Adres:Piri Mehmet Paşa Mah.Cumhuriyet Cad.Makbule Yönel İş Merkezi Çekme Kat No:206 Silivri-İstanbul *** Tel: 0532.241 74 67 (Dernek Başkanı Ali Korsan'a Ait) *** e-posta: silivricevredernegi@gmail.com
DOĞA ÇEVRE SU ÇÖP KİMYASAL KÖMÜR FOSİL TOPRAK HAVA ATIK PİL EKOSİSTEM HURDA YAĞ MİKROP GÜNEŞENERJİ
10 Haziran 2008 Salı
Silivri, Kadıköyde, köy kalkınma kooperatifine ait, köy içindeki arazide, bir baz istasyonu kuruluyor.
8 Haziran 2008 Pazar
5 Haziran 2008, yine bir dünya çevre günü
SİLİVRİ ÇEVRE DERNEĞİ
5
Haziran 2008, yine bir dünya çevre günü geldi, çattı. Bugün bir sürü kocaman
kocaman adam, sanki bir bayram kutluyor muşcasına kutlama mesajları
yayınlayacaklar. Çevreyi korumamız gerektiğini, dikkat etmezsek gelecekte çevre
sorunlarının önümüze sevimsiz manzaralar çıkaracağını falan söyleyecekler.
Hatta bunları söyleyen o kocaman adamların bazıları, bugün o sorunları
yaratanlar kendileri olsalar da utanmadan sıkılmadan gözümüzün içine baka baka
bunları söyleyecekler.
Halbuki
bugün şöyle bir etrafımıza baktığımızda kendimizi çevre sorunlarına boğulmuş
bir halde görmekteyiz. İklim değişikliği ve bunun yarattığı kuraklık başta
olmak üzere çeşitli çevre sorunları tüm insanlığı yutmak üzeredir.
Tarım
alanlarımız hızla yok olmakta, buna karşılık başta buğday ve ekmek olmak üzere
tüm temel gıdalarımız her geçen gün daha da pahalılaşmaktadır. Su sorunu tüm
dünyanın temel sorunlarından biri haline gelmiştir. Su, sanki herhangi bir
ihtiyaç maddesi imiş gibi, parası olanın alabileceği, parası olmayanın ise
uzaktan bakacağı bir hale gelmiştir. Halbuki su, hava gibi olmazsa olmaz bir
maddedir ve yaşamın temelidir. Suya ulaşmak bir haktır. İnsanların sadece
hizmet bedeli karşılığı suya ulaşabilmesi sağlanmalıdır. Su, üzerinden ticaret
yapılan bir meta olmaktan çıkarılmalıdır.
Önemli
çevre sorunlarından biri de enerji sorunudur. Enerji, hem üretirken hem de
tüketirken çevreyi olumsuz etkiler. Son zamanlarda kullanımı her gün daha
pahalı hale gelen enerjiyi, öncelikle ucuz ve temiz kaynaklardan üretmeli ve
ayrıca enerji tasarrufuna da çok önem vermeliyiz. Halbuki bugün
yöneticilerimiz, enerji tasarrufundan söz etmedikleri gibi, en kirli ve pahalı
ve çevreye en çok zararlı teknolojilerle enerji elde etmeye çalışmaktadırlar. Bir
güneş ülkesi olan ülkemizde, son zamanlardaki nükleer santral ve yeni termik
santral çalışmaları bu konuda yöneticilerimizin çevreye hiç de önem
vermediklerinin bir başka göstergesidir.
Yukardakilerin
dışında, yakın çevremizdeki sorunlara bakacak olursak, geçen yıl boyunca
mücadele ettiğimiz “kimyasal ve tehlikeli atık yakma ve depolama tesisi”
tehlikesinden henüz kurtulmuş değiliz. Şehir içindeki, zaten az olan yeşil
alanlarımız hızla yok olmakta. Her gün yeni bir yeşil alan, bir çay bahçesine
ya da lokantaya dönmekte. Trafik sorunu içinden çıkılmaz bir hale gelmiş
durumda. Yaya olarak dolaşmak neredeyse imkansız. Kaldırımların yarısı
araçlarca, yarısı dükkan sahiplerince işgal edilmiş durumda. Tüm yol kenarları
otoparka dönmüş. Silivri şehir merkezinin rahatlaması için en az üç tane, belki
daha fazla katlı otoparka acilen ihtiyaç olduğu görülmekte.
Şehir
merkezinde daha fazla yeşil alan istiyoruz!
Caddelerin
ve kaldırımların otopark olmaktan çıkarılmasını, katlı otoparklar yapılmasını
istiyoruz.
