, Küresel Eylem Grubu tarafından düzenlenmiş olan “Başka Bir Enerji Mümkün – Türkiye, Kyoto’yu İmzala”  mitingine katıldılar. Türkiye'nin Kyoto Anlaşmasını imzalamasını isteyen yurttaşlar, ülkenin dört bir yanından aynı amaçla Kadıköy'e gelmişlerdi. Üç saat süren yürüyüş ve miting boyunca “Türkiye, Kyoto'yu İmzala” ve “Nükleer Santral İstemiyoruz” sloganlarıyla Kadıköy inledi. Dünyada Kyoto Anlaşmasını imzalamayan sadece iki ülke kaldığını, bunların da ABD ile Türkiye olduğunu söyleyen konuşmacılar, Türkiye'nin de bu anlaşmayı imzalayarak; ABD'yi, dünyayı kirleten ülke olarak yalnız bırakmasını istediler.

İklim değişikliğinin dünyada yaşamı yok etmek üzere olduğuna değinen konuşmacılar, yaşadığımız kuraklığın ve seller halinde yağan yağmurların iklim değişikliğinden kaynaklandığını ve acilen önlem alınmazsa, yakın zamanda bunu değiştirmek için çok geç kalmış olacağımızı da sözlerine eklediler.

Türkiye, Kyoto Anlaşmasını imzalayıncaya kadar eylemlerine devam edeceklerini söyleyen katılımcılar  “Başka Bir Enerji Mümkün. Türkiye, Kyoto’yu İmzala” sloganlarıyla mitingi bitirdiler.

Ne Büyük Çavuşlu'da, ne de Trakya'da kimyasal ve tehlikeli atık bertaraf tesisi yapılmasını istemiyoruz. Dünyamız kirlenir, iklim değişir ve dünya yaşanamaz hale gelirken, dünyayı daha da kirletecek olan tesisler bölgemizde yapılmasın diyoruz.

TRAKYA'DA KİMYASAL VE ZEHİRLİ ATIK BERTARAF TESİSİ İSTEMİYORUZ!

ZEHİRLİ ATIK YAKMA TESİSİ, BÖLGEMİZDE TARIM VE HAYVANCILIĞI YOK EDECEKTİR!

KİMYASAL ATIKLARLA KANSER OLMAK İSTEMİYORUZ!

GÜNDEN GÜNE AZALAN SU KAYNAKLARIMIZIN KİRLENMESİNİ İSTEMİYORUZ!

YEŞİL BİR DÜNYA İSTİYORUZ!

                                                                                    Ali Korsan
Silivri Çevre Derneği Başkanı





6 Aralık 2007 Perşembe

Başka Bir Enerji Mümkün, Türkiye Kyoto'yu İmzala!.. Haydi 8 Aralık'ta Mitinge

 

                    SİLİVRİ ÇEVRE DERNEĞİ

 

Başka Bir Enerji Mümkün, Türkiye Kyoto'yu İmzala!..

Haydi 8 Aralık'ta Mitinge

 6 aralık 2007

Tabiat Ana kuramının baş yaratıcılarından, dünyanın en büyük bilim insanlarından biri sayılan James Lovelock, 2006 yılı kapanırken yaptığı bir konuşmada, küresel ısınma konusunda uçurumun kenarından az öteye gidildiğini söyledi. Onun kanısına göre, artık insanlar geri döndürülmesi imkânsız bir noktayı aştılar gibi. Bu gidişle yeryüzünde en fazla 500 milyon insan kalacak, onlar da Kuzey Kutbu civarındaki “vahalarda” barınıyor olacaklar.

Küresel ısınmayı dünyada ilk telaffuz eden ve modelleyen grubun başı, dünyanın en büyük iklim bilimcisi sayılan, NASA (uzay ve havacılık kurumu) uzmanlarından James Hansen, Lovelock kadar karamsar değil: 2006 yılına girilirken yaptığı bir konuşmada, derhal çok radikal tedbirler alınmazsa, uçurumun eşiğini en fazla 10 yıl içinde aşmış olacağımızı söylüyor! Yani, atmosfere karbon akışını bu sürede geri çeviremezsek, iklim kontrolden çıkacak.

Hansen’in bu konuşmasının üstünden 1 yıl geçti. Bu 1 yıldır da hiçbir şey yapmadığımız ortada. Yani şimdi sadece 9 yılımız kalmış durumda.