Kimyasal
ve tehlikeli atık yakma ve depolama tesisi belasının başımızdan tamamen
defedilmesini istiyoruz.
Ali Korsan
1 Mayıs 2008 Perşembe
Cezaevi AB’ye uygun atıkları değil!
Türkiye’nin en modern, Avrupa Birliği (AB) standardındaki ilk ve tek hapishanesi olan Silivri Cezaevi bulunduğu bölgede seracılık yapan köylüler Kula deresinin renginin son günlerde değiştiğini fark edince durumu Silivri Çevre Koruma Derneği’ne bildirdi. Dernek yetkilileri de, İSKİ, İstanbul İl Çevre Müdürlüğü ve Silivri Çevre Koruma Derneği’ne bildirdi.
Şikâyete ilk yanıt İSKİ’den geldi. Ekipler, derede yaptıkları incelemede atıkların cezaevinden geldiğini belirledi. Ardından dereye atık veren yağmur kanallarına yapılan bağlantılar kapatıldı. Tutanak tutularak cezaevi yönetiminden arıtma sistemini çalıştırması ve dereye atık vermemesi istendi.
‘İSKİ, kanalı kapattı’
Silivri Belediyesi Temizlik ve Çevre Müdürü Serap Tarı, cezaevinin dereye atık deşarj ettiğini doğruladı. Yağmur suyu hattından bir kaçak oluştuğunu belirten Tarı, “Yeni devreye alınmış bir sistem var burada. Yağmur suyu kanallarından karışma olduğunu belirledik. Yasal uyarı yapıldı, sorun çözüldü. İSKİ de kanalı hemen kapattı” dedi.
Yaşam alanımıza tehdit
Silivri Çevre Koruma Derneği Başkanı Ali Korsan ise, cezaevi yönetiminin mevcut arıtma sistemini çalıştırmadığını iddia ederek, şunları söyledi:
“Kanalizasyonunu arıtmadan Kula’ya akıtan cezaevi daha tam olarak faaliyete geçmeden yaşam alanlarımızı ve suyumuzu kirletmeye başladı. Silivri Belediye Başkanı Hüseyin Turan’ı ve Silivri Belediyesi Çevre Müdürlüğü’nü arayarak, duruma müdahale edilmesini istedik. Çevre Müdürlüğü görevlileri ve İSKİ yetkileri, derneğimizin uyarısı üzerine olay mahalline intikal etti. Cezaevi yönetimiyle görüşen görevliler, kanalizasyon suyunun dereye akıtılmasını önleyerek, arıtma tesisinin kullanılması yönünde uyarıda bulundular.”
Cezaevi: Çevreye duyarlıyız
Silivri Cezaevi Müdürü Necati Uyanık, atıkların dereye boşaltılmasının söz konusu olmadığını, bilginin yanlış olduğunu savundu. Uyanık, “Köylüler yağmur sularımızı atık sanmış olabilirler. Şu sıralar 600 hükümlümüz var ve atık toplama havuzlarımızın yarısı dahi dolmuş değil. Sistemi çalıştırmadığımız doğru değil. Çevreye çok duyarlıyız” dedi.
20 Nisan 2008 Pazar
Silivri'ye Cezaevi yapılmasına göz yumanlar kına yaksınlar! Cezaevinin kanalizasyonu yiyeceklerimizin içine akıyor!
SİLİVRİ ÇEVRE DERNEĞİ
20.04.2008
Silivri'ye
Cezaevi yapılmasına göz yumanlar kına yaksınlar!
Cezaevinin
kanalizasyonu yiyeceklerimizin içine akıyor!
Kısa
zaman önce faaliyete geçen Silivri Cezaevi, “az sayıda mahkum olduğu”
gerekçesiyle arıtma tesisini çalıştırmayarak kanalizasyon suyunu Kınalı/Kula
Deresi'ne verince, bölgede bulunan çiftçilerin tepkisine neden oldu. Dere
suyunun kirlenmesine seyirci kalmak istemeyen çiftçiler, soluğu Önder Çiftçi
Derneği'nde aldı. Dernek görevlileri, çiftçilerin şikayeti üzerine derneğimizi
arayarak durumu bildirdi.
Bilindiği
gibi ilçemizde seracılık ve sebzeciliğin
yaygın olarak yapıldığı bir bölge olan Yolçatı ve Çeltik köylerinden geçerek
Kınalıdan denize dökülen Kula Dere, aynı zamanda cezaevinin de yakınından
geçmektedir. Kanalizasyonunu arıtmadan Kula Dereye akıtan Silivri yeni cezaevi daha tam olarak faaliyete geçmeden
yaşam alanlarımızı ve suyumuzu
kirletmeye başladı.
Silivri Belediye Başkanı Hüseyin Turan'ı ve Silivri Belediyesi Çevre
Müdürlüğü'nü arayarak, duruma müdahale edilmesini istedik. Çevre Müdürlüğü
görevlileri ve İSKİ yetkileri, derneğimizin uyarısı üzerine olay mahalline
intikal etti. Cezaevi yönetimiyle görüşen görevliler, kanalizasyon suyunun
dereye akıtılmasını önleyerek, arıtma tesisinin kullanılması yönünde uyarıda
bulundular.
Önümüzdeki
günlerde daha da büyük kapasite ile faaliyet gösterecek olan cezaevinin, daha
büyük sorunlara gebe olduğunu ve bu sorunların önlemleri şimdiden alınmazsa
daha sonra baş edilemeyeceğini düşünmekteyiz. İlçemizin Mülki amirliğinin ve
tüm yetkililerinin şimdiden bu konuda duyarlı olmasını ve gerekli tüm önlemleri
almalarını temenni ediyoruz.
Ali Korsan
Silivri Çevre Derneği Başkanı
7 Nisan 2008 Pazartesi
Anlayana sivrisinek saz, Anlamayana davul zurna az!...
SİLİVRİ ÇEVRE DERNEĞİ
07.04.2008
Anlayana sivrisinek saz, Anlamayana davul
zurna az!...
Gittik,
sözümüzü söyledik geldik. Altıncılar ne kadar duydu, hükumet ne kadar duydu,
bilemeyiz ama biz sözümüzü söylemeye ve arkasında durmaya devam edeceğiz.
Çanakkale
ve Balıkesir'den 26 belediye, üç yüz sivil toplum kuruluşu, çeşitli siyasi
partiler ve sendikalar ile çok sayıda köylünün katılımıyla gerçekleşen mitingde
hep bir ağızdan “Kaz dağları ve Madra dağının üstü, altından değerlidir” dedik,
sözümüzü altıncılara ve hükumete duyurmaya çalıştık. Yağan yağmura rağmen
evlerinden, köylerinden kalkıp Çanakkale'ye seslerini duyurmaya gelenleri
Ankaradaki zatı muhteremler duydu mu, bu konuda olumlu bir şeyler yapacaklar mı
önümüzdeki günlerde göreceğiz. Biz, sağır sultan bile duysa, Ankaradakiler
duymazlıktan gelecekler diye düşünüyoruz. Bu nedenle, onlara güvenemediğimiz
için şikayetlerimizi yargı yolu ile duyurmaya devam edeceğiz..
Gerçi
artık ülkemizde yargı kararları da hiçe sayılmakta ve yargıya rağmen iş yapmak
gelenek haline gelmekte. Biz yine de adalete güvenerek, sonunda adaletin hakim
olacağına güvenerek, şikayetlerimizi yargı yolu ile duyuracağız. Biz Türk
adaletinin doğru kararı verip, bu maden vurgununa dur diyeceğine ve doğal değerlerimizin
yurttaşlarımızın aleyhine, uluslararası maden şirketlerine peşkeş çekilmesine
engel olacağına inanıyoruz. Çanakkale'de toplanan on bin kişi bunu hep bir
ağızdan dile getirdik. Çanakkalede evlerin
balkonlarında ve dükkanlarda da
kaz dağları ile ilgili afişler asılıydı.
İstanbul'un
değişik semtlerinden, tüm Trakya'dan, İzmir'den, Bodrumdan, Marmaris'ten,
Akdeniz'den Karadeniz'e ülkenin bir çok
köşesinden gelen çevrecilerin de katılımıyla süren mitingde, ülkemizde ya da
dünyanın neresinde olursa olsun çevreye zarar verecek bir eyleme kararlılıkla
karşı çıkacağımızı tekrar duyurduk.
Mitingi
sırasında, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı
Süleyman Çelebi ile Sosyal Güvenlik Reformu yasa tasarısı hakkında yapılanlar
konusunda görüşme fırsatı bulduk. Önümüzdeki günlerde tekrar görüşmek üzere
sözleştik.
Ülkemizin
ne altıncılara, ne nükleercilere, ne çöp tacirlerine pazarlanamayacağı
konusunda bundan sonra da tüm kararlılığımızla mücadele etmeye devam
edeceğiz!..
Ali
Korsan
Silivri Çevre Derneği Başkanı
1 Nisan 2008 Salı
ALTINA HAYIR!.. Çanakkale'de Altına Karşı Miting!..