Yaklaşan felaketin belirtileri hızla gözümüzün önünden akıyor.

Kış uykusuna yatamayan ayılar,  hızla eriyen buzullar, okyanusların ve denizlerin yükselmesi,  yazların kuraklaşması, yağışların düzensiz ve seller şeklinde olması dolayısıyla susuzluğun dünyayı sarması.

Afrika’da hayvanlarına su içirebilmek için iyice sığlaşmış nehirlerin etrafında çıkan kabile savaşlarında, göçebe çobanların sopalarla birbirlerini öldürmeye başlamaları, bugüne kadar petrol ve doğal kaynakları yağmalamak için yapılan savaşların önümüzdeki günlerde dünyanın her yanında su için yapılmaya başlanacağını da göstermekte.

Yakın çevremize bakarsak, bu yıl ayçiçeklerimiz kurudu, belki seneye buğdaylarımız sırada. Geçtiğimiz günlerde tüm Trakyada yaşadığımız seller bundan sonra olacakların bir başlangıcı gibi görünüyor. Tüm bunlar olurken birileri hala havamızı, toprağımızı ve su kaynaklarımızı yok edecek kimyasal atık bertaraf tesisi yapmaya çalışıyorlar.

İklim değişikliğine dur demek için belki de son şansımızı kullanmak üzere olduğumuz bu günlerde herkesi bu cumartesi Kadıköyde yapılacak “ Başka Bir Enerji Mümkün Türkiye Kyoto'yu İmzala” adlı mitinge katılmaya davet ediyoruz.

Miting Kadıköy İskele Meydanı'nda gerçekleşecek. Grup Marsis ve 45'lik Şarkılar, Pelin Batu, Zeynep Casalini sahne alacaklar. Bir çok yerel kampanyadan aktivistler konuşmalar yapacaklar.

MİTİNG Programı

Buluşma noktası: Kadıköy Tepe Natilius Önü

Buluşma saati: 11.00

Yürüyüş başlangıcı: 12.00

Miting: 14:00 Kadıköy İskele meydanı

Konuşmalar ve konser:  15.00-16.00

 

                                                                                    Ali Korsan

Silivri Çevre Derneği Başkanı






5 Kasım 2007 Pazartesi

KORSAN: İĞNEADA’DA OYNANAN OYUNLARA DİKKAT!..



                                                                                                                                                                                     KORSAN:  İĞNEADA’DA  OYNANAN  OYUNLARA  DİKKAT!..

Sadece Türkiye'nin değil, Avrupa'nın da en büyük longoz ormanını barındıran Kırklareli'nin Demirköy ilçesine bağlı, Karadeniz kıyısındaki doğa harikası beldesi İğneada, yeni bir tehditle karşı karşıya. İğneada körfezi içinde mevcut bulunan mendireği içine alıp körfezin ortasına kadar ilerleyecek olan bir "Kazıklı Yanaşma İskelesi" yapılmak istenmekte.

İğneada'ya yapılması tasarlanan "Kazıklı Yanaşma İskelesi"ne karşı çıkan yöre halkı ve sivil toplum örgütleri, 3-4 Kasım 2007 tarihlerinde, İğneada Liman Kahvehanesinde, “Balığımızı, Suyumuzu ve Longozumuzu Koruyalım” konulu bir tartışma toplantısı düzenledi. Bölgemize yapılmak istenilen Zehirli ve Kimyasal Atık Bertaraf Tesisine karşı mücadele veren Silivri Çevre Derneği de toplantıya, Türkiye Yeşilleri Uluslararası Koordinatörü Ender Eren ve yine Türkiye Yeşilleri'nden Dr. Süleyman Yıldız ile birlikte katıldı.

İğneada Doğal Ekosistemi Koruma ve Bölgesel Yaşamı Destekleme Derneği (İDE) ile S.S. Limanköy Balıkçı Kooperatifi Başkanlığı işbirliğiyle düzenlenen toplantıya; TEMA Genel Müdürü Uygar Özesmi başkanlık yaptı. Toplantıya İstanbul Üniversitesi Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, İstanbul Üniversitesi Ormancılık Ekonomisi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Kenan Ok, İstanbul Üniversitesi  Su Ürünleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Bayram Öztürk ve Yüzüncü Yıl Üniversitesi Ziraat Fakültesi Su Ürünleri Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sarı ile sivil toplum örgütlerinden temsilciler katıldı.