SİLİVRİ ÇEVRE DERNEĞİ
01.04.2008
ALTINA HAYIR!..
Çanakkale'de Altına
Karşı Miting!..
Uluslararası madencilik tekellerine ülkenin
dağının taşının pazarlanmasına karşı, Balıkesirli ve Çanakkaleli on binlerce
kişi, “Kaz Dağlarında ve Madra Dağında altın ve gümüş madeni istemiyoruz” demek
için toplanacak!
5 Nisan günü Çanakkalede, Cumhuriyet
Meydanında, Kaz Dağlarının ve Madra Dağının üstü altından değerlidir demek için
toplanacak olan Balıkesir ve Çanakkaleliler, “bugüne kadar planlanan en büyük
çevresel yıkım projesi” olarak değerlendirdikleri 5177 Sayılı Emperyalist Maden
Yasasının değiştirilmesini ve yeraltı
zenginliklerimizin %2’lik paylarla peşkeş çekilmesine izin vermeyeceklerini
dile getirecekler.
Dünyada son kırk yıldır yeniden başlayan
altına hücum hareketi, hiçbir değeri göz önünde bulundurmadan, önüne gelen her
şeyi ve her yeri dümdüz ederek altın peşinde koşmaktadır.
Hem tarihi değeri açısından önemli olan,
hem de dünyanın en önemli tabiat alanlarından biri olan Kaz Dağlarında altın
aranması için sayısız ruhsat verilmiş ve açılan davalar sonucu mahkemeler
altıncıların aleyhine sonuçlanmış olsa da, hükumet geçici arama ruhsatları
vererek madencilerin çalışmasına göz yummaktadır. Bu bir doğa katliamı ve
geleceğimize karşı yapılan ciddi bir saldırıdır.
Madencilere ruhsat verdikleri yetmiyormuş
gibi bir de sanki alay edercesine, “arama yaparken kesecekleri ağaçların
parasını alıyoruz” diyerek dünyanın en önemli tabiat harikalarından birini üç,
beş çeki odun parasına sattıklarını utanmadan söyleyebiliyorlar.
Madenciler, maden aramak için önlerine
gelen her şeyi dümdüz ediyorlar derken bu bir şaka değil, gerçeğin ta
kendisi...
Bir ya da iki gram altın çıkarabilmek için
bir ton kayayı un haline gelecek şekilde öğütüp sonra bu unu en ölümcül
zehirlerden biri olan siyanür ile karıştırıp, altını o kaya unundan
ayırıyorlar. Daha sonra geride kalan siyanürü ve kaya ununu da madenin
yanındaki havuzlara atıyorlar. On, on iki yıl sonra maden kapandığında geride
tahrip olmuş bir doğa, siyanür ile kirlenmiş milyonlarca ton atık ile baş başa
kalıyorsunuz. Madenciler ise dünyanın başka bir köşesini katletmek üzere çoktan
yola çıkmış oluyorlar.
Dünya harikası yurt köşelerinin
uluslararası maden tekellerine pazarlanmasına karşı çıkmak için biz de Silivri
Çevre Derneği olarak Çanakkale'deki mitinge gidiyoruz. Tüm duyarlı
yurttaşlarımızı da bu vahşi madenciliğe karşı çıkmaya, ülkemizi uluslararası
maden şirketlerinin yağmalamasına karşı ses çıkarmaya çağırıyoruz.
Ali Korsan
Silivri Çevre Derneği Başkanı
27 Mart 2008 Perşembe
“Siz de bir saat ışıklarınızı söndürün..
SİLİVRİ ÇEVRE DERNEĞİ
27.03.2008
“Siz
de bir saat ışıklarınızı söndürün, küresel ısınmaya ve iklim değişikliğine
karşı durun!..”
Geçen yıl, Avustralya Doğal Hayatı
Koruma Vakfı'nın girişimiyle gerçekleştirilen “Earth Hour” Dünya Saati eylemi, bu yıl daha büyük bir
katılımla dünyanın birçok köşesinde tekrarlanacak.
Dünya saati (Earth Hour), küresel iklim
değişikliği konusunda farkındalık yaratmak, insanların sesini duyurmak ve
onları sembolik de olsa harekete geçirmek üzere atılan önemli bir adımdır.
Bir saat ışıkları kapatmak gibi basit
bir eylemin bile ne kadar önemli olduğunu fark etmemizi sağlamak amacıyla
gerçekleştirilen eylem, hem ufacık önlemlerle nasıl etkili olabileceğimizi
farketmemizi, hem de küresel ısınma ve iklim değişikliği konusunda hala uyuyan
yetkilileri bir kez daha uyarmamızı sağlayacatır.
Herkesi, 29 Mart 2008, saat 20.00'de,
tüm dünya ile birlikte sadece bir saat ışıklarınızı söndürmeye ve iklim
değişikliği üzerindeki etkinizi göstermeye çağırıyoruz!..
Ali Korsan
Silivri Çevre Derneği Başkanı
8 Aralık 2007 Cumartesi
Silivrili Çevreciler Kadıköy'de Eylemdeydi!..
6 Aralık 2007 Perşembe
Başka Bir Enerji Mümkün, Türkiye Kyoto'yu İmzala!.. Haydi 8 Aralık'ta Mitinge
SİLİVRİ ÇEVRE DERNEĞİ
Başka Bir Enerji
Mümkün, Türkiye Kyoto'yu İmzala!..
Haydi 8 Aralık'ta
Mitinge
Tabiat Ana kuramının baş yaratıcılarından,
dünyanın en büyük bilim insanlarından biri sayılan James Lovelock, 2006 yılı
kapanırken yaptığı bir konuşmada, küresel ısınma konusunda uçurumun kenarından
az öteye gidildiğini söyledi. Onun kanısına göre, artık insanlar geri
döndürülmesi imkânsız bir noktayı aştılar gibi. Bu gidişle yeryüzünde en fazla
500 milyon insan kalacak, onlar da Kuzey Kutbu civarındaki “vahalarda”
barınıyor olacaklar.
Küresel ısınmayı dünyada ilk telaffuz eden
ve modelleyen grubun başı, dünyanın en büyük iklim bilimcisi sayılan, NASA
(uzay ve havacılık kurumu) uzmanlarından James Hansen, Lovelock kadar karamsar
değil: 2006 yılına girilirken yaptığı bir konuşmada, derhal çok radikal
tedbirler alınmazsa, uçurumun eşiğini en fazla 10 yıl içinde aşmış olacağımızı
söylüyor! Yani, atmosfere karbon akışını bu sürede geri çeviremezsek, iklim
kontrolden çıkacak.
Hansen’in bu konuşmasının üstünden 1 yıl
geçti. Bu 1 yıldır da hiçbir şey yapmadığımız ortada. Yani şimdi sadece 9
yılımız kalmış durumda.
Yaklaşan felaketin belirtileri hızla
gözümüzün önünden akıyor.
Kış uykusuna yatamayan ayılar, hızla eriyen buzullar, okyanusların ve
denizlerin yükselmesi, yazların
kuraklaşması, yağışların düzensiz ve seller şeklinde olması dolayısıyla
susuzluğun dünyayı sarması.
Afrika’da hayvanlarına su içirebilmek için
iyice sığlaşmış nehirlerin etrafında çıkan kabile savaşlarında, göçebe çobanların
sopalarla birbirlerini öldürmeye başlamaları, bugüne kadar petrol ve doğal
kaynakları yağmalamak için yapılan savaşların önümüzdeki günlerde
dünyanın her yanında su için yapılmaya başlanacağını da göstermekte.
Yakın çevremize bakarsak, bu yıl ayçiçeklerimiz
kurudu, belki seneye buğdaylarımız sırada. Geçtiğimiz günlerde tüm Trakyada
yaşadığımız seller bundan sonra olacakların bir başlangıcı gibi görünüyor. Tüm
bunlar olurken birileri hala havamızı, toprağımızı ve su kaynaklarımızı yok
edecek kimyasal atık bertaraf tesisi yapmaya çalışıyorlar.
İklim değişikliğine dur demek için belki de
son şansımızı kullanmak üzere olduğumuz bu günlerde herkesi bu cumartesi
Kadıköyde yapılacak “ Başka Bir Enerji Mümkün Türkiye Kyoto'yu İmzala” adlı
mitinge katılmaya davet ediyoruz.
Miting Kadıköy İskele Meydanı'nda
gerçekleşecek. Grup Marsis ve 45'lik Şarkılar, Pelin Batu, Zeynep Casalini
sahne alacaklar. Bir çok yerel kampanyadan aktivistler konuşmalar yapacaklar.
MİTİNG
Programı
Buluşma
noktası: Kadıköy Tepe Natilius Önü
Buluşma
saati: 11.00
Yürüyüş
başlangıcı: 12.00
Miting:
14:00 Kadıköy İskele meydanı
Konuşmalar
ve konser: 15.00-16.00
Ali Korsan
Silivri Çevre Derneği Başkanı