Toplantıya katılan Silivri Çevre Derneği'nin Başkanı Ali Korsan, Türkiye Cumhuriyeti'nin altına imza koyduğu için yasal sorumluluğu bulunduğu Bern Sözleşmesi gereğince korunması gereken Tehlike Altındaki Habitatlar bölgesi olan, ayrıca Yaban Hayatı ve Longoz Tabiatını Koruma Sahası ile Küresel Ölçekte ve Avrupa Ölçeğinde Tehlike Altındaki Bitki Türleri barındırdığı için koruma altında olması gereken bir yere yapılması planlanan "Kazıklı Yanaşma İskelesi"nin, bölgenin ekosistemini mahvedeceğini belirtti.

Dünyanın ender ekosistemlerinden biri olduğu için korunması amacıyla yıllardır Birleşmiş Milletler Küresel Çevre Fonu (GEF) desteği ile milyonlarca dolarlık bir proje sürdürülürken, İğneada körfezine "Kazıklı Yanaşma İskelesi" yapılmasının, akıllarda farklı farklı soru işaretleri yarattığını vurgulayan Korsan, şöyle dedi: "İğneada körfezine yapılacak iskelenin, Vize'nin Evrencik köyünde kurulmakta olan çimento fabrikasının ihtiyacı olan ham maddeyi ve yakıt için kullanacağı kömürü boşaltmak ya da imal ettiği çimentoyu ihraç etmek için kullanılacağı söylenmektedir. Fakat bu iskelenin, Trakya'nın Karadeniz kıyısındaki en büyük iskelesi olması sebebiyle, Trakya'da yapılmak istenilen Zehirli ve Kimyasal Atık Bertaraf Tesisi ile de bağlantılı olma ihtimali olabilir. Karadeniz'e komşu ülkelerin zehirli ve kimyasal atıkları satın alınıp, bu iskele aracılığıyla Türkiye'ye, bölgemize taşınması tasarlanıyor olabilir. Bizim buna geçit vermemiz düşünülemez. Türkiye'nin herhangi bir yerinin çöplük alanı olarak düşünülmesine bile izin vermeyeceğiz."

İğneada'ya yapılması tasarlanan "Kazıklı Yanaşma İskelesi"nin 47 km. boyunda 100 m. eninde bir orman kıyımına yol açacağını hatırlatan Silivri Çevre Derneği Başkanı Ali Korsan, üzerinden iskele geçeceği için Batı Karadeniz'deki en geniş balık merasına veda edileceğini, yemyeşil olan bölgenin Büyük Çekmece'nin Mimarsinan beldesi gibi çimento tozuna bulanmış gri bir yer olacağını ve çimento fabrikası için İğneada-Vize arasında yaşanacak kamyon trafiğinin, yolların fazla rampalı ve virajlı olması nedeniyle trafik kazalarına yol açacağını belirtti. Istranca Dereleri'nden İstanbul'a su getirme projesinin 3. ve 4. ayağı olan Rezve ve Bulanık Deresi projelerinin uygulamaya konulmadan önce mutlaka Çevresel Etki Değerlendirme (ÇED) çalışması yapılması gerektiğini söyleyen Korsan, "Kazıklı Yanaşma İskelesi"nin de bir oldu bittiye getirilip ÇED Raporu süreci yaşanmadan yapılabileceğine dikkat çekti. Bu konuda, bölgedeki sivil toplum örgütleri ve siyasi partilerin takipçi olması gerektiğinin altını çizen Korsan, bölgenin, Türkiye ve dünya için öneminin unutulmadan ÇED Raporlarının şeffaf, tarafsız ve katılımcı ekiplerle ve denetlenebilir bir anlayışla yapılmasının şart olduğunu vurguladı.

Silivri Çevre Derneği Başkanı Ali Korsan, Türkiye'nin Kyoto Protokolünü bir an önce imzalayıp uygulamaya geçmesini talep ederek sözlerini bitirdi.

İki gün süren toplantının sonunda, toplantıya katılan bilim adamları ve sivil toplum örgütlerinin temsilcileri tarafından bir sonuç bildirgesi hazırlanarak kamuoyuna duyuruldu.

_______________________________________________________________________________
Tel: 0212.727 55 88   Faks: 0212.727 55 99   Cep Tel: 0532.241 74 67
E-Mail: silivricevredernegi@gmail.